Komşumuz Serpil Teyzeyi Sikmemle Başlayan Macera! (Kağan 18 Y., İstanbul)
"Anne"
dediğim kadın babamın ikinci karısı. Ayrıca
annemin bir de benden 2 yaş küçük kızı var, Melek. Bu yaz
olanları anlatmaya geçmeden, önce biraz geçen kıştan bahsetmem
gerekiyor. Anneme olan 'farklı' ilgim geçen kış
başladı. Gerçi hemen hemen tüm kadınlara karşı
bakışım o zamandan sonra değişmişti. Çünkü
ergenliğin en deli çağına o zaman girmiştim. Bir kız
arkadaşım vardı, ama henüz öpüşmekten ileriye gidememiştim.
Elimi göğsüne veya bacaklarına attığımda kendisini
hemen geri çekiyordu.
Biz
İstanbul'un lüks bir semtinde oturuyoruz. Ailemin maddi durumu oldukça
iyi. Babam ticaretle uğraşıyor ve bazen iş seyahati
sebebiyle haftalarca eve gelmiyor. O zaman evin erkeği olarak da, onun
koruma eksiğini kapatmak bana düşüyor. Belki de bu sebeple hem
annemi, hem de benden iki yaş küçük kızını sahiplenmeye
başladım.
Annem bir
bankada müdür, o da oldukça iyi kazanıyor. Belki de bu yüzden olsa gerek,
kendine güvenen ve kendisine bakan bir kadın. Bazen oldukça cüretkar
kıyafetler giyebiliyor. Derin yırtmaçlı siyah ve sıkı
etekler, ya da göğüslerini çatalına kadar gösteren dekolteli bluzlar.
Görenler asla 40 yaşını geçtiğini bilemezler. En fazla 30
gösterir.
Geçen kış oldukça sert geçmişti ve Belediye de
hazırlıksız yakalanmıştı. Sokakta buzdan
kayıp düşmeden bir yere gitmek te epey zor olmaya
başlamıştı. Fakat bu beni hiç düşündürmüyor, aksine
sevindiriyordu. Böylece ben de evde kar tatilinin keyfini
çıkartıyordum. Fakat o gün annem benim kendisini durağa kadar
götürmemi isteyince bütün bu keyfim kaçmıştı. Sabah uykum
bölünmüştü ve ayrıca o soğukta dışarı
çıkacaktım. Babam yine iş seyahati için
şehirdışında olduğu için, annem yalnız gitmek
zorundaydı. Ehliyeti olmasına rağmen hiç iyi bir şoför de
değildi ve özellikle kötü havalarda araba kullanmaktan korkardı. Bir
taksi tutmasını söyledim, ama onların da bu havada
çıkmadıklarını söyledi. Mecburen durağa kadar ben
götürecektim.
Annem
kilosuna dikkat eder. Balık etli bir kadındır. Ne kiloludur, ne de
zayıf. Kendisini yabancı zannetmelerine sebep olacak kadar onlara
benzer. Sarı saçlı ve yeşil gözlüdür. O sabah havalar soğuk
olduğu için boğazlı bir kazak giymişti, ama yine de büyük
göğüsleri hemen kendisini belli ediyordu. Oysa ben o zamanlar bunlara
farklı gözle bakmıyordum tabi. Altına da siyah kalın
kumaş pantolon giymişti. Ben montumu üzerime geçirirken, o da
paltosunu giydi. "Anne bu ince değil mi? Üşürsün onunla!"
dedim. Annem ise, "Ama diğeri de pantolonuma uymuyor!" dedi. Ben
omuz silktikten sonra botlarımı ayağıma geçirdim. Annem de
çizmelerini giydikten sonra yola koyulduk.
Zaten ondan
kısa sayılırdım, şimdi şu topuklu çizmeleriyle
hakikaten yanında çocuk gibi duruyordum. Fakat giydiği topuklu çizmeler
buzda kayınca, can havliyle bana tutundu ve ben de onu yakaladım.
Annemi tam da sol poposundan yakalamıştım. Hatta neredeyse onun
sol poposunu avuçlamıştım. O da kendisini bana
yapıştırmıştı. Göğsümde onun iri ve dolgun
göğüslerini hissedebiliyordum. "Dikkatli ol anne!" dedim,
yavaşça elimi çektim ve ayrıldık.
Fakat işte o andan sonra anneme bakışım
değişmişti. Avucumda hissettiğim poposunun
sıcaklığı ve göğüslerinin
yumuşaklığı beni kendisine çekmeye başlamıştı.
Koluma girmiş ve düşmemek için bana sımsıkı tutunan kadın
babamın karısı değil de, sanki her genç ergenin hayallerini
süsleyen olgun bir hatun gibi gözüküyordu gözüme. Ama umduğum gibi
olmadı ve annemin topuklu çizmeleri durağa varana dek bir daha
kaymadı. Durakta ayrılırken, eğer işim yoksa
akşam onu bankadan almamı istedi. Buna sevinsem de ona belli etmedim.
Bir işim olmazsa geleceğimi söyledim, ama kesinlikle gidecektim.
Eve
döndüğümde tekrardan yatağıma girdim. Sikim kazık gibiydi, önce
kendimi rahatlatmam gerekiyordu. Biraz pørnø izleyip 31 çektim, ama 31 çekerken
bile içimde halen annemin tatlı ve yumuşak poposuna dokunduğum
anki his vardı. Bu sefer boşalırken herzamankinden çok zevk
aldım. Birkaç saat uyuduktan sonra uyandım ve tekrar
bilgisayarın başına geçtim. Biraz Chatleştim, oyun
oynadım vakit geçirmek için. Ve nihayetinde annemin paydos saati
yaklaşmıştı. Meleğe, annemi almaya gideceğimi
söyleyip evden çıktım.
Durağa vardığımda şanslıyım diye
düşündüm, çünkü otobüs hemen gelmişti. Hiç beklememiştim, ama
bunun da bir karşılığı olmuştu ve
tıklım tıklım otobüste güçlükle nefes alarak yolculuk
yaptım. İçimden sürekli küfür ettiğimi hatırlıyorum,
"Hay böyle otobüse..." diye. Bankaya
vardığımda, annem beni oldukça sıcak
karşıladı. Boynuma atılıp, yanağıma pembe
dudaklarıyla bir öpücük kondurarak, "Oğlucuğum annesini
almaya mı gelmiş!" dedi. Yüzüm asıldı, "Kaç
yaşına geldim, artık bana oğlucuğum deme!" dedim.
Annem hiç de alınmadan koluma girdi, "Peki beyefendi!" dedi.
Durakta bir
süre otobüs bekledikten sonra benim geldiğim gibi dolu bir otobüs
yanaştı. "Anne buna binmeyelim!" dedim. Ama annem inat
etti, aksi halde geç kalacağımızı ve evde de yemek
olmadığını söyledi. Mecbur binmek zorunda kaldık. İlk
başta ön taraflarda güçlükle ilerledik. Daha sonraki duraklarda inenler olunca,
anca cam kenarında bir yere ilişebildik. Fakat inenlerin yerine her
durakta sanki daha fazla kişiler biniyordu. Otobüsün cam kenarında
ayakta sıkışıp kaldık annemle. Onun da rahatsız
olduğunu fark edince arkasına geçtim. Böyle yaparak onu
etrafımızı çevreleyen şu sefil ve göbekli heriflerden ve
özellikle de pis pis bakan heriflerden korumuş oluyordum.
Otobüsün
hareketlerine göre ileri geri sallanırken ister istemez annemin
kalçasına yapışıyordum. Kasıklarımın
yaptığı baskıya ilk başlarda engel olmaya
çalıştım, ama sonra zevk almaya başlayınca kendimi
durduramadım. Annemin sabah avuçladığım poposu şimdi
kasıklarımı sarıyordu. Pantolonumun üzerinden sikimi
hissedip hissetmediğini bilemiyordum, ama ben onun kalçalarının
yumuşaklığını hissedebiliyordum. Bir ara otobüs ani
fren yapınca, arkadan ona boylu boyunca yapıştım. Hatta öyle
ki, elimi kolumu nereye koyacağımı bilemeden annemin beline
sarılmıştım. Sabahki durumdan sonra, otobüste bu yaşadıklarım
benim aklımı başımdan almaya yetmişti...
Annemle o yaşadıklarım birdaha tekrarlanmadan kış
ayları geçti. Yaz tatilinde olduğumuz için öğlene doğru
uyanmayı adet edinmiştim. Zaten sabaha karşı
yattığım için, öğleden önce uyanmam da beklenemezdi. Fakat
her ne hikmetse, annem o sabah ısrarla kahvaltıya kalkmam için
zorladı. Havalar sıcak olduğu için sadece Boxer ile
yatıyordum. Annemin ısrarlarına rağmen, yatağımda
gerneşerek yeni uyanmanın tadını çıkarırken,
birden üzerimdeki pikenin havalandığını hissettim.
"Anne ne yapıyorsun ya!" dedim. "Hemen kahvaltıya
geliyorsun genç adam!" dedi annem. Böyle uyandırılmak hiç
hoşuma gitmemişti, ama bir an sonra fark ettiğim şey,
annemin gözleri Boxerimde, daha doğrusu içinde çadırı
dikmiş sikime takılı kalmıştı. Öyle ki, bir ara
sanki hafifçe yutkundu. Ben hemen önümü elimle kapatıp, "Bakmasana
anne!" dedim. Annem de gülümseyerek, "Sanki hiç görmediğim
birşey!" deyip odadan çıktı.
Kalktım
banyoya doğru yollandım. Açılmak için yüzümü
yıkmamanın yetmeyeceğini bildiğim için kafamı komple
suyun altına sokmayı düşünüyordum. Fakat banyonun
kapısını açtığımda gördüğüm manzara, tüm bu
düşünceleri de, uykumu da alıp götürdü. Melek, üzerinde çok kısa
pembe bir şort ve askılı beyaz Bodysi ile karşımda
belirdi. Erken olgunlaşan göğüsleri, yaşıtı olan genç
kızları kıskandıracak kadar iriydi. Annesinin
kızı olduğunu gözleri ve göğüsleriyle ıspatlıyordu.
"Ben de şimdi çıkıyordum abi!" deyip kenara çekildi.
Elimi yüzümü yıkamam şimdi ayılmam için yetmişti. Sonra
kahvaltı için mutfağa geçtim. Annemin arkası dönüktü ve
tezgahın başında, kurmuş olduğu güzel bir
kahvaltı sofrasının son eksiklerini tamamlamaktaydı.
Üzerine hafifçe oturan siyah askılı bir bluz ve kalçası ile dizi
arasındaki mesafenin yarısına gelen beyaz bir şort
giymişti. Şortun altından belli belirsiz yine beyaz ve
yukarı doğru biraz genişleyen bir külot seçiliyordu. İçim
gıcıklanmaya başlamıştı. Anneme, "Şortunda
iplik var!" diyerek, kalça kısmında (aslında olmayan)
ipliği alma bahanesi ile, kalçasını hafif okşadım. "Aldın
mı ipliği?" dedi. Ben de, "Aldım!" deyip,
yanağına masumane bir öpücük kondurdum ve (olmayan) ipliği çöpe
attım.
Kahvaltıdan
sonra Melek, arkadaşlarıyla gezmek için dışarı
çıktı. Benim o gün işim yoktu. Çünkü her ne kadar ısrar
etsem de, o gün kız arkadaşım buluşmaya ikna
olmamıştı. Muhtemelen adet günündeydi ve herzamanki gibi
huysuzluğu tutmuştu. O yüzden epey sinirlenmiştim. Annem de bu
halimi fark etmiş, ne olduğunu sormuş, ama ben, "Bir
şey yok!" diyerek geçiştirmiştim.
Öğleden
sonra üst komşumuz Serpil Teyze geldi. Sahte sarışın
olduğu hemencecik fark edilse bile, o muhteşem ve muhallebi gibi
poposuyla, füze gibi göğüsleriyle bunu saklamasını beceriyordu.
Ona önceden beri ilgim vardı ve eğer eve gelen diğer
komşulardan duyduğum dedikodular doğruysa, kocası ile
problemleri varmış. Söylentiye göre kocasının bir dostu
varmış, o yüzden Serpil teyzeyi ihmal ediyormuş.
Serpil Teyze, altında poposunu ve bacaklarını
sımsıkı sardığı için her hattı belli olan
gri bir pijama ve üzerinde sarı bir tişörtle gelmişti. Kapının
ağzında annemle birşeyler konuşuyordu. Fakat annem içeri
gelmesi ve birer kahve içip dertleşmeleri konusunda ısrar edince, kıramadı,
girdi içeri. Onlar konuşurken Serpil Teyze'yi süzemeyeceğim için
odama geçtim ben de. Fakat gri pijamasının ortaya
çıkarttığı poposunun ve içine giydiği tanganın
belli olan hatlarının görüntüsünü hemen hafızama
kazıdım, 31 malzemesi olarak.
Yarım saat falan sonra yavaştan kapım tıklandı; Serpil
teyze, "Gelebilir miyim?" dedi. Ben yatağımda uzanmış
Laptopumda oyun oynuyordum, girebileceğini söyledikten sonra
toparlandım. Serpil Teyze yavaşça odama girdi, "Annen beş
dakikalığına apartman yöneticisine bir şey demeye gitti,
ben de sıkıldım!" dedi. Sonra oynadığım
oyuna baktı, birşeyler sordu. Ben biraz
utangaçlığımdan muhabbet edemeyince, o da beni rahatsız
etmiş olacağını düşünerek odadan çıkmak için
arkasını döndü. İşte o anda nasıl
yaptığımı bilmiyorum, ama elimi poposuna atarak
okşadım. Çok yumuşaktı ve tam da tahmin ettiğim gibi
muhallebi misali elimde titreşmişti. Serpil teyze bir
hışımla arkasını döndü ve "Ne yapıyorsun
sen!" dedi.
Onun bu
tepkisiyle donup kalmıştım. Ne diyeceğimi bilemiyor
gibiydim, ama her nasılsa şu sözler döküldü ağzımdan,
"Çok güzelsin Serpil Teyze, özür dilerim!" dedim. Benim bu cümlem
üzerine biraz yatışır gibi oldu. "Gerçekten güzel
miyim?" diye sorunca, aklıma hemen kocasıyla olan sorunları
geldi. "Hem de çok güzelsin Serpil Teyze!" deyip gözleri ve
saçları ile ilgili birkaç iltifat sıraladım. Hiç
ummadığım bir şekilde yanıma gelip oturdu ve "O
zaman sana kızmıyorum canım!" diyerek dudağıma bir
öpücük kondurdu. Parfümü beni benden almıştı. Sikim de şortumda
anında çadırı kurdu.
Tabii bu da Serpil
teyzenin gözünden kaçmadı, "Hemen çıkar bakalım şunu,
az vaktimiz var!" diyerek şortumu indirdi ve bacak arama geçip sikimi
eliyle yokladı. Ben halen daha yatağımda oturuyordum ve Serpil
Teyze de benim iki bacağımın arasında sağ eliyle sikimi
kavramış, yukarı aşağı sıvazlıyordu.
Göğüslerinin çatalını görebiliyordum. Serpil teyze, "Bu çok
büyükmüş!" dedi ve sikimin tepesine bir öpücük kondurdu. Diğer
eliyle de taşaklarımı okşamaya başladı. Sikimin tepesinden
başlayarak her yerine tane tane öpücükler kondurdu ve sonra hepsini
ağzına aldı. Çok harika yalıyordu, işinin ehli
olduğu belliydi. Sanki bir zevk pınarında yüzüyordum ve elimle
kafasına bastırmaya başladım. Sikim boğazına
kadar girmişti.
En sonunda
boşalmaya yakın, "Geliyorum Serpil Teyze!" dedim. Hemen
ağzından çıkardı sikimi. Gelip yanıma oturdu ve
öpüşürken, bir eliyle de sikimi okşamayı sürdürdü. Hırsla
dudaklarını, yanaklarını ve gözlerini öperken,
yatağımın üzerine doğru patladım. Hayatımda hiç
bu kadar zevk almamıştım daha önce. Boşalmam bitince, Serpil
teyze, "Bu bana iltifatın için bir teşekkürdü!" dedi. Ben
de, "Sen iste yeter ki, ben sana her zaman iltifat ederim Serpil
Teyze!" deyince güldü. Dudağıma bir öpücük kondurduktan sonra
ayağa kalktı, "Annen nerdeyse gelir, sen
çarşafını temizle hadi!" dedi ve odamdan çıktı. Hemen
çarşafı değiştirdim ve kirli olanı çamaşır
makinesine attım.
Annem henüz
gelmemişti ve Serpil Teyze mutfakta kendisine bir kahve dolduruyordu.
Hemen arkasına geçip yapıştım ve ellerimi öne atarak o
harika göğüslerini sıktım. Serpil teyze, "Seni yaramaz,
annen gelecek şimdi!" dedi. Fakat ben dinlemedim ve göğüslerini
okşayarak arkasına sürtünmeye başladım. Serpil teyze
kendini bana bırakmıştı. Az önce boşlmama rağmen
sikim yeniden kazık gibi oldu. Şortumu indirim ve füze gibi
dikilmiş sikimi arkasına dayadım. Benimkini hissedince derin bir
iç çekerek önce gri pijamasını ve siyah tangasını aşağı
sıyırdı. Sonra da poposunun yanaklarını iki eliyle ayırdı.
Bana sadece sikimi
amına sokmak kaldı. Sikim Serpil teyzenin sıcacık ve
sulanmış amına kayarken, hayatımda ilk kez bir ama girmenin
tarifsiz heyecanını ve zevkini yaşıyordum. Tanrım,
bundan daha güzel bir zevk olamazdı hayatta. Hiç vakit kaybetmeden amına
pompalamaya başladım. Serpil teyze inliyor, "Ohhh, nerdeyse tadını
unutmuşum, ne zamandır yaşamıyordum bu duyguyu!" diye
mırıldanıyordu. Çok geçmeden de bacakları titremeye
başladı, kasıldı, ve amının sıvılarını
bırakarak orgazm oldu. Ben halen amına pompalamaya devam ederken, Serpil
teyze yere yığılmamak için tezgahtan sımsıkı
tutunuyordu.
Serpil teyze orgazm
olup boşalmıştı, fakat ben daha gelmemiştim. Sikimi
amından çıkardım ve göt deliğine sokmaya
çalıştım. Tam o sırada dışkapının kilidine
sokulan anahtar tıkırtısını duyduk. Gelen annemdi ve tam
da vaktini bulmuştu. Hemen toparlandık, Serpil teyze
tangasını ve pijamasını çekti, ben de şortumu çekip,
anneme görünmeden odama kaçtım. O anda Serpil teyzenin götünü
sikemediğim için sinirlenmiştim, fakat daha sonra, bu yaşananların
sadece bir başlangıç olduğunu anlayacaktım.
[Kağan]
|