|
Taze Yengemin Taze Kızkardeşini Siktim! (Fatih 18 Y., Giresun)
Abim
Üniversite'de son sene tanıştığı kızla evlenmek
istiyordu. Onun için Adana'ya kız istemeye gittik. Otobüsle uzun bir
yolculuktan sonra Adana'ya vardık ve otele yerleştik. Babam bir araba
kiraladı, Adana'da kalacağımız süre boyunca rahat
ulaşım yapabilmemiz için. Ertesi gün kızın köyüne gittik.
Evlerini bulduk. Sohbetler ediliyordu, ama abimin evleneceği kız halen
gözükmemişti. Nihayet kahveleri getirirken gördük kızı.
Kapalı bir kızdı, fiziği yerindeydi, ama öyle ahım
şahım bir güzelliği de yoktu. Ama arkasından gelen kız
tam bir afetti, görünce ağzım açık kaldı. Sonradan
öğrendim ki, o kız da abimin evleneceği kızın
kardeşiymiş. Adı Tuğba, benimle yaşıt, 1.70
boylarındaydı. Büyük ve dik göğüsleri, yaşına göre
dolgun kalçaları ve şık giyimiyle beni etkilemişti. O
ailedeki kızlardan tek başı açık o vardı.
O gün abime
kızı istedik. Ertesi gün de Giresun'a döndük. Tarih
ayarlanmıştı, Temmuzun ortasında düğün
yapılacaktı. Günler aktı gitti ve düğün tarihi geldi
çattı. Bize de yine Adana yolculuğu gözüktü. Yol bu sefer sanki
bitmek bilmemişti. Adana'ya varınca otel yerine hemen köye geçtik ve bize
gösterdikleri bir eve yerleştik. Düğüne 2 gün
kalmıştı. Gelinlik, damatlık vesaire herşey hazırdı.
Aileler düğün telaşından başka bir şey
düşünmediğinden, biz de Tuğba'yla gezip dolaşıyorduk.
2 gün boyunca arkadaş gibi olmuştuk.
Düğün
gecesi nikah kıyıldıdıktan sonra büyük bir sofra
kurulmuştu. Yemeği yiyenler kalkıyor, isteyenler dolanıyor,
isteyenler sohbet ediyordu, tam bir şenlik havası vardı. Biz de
Tuğba'yla bir ağacın altında oturuyorduk.
Tuğba'nın üstünde beyaz dar askılı bir kıyafet ve
altında da dar, mavi bir diz üstü etek vardı. Hafif bir makyajla
harika olmuştu. Tuğba'ya çok
sıkıldığımı söylediğimde, beni
kaldırdı ve "Gel benimle!" dedi.
Tanımadığımız bir evin önüne geldik. Düğün yerine
çok uzaktı. Tuğba çantasından anahtar çıkarıp
kapıyı açtı. "Burası neresi?" dediğimde,
"Arkadaşımın evi, ailecek 2 haftalığına Adana'ya
gittiler!" dedi ve gülümsedi. Ben salona geçtim, Tuğba da mutfaktan
kola getirdi. Kolalarımızı içerek muhabbet etmeye
başladık.
Kolalar
bitince Tuğba benim elimdeki bardağı aldı ve tepsiye koydu.
Önümde domalarak tepsiyi alırken görüntüye dayanamadım. Hemen
belinden tutarak koltuğa yatırdım ve dudaklarına
yapıştım. Beni itiyordu, ama gücü yetmiyordu.
Dudaklarını dudaklarımdan kurtarınca, "Bak
bağırırım, yapma!" dedi. Ama ben dinlemiyordum,
"Hadi ama, çok azdırdın beni!" dedim. O da, "Bakireyim
ben!" dedi. "Söz veriyorum, kızlığına
dokunmayacağım!" dediğimde biraz sakinleşti. Tekrardan
dudaklarına yapıştım. Karşılık vermiyordu,
ama eskisi gibi de öpmemi engellemiyordu.
Dudaklarını uzunca bir süre narin narin öptüm, nefes
alışı değişmişti. Dudaklarından boynuna
indim ve boynunu bir süre yaladıktan sonra bıraktım. Sikim acaip
sertleşmişti. Hemen pantolonumu çıkarıp, Boxerımı
indirdim. Tuğba şaşkınca sikime bakıyordu. "Hadi,
yala!" dediğimde, "Almam ben bunu ağzıma!" dedi.
Israr ettim, "Hadi ama, mızmızlanma!" diye. İsteksizce
eline aldı ve biraz inceledikten sonra dudaklarını araladı.
Yavaş hareketlerle ağzına sokunca bana muhteşem bir zevk
geldi. Hızlanmasını istiyordum, ama acemiydi ve sikimin
tamamını bile ağzına alamıyordu. Onun acemice
yalamasını izleyerek ben daha da azıyordum. Tuğba 10 dakika
kadar yarrağımı yaladıktan sonra, "Yeter!" dedi.
Ben de daha fazla zorlamadım. Hemen üstündeki askılıyı
çıkarttım, südyenini çözdüm ve dik göğüslerine yumuldum.
Tuğba bir yandan beni izliyor, bir yandan da hafifçe inliyordu. Göğüs
uçları iyice kabarmıştı ve bu da zevk
aldığının bir işaretiydi. Gözleri
kısılıyordu yavaşça. Göğüsleri yalamamdan dolayı
iyice ıslanmıştı, iki göğsünü de hızlı
hızlı yalıyordum. Tuğba'nın göğüslerini emmeyi bırakmadan
eteğini çıkarttım. Altında beyaz üzerine
kırmızı benekli bir külot vardı. Bembeyaz teninde çok seksi
duruyordu. O an külotunu parçalayıp sikebilirdim onu, ama birine söylerse
benim ölüm çıkabilirdi o köyden. Göğüslerinden karnına
doğru öpücükler kondurarak aşağı indim. En sonunda külotuna
geldim. Tam külotunu indirecekken, Tuğba elimi tutarak, "Yapma!"
dedi. "Kızlığına dokunmayacağım, sadece
amını yalayacağım!" dediğimde, "Olmaz!"
dedi.
Ben de ısrar
etmedim, külotunun üzerinden amını yalamaya başladım.
Yavaş yavaş külotu ıslanıyordu. Tuğba'ya
baktığımda iki göğsünü elleriyle kavramış
sıkıyordu. Gerçekten yaşına göre, harika dik ve büyük
göğüsleri vardı. Tuğba'yı kaldırdım ve koltukta
domaltıp, götünün yanaklarını külotun üzerinden öpüp,
okşamaya başladım. Bir yandan da amının üstünü
okşuyordum. Tuğba kasılmalara başladı ve en sonunda
orgazm oldu. Tuğba'yı tekrardan sırt üstü yatırdım ve
sikimi ağzına verdim. Bu sefer itiraz etmeden almış almış
ve yalıyordu. Çok geçmeden ben de boşalacağımı
anladım ve ağzından çekerek göğüslerine boşaldım.
Tuğba hemen kalkıp banyoya koştu. Önce o yıkandı
çıktı, sonra da ben girdim banyoya.
Yıkanıp
çıktığımda, Tuğba giyinmişti ve koltukta
oturuyordu, sinirli gözlerle bana bakıyordu. Yanına oturacağımda,
"Gidelim!" dedi kalktı. Evden çıktık, konuşmadan
düğün yerine gittik. Millet halen eğleniyordu. Gece 4'e kadar sürdü
eğlence ve ardından herkes evlerine dağıldı. Sabah bizimkiler
dünürlerine kahvaltıya gideceğimizi söyledi. Normalde ben gitmezdim,
ama Tuğba'yla konuşabilmek için gittim. Abim ve yengem sabah erkenden
balayı için Antalya'ya yola çıkmışlardı. Tuğba,
başının ağrıdığını söyleyerek
kahvaltıya gelmedi, ama emindim ki bununla alakası yoktu.
Kahvaltıdan sonra da hiç konuşmadık Tuğba'yla.
Canımı sıkıyordu bu durum. Babama arabayla biraz
dolaşmak istediğimi söyleyip, izin aldım. Giresun'a gidene kadar
köyden biraz uzakta kalmak istiyordum. Adana'ya gittim. Akşama kadar gezdim,
dolaştım. Geceyarısı gibi dönecektim köye, ama saat 9 gibi
telefonuma Tuğba'dan mesaj geldi, "Köyün girişindeki patikada seni
bekliyorum!" yazıyordu. Hemen atladım arabaya köyün yolunu
tuttum. Köyün girişinden önce sağa doğru küçük patika bir yol
vardı, arabayı oraya çektim. İndim ve etrafa bakmaya
başladım, karanlıktan hiç birşey gözükmüyordu. O
sırada arkamdan birisi gözlerimi kapattı.
Tuğba'ydı bu. Gülümsüyordu bu sefer. Hemen arabaya bindik.
"Arkadaşımın evine gidelim yine!" dedi. Oraya doğru
sürmeye başladım arabayı. Ona, "Neden bugün benimle
konuşmak istemedin?" diye sordum. Ama Tuğba, "Bunları
konuşmayalım, baştan başlıyoruz!" diyerek
gülümsedi. Arkadaşının evine geldiğimizde saat 10'u biraz
geçiyordu. Bu gece birşeyler olacaktı, hissediyordum. Bu sefer
altına dar bir pantolon, üzerine ise kırmızı bir
askılı bluz giymişti. Dar kot pantolonundan iyice kalçaları
belli oluyordu. Dayanamıyordum, ama bu sefer de benim biraz ağır
olmam gerekiyordu. Yanıma geldi oturdu. Sohbet ediyorduk havadan sudan.
Hiç
beklemediğim bir anda beni koltuğa sırt üstü yatırdı. Dudaklarıma
yapıştı ve öpüşmeye başladık. Bir gün önceki
isteksiz kız gitmişti sanki ve yerine resmen azgın birisi
gelmişti ve ben de buna seviniyordum. Öpüşürken bir bacağını
diğer yana atarak tam kucağıma oturdu. Sikim amına
değiyordu, ama fazla hissedemiyordum, ikimizde de pantolon vardı.
Tuğba gerçekten harika öpüşüyordu, sadece o ilk gün isteksizdi. Benim
üzerimdeki tişörtü çıkarttı ve vücudumun üst kısmına
öpücükler kondurmaya başladı. En sonunda göbeğime gelmişti
öperek. Fazla oyalanmadan pantolonumu çıkarttı. Boxerımı da
indirerek sikimi eline aldı, 31 çektirir gibi bir süre okşadı.
Sonra da
taşaklarıma öpücükler kondurmaya başladı. Hızlı
hızlı yarrağımı sıvazlıyordu bu arada. Çok
acayip zevk alıyordum ve Tuğba'nın böyle becerileri
olduğunu bilmiyordum. En sonunda dudakları yarrağıma geldi,
yavaş yavaş başını ağzına aldı ve
ilerlemeye başladı yine önceki gibi ortalarına kadar
yalıyordu, ama bu sefer istekliydi. Saçlarından tutarak
bastırmaya başladım, ama hızlanmıyordu, kendi
temposuna göre gidiyordu. Resmen zevkle acı karışımı
bir histeydim, daha fazla hızlanmasını istiyordum ama olmuyordu.
Tuğba
en sonunda yarrağımı bıraktı ve kalktı.
Üzerindeki askılıyı çıkarttı. İçinde bu sefer südyen
yoktu. Hemen göğüslerine yumuldum. Acaip azmıştım, hemen
kucağıma oturttum, sikim direkt pantolonun üzerinden amına temas
ediyordu. Göğüsleri iyice dirileşmişti ve Tuğba inliyordu. Kucağımdan
kaldırdım ve sırt üstü bıraktım yatağa, pantolonunu
çıkarttım. Külotunu çıkartmadım. Tuğba, "Neden
çıkartmıyorsun?" dediğinde gülümsedim ve hemen külotundan
asılarak saniyeler içinde çırılçıplak bıraktım.
Bembeyaz tenli vücudu karşımda çırılçıplak duruyordu. Bacaklarını
araladığımda, tüysüz, kaymak gibi amı karşıma
çıktı. Eğildim ve ufak bir dil darbesi attım. Hafiften
inledi. Ben de dilimle iyice hızlanmaya başladım. Tuğba da
daha sesli inlemeye başladı. Göğüslerini sıkıyor ve
dudağını ısırıyordu. Tuğbanın
amına iyice yumuldum, dudaklarım amının dudaklarında,
dilim içine giriyordu. Tuğba kendinden geçmişti. "Beni
sikebilirsin" dediğinde dünyalar benim olmuştu, fakat hemen,
"Sadece götümden, kızlığıma dokunmak yok!" dedi. Ben
de tamam anlamında kafamı salladım.
Tuğba'yı
kaldırdım ve domalttım. Kalçaları kabak gibi
karşımdaydı. Hemen göt deliğini yalamaya başladım.
Bir elimle de klitorisini okşuyordum. Tuğba bir süre sonra
çığlıklar atarak orgazm oldu. Ben de göt deliğini alıştırmak
için orta parmağımı içine soktum. Parmakladıkça büzük kasları
yavaş yavaş gevşiyordu. Tuğba ise inlemekten başka bir
ses çıkartmıyordu, arada mırıldanır gibi oluyordu
sadece. İyice alıştırıp gevşetince, artık
işe koyulma vakti geldi dedim ve bolca türkürükle sikimi göt deliğine
dayayıp bir anda bastırdım. Kafası girdiği anda Tuğba
acaip bir çığlık attı. Yerden külotunu aldım ve
ağzına tıktım. Bastıra bastıra, yavaş
yavaş giriyordum götüne. 4-5 dakika kadar sonra sikimin tamamı götünün
içindeydi.
Tuğba'nın biraz kendine gelmesi ve götünün sikime
alışması için birkaç dakika süre tanıdım. Sonra da hızlı
hızlı girip çıkmaya başladım götüne. Sikim
daracık göt deliğinden ara sıra komple çıkıyordu, ama yeniden
sokup köklüyordum. Pompaladıkça kalçaları da sallanarak acayip tahrik
ediyordu beni. Az sonra Tuğba da ağzındaki külotu
çıkarttı, artık alışmıştı ve
bağırmıyordu. 20-25 dakika aynı pozisyonda siktikten sonra inleyerek
götünün içine boşaldım. Biraz dinlenip kalktık, beraberce banyoya
girdik, duşumuzu aldık.
[Fatih]
|