O Göte Bülbül Öte! (2) (Baran 40 Y., İstanbul)
O gün doğru
düzgün çalışamadım. Tuğçe'yi aramak istedim ama sonra
vazgeçtim. Hata mı etmiştim yoksa yaptığım normal
miydi çözemiyordum. Tuğçe yeniden gelecek miydi yoksa tamamen kaybetmiş
miydim onu da bilmiyordum. Kızın ağzına vahşice
boşalırken aldığım keyif yerini derin bir hüzne
bırakmıştı. Onu bir daha görememek düşüncesi içimi
kemiriyordu.
Akşam yatakta
karım sırnaştı. En son sikişmemizin üstünden bir
haftadan fazla zaman geçmişti ama elimi süremedim ona. Aklım
Tuğçe'deydi çünkü. Karım karşılık vermediğimi
görünce götünü dönüp yattı. Morali bozuldu ama onu düşünecek halde
değildim.
Sabah bir umutla
işe gittim. Öğlene kadar yoğun bir şekilde
çalıştım. Buzdolabında Tuğçe'nin dün getirdiği
pastadan kalanlar vardı. Çayın yanına bir tabak aldım.
Odama geçmiştim ki kapı çaldı. O an içim kıpır
kıpır oldu, yoksa gelen Tuğçe mi diyerek kapıya
koştum.
Evet,
karşımda duruyordu. Sanki dün hiçbir şey olmamış gibi
gülümseyerek girdi içeri. Kapıyı kapattım. Masasına
çantasını bıraktı. "Merhaba!" dedi içten bir şekilde.
"Merhaba!" diyerek karşılık verdim. Yine daracık kısa
paçalı bir kot vardı üzerinde ama bugünkünün rengi beyazdı.
Üstünde ise taba rengi uzun kollu spor bir gömlek vardı. Gömleği
yüksek belli pantolonunun içine sokmuş ve ihtişamlı götünü
açığa çıkartmıştı. Ayağında
gömleğin rengine yakın topuklu yarım botlar vardı. Dünkü
deri montunu da giyinmişti.
Kısa bir süre
ne desem diye düşündüm. "Dün için özür dilerim..." dediğimde, "Ne
için?" diye sordu. "Olanlar için..." dediğimdeyse gülümseyerek önüme gelip
elimi tuttu. Yanağıma bir öpücük kondurup, "Özür dilenecek bir
şey yok. Ben biraz asabi davrandım!" dedi. Bu sözü yüreğimin bir
kuş misali pır pır atmasına sebep oldu. O zaman beline
sarılıp kendime çektim, dudaklarından öptüm uzun uzun.
Tuğçe de karşılık verdi, elleri sırtımda
geziniyor, dudaklarımı ve dilimi emiyordu.
Yarağım
kalkmaya başlamışken kendini geri çekti.
"Çalışmamız gerekmiyor mu?" diye sordu. "Tamam,
çalışalım!" dedim ama bana kalsa deli gibi öpüşüp dünkünün
benzeri bir olaya imza atmak isterdim. Henüz bakire mi acaba diye sordum kendi
kendime. Kendisinden 21 yaş büyük, saçları yavaş yavaş
ağarmaya başlamış bir adamla aşk yaşamaya
başlamıştı ama bu son derece normalmiş gibi
davranıyordu.
Çalışacağı
laptop gelmişti ama yine yanıma oturmasını ve beni
izlemesini istedim. İki saat kadar yan yana nerdeyse yanak yanağa
vaziyette çalıştık. Aramızda iş dışında
bir konuşma hiç geçmedi. Aralarda çalan telefonlar haricinde
çalışmamızı bölmedik. Dünkü güzel parfümü ciğerlerimi
doldurmuştu yine. Yüzünde hafif ama güzel bir makyaj vardı.
Anlattıklarımı ciddiyetle dinliyor, notlar alıyordu.
Anlamadığı yerleri soruyordu. İş konusunda kendine
güveni gelmiş gibiydi. Laptopuna gerekli programları kurdum iki
saatlik çalışmamızın ardından. Artık kendi
başına ufak ufak çizimler yapmaya başlayabilirdi.
Birer kahve
yaptı, dünden kalan son pasta dilimini birlikte yedik. Ancak bu kadar
iş bir noktaya kadardı. Elinden tuttum ve arka taraftaki patronun
odasına geçtim. Her zaman kapalı olan odanın jaluzi perdeleri
çekiliydi. Büyük deri koltuğa otururken onu da kucağıma
oturttum. Rahat hareket etmek için ayağındaki topuklu yarım
botları çıkardı. Kısa renkli çoraplar vardı
ayağında.
Dudak dudağa
ateşli bir öpüşmenin kollarına bıraktık kendimizi.
Elleri omuzlarımdan aşağı kayarken ben de pantolonun
altında belirmiş yuvarlak, dolgun götünü avuçluyordum. Derken
dudaklarıyla yetinemeyeceğimi anladım. Taba rengi gömleğinin
düğmelerini açmaya başladım. Açılan her bir düğmeyle
beyaz koynu ve karnı daha da açığa çıkıyordu.
Düğmeler tamamen açıldığında ortasında küçük bir
fiyonk olan siyah renkli sutyeni ile kaldı. Memelerini alttan
kaldırıp dikleştirmişti sutyeni ve sıkıp
şişirmişti.
Uzun boynunu öpüp
emiyordum, o ise başını sağa sola oynatıp duruyordu.
Sutyeni aşağı sıyırdığında pembe etli
uçları çıktı açığa. Biçimli ve yuvarlak meme
başlarının ortasındaki etli uçlarını emmeye başladığımda
Tuğçe kucağımda birden hareketlendi. Bir eliyle
kavradığı memelerini ağzıma daha çok almam için
bastırıyordu. Meme uçlarını emmemden daha
fazlasını istiyordu. Sol elimle memelerini okşarken sağ
elimi pantolonunun arkasından soktum. Sert götünün çıplak
yanaklarını hissettim çünkü dünkü gibi tanga külot giymişti
yine.
Ancak bu halde
daha fazla kalamadım. Ondan kalkmasını istedim. Kot pantolonumun
ve baksırımın altında şişip
kalkmıştı yarağım ve bir an önce onu özgürlüğüne
kavuşturmam gerekliydi. Kalkıp soyundum çabucak, üstümde sadece
çoraplarım kalmıştı. Kalkık yarağım önümde
sallanırken ondan soyunmasını istedim.
"Tamam!" dedi
fısıltıyı andıran bir sesle ve soyundu yavaşça.
Gözlerindeki çekingen, tedirgin bakışları yakaladım.
İstemiyor gibi görünmesine rağmen soyunmakta çekinmedi. Sonunda
çıplak kaldı ama o da benim gibi çoraplarını
çıkartmamıştı. İnce bir yarığı
andıran minik amının üzerinde çok az kıl vardı, onun
dışında vücudunda kıl veya tüy yoktu, bembeyaz pamuk
gibiydi. Antalyalı olmasına rağmen sanki hiç denize
girmemiş, güneşlenmemiş, yanmamış gibiydi. 19
yaşındaydı ama yaşından önce olgunlaşmıştı
vücudu. Şişkin birer portakalı andıran memeleri dik ve
sertti. İnce kavisli belinin altında basenleri genişti. Sol
omzunda bir dövme vardı, ne anlama geldiğini bilmediğim bir şekildi.
Dönmesini istedim
arkasını. Giydiği yüksek belli daracık kotların ve
taytların altında ihtişamlı duran beyaz götünün birbirinden
ayrık yanakları arasından minik amının izi
görünüyordu. Omzundan hariç bel çukurunda ve sırtında büyük birer
dövme daha vardı. Mitolojik anlamları olduğunu
sandığım şekillerdi ikisi de.
Omuzlarından
tutup kendime çevirdim ve onu koltuğa oturttum. Bacaklarını iki
yana açmasını istedim. Elastik vücudu sayesinde istediğimi hemen
yaparken önünde dizlerimin üzerine çöktüm ve amını emmeye, dillemeye
başladım. Hafif bir sidikle ter arası koku vardı amında,
bu amının kendine has kokusuydu. Ayırdığım am
dudaklarının arasına soktum dilimi. O an Tuğçe derin bir iç
geçirdi, tüm hayat enerjisi dudakları arasından çıkıp
gitmiş gibiydi. Amının sımsıcak pembe ve sulu etini
dilimin ucunda hissediyordum.
Aynı zamanda
göt deliği hemen altından kendini belli etmişti. Bana göt
deliği biraz kurcalanmış gibi geldi o anda, sıfır
kilometre olmadığı aşikardı. Götten vermişti
anlaşılan daha önce, yoksa benimle bu kadar kayıtsız ve
rahat şekilde sevişemezdi. Eğer istersem götünden sikmeme
müsaade edeceğini tahmin ettim ve bu düşünce kanımın
damarlarımda daha hızlı akmasını sağladı.
İnce beyaz
bacaklarını omuzlarıma attı. Kasıklarının
arasında amını yukardan aşağı yalayıp
dillerken o da saçlarımı okşayıp çekiştiriyordu. Hafiften
iniltiler de geliyordu Tuğçe'den. Biraz daha kendime doğru çektim ve
götünü kaldırdım ellerimle. Uzun bacaklarını havaya
dikerken alttan beliren göt deliğini dillemeye başladım.
Deliğin ucunda siyah bir noktaya benzeyen ben vardı. Dilim
deliğin ağzında gezindikçe Tuğçe'nin iniltileri
artıyordu. Sonra yeniden amına yöneldim, kendimi kontrol etmeye
çalışarak bir amını, bir götünü dilleyip durdum.
Bunlar olurken
odamda çalan telefonları umursamadım. Böyle bir zevki yarım
bırakacak halim yoktu hiç. Tuğçe'nin amı dilleyip
yalamalarım sonunda sulanmış ve kayganlaşmış bir
haldeydi artık. Am sıvısı dilimi yakıyordu. Elleri
amının etrafında, dudaklarında geziniyordu. İnce uzun
parmaklarıyla amını hızlı hızlı
ovalıyordu.
Ancak sonunda
doğruldum. Daha fazla devam edecek halim kalmamıştı.
Ayağa kalkarken elinden tutup kaldırdım Tuğçe'yi. Yüzü
kızarmıştı epeyce. Sarıldım belinden ve götünü
avuçlayıp dudaklarına yumuldum. Etli dudaklarını emdim uzun
uzun, onları ısırdım aç bir köpek gibi. Sonrasında
saçlarını okşadım. Sanki benden duymak istediği bir
şeyler varmış gibiydi.
"Sikişmek
ister misin?" diye sorduğumda göz bebekleri büyüdü birden. Duymak
istediği buydu demek ki. Başını sallayıp, "Evet!" dedi
usulca. Ancak hemen sonra, "Ben bakireyim halen!" dedi. Tahminimde yanılmamıştım.
"Analdan mı yapalım?" diye sorduğumda, beklediğim, "Evet!"
cevabı gecikmedi.
Deri koltuğun
üstünde dörtayak üstüne domalmasını istedim. Dediğimi yaparken
bacaklarını ayırdı. Arkasında yerimi aldım, elime
tükürüp yarağımı sıvazladım. "Daha önce yaptın mı
götten?" diye sordum merakla. Başını çevirip, "Eski erkek
arkadaşımla yapmıştım birkaç kez..." dedi.
Belinden tutup
kendime çektim ve göt yanaklarını ayırdım. Beliren göt
deliğine bastırdım yarağımın kafasını.
İlk anda girmedi ama sonra yavaşça delik açılmaya ve
yarağım içine girmeye başladı. Ancak göt deliği daha
önce sikilmesine rağmen çok sıkıydı,
yarağımı epey sıkıyor ve girmesine engel oluyordu. Tuğçe
durumu anlamıştı. "Biraz sabun sür istersen..." deyince, "Tamam!"
dedim.
Çıplak halde
banyoya geçtim ve sıvı el sabunu şişesini kapıp odaya
geri döndüm. Hindistan cevizi aromalı sıvı sabunu bir miktar
elime döküp yarağımı sıvazladım ve sonra da
Tuğçe'nin göt deliğine biraz orta parmağımla yedirdim.
Parmağım götüne girerken, "Ihhh!" diyerek ıkındı,
ancak parmağım yarağım kadar zorlanmamıştı
götünde.
Sabunu
masanın üstüne koydum ve yarağımı tutup yeniden götüne
bastırdım. Sabun kısa sürede sonuç verdi ve yarağım
rahatça girdi götüne. Tuğçe'den yine hafif bir, "Ihhh!" sesi geldi ama
canının yanmadığı belliydi. "Girdi mi hepsi?" diye
sordu başını çevirip. "Giriyor!" dedim,
yaşadığım heyecanla boyun damarlarım
şişmiş, kalbim küt küt atıyordu.
Karımın
12 yıllık evliliğimizde sürekli, "Olmaz!" diyerek benden
esirgediği götünü Tuğçe hiç itiraz etmeden vermişti.
Karımın götünü benden esirgemesinin
karşılığını escort ve fahişelerin götünü
sikerek çıkartmıştım, ama ilk kez para vermeden bir
kadının götünü sikiyordum. O da 19 yaşında bakire bir
kızın götüydü.
Yarağım
yarısından fazla içindeyken gidip gelmeye başladım. Göt
yanaklarını sıkıca tutmuş okşuyor, avuçluyordum.
Yarağımın kılsız göt deliğinde gidiş
gelişleri saniyeler ilerledikçe hızlanıyordu. Göt deliğinin
ağzındaki minik beni yarağımın giriş
çıkışları ile bir görünüp bir kayboluyordu. Deliğin
ağzı içe doğru göçüp açılıyordu sürekli. Tuğçe
kollarını iki yana açmış koltuğun sırtından
tutuyordu. Siyah saçları hafif hafif dalgalanırken
sırtındaki ve bel çukurundaki dövmeleri hareket ediyor gibiydi.
Yarağım
gidip geldikçe bu heyecan dalgasına karşı daha fazla kürek
çekemeyeceğimi anladım. Tarifsiz bir zevkti bu.
Yarağımı sıkan göt deliğinin zevkini iliklerime kadar
hissediyordum. Boşalmaya adım adım yaklaşırken biraz
daha hızlanıp güçlü hareketlerle sokup çıkartmaya
başladım yarağımı. Tuğçe'nin göt yanakları
titreyip oynuyordu bu anlarda. Yarağım nerdeyse boydan boya girip
çıkıyordu götüne.
Öne doğru
kaymaya başlamıştı Tuğçe, sanki kendini biraz korumaya
almış gibiydi. Ancak ince belinden sıkıca tutup kendime
çektiğimde son buldu bu hareketi. Götüne abanmaya başladım.
Kendimi kaybetmişçesine genç kızın götünü sikiyordum. Siyah
saçlarının dalgalanmaları hızlanmış bu arada
acılı iniltiler çıkartmaya başlamıştı.
"Ahhh, uhhh, ıhhh!" sesleri arasında sert kasıklarına ve
göt yanaklarına çarpan kasıklarım ses çıkartır
olmuştu.
"Bitir
artıııkkk, hadiii, canım yanıyorrr!" sözleri
arasında son bir gayretle abandım götüne ve o anda boşalmaya
başladım. Kendimden geçercesine döllerimi akıttım götüne.
Gidiş gelişlerim sona erdiğinden rahatlamıştı
Tuğçe, ama acılı ıhlamaları devam ediyordu kesik
kesik.
Sonunda
çıktım götünden. Göt deliğinin ağzı
şişmiş ve kızarmıştı. Götüne
akıttığım döllerimin bir kısmı
taşmış ve patronun deri koltuğuna akıyordu. Tuğçe
yavaşça doğrulurken, "Ayyy!" diye ünledi. Yüzü terlemiş ve daha
da kızarmıştı. Zoraki bir gülümseme eşliğinde, "Hoşuna
gitti mi?" diye sordu. İnci gibi beyaz dişleri vardı. Cevap
vermek yerine başını ensesinden tutup kendime çektim ve
dudaklarına yumuldum. Hasretle öpüp emdim onları. "Çok sevdim, harika
bir kızsın!" dedim sorusuna karşılık.
Üstümüzü giyindik.
Tuğçe banyoya geçerken ben odama girdim. Arayanların arasında
karım ve patron da vardı ama Tuğçe'nin verdiği zevki
düşününce onların sesini duymak istememem normaldi. Tuğçe 10
dakika kadar sonra geldi, müsaadem olursa çıkmak istediğini söyledi.
Çok fazla iş kalmamıştı o gün, erken çıkmamda sorun
yoktu. "Bekle beraber çıkalım!" dediğimde, "Tamam!" diyerek
kendi masasına geçip oturdu. Son birkaç işi halledip mail attım.
Ondan sonra da beraber çıktık.
Asansörden inerken
sanki iş arkadaşıymışız gibi ciddi bir tavır
takındım çünkü minik bir kamera vardı asansörün içinde. Yoksa
orada bile dudaklarını emmemek için kendimi zor tutuyordum. Arabam
kapının önündeydi. Tuğçe kendisini yurda bırakmamı
istedi, ama öncesinde ona yemek ısmarlamak istediğimi söyledim. Güzel
bir yemek yedik, sikişmek ikimizi de
acıktırmıştı. Daha sonra Tuğçe'yi
kaldığı özel kız yurduna bıraktım ancak yurdun
önünde inmek istemedi. Yabancı biri tarafından bırakıldığı
yurt yönetimi tarafından görülürse ailesine haber verebileceklerini
söyledi. Onun yerine yurdun yüz metre kadar uzağında inip yürümeyi
tercih etti.
O
kaldırımda götünü sallaya sallaya yürürken ben de evimin yolunu
tuttum. Saat 17:30'du. Karım bu saatte gelmeme
şaşırdı. Çocuklar okuldan gelmiş
odalarındaydı. Yatak odasına geçip soyundum ve ebeveyn banyosuna
girdim hemen. Dölle kaplanmış baksırımı sıcak
suyun altına tuttum bir süre ve sıktım suyunu. Karımın
anlamaması için küçük bir önlemdi bu. Karım da benden sonra geldi
banyoya. "Hayırdır, niye erken geldin?" diye sorunca, "İşim
erken bitti, ben de geldim!" dedim. "Sen de gelsene!" diyerek elinden tutup
duşakabinin içine çekmek istedim, ama karım, "Delirdin mi sen,
çocuklar içerde!" dedi ve kapıyı kapatıp çıktı.
Tuğçe'nin
müthiş götünü sikmiştim, keyfim yerindeydi. Karım duşa
girseydi bir posta da onu sikecektim. Bunu bildiği için çocukları
bahane edip kaçıp gitti tıpkı Tuğçe gibi. Tuğçe ile
bir yola girmiştim artık ve daha ne kadar ileriye gidebileceğimi
merak ediyordum. 38 yaşındaki karımı 19'luk bir
çıtırla aldatmaya başlamıştım...
[Baran]
|