Türbanlı Komşularımın Sikişirken İnlemeleri! (3) (Bayram 24 Y., İstanbul)
Şerife'nin
kocası Cevat'ın gelmesi en çok beni sevindirmişti. Bir hafta
boyunca karısını sikecekti ve ben de buna kulak misafiri
olacaktım. Ertesi gün akşam olsun deyip duruyordum sürekli.
Akşam eve gittim, kendime yiyecek bir şeyler hazırlarken
kapım çalındı. Açınca karşımda
tanımadığım bir adamı gördüm. Uzun boylu, iri
yarı bir adamdı. Yüzünde siyah, geniş bir sakalı vardı.
En fazla 35 yaşında gösteriyordu.
Bana selam verdikten sonra, "Kusura bakma komşum, rahatsız ettim ama
ben senin altında oturuyorum. Senden bir isteğim var..." dedi. Demek
ki Remziye'nin kocası buydu. Remziye iriyarı bir kadındı,
ama bu adam ondan da iriydi. Rahat 1.90-1.95 boyundaydı ve 100 kilodan
daha fazla olduğu kesindi. Remziye gibi iri kıyım bir kadını
da anca böyle bir erkek siker dedim kendi kendime. Adam karşımda
ayakta dururken o kısa zamanda aklımdan bunlar geçti. Adam, "Bizim
küçük oğlan rahatsız biraz, sen bir baksan, doktor
çıkacakmışsın, sen de anlarsın herhalde?" dedi. Ona,
"Hay hay, ne demek!" dedim. Koltuğun üstündeki çantamı aldım,
kapıyı kapatıp adamla birlikte indim aşağı.
Kapıyı 10 yaşlarında bir kız açtı. Adamla
birlikte içeri girdik. Mutfağın kapısında Remziye'yi
gördüm. Gene siyah çarşafının içindeydi, gözleri görünüyordu
sadece. Yabancı bir erkek eve gelecek diye çarşafını
giymişti sanırım. Salonda 50-55 yaşlarında kapalı
bir kadın oturuyordu ayrıca. Demek adamın annesi de buydu.
Kadın bana, "Hoş geldin evladım!" diyerek öpmem için elini
uzattı. Ben de öpüp başıma koydum. O ara kadının
yüzüne baktım. Yaşına rağmen güzel bir kadındı.
Kadın 5-6 yaşlarında bir çocuğun başucundaydı.
Çocuk ter içinde yatıyordu.
Artık ben de neyin ne olduğunu biliyordum. Çocuğun durumuyla
ilgili birkaç soru sordum, ama adam cevap veremedi. O zaman, "Remziye gel
buraya, Remziye!" diye seslendi içeri. Remziye mutfaktan çıktı,
çekingen davranıyordu. Aynı soruları bir de Remziye'ye sordum.
Remziye tek tek cevap verdi bana. Çocuğun sırtını,
karnını, göğsünü, anne ve babasının sikişmelerini
dinlediğim Stetoskobumla dinledim. Ciğerlerini üşütmüştü
çocuk. İlaç kullanması gerektiğini söyledim. Bir
kağıda yazdım ilacı ve nasıl
kullanılacağını anlattım.
Adam teşekkürler ediyordu sürekli. Karısına dönüp, "Orda durma
öyle, çay koysana!" dediğinde Remziye mutfağa geri döndü. Bu arada
adam, "Ya kusura bakma, benim adım Davut, söylemeyi unuttum herhalde!"
dedi. Davut'la böylece tanışmış oldum. Toplam 3
çocukları vardı. En büyükleri 13-14 yaşlarında bir erkekti.
Davut ilaç yazdığım kağıdı oğluna
uzatıp, "Al şunu, şu parayı da al, yukarıdaki Eczane
açıksa oradan al da gel!" diyerek çocuğu gönderdi.
Remziye az sonra bize çaylarımızı getirdi. Davut bana, "Açsan
yemek yiyelim, sen acıkmışsındır, sofra
hazırlasın hanım!" dedi. Ben ne kadar, "Yok, gerek yok!" desem
de, Remziye kocasından emri almıştı bir kere. On dakika
içinde önümdeki sehpaya bir tabak nohutla pilavı koymuştu. O
sırada oğlu da elinde ilaçla gelmişti. Yemezsem ayıp
olacaktı. Güzel de yapmıştı Remziye, afiyetle yedim. Ben
yemeğimi yerken Remziye'nin mutfağın kapısının
önünde durmuş bana baktığını gördüm. Saat 22:00'ye
gelirken müsaade isteyerek kalktım. Davut beni uğurlarken yine
teşekkürler ediyordu. İki iri yarı insanın
sikişmelerine şahit olmuştum Cumartesi gecesi. İkisi de fil
gibiydi. O haliyle Davut kim bilir nasıl sikiyordu Remziye'yi.
Saat gece yarısına gelirken alt katımdaki sesler azaldı.
Üst kattan ise halen Televizyon sesi geliyordu. İlk önce Bekir ve
Sabriye'yi dinledim. Ama bu gece onlardan bana hayır yoktu. Bekir'in
horlamalarının sesini alıyordum kulaklarımda.
O zaman yatak odama döndüm ve yere uzandım, Stetoskobu odanın
tabanına yerleştirip aşağıdan gelecek seslere kulak
kesildim. Davut ve Remziye benden bahsediyorlardı. Davut, "Çok iyi
çocukmuş bu Bayram, çok da bilgili. Bir bakışta anladı ne
olduğunu!" dediğinde, Remziye, "Sabriye ablanın kızına
da ders veriyormuş, o bu sene üniversite sınavlarına
girecekmiş ya!" dedi. Davut, "Ulan biz okuyamadık amına
koyayım, okusaydık biz de böyle olurduk!" dediğinde, Remziye, "Aman
bir sen eksiktin!" dedi kocasına.
Az sonra Remziye yatağa girdi, yataktan derin gıcırdamalar geldi
çünkü. Ağırlığıyla yatağı eziyordu sanki.
Davut'un, "Yavaş ol lan!" dediğini duydum. Sonra bir süre sessizlik
oldu. Üst katımdakiler henüz yatmamışken, Remziye ve Davut
sikişmeye başlamışlardı bile. Önce üst üste birkaç kez
şiddetli 'Şlop, şlop, şlop!' sesleri geldi. Bunun
ardından yatağın gıcırdamaları başladı.
Yatak ağır ağır gıcırdıyordu, ikisinin
toplam ağırlığı 200 kilodan fazlaydı ve yatağın
altının yere vurma seslerinin gelmesi de gecikmedi. Remziye'nin, "Ayy,
ahhh, ımmm, uhhh, çok güzel, ohhh, çok güzel..." sözlerine, Davut'tan, "Güzel
mi ha, amını siktiğim, güzel mi, ohhh, güzel mi?" sözleri
karışıyordu.
Birkaç kez de yatak başının duvara vurma sesleri geldi,
ardından yatağın gıcırdamaları azaldı. Davut
o ara dayanamamış ve karısının amına
şiddetle pompalamıştı anlaşılan.
Yatağın gıcırdamaları hiç azalmadan devam ediyor,
Remziye de derinden ve sürekli inliyordu. Kocasının (Öküz gibi durma!)
sözünden sonra anlaşılan kendini kocasına beğendirmeye
çalışıyordu. Bir süre sonra, "Böyle istediğim gibi
olmuyor!" dedi Davut. Karısının amından
çıktığını anladım. Remziye, "Ne oldu, geldin mi
yoksa?" dediğinde, "Yok yok, kalk hadi, böyle istemiyorum, bir de ayakta
yapalım!" dedi.
Artık sesler beynimin içinde yankılanır haldeydi. Az sonra
Remziye'den, "Uhhh, ayy, Davut, ahhh!" sesleri gelmeye
başlamışken, Davut'un karısını domaltarak ayakta
siktiğini anladım. Ama anlaşılan Davut bu işi çok
gürültü olmadan yapmaya çalışıyordu. Şimdi sadece Remziye
inliyordu. Ama birkaç sefer Davut gene kendini kaybetti ve adeta kulak
zarımı delecekmiş gibi şiddetli 'Şlop, şlop,
şlop!' sesleri geldi Remziye'nin götünün yanaklarından. Remziye, "Ayy,
yavaş, ahhh, çocuklar kalkacak, yavaş!" dese de, Davut, "Boş
ver, kalksınlar..." dedi. Anlaşılan Davut kendini fazla kaptırmıştı
sikişe.
Karısının koca göt yanaklarının deli gibi
löpürdediğini tahmin edebiliyordum. Bazen azalır gibi olsa da 'Şlop,
şlop, şlop!' sesleri gelmeye devam ediyordu halen. O zaman Remziye, "Yavaş,
çocuklar kalkacak!" dedi yeniden. Davut, "Tamam lan tamam, geç yatağa!"
dedi kızgın halde. Az sonra yatak ağır ağır
gıcırdamaya başlamıştı. Ama sırtüstü
uzanmadığını muhtemelen yatağın üzerinde dörtayak
üstüne domaldığını anladım Remziye'nin. Çünkü 'Şlop,
şlop, şlop!' sesleri yeniden gelmeye başlamıştı.
Her ikisinden de, "Ihhh, ahhh, ohhh!" sesleri birlikte geliyor,
yatağın gıcırdamaları da arttıkça artıyordu.
Kaç dakikadır sikiştiklerini unutmuştum. İkisi de iri
vücutlarına oranla iyi sikişiyordu doğrusu. Ama sonunda Davut'dan,
"Aohhh, ohhh, Remziyem, ohhh, Remziyem!" sesleri gelmeye başladı. "Ahhh,
ıhhh, ımmm!" derken Davut'un boşaldığını
anladım. Remziye'den ise ses yoktu. Bir süre sessiz kaldılar.
Ardından yatağın gıcırdamaları yeniden geldi.
Remziye, "Ben banyo yapacağım!" dediğinde, Davut, "Tamam, ben de
geliyorum!" dedi. Bir dakika kadar sonra yatak odasının
kapısı açıldı. Ben de hemen banyoya koştum,
diyaframı banyonun tabanına yerleştirip dinlemeye
başladım.
Aşağıdan önce sağlam bir osuruk, sonra da işeme sesi
geldi. Az sonra da sifon çekildi. Bunun ardından duş kabininin
açılıp kapanması ve suyun akmaya başlamasının
sesleri geldi. Suyun sesi kulağımın içinde
yankılanırken banyo kapısı açılıp kapandı,
Davut da karısının yanında yerini alıp yıkanmaya
başladı. İkisi de cenabet olmamak için gecenin bu saatinde
yıkanıyordu. Onlar yıkanırken dinlemeyi bıraktım,
bu kez de Remziye'yi düşünerek 31 çekmeye başladım.
3 komşu kadını da düşünerek 31 çeker olmuştum
artık. Gözümün önünde Remziye'nin kocasıyla yaptığı
sikiş vardı. Davut onu hayvan gibi sikerken, ben de elim
yarağımda izliyordum onları. Sarsıla sarsıla
boşaldım. Döllerim banyonun zeminine akmıştı yine.
Aşağıdakiler anlamasın diyerek temizleme işini sabaha
bıraktım ve yatak odama döndüm.
Acaba yukarıdakiler ne yapıyordu? Sessizce kulak
kabarttığımda, bu gece için yukarda bir hareket
olmadığını anladım. O zaman ben de girdim yatağa
ve uykuya daldım.
Burası bir aile apartmanıydı, ama çatır çatır
sikişler yaşanıyordu. Ben de bunları Stetoskobum
yardımıyla dinliyordum. Bir şeyin de o zaman farkına
vardım. Demek ki amcam da burada oturduğu zamanlarda yengemle
sikişirken, alt kata, üst kata sesler gidiyordu. Kim bilir kaç gece alt ve
üst komşularının sikişmelerine onlar da şahit
olmuştu. Ben bu eve taşınmadan evvel amcam henüz otururken
birkaç sefer gelmiştim, ama gece yatıya kalmamıştım.
Amcamın bunu istemediğini anlıyordum çünkü. Belki de sebebi
buydu. Ben olduğum zamanlarda yengemle istediği gibi
sikişemeyecekti.
Artık sürekli komşularımı dinler olmuştum. Bazen kendi
aralarındaki tartışmalara bile kulak kabarttığım
olurdu. Garip bir haz alıyordum bundan. Cevat ve Şerife'den
umutluydum, ama ilk geceden sonra onlardan bir hareket gelmedi hiç. Belki de
gündüzleri sikişiyorlardı. Eğer kızları evde olmuyorsa
muhtemelen öyledir dedim kendi kendime. Sonuçta Cevat izinliydi ve gündüzleri
de evdeydi. Eğer, bir yere gitmiyorsa tabii.
Bir akşam kapım çaldı. Anahtar deliğinden baktım,
Şerife'nin kızı Ayşe'ydi. Sabriye'nin evinde görmüştüm
onu. Kapıyı açtım, "Şeyy, kusura bakmayın
rahatsız ettim, bu akşam bizde yemek var da, babam sizi de çağırıyor!"
dedi. "Tabii, olur, gelirim, teşekkür ederim!" dedim. Kısa bir süre
sessiz kaldık ikimiz de. Ben cevabımı vermiştim, ama
Ayşe yine de sanki benim bir şey söylememi bekledi o kısa
sessizlikte. Mavi, dar bir kot pantolonla V yakalı pembe bir bluz giymişti.
Beyaz koynu görünüyordu. O zaman ben, "Okul nasıl gidiyor?" diye sordum.
Bir konu açmıştım konuşmak için. Ayşe'nin yüzünde
sevinç ifadesi belirdi bir an. "İyi, nasıl olsun, ama bazı
konuları anlayamıyorum, matematiğim zayıf. Hem iş hem
okul zor oluyor!" dedi. "Nerde çalışıyorsun, bölümün neydi?"
diye sordum bu kez. "Ya işte öyle zamanım boşa gitmesin diye
ufak bir giyim mağazasında çalışıyorum.
İşletme okuyorum, ama matematik de görüyoruz..." dediğinde,
"İstersen yardımcı olurum!" dedim.
Ayşe sanki benim bunu söylememi bekliyor gibiydi. "Sahi mi, çok iyi olur!"
dedi. Sonra cep telefonunun saatine bakıp, "Şey, ben gideyim, daha
diğerlerine de haber vereceğim!" dedi. "Tamam, görüşürüz!"
dediğimde, gülümseyerek, "Görüşürüz!" dedi. O anda da karşı
dairenin kapısı açıldı ve kapıda Şeyma göründü.
Uzun bir kot etekle uzun bir tunik giymişti. Başında da beyaz
bir şal vardı. Bir Ayşe'ye bir bana baktı dikkatle. O ara
Ayşe tekrar bana dönüp, "Görüşürüz!" dedi, ben de gülümseyerek
kapadım kapıyı. Bu kızın da bana karşı
boş olmadığını anladım. Ama merak etmiştim.
Demek ki biz konuşurken Şeyma bizi duymuştu ve o nedenle
kapıyı açmıştı. Anahtar deliğinden baktım.
Geçen gün yanımda yanak yanağa öpüşen iki kızın
birbirlerine soğuk davrandıklarını gördüm,
şaşırdım. Acaba dedim kendi kendime, yoksa benim yüzümden
mi araları böyle soğuk bunların? Bunu zamanla öğrenecektim.
Ayşe'nin dediği saatte çıktım yukarı. Ev
kalabalıktı. Cevat yeniden Irak'a döneceği için bütün
komşularına bir yemek veriyordu. Evin haline bakılırsa
maddi yönden sorunu olmadığı anlaşılıyordu.
Kadınlar bir odada oturuyor, erkeklerse salonda oturuyordu. Cevat, Bekir
ve Davut'dan ayrı olarak 3 erkek daha vardı. Biri genç, diğer
ikisi ise Ellili yaşlarında vardı. Sanırım bu
yaşlıca olanlar bina girişinde otururken gördüğüm kadınların
kocalarıydı. Ama bu genç olanı tanımıyordum. Genç
olanın adının Nazmi, diğerlerinin ise Mehmet ve Mustafa
olduğunu öğrendim sonra.
Cevat bana karşı çok sıcak ve nazik davranıyordu. 45
yaşlarında, orta boylu, bıyıklı, tipik biriydi.
Diğerleri de karşılarında bir doktor adayı
olduğundan aynı şekilde yaklaşıyorlardı bana.
Davut çocuğunu iyileştirdiğimi söylerken, Bekir
kızının derslerinin düzeldiğini söylüyordu. Oysa sadece bir
kere o da yarım yamalak ders çalışmıştım
kızıyla.
Salonun ortasındaki masayı Cevat'ın iki kızı ve
Şerife hazırlamaya başladılar. Şerife geçen günkü
görünümünden uzaktı. Uzun ve bol bir kahverengi etek giymiş,
başını büyük bir türbanla bağlamıştı. Dikkat
ettiğimde tırnaklarındaki kırmızı ojenin
gittiğini ve tırnaklarının kesildiğini gördüm. Demek
ki kocası evde olmadığı zamanlarda o şekilde süslü
püslü dolaşıyordu sadece. Geçen gece kocasının onu
amından ve götünden siktiğine kulaklarımla şahit
olmuştum. Ama sonrası gelmemişti. Kadının bu haline
bakıp onun kocasıyla götten sikiştiğine inanmak çok zordu.
Küçük kızı da, Şeyma gibi Lise sona gidiyormuş, o da
annesine benziyordu.
O ara içerden bir kadın çıktı. En fazla 30 yaşında
gösteriyordu. O da türbanlıydı ama oldukça süslenip püslenmişti.
Üzerinde dizlerinin az altına gelen parlak gri kumaşlı bir
etekle, beyaz bir gömlek vardı. Dar gelen gömlek iri memelerini iyice
ortaya çıkarmıştı. Etek de aynı şekilde
dardı ve koca götü çıkıntı yapmıştı.
İnce siyah çoraplı bacakları görünüyordu eteğin
altından. Gözlerine mavi bir boya sürmüştü. Bariz bir şiveyle,
"Abla hazır mı her şey?" diye sordu Şerife'ye. Şerife
de, "Hazır, hazır, sen geç içeri!" dedi kadına. Galiba Nazmi'nin
karısıydı bu kadın. O anda kısa bir süre baktı
bana. Beni ilk defa görüyordu. Tabii ben de onu ilk kez görüyordum. Diğer
kadınlar ise odadan hiç çıkmadıkları için onları
göremedim.
Nazmi, Şerife'nin üst katında oturuyordu. Mehmet ise Bekir'in üst
katındaydı. Mustafa da, Mehmet'in üstündeki dairede
yaşıyordu. Bütün bina sakinleri o akşam orada
toplanmıştık. Nazmi, "Ben hanımla aynı işyerinde
çalışıyorum, onun için gündüzleri pek evde olmuyoruz!" dedi.
Mehmet, "Ben de yeni emekli oldum, evde oturunca hanım kızıyor!"
dedi gülerek. Mustafa ise Cevat gibi inşaatçıydı. Bir
alışveriş merkezi inşaatında
çalıştığını söyledi. Bina girişinde gördüğüm
ve üst kata çıkan kadınlar onların karılarıydı.
İlginç tarafı, Mehmet ve Mustafa kardeşti, karıları da
onlar gibi kardeşti. İki erkek kardeş, iki kız kardeş
ile evlenmiş, birbirlerine bacanak olmuşlardı aynı zamanda.
Yemeğimizi yedik, ardından Ayşe bize çay getirip götürdü. Servis
esnasında o bana bakmasa da, ben bakıyordum ufak ufak, tabii
yanımda babası olduğunu da bilerek. Adamların hepsi de
hoş sohbet insanlardı, ama Cevat yurtdışında
bulunduğundan mıdır nedir, fırlamanın birine
benziyordu. Amcamı hepsi çok seviyordu. O nedenle bana karşı
davranışları da o şekildeydi. Ama yine de ölçülü
olduklarını seziyordum. Sonuçta ben bekar bir erkektim.
Geç bir saate kadar kaldım orada. Ardından onlar oturmaya devam
ederken ben müsaade isteyip kalktım. Çünkü sıkılmıştım
artık ve hiçbiri ben kalkmadan kalkacak gibi görünmüyordu. Benden birkaç
dakika sonra üst katın kapısının
açıldığını ve konukların evden
ayrılışını duydum. Uykum gelmişti. Yatağa
girdim ama bu sefer de uyku tutmadı. Saat 01:00 olmuştu nerdeyse.
Kalkıp Bekir ve Sabriye'yi dinlemeye başladım.
Aralarında konuşuyorlardı, pek duyamıyordum. Bununla
birlikte yatağın gıcırdamaları gelmeye
başladı. İkisinden de ses çıkmıyor ama yatak
gacır gucur sesler çıkartıyordu. Derken Bekir'den, "Ohhh, ımmm,
Sabriyem, ohhh!" diye diye inlemeler gelmeye başladı. Sabriye ise
sessiz kalmıştı. Gıcırdamalar arttıkça Bekir'in
inlemeleri de aynı şekilde artıyordu. Birkaç sefer üst üste
'Şlop, şlop, şlop!' sesleri geldiğindeyse, nerdeyse o halde
boşalacaktım.
Bir elim Stetoskobun diyaframını tutarken, diğeriyle
yarağımı okşuyordum. Az sonra Sabriye'den de sesler gelmeye
başladı. "Ahhh, ahhh, ayy, Bekir, ayy, ımmm, Bekir, ohhh!"
diyerekten Sabriye'nin boşaldığını anladım.
Şu anda kocasının altındaydı. Kocası
amını sikerken onun koca memelerinin kocasının göğsü
altında yassılaştığını, deli gibi
sallandığını tahmin ediyordum.
Sabriye boşalmıştı, sıra Bekir'deydi. O ara yatak daha
fazla gıcırdadı, kısa bir sessizliğin ardından
yeniden ama eskisinden daha güçlü şekilde başladı
gıcırdamaya. 'Şlop, şlop, şlop!' sesleri de peş
peşe gelmeye başladı. Yatak deli gibi sesler eşliğinde
yaylanıyor, sallanıyordu, birkaç kez yere vurdu yatak o
şiddetle; elim yarağımda olduğu halde mutfakta duruyordum.
Bekir'in inlemeleri böğürtülere dönüştü. Yatak daha hızlı
başladı yaylanmaya. Derken Bekir'in, "Ahhh, ımmm, ohhh,
Sabriyem, ohhh!" sesleri arasında boşaldığını
anladım.
Yatağın gıcırdaması bir süre daha devam etti.
Ardından sesler kesildi. Bir dakika kadar sonra Sabriye, "Hiç
kalkasım yok şimdi, sabah sen işe gittikten sonra
yıkanırım ben!" dedi. Bekir de, "Benim de öyle, zaten bütün gün
deli gibi yoruldum. Sabah yıkanırım!" dedi. Kendi
aralarında konuşmaya devam ettiler bir süre. Bekir'in, "Zevk
aldın mı aşkım?" sorusuna Sabriye, "Hımm, aldım!"
diyerek ve kıkırdayarak cevap verdi.
Ben bunları böyle dinlerken acaba onların hemen yanındaki odada
yatan Şeyma bir şey duymuyor muydu? Kocaman kızdı
artık ve neyin ne olduğunu biliyordu. Anne ve babasının
geceleri yan odada çatır çatır sikiştiklerini duymaması
imkansızdı. Binanın zayıf oluşu, gizli kalması
gereken mahrem sırları bu şekilde açığa vuruyordu.
Banyoya girip 31 çekecektim, ama öncesinde odama girdim. Acaba altımdan
veya üstümden de sesler geliyor muydu? Önce alt katı dinledim, ama
karı koca ikisinin de iri cüsselerinden çıkan horlama seslerini
duydum yalnızca.
O zaman yatağın üzerine çıktım ve diyaframı tavana
dayadım. Üst katımdan da yatak gıcırtıları
geliyordu. Evet, Cevat ve Şerife sikişiyordu yeniden. Binamız
sikiş konusunda oldukça bereketliydi. Karı koca ikisinden de ses
gelmiyordu, ama yatak devamlı gıcırdıyor,
yaylanıyordu. Ara sıra yatağın yere vurma sesleri geliyor,
ama hemen ardından eskisi gibi gıcırdamaya devam ediyordu. Bir
süre bu şekilde devam ettiler. Ama az sonra Cevat'dan, "Ohhh, ohhh..."
sesleri gelmeye başladı. Cevat boşalmıştı, ama
Şerife boşalmış mıydı?
Bir süre daha devam etti yatağın sesleri. O sırada
Şerife'nin kocasına, "Boşaldın mı?" diye
sormasını işittim. Cevat, "Evet!" dedi önce, hemen ardından,
"Sen boşalmadın mı?" diye sordu. Şerife'nin bu soruya hayır
anlamında, "Cıkk!" diye yanıt verdiğini duydum. Kocası
boşalmış, ama o boşalmamıştı. Çok merak
ediyordum. Benim gibi kocası da merak ediyor olmalıydı ki, "Niye?"
diye sordu Cevat.
Şerife, "Canım istemiyor benim, sen istiyorsun diye yapıyorum.
Bana insan gibi davranmıyorsun. Kaç zamandır yoksun. Bir
haftalığına geliyorsun, beni sikip sikip gidiyorsun. Başka
bir şey yapmıyoruz. 3 yıldır böyle. Kendimi boşlukta,
yalnız hissediyorum. Bu evin içine hapsoldum. Kızlarım da olmasa
ne yapacağımı bilmiyorum!" dedi. Cevat'ın, "Ulan ne
istiyorsun, ben yokken yalnız kalma diye sana Vibratör aldım, hem de
en iyisinden, o kadar para verdim!" dediğinde şok oldum. Demek ki
Şerife sessiz geçen gecelerinde bir vibratörle kendini sikiyordu.
Diğer taraftan tahmin ettiğim gibi gündüzleri
sikişmişlerdi, kızları evde yokken.
Bu söz üzerine Şerife, "Ben yarak değil, bir dost, bir arkadaş
istiyorum!" dedi. Cevat ise, "Siktir lan, sen daha ne istediğini
bilmiyorsun. Ben yatıyorum, sen de yat zıbar!" dedi
karısına. Az sonra sesler tamamen kesildi. Artık dayanacak halde
değildim, banyoya girdim ve ayaküstü 31 çektim.
Yanımdaki, altımdaki ve üstümdeki komşularım çatır
çatır sikişiyor, ama ben 31 çekmekle yetiniyordum. Üstelik bunlar
benim bildiklerimdi. Kim bilir diğer üç dairede de ne sikişler
yaşanıyordu. O anda şu kadınların biriyle bile
sikişmek için neler vermezdim!
[Bayram]
|