Çikolata Yüzünden Seks Manyağı Oldum! (4) (Nilüfer 33 Y., İstanbul)
Öğleden
sonraya kadar kasabadaydık. Durmuş ağa beni el üstünde tutuyor,
bu da benim çok hoşuma gidiyordu. Fırsat buldukça kulağıma,
"Sen beni memnu et dediklerimi yap, ben seni hep böyle mutlu edeceğim!"
gibi sözler fısıldıyordu. Tabi bulmuş cahil körpe
kızı, siki bayram ediyor. Ben o zamanlar yaptığım
hatanın, kararan geleceğimin farkında değildim. Nereden
bilecektim ki o yaşlarda sex bağımlısı bir
sikişme manyağı olacağımı?
Öğleden sonra kahya ve diğer adamlarla buluştuk. Yine bir
lokantada birşeyler yeyip köye döndük. Köye varınca Durmuş
ağa, "Ben seni eve bırakayım. Pazartesi sabah kahya alır
seni çiftliğe getirir, işe başlarsın. Akşamları
da eve bırakırız!" diye, hem beni, hem kahyayı tembihledi. Sonra
adamları çiftlik yolunda indirip, ikimiz yola devam ettik. Biraz
uzaklaşınca Durmuş ağa sikini çıkartıp elime tutuşturuverdi.
Bir yandan yavaş yavaş arabayı kullanıyor, bir yandanda
bana sikini okşatıyordu.
Köye
girmeden tenha bir köşeye arabayı çekip, "Hadi bakalım minik
yosmam, ağanı bir boşaltıver!" dedi. Artık
alışmıştım, hemen eğilip sikini emip yalamaya
başladım. O an aklımda onu memnun etmekten başka bir
şey yoktu. Beni kullandığının körpeliğimden küçük
bedenimden faydalandığının farkında bile
değildim. Deli gibi sikini emiyor ucunu dilliyor ellerimle gövdesini
okşayıp duruyordum. Kısa bir süre sonra Durmuş ağa, "Ohhh
iç ağanın döllerini, hepsini yut!" dedikten sonra saçlarımdan
kavrayıp sikine bastırması ile ağzıma boşalmaya
başladı. Gırtlağımdan aşağı döllerinin
akışını hissederken yutkunmaya çalışıyordum.
Boşalması
bitince ağzımdan çıkarttı. Bu sırada ben halen sikinin
gövdesini iki elimle kavramış okşuyordum, ben sıkıp
okşadıkça sikin ucundan biraz döl süzülmüştü. Durmuş
ağa iyice arkasına yaslanıp, "Hadi bakalım yalayıp
temizle erkeğinin sikini!" diye talimatı verince, ben küçücük
ağımla yalaya yalaya temizledim sikini. Onun mutlu olduğunu
görmek çok hoşuma gidiyordu. (Halen de erkeğimin sikini emip
yalamaktan, döllerini yutup sikini yalaya yalaya temizlemekten zevk
alırım, alışkanlıklarım çok eskilere dayanıyor
nede olsa.)
"Aferin sana
küçük kaltak, çok iyi yapıyorsun bu işi!" dedikten sonra
toparlanıp yola çıktık. Tam köy girişinde babamı
görünce Durmuş ağa durdu, "Senin kızı eve götürüyorum,
gel seni de atayım!" diyerek babamı da arabaya aldı. Yol
boyunca, "Senin kız çok iyi, bir dediğimi iki etmiyor, çok
akıllı uslu, çiftlikte beni çok memnun ederse, ben de onu çok memnu
ederim!" gibi iltifatlar ediyor, babam da mutlu bir ifadeyle onu dinliyordu. Ne
bilsin küçük kızının Durmuş ağanın seks
oyuncağı haline geldiğini.
Eve gelince
anneme yeni aldıklarımı gösterdim, "Durmuş ağa çiftlikte
temiz ve yeni elbiseler giymemi istiyor!" dedim. Babam da anneme, Durmuş
amcanın beni nasıl met ettiğini anlatıp duruyordu. Hem
annem hem babam, iki gün boyunca, "Kızım Durmuş beyi mutlu et,
dediklerinden dışarı çıkma!" diye sürekli söyleyip
durdular.
Pazartesi
günü kahya sabah erkenden beni alıp çiftliğe götürdü. Durmuş
ağanın çifliğine daha önce birkaç kez bayram için gitmiştik,
ama bu sefer faklıydı. Sabah iş bölümü yapılırken, Durmuş
ağa, "Nilüfer, kızım sen benimle gel, ben sana
yapacağın işleri anlatacağım!" diye, beni alıp
çiftliği gezdirdi. Fırsat buldukça tenha yerlerde kalçalarımı
yoğurup, göğüslerimi sıkıştırıyordu. Ben de sikine
elimi atıyordum, artık bu bende alışkanlık
olmuştu. Durmuş ağa ise, "Şimdi olmaz!" diye elimi uzaklaştırıyordu.
Çiflikte yapacağım fazla bir iş yoktu, kasaların
etiketlerini yazıyor, toplanacak mahsülün listesini yapıyordum.
Herkesin yapacağı işlerdi aslında.
Öğle
yemeğinde Durmuş ağa beni eve götürdü. Karısına durumu
anlattıktan sonra, bana, "Boş zamanlarında yengene de
yardım et!" dedi. Durmuş ağanın karısı
yıllardır hastaydı. Tek çocukları da benle yaşıt
olan kızları Hülya idi. Onu da okumaya devam etmesi için şehire
mektebe göndereceklerdi.
Öğleden
sonra bahçeye gideceğim sırada, Durmuş ağanın ileriden
'Gel!' işareti yaptığını gördüm, sonra evin
bitişiğindeki kulübeye girdi. Ben de peşinden kulübeye gittim.
İçeride geniş bir sedir ve birkaç eski koltuk vardı. (Burası
benim durmuş ağaya karılık yapacağım yerdi!).
Hemen kapıyı kapatıp, "Burası eskiden işçilerin gece
kaldıkları yerdi. Bundan sonra öğle yemeğinden sonra buraya
geleceksin, anahtar dışarıda asılı olur!" dedikten
sonra aşağı eğilip dudaklarıma yapıştı.
Kısacık boyumla ona yetişebilmek için parmak uçlarımda
duruyordum.
Beni bir çırpıda
soyup sedirin kenarına oturttu. Kendisi de soyunduktan sonra yanımda
ayakta duruyordu. "Daha sana neler öğretecem küçük yosma, bundan sonra
elimin altındasın, fırsat buldukça geçirecem o minik amına!"
deyip sikini dudaklarıma yüzüme sürtmeye başladı. Ne yapmam
gerektiğini artık çok iyi biliyordum, erkeğimin sikini yemeli,
onu mutlu etmeliydim. Hemen sikinin gövdesini kavrayıp, ağzıma
aldım. Bir süre bu şekilde sikini yalattıktan sonra Durmuş
ağa sedire sırt üstü uzandı. "Şimdi üzerime gel
bakalım, sana 69 olmayı öğretecem!" dedi ve beni üzerine ters
olarak çekti. Şimdi onun üzerinde yatıyordum, amım tam
ağzının üstünde idi.
"Hadi
bakalım yosma, devam et!" dedi. Ancak ben üzerinde ufacık
kalmıştım, sikini kavrayıp kendime çektiğimde ucu
ağzıma zor yetişiyordu. Bu sırada durmuş ağa
amımı yalamaya başlamıştı. Kalçalarımı
okşuyor, bazen dilini minik amıma kokup çıkarıyordu.
Vücudumu ateş basmaya başladı, öylesine zevk alıyordum ki,
sikinin ucunu dilimle deli gibi yalıyordum. Durmuş ağa, "Gel bakalım,
amına geçirme zamanı!" deyip, beni kendine çevirdi. Kucağında
o kadar ufacık kalıyordum ki, benimle oyuncak gibi oynuyordu. Bir
süre öpüştükten sonra, "Şimdi yarağımın üzerine
otur!" deyip sikini gövdesinden tuttu.
Ellerimi
göğsüne koyup kalçamı kaldırarak amımın deliğini
yarağın ucuna getirdim. Sikin kocaman kafasından amım
gözükmüyordu. Yavaş yavaş üzerine oturmaya başladım, bu
sırada bacak arama bakıyordum, amımın
yanaklarının şişip ikiye
ayrıldığını, amımın minik
dudaklarının iki küçük yaprak gibi kıvrılıp
esnediğini görebiliyordum. Biraz canım yanınca durdum.
Durmuş ağa, "Devam et, alışırsın birazdan!"
diyerek beni cesaretlendiriyordu. Kalçalarımı biraz daha indirince
siki yarısına kadar yalanmaktan ıslanmış amıma
kayıverdi. Bu sırada Durmuş ağa sürekli bedenimi
okşuyor, küçük öpücükler konduruyordu.
"Şimdi
yavaş yavaş otur kalk!" dedi, dediklerini yapmaktan kendimi
alamıyordum. Bir süre sonra amım yarağa iyice
alışmış, rahat oturup kalkmaya
başlamıştım. Daha sonra Durmuş ağa
kalçalarımdan aşağıya bastırmaya başladı,
bir süre sonra yarağın tamamı artık içimde idi. Beni geriye
doğru itip, dimdik üzerinde oturmamı sağladı. O anda sikinin
içimde bir yerlere değdiğini hissedebiliyordum. "Harikasın
meleğim, bayılıyorum sana, amın daracık, tüm sikimi
mengene gibi sıkıp kavuruyor. Ohhh! Hadi şimdi
kalçalarımı çalkala, hem beni mutlu et, hem de keyfini çıkar
yediğin yarağın!" dedikten sonra minik göğüslerimi
okşamaya başladı.
Ben hem
kalçalarımı çalkalamaya, hem de minik hareketlerle oturup kalkmaya
başladım. 5-6 dakika sonra durmuş ağa beni kendine
doğru çekip, üzerinde zıplatmaya başladı. Zaten
kucağınca küçücük kaldığımdan, her seferinde sikinin
ucuna kadar geliyor, sonra tekrar dibine kadar otuyordum. Durmuş ağa
ise sürekli kalçalarımı yoğuruyor, göğüslerimi öpüp, göğüslerimin
Leblebi gibi olmuş başlarını kemiriyordu.
Minik
bedenim daha fazla dayanamadı, amımın
kasıldığını hissedebiliyordum. Bir anda
boşalıp, durmuş ağanın üzerine
yığıldım. Durmuş ağa halen seri hareketlere beni
sikmeye devam ediyordu. Sonra bir çırpıda beni altına aldı,
bacaklarımı omuzuna alıp üzerime yüklendi. Kalçam havada, iki
büklüm olmuştum. Durmuş ağa ise delirmiş gibi
dudaklarımı öpüp, boynumu yalıyor ve tüm gücü ile sikini dibine
kadar amıma soka soka sikmeye devam ediyordu. Her sokuşunda
kasıklarımda ve midemde müthiş bir baskı hissediyordum.
5 dakikaya
yakın bu şekilde sikmeye devam etti, artık belim uyuşmaya
başlamıştı. Durmuş ağa, "Daracıksın
minik yosma, ohhh orospuuu, bu amcığa nasıl
dayanılır!" diye inleyerek sikini dibine kadar amıma gömdü,
yarağı kasılıp gevşemeye, sikin başı kalp
gibi atmaya başladı. O anda yarağın tüm
kıvrıklarını, kocaman başının her milimini
amımın duvarlarının siki kavrayıp
sarıldığını hissedebiliyordum. (O anı hiç
unutmadım, inanın böyle bir şeyi hayatım boyunca 3-5 defa
ancak yaşamışımdır!). Durmuş ağa
sıcak döllerini içime akıtıyordu. Ben de bir kez daha tüm
vücudum sarsılarak boşalmaya başladım.
Durmuş ağa yavaşça içimden çıkıp, sikini ağzıma
getirdi ve "Yala orospu, daha senle işim bitmedi!" deyip yanıma
uzandı. Minik bedenim iki kez boşalmanın etkisi ile
uyuşmuş ve yorgun düşmüştü. Hafif inmiş siki, benim
sularım ve döl artıkları ile kaplıydı.
Başımı yana çevirip, sikinin gövdesini usulca kavradım,
okşamaya ve yalamaya başladım. Bu sırada amımdan
Durmuş ağanın döllerinin dışarı
aktığını hissedebiliyordum. Kafamı kaldırıp
amıma bakmaya çalıştım. Kasıklarım ve
amımın yanakları kıpkırmızı olmuştu.
Durmuş
ağanın siki, okşanmanın ve yalanmanın etkisiyle tekrar
eski heybetli haline ulaştığında, beni sedirin ucunda dört
ayak pozisyonuna getirip, ayakta arkama geçti. Yarağını
amımın şişmiş dudaklarına ve minik
kalçalarıma sürtmeye başladı. Bu sırada bir eli ile de
küçük göğüslerimi okşayıp, uçlarını hafif hafif
sıkıyordu. Vücudum bu hareketlere dayanamıyor, zevk duygusu
bedenimi ele geçiriyordu. "Küçük yosmam benim harikasın, şimdi
erkeğin yara yara sikecek o minik amını, sen de beni keyife
getirmek için sana öğrettiğim gibi konuş, hiç susma, tamam
mı?" dedi, ben de başımı çevirip evet anlamında
salladım.
Durmuş Ağa yarağını başının
amımın deliğime dayayıp, bir eli ile belimi
sıkıca kavradı. Diğer eli halen göğüslerimde idi. Sırtıma
öpücükler kondururken, "Sikeyim mi seni haaaa? Yarayım mı
amını?" dedi. Ben de bana ne öğrettiyse söylüyor, onu mutlu
etmeye çalışıyordum, "Yar erkeğim, geçir sikini küçük
amıma!" diye cevap verdim. Durmuş Ağa sikini
başını yavaşça amıma sokup çıkarıyor, ama
tamamını sokmuyordu. "Hadi erkeğim sok hepsini, geçir bana
yarağını!" diye söylenirken, bir anda dibine kadar girdi. Kasıkları
kalçalarıma dayanmıştı, biraz canım yanmış
ve "Durrr!" diye inlemiştim.
Durmuş
Ağa, "Ohhh yardım amını yosmamm!" dedikten sonra
yavaş yavaş girip çıkmaya başladı. "Nasıl iyi
sikiyormuyum minik kaltak? Yarak yemek nasıl haaa?" dedi. "Harikasın,
sik beni, seninim ağam, bulutlara çıkart beni!" dediğimde
hızlanmaya başladı. O hızlandıkça bedenim kendinden
geçiyor, zevkim arttıkça artıyordu. Kasıkları
kalçalarıma çarparken sallanan taşakları amımın üstünü
dövüyor, bu sırada çıkan 'Şak, şak!' sesleri kulübede
yankılanıyordu. Birkaç dakika sonra deli gibi boşalmaya
başladığımda, "Döşe ağam, döşeee sikicim,
amım senin, ohhh!" diye inlerken, Durmuş Ağa kalçalarıma
tokatlar atıp, "Küçük orospu, tam orospu olacaksın sen, sike sike
dağıtacam bu dar amını, sikimin kölesi olacaksın!"
diye söyleniyordu.
Vücudum bu
duruma daha fazla dayanamıyordu, dizlerim artık bedenimi
taşıyamaz oldu. Kendimi yüz üstü sedire bırakınca
ayaklarım hafif sedirden sarkık kaldı, ama Durmuş ağa
halen amıma geçirmeye son sürat devam ediyordu. O an
hatırladığım tek şey uyuşmuş olduğumdu.
"Ne oldu, sikilmekten bayıldın mı? Çok mu hoşuna gidiyor?"
dedi. "Evet, hep sik beni, heppp!" diye mırıldandım. Durmuş
ağa bir kahkaha atıp, "Ben sana sikin tadını aldın
mı vaz geçemezsin demedim mi minik yosma, söyle dölleyim mi
amını haaa?" dedi. "Dölle, döllerini ver bana, boşal içime
sikicim!" diye mırıldandım. Birkaç dakika geçmeden Durmuş
ağa derin bir, "Ohhh!" çekip boşalmaya
başladığında, bir kez daha sıcak döllerinin içime
aktığını hissedebiliyordum.
Sonra öylece
üzerime uzanıp kaldı. Altında kaybolmuştum,
ağırlığından nefes alamıyordum. Sonra içimden
çıkıp yanıma devriliverdi, soluk soluğa
kalmıştı. Bir süre bedenimi okşamaya devam etti. Bense
kendimde değildim. 5-10 dakika sonra ayağa kalktı, siki
küçülmüş, önünde sallanıyordu. Beni yavaşça ayağa
kaldırıp, boynumu memelerimi birkaç kez öpüp okşadı. Ancak
küçük bedenim öyle uyuşmuştu ki, ayaklarım beni zor
taşıyordu. "Harikasın!" dedikten sonra kenarda duran bir poşetten
3 tane gofretli büyük çikolata çıkarıp bana uzattı. Hemen
alıp sedire oturacakken, "Yok, orada ayakta ye!" dedi ve sedire oturup bir
sigara yaktı. Ayakta durmuş çikolatanın birini açmış
yiyordum, o an duyduğum mutluluğun tarifi yoktu.
Durmuş ağa karşımda, suratında tebessümle, sedire
yayılmış, beni izliyordu. "Bacaklarını biraz aç!"
dediğinde, ayaklarımı hafif açıp, aşağıya
doğru baktım. Amımdan ayak bileklerime doğru döller
süzülmüş, amımsa mosmor olmuştu. Ben halen çikolatamı
yemeye devam ediyordum. O an başıma gelenlerin, gelecekte bana nelere
mal olacağının farkında bile değildim. Sonuçta genç
kızlığı bile yaşamadan kadın olmuştum. Durmuş
ağanın karşısında çırılçıplak
durmuş, amımdan dölleri süzülürken, minik bedenimi ona sergiliyordum.
Bana göre çok iyi bir iş yapmış, bir erkeği mutlu
etmiştim, kendimi inanılmaz değerli hissediyordum. Durmuş ağanın,
zevkleri için beni kullandığının, beni seks
bağımlısına çevirip, geleceğimi
çaldığının farkında bile değildim...
[Nilüfer]
|