Türbanlı Komşularımın Sikişirken İnlemeleri! (1) (Bayram 24 Y., İstanbul)
Merhaba, adım Bayram. 24 yaşındayım, Tıp Fakültesi 5.
sınıf öğrencisiyim. Başka bir şehirden gelip
üniversite okumanın sıkıntısını
yıllardır çekiyorum. Pek çok değişik yurtta, hatta özel
yurtta kalmama rağmen sıkıntılarım bitmemişti.
Bir ev ortamının özlemini çekiyordum. En sonunda amcam imdadıma
yetişti. Okuluma yakın bir semtte dairesi vardı, kendisi daha
büyük bir ev satın alınca, ben onun evine kiracı olarak
yerleştim.
Binada oldukça muhafazakar insanların yaşadığını
söylemişti. Gerçi amcam da öyleydi. Bu yüzden bana evi kiralarken biraz
gönülsüz davranmıştı. Ancak babamın isteğini de
kıramamıştı. Bekar bir erkeğin bir aile
apartmanında yaşamasına diğer insanların ne tepki
vereceğinden çekiniyordu. Bu nedenle eve yerleşmeden evvel, "Evladım
okulundan evine, evinden okuluna gidip gel. Kimseye karışma, selam
ver, merhaba de yeter. Kimsenin karısına kızına bakma!"
diye sıkı sıkıya tembihte bulundu. Benim yüzümden eski
komşularıyla arasının bozulmasını istemiyordu
çünkü. Ben de onun nasihatlerine uyacaktım.
Memleketten eski birkaç eşya getirttim, bazılarını da
ikinci el eşya satan bir mağazadan aldım. En azından
artık yurtların kahrını çekmeyecektim. Bina 4 katlı,
çift daire üzerineydi, ama alt katta sadece tek daire vardı. Diğer
tarafı depo, kömürlük gibi kullanıyorlardı. Benim dairem
ikinci kattaydı. Bina eski ve zayıf bir binaydı. O nedenle
akşam olduğunda yanımdaki, altımdaki ve üstümdeki
dairelerden bağrışmalar, çocuk sesleri, televizyon sesleri
gelirdi. Anladığım kadarıyla her evde en az 2-3 çocuk
birden vardı. Yaramazların sesleri bazen kulak tırmalıyordu
çünkü. Bazen televizyonun sesini çok açtıkları zaman, sanki ben kendi
odamda izliyormuşum gibi rahatça duyabiliyordum. Yada, yürüdüklerinde
attıkları adımların seslerini duyabiliyordum. Kiracı
olduğum ve amcamın tembihlerine uymam gerektiği için sesimi
çıkartamıyordum. Kısmet diyerek bunlara katlanıyordum.
Günlerim bu şekilde geçiyordu.
Aradan 9-10 gün geçmesine rağmen binada kimlerin oturduğunu,
komşularımın kimler olduğunu bilmiyordum. Okula gidiş,
eve dönüş saatlerimde kimseyle
karşılaşmamıştım. Sadece birkaç sefer çocuklara
rastlamıştım bina girişinde, o kadar. Dairem iki oda bir
salondu. Odalar arkada kalıyordu ve ben birini yatak odası
yapmış, diğerini ise ders çalışma odası
yapmıştım. Sınavlarım gittikçe yaklaşıyordu
ve bu nedenle artık geceleri daha geç yatar olmuştum. Sürekli
derslerime çalışıyordum.
Bir gece, saat 01:00 gibiydi. Gözlerimden uyku akıyordu. Ama ben ders
çalışmaya devam ediyordum. Ortalık sessizdi, sadece
dışarda havlayan köpeklerin sesleri geliyordu.
Susadığım için mutfağa geçtim, suyumu içerken bir
takım sesler duymaya başladım. Hafif hafif sanki bir
şeylere vuruluyordu. 'Tak tuk, tak tuk! diye ufaktan seslerdi bunlar.
Ne olduğunu anlamaya çalıştım önce. Mutfağın ortasında
bir süre sessiz kaldım. Sonra seslerin nerden geldiğini çözdüm.
Kulağımı duvara dayadım. Arka taraftan geliyordu sesler.
Aklımdan geçen düşünce beni bir anda heyecanlandırdı.
Eğer tahminim doğruysa, gecenin bu saatinde duvarın öbür
tarafında bir sikiş yaşanıyordu ve ben buna
kulaklarımla şahit oluyordum.
Kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı. O zamana
kadar binanın eski ve zayıf olmasından
yakınmıştım, ama şimdi bunun büyük bir avantaj
olduğunu düşündüm. Ama tahminimde yanılıyor olabilir
miydim? Tıp fakültesi öğrencisi olmanın da bir avantajı
vardı ve o anda bunu kullanacaktım. Sessizce salona geçtim,
çantamı açtım. İçinde babamın birinci sınıfa
başlarken bana hediye olarak aldığı Stetoskopum vardı.
Hemen aldım onu ve mutfağa geçtim. Stetoskopu duvara dayadım,
kulaklıklarını taktım. Kullandığım Stetoskop
çok kaliteliydi ve vücutta en ufak bir sesi bile kolayca duyabilmemi
sağlıyordu. Ve şimdi duvarın arka tarafından gelen
sesleri sanki beynimde davullar çalıyormuşçasına duyuyordum.
Adamdan sürekli, "Ohh, ıhhh, ohhh..." sesleri, kadından ise, "Ayy, ahhh,
ahhh, ımmm..." sesleri geliyordu. Yatağın zemine
vuruşlarından kaynaklanan 'Tak tuk!' sesleri ile birlikte
gıcırdama seslerini alabiliyordum ayrıca. Yarağım bir
anda sertleşmeye başladı. Kalbim deli gibi atıyordu.
Yatağın gıcırdamaları bazen azalıyor, bazen
artıyordu, ama sürekli devam ediyordu. Adamın ve kadının
inlemeleri de aynı şekilde bazen kesiliyor, bazense ani yükselişler
gösteriyordu. Bir elimle Stetoskopun duvardaki ucunu tutarken diğeriyle
yarağımı sıvazlıyordum.
Bir süre sonra sesler çoğalmaya ve hızlanmaya başladı.
Beynimin içinde yüksek perdeden gıcırdama, 'Tak, tuk!' sesleri
birbirine karışırken, adamdan gelen, "Ohhh, ohhh, ımm..."
sesleri de bunlara eşlik ediyordu. Belki 15-20 saniye boyunca sanki
kafamın içinde bir tren hareket ediyormuş gibi şiddetli sesler
çınlayıp durdu. Yatak deli gibi gıcırdıyor, 'Tak, tuk!'
sesleri arttıkça artıyordu. Ama sonunda sesler azalmaya
başladı ve birden bıçak gibi kesildi. Adam
boşalmıştı anladığım kadarıyla. Ama kadından
gelen bir ses yoktu o sırada. Bir süre sessiz kaldılar. O ara
kadının, "Geldin mi?" diye sorduğunu duydum. Adam, "He, he..."
dedi önce, sonra da birkaç sefer öksürdü.
Ben de nerdeyse ayakta boşalacaktım. Yarağım kazık
gibi olmuştu. İçerden gelen sesler kesildi. Sanırım
sikişin ardından uykuya dalmışlardı. Dinleme
işini bırakıp salona geçtim. O ara 31 çekmezsem
rahatlayamayacağımı anlamıştım. Banyoya girdim.
Işığı açıp soyundum, elimi ıslattım biraz,
sonra da elimi sabunladım iyice. Yarağımı okşamaya
başladım. Yan dairede sikişen kadını düşünerek 31
çekmeye başladım. Kadının nasıl biri olduğunu
hayal etmeye başladım. Beynim uyuşmaya
başlamıştı o anda. Derken sarsıla sarsıla
banyonun duvarına, zeminine attırdım döllerimi. Büyük bir zevk
almıştım. Yarağımda kalan son döllerimi banyonun
zeminine akıtırken, yan dairenin banyosundan sesler gelmeye
başladı bu kez.
Kulak kabarttığımda su sesi geldiğini anladım,
yıkanıyorlardı. Ses çıkartmamaya çalışarak
klozetin üzerine çıktım. Yaklaşık 50x50 cm ebadında
küçük bir havalandırma boşluğu vardı ve binanın bütün
tuvalet, banyo pencereleri oraya açılıyordu. Benim banyonun küçük
penceresi kapalıydı, ama camın üzerindeki menfezden sesleri
duyabiliyordum. Karşı banyonun ışığını
da görüyordum ayrıca. Şimdi camı açsam belki de beni
duyabilirlerdi, o nedenle dinlemeye devam ettim.
Adamın, "Şu sırtımı ovalasana!" deyişini duydum,
kadın ise, "Tamam, ver lifi!" dedi. Adam bazen öksürüp,
tıksırıyordu. Cenabet olmamak için sikişin hemen
ardından yıkanıyordu ikisi de. Az sonra adamın banyodan
gittiğini anladım, çünkü şimdi sadece suyun sesi geliyordu.
Kadın kocasının ardından kendisi yıkanıyordu.
Belki beş dakika kadar sürdü bu. Sonrasında kadın da
yıkanmayı bitirdi. Suyun sesi kesilmişti artık. Banyonun
fayans zemini üzerinde hafif yürüme seslerini duyabiliyordum. Sonunda banyonun
ışığı söndü. Ben de sessizce indim klozetin üzerinden.
Ayaklarım ağrımıştı. Hemencecik banyonun zeminini
tuvalet fırçası ve suyla yıkayıp döllerimi temizledim.
Duş başlığını açıp duvara sıçrayan
döllerimi de yıkadım. O ara hazır soyunmuşum diyerek
aynı yan dairedekiler gibi yıkandım iyice. Çıkıp
kurulandım ve salona geçtim. Ortalık sessizdi. Bu gece ilk defa böyle
bir şeye şahit olmuştum hayatımda.
Yaşadığım binada tanımadığım
komşularımın sikişmelerine kulak misafiri olmuştum.
Çok şaşkındım. Daha bu insanların kim
olduklarını bile bilmiyordum. Yatağa girip uykuya daldım.
Sonraki birkaç gece boyunca Stetoskopla mutfakta durup duvarı dinlemeye
devam ettim. Ama umutlarım boşa çıktı hep. Duvarın
öbür yanından sadece adamın horlama sesleri ile yatakta sağa
sola döndüklerinde yatağın çıkardığı
gıcırdama seslerini duydum yalnızca.
Bir
akşamüzeri okuldan dönerken, tam binanın kapısının
önünde, dört kadının oturup konuştuğunu gördüm. Hepsi
kapalı, türbanlıydı. Hatta biri siyah bir çarşafın
içindeydi. Sokakta da birkaç küçük çocuk oyun oynuyordu. Aynı binada
yaşadığım insanları ilk defa görüyordum. Orta
yaşlıydı hepsi. Beni görünce tedirgin oldular. Dördü birden
ayağa kalkarak benim geçmem için yer açtılar. Yüzlerini diğer
tarafa dönerek bana bakmamaya çalışıyorlardı. Ben de
başımı önüme eğerek içeri girdim.
Acaba içlerinden hangisi geçen akşam sikişmesine şahit
olduğum diye düşündüm. İçim içimi yiyordu resmen. Ben geçtikten
sonra onlar yine kapının önüne koydukları minderlerin üzerine
oturarak konuşmaya başlamıştı. Yukarı
çıkıp sessizce daireme girdim. Acaba benim hakkımda mı
konuşuyorlardır diye de düşünmeden edemedim.
Saat 18:00'e gelirken kapımın önünden geçtiklerini işittim.
Anahtar deliğinden baktım, ama fark etmelerinden de çok korkuyordum.
İçlerinden 40 yaşlarında bir tanesi yan daireye girdi.
Giriş kapılarımız karşılıklıydı.
Yaklaşık 1.65 boyunda vardı. Başını
omuzlarını da kapatacak şekilde büyük desenli bir türbanla
bağlamış, çiçekli basma bir etek giymişti. Bol, uzun kollu
bir gömlek vardı üzerinde, ama koca memelerini gizlemeye yetmemişti
gömleği. Demek geçen gece kocasıyla sikişen kadın buydu.
Yarağım pantolonumun içinde sertleşmeye başladı.
Kadın beyaz tenli, kara kalın kaşlıydı, tipik bir Türk
kadını, ev hanımıydı. Onunla birlikte, biri 7-8
yaşlarında kızla, 5-6 yaşlarında bir erkek çocuğu
da eve girmişti. Kadınların iki tanesi ise merdivenlerden üst
kata çıktılar. İçlerinde çarşaflı olan yoktu. Demek ki
o alt katta oturuyordu. En azından yan dairede oturan kadını
biliyordum artık.
Kadının öyle bir güzelliği, çekiciliği yoktu. Bütün günü
evin içinde geçen, çocuklarıyla ilgilenen, temizlik ve yemek yapan tipik
bir kadındı. Etli, butlu bir kadın olduğu ise, giydiği
bol giysilere rağmen kendini belli ediyordu. Acaba yeniden
sikişmelerine şahit olabilecek miyim diye düşünüyordum.
Bir saat kadar
sonraydı. Salonda televizyon izliyordum. Koridordan sesler geldiğini
duydum. Işığı yakmadan sessizce kapının
arkasına geçtim. Anahtar deliğinden baktım. Bir adam
sırtı bana dönük, elinde poşetlerle kapının önünde
durup ayakkabılarını çıkarıyordu. Kadın
kapıyı yarı aralamış ve arkasında
kalmıştı. Adamın geçmesi için kapıyı iyice açınca,
o kısa zamanda yüzünü daha net görebildim. Başındaki
türbanını çözmüş, omuzlarına
sarkıtmıştı uçlarını. Koyu renkli uzun
saçları da yüzünün iki yanından memelerine kadar dökülüyordu.
Gömleğinin üst düğmesi açıktı ve
ışığın da vurması ile bembeyaz koynu görünüyordu.
Adam içeri geçtikten sonra kadın ayakkabılarını almak için
eğildiğinde, o minicik aralıktan memelerinin çatalını
da görme fırsatım oldu böylece.
Evet, kadının bir alımlılığı,
çekiciliği belki yoktu, yüzünün de bir güzelliği yoktu, ama bir erkek
için rahatlıkla sikebileceği türden bir kadındı.
Kocasının onun üzerinde gidip gelirken koca memelerinin deli gibi
sallandığını hayal edebiliyordum. Televizyon izlerken
aklım kadında kalmıştı.
Erkenden
yatağa girdim ama uyku tutmuyordu bir türlü. Sağa sola dönüp
duruyordum. Derken saat 00:30 gibi, geçen gecekine benzer sesler gelmeye
başladı. Acaba yeniden mi sikişiyorlardı? Hemen Stetoskopu
kapıp mutfağa koştum, dinlemeye başladım. Ama bir ses
gelmiyordu.
Peki, ama sesler nereden geliyordu? Yatak odama girdim yine, sessiz kaldım
bir süre. O zaman anladım. Sesler ya alt kattan, ya da üst kattan
geliyordu. Yerdeki halının üzerine boylu boyunca uzanıp Stetoskopu
yere, odanın tabanına koydum. Evet, işte sonunda bulmuştum.
Alt kattan, çarşaflı kadının dairesinden gelen seslerdi
bunlar. Ve seslere bakılırsa sağlam bir sikiş
yaşanıyordu aşağıda. Yatağın şiddetli
gıcırdamalarını, yatağın yere vurduğunda
çıkan 'Tak, tuk!' seslerini duyuyordum. "Ayy, ahhh, ımmm, ayy!"
seslerine bazen adamın öksürük ve inleme sesleri
karışıyordu. Yatağın gıcırdaması bazen
artıyor, bazen azalıyordu, ama sürekli devam ediyordu.
Yarağım kazık gibi olmuş, sanki eşofmanımı
delecekti. Ara ara gıcırdama ve tak tuk sesleri artıyor, bununla
birlikte kadının da, "Ahhh, ayy, ıhhh, ayy, ımmm!" sesleri
de artıyordu. O anlarda adamın karısının amına
daha şiddetle pompaladığını anlıyordum. Alt
kattakiler karı koca sikişmeyi biliyorlardı anlaşılan.
Bu şekilde belki beş dakika boyunca dinledim. Sesler gittikçe
hızlanmaya, çoğalmaya başladı. Sanki bir koltuk yada
sandalyeyi kaldırıp yere vuruyormuşçasına
çıkıyordu yatağın yere vurma sesleri.
En sonunda adamdan böğürme sesleri geldiğinde
boşaldığını anladım. Kadının ise
anlayamamıştım boşalıp
boşalmadığını. Az sonra kadın, "Boşaldın
mı?" diye sorduğunda, adamdan, "Boşaldım,
boşaldım!" cevabı geldi. Her iki kadın da
kocalarının boşalıp boşalmadıklarını
merak ediyordu anlaşılan. Ama kadınlar boşalmış
mıydı bilmiyorum? Az sonra sesler tamamen kesildi ve parke zemin
üzerinde yürüme sesleri duydum.
Yavaşça kalktım yerden ve banyoya geçtim. Alt katımdan duş
ve sifon çekme sesleri geliyordu şimdi. Alt kat komşularım da
sikişmelerinin ardından hemen duşun altına
girmişlerdi. Tekrar Stetoskopu aldım ve banyonun zeminine koydum.
Konuşuyorlardı. Kadının, "Çok vahşisin, hep kendini
düşünüyorsun!" demesine, adam, "Ben ne yapayım, sana kaç kere diyorum
öküz gibi durma, biraz işveli ol diye!" şeklinde cevap verdi. Belli
ki kadın sadece kocası istiyor diye sikişiyordu. Burada da önce
adam yıkanıp içeri geçti, ardından kadın yıkandı.
Alt kattan artık ses gelmez olunca, ben de toparlanıp
yatağıma girdim. Aklım karmakarışıktı.
Aradan birkaç gün daha geçmişti. Şimdi artık her gece elimde Stetoskopla
yan daireyi, alt katı dinliyordum. Üst katımdan gelen bir
sikişme sesine henüz şahit olmamıştım. Onlardan ne
zaman böyle bir şey gelecek diye merak ediyordum. Binadakilerle henüz
tanışmamıştım, ama en azından sikişmelerine
şahit olmuştum.
Bir akşam
televizyon izlerken kapım çalındı. Anahtar deliğinden
baktığımda kapının önünde, 45 yaşlarında,
kırlaşmış saçı ve sakalı olan bir adamın
durduğunu gördüm. Bu yan dairedeki adamdı. Geçen akşam sırtı
bana dönük olduğundan yüzünü görememiştim, ama aynı ceketi
giymişti yine.
Kapıyı açtım. Adam bana selam verdi önce, ardından, "Komşum
rahatsız ettim kusura bakma, senden bir ricamız olacak kabul edersen?"
dedi. "Buyurun, ne demek..." dediğimde, adam, "Bizim büyük kız bu
sene üniversite sınavlarına girecek, ama dersleri biraz zayıf.
Şükrü bey senin doktor çıkacağını söylemişti
bize. Senden bizim çocuğa biraz derslerinde yardımcı olmanı
istiyorum!" dedi. Şükrü dediği amcamdı ve beni onlara o anlatmıştı
anlaşılan.
Komşumun bu isteğini geri çeviremezdim. Hem onlarla tanışma
fırsatım da olacaktı böylece. "Tamam, seve seve!" dediğimde
adam çok sevindi. Adının Bekir olduğunu ve bir akşam
kendilerine yemeğe davetli olduğumu söyledi. Ben de mecburen kabul
ettim. Ben kapımı kapayıp içeri geçerken, o da kendi dairesine
girdi. Kapıyı, kapının önünde oynarken gördüğüm
kızı açmıştı kendisine. Demek ki Bekir'in lise son
sınıfta okuyan bir de kızı vardı. Ama ben hiç
görmemiştim kendisini. Neyse diyerek salona geri döndüm.
Bir iki akşam
sonraydı. Okuldan eve yeni dönmüştüm ki kapım vuruldu.
Baktım Bekir'in kızıydı. Açtım, bana, "Annemler bu
akşam seni yemeğe çağırıyor!" dedi gülerek. Ben de, "Teşekkür
ederim!" dedim kendisine. Çok şeker bir kızdı. Kız evine
girerken, "Saat sekizde gel bize, olur mu?" dedi bu kez. Ben de, "Tamam!"
diyerek kapımı kapadım. Nerdeyse iki saat vardı.
Gitmeden önce traş olayım diyerek banyoya girdim, duş
aldım. Eve elim boş gitmeyeyim diyerek aşağı inip
markete girdim önce. Biraz meyve aldım. Saat tam sekizde zillerine bastım.
Kapıyı küçük kız açtı, içerden Bekir ve küçük oğlu
göründü. Bekir, "Buyur, buyur geç içeri, yahu ne zahmet ettin böyle!" derken,
ben de içeri geçmiştim. Evde bir kadının varlığı
hemen kendini belli ediyordu. Her yer tertemizdi. Bekir beni salona geçirirken,
küçük kızı poşetleri mutfağa götürdü. Mutfaktan
karısının ve büyük kızının sesleri geliyordu.
Salondaki masada çok güzel bir sofra hazırlanmıştı. Sarma,
köfte, pilav vardı. Uzun zamandır böyle yemeklere hasrettim.
Öğrenci evimde, ekmek arası, menemen, makarna yemekten imanım
gevremişti. Az sonra karısı ve kızı geldi. Kadın
geçen günkü gibi giyinmemişti. Biraz daha özen göstermişti giyimine.
Uzun siyah bir etekle uzun kollu, siyah bol bir gömlek giymiş, beyaz bir
eşarpla bağlamıştı başını.
Kızı ise mavi bir kot pantolonla uzun bir tunik giymişti. O da
kırmızı bir şalla bağlamıştı
başını. Uzun boylu, pek de zayıf olmayan, annesinin
kopyası bir kızdı. Bekir, "Bunlar da bizim hanımla, sana
bahsettiğim kızım..." diyerek onları
tanıştırdı. Karısının adı Sabriye,
kızının ise Şeyma idi.
Şeyma annesine benzese de, ona nazaran daha güzeldi. Bekir beni masaya
davet etti ve birlikte yemeğe oturduk. Yemekler çok güzeldi. Bekir
hoş sohbet bir adamdı. Kızına Matematik ve Fen derslerinde
yardımcı olacaktım. Yemekten sonra Şeyma bize elleriyle
birer kahve yapıp ikram etti. Utangaç bir kız da olsa, ara sıra
bana baktığını görüyordum. Güzel ela gözleri vardı.
Bekir, "Sen de artık bizden sayılırsın. Sonuçta
Şükrü'nün yeğeni bizim de yeğenimiz sayılır!" dedi. Ve
ben müsait olduğum zamanlarda, onların evinde kızına ders
vermek üzere anlaştık.
Akşam geç bir saate kadar onlarda kaldım. Eve döndüğüm zaman
elime Stetoskopu alıp, gene duvarları dinlemeye başladım.
Artık ders çalışmak istemiyor, komşularımın
sikişmelerine şahit olmak istiyordum. Saat 24:00'ü geçiyordu. Bir
sandalyeye oturmuş halde, elimde Stetoskopla Bekir ve Sabriye'nin
konuşmalarını dinliyordum. Benden bahsediyorlardı. Sabriye,
"İyi çocukmuş, bizim kıza bir faydası olur umarım!"
dediğinde, Bekir, "Bizim kız biraz salak, çalışmıyor
ki bir türlü derslerine!" diye karşılık verdi.
Ardından Bekir benim heyecanımı katlayan sözlerini söyledi. "Sabriye,
çocuklar yattı artık. Gel hadi şöyle, özledim seni!"
dediğinde, Sabriye, "Şeyma yattı mı bir bakayım!"
dedi. Az sonra odanın kapısı açıldı ve ardından kapandı
yeniden. Sabriye, "Yatmış!" dediğinde, Bekir, "Kapa şu
ışığı da işimize bakalım!" dedi.
Bir süre sessizlik oldu, bir şeyin devrilme sesi geldi. Sanırım
karanlıkta biri bir şeye takılmıştı. Sessizlik
bir süre daha devam etti. Bir zaman sonraysa beklediğim sesler gelmeye
başladı yeniden. Ama bu sefer yatakta yapmadıklarını
anladım. Ne gıcırdama, ne de 'Tak, tuk!' sesleri geliyordu
çünkü. Tahminimce Bekir Sabriye'yi ayakta sikiyordu ve kasıkları
karısının götüne, kalçalarına çarptığında
çıkan sesler geliyordu kulağıma. Bekir'den, "Ohhh, ımmm!"
sesleri gelirken, Sabriye'den de inleme sesleri gelmeye
başlamıştı, "Ayy, ıhhh, ahhh, ımmm, ımmm!"
diye. İkisinin sesleri birbirine karışıyordu.
'Şlap, şlap, şlap!' şeklinde şiddetli sesler
kulağıma sanki onlar yan dairede değil de gözümün önünde
sikişiyorlarmışçasına net geliyordu.
Yarağımı okşuyordum bir taraftan da. Bekir bazen duruyor,
bazen hızlanıyordu. Çıkan seslerden bunu rahatça
anlayabiliyordum. Bütün bunlar iki dakika kadar sürmüştü. Bekir'den derin
inlemeler gelirken, Sabriye'dense ses çıkmıyordu. Ama az sonra gene
kocasına, "Geldin mi?" diye sordu. O anda gülmemek için kendimi zor tuttum
aslında. Bekir, "Geldim, geldim!" dediğinde, Sabriye, "Ben banyo yapacağım!"
dedi. Bekir, "Ben yorgunum, sabah yıkanırım!" dediğinde,
Sabriye kocasına çıkıştı, "Niye
yıkanmıyorsun? Cenabet cenabet mi yatacaksın?" diyerek. Ama Bekir o ara
karısına, "Siktir git lan!" diye
çıkıştığında Sabriye sesini kesti. O sıra
hemen kalkıp banyoya koştum, ışığı açmadan
banyo penceresini açtım. Elimi uzatsam onların camına
dokunabilirdim. Gerçi onların camı kapalıydı ama menfezden
içeride ne olup bittiğini sezebiliyordum.
Az sonra Sabriye gelip ışığı açtı,
soyunduğunu duyuyordum göremesem de. Hemen pencerenin altında kalan
duşa girdiğini anladım, su akmaya
başlamıştı. Suyun altında beş dakika kadar
kalıp yıkandıktan sonra kurulandı ve
ışığı kapatıp yatak odasına döndü. Ben
tekrar içeri odaya geçip dinlemeye başladım. Ama Bekir çoktan
uyumuş, horlamaya başlamıştı. Sabriye yatağa
girdiğinden yataktan gıcırdama sesleri geldi. Ardından
derin bir sessizlik oluştu. Yan komşularımın sikiş
faslı bu gecelik bu kadardı...
[Bayram]
|