Kayınpederimin Sayesinde Yediğim Yarraklar! (2) (Hümeyra 28 Y., Ankara)
Sabah
erkenden kalkıp işe gittim. Büroyu havalandırdım, çöpleri
çıkarttım. Yarım saat sonra Ali bey geldi büroya,
"Günaydın fıstık!" diyerek götümü avuçlayıp,
sabah kahvesini istedi ve direk odasına geçti. Hemen kahvesini yaptım
götürdüm. Beni çekti kucağına oturttu ve "Bir öpücük ver
bakayım! Dün çok yordun bizi ya! Seninle çok işimiz var! Hele o götün
sabaha kadar gözümün önünden gitmedi!" dedi. Dudaklarımı
öptükten sonra göğüslerimi sıktı, "Hadi biraz emeyim
şunları da, işimizi yapalım!" dedi. Gömleğimin
düğmelerini açıp, sütyenimin askılarını indirdim.
Memelerimi öptü, kokladı, yaladı ve emdi, sonra da, "Hadi git
şimdi işinin başına!" dedi. Öğlene kadar
odasından çıkmadı. Öğlen de, "Yemeğini sen burda
ye, sonra da alışverişe çık, al şu parayı,
kendine güzel sexy birşeyler al, akşamüstü gelirim ben!" deyip,
bana AVM'de bir mağaza tavsiye etti.
Öğlen
yemeğimi yedikten sonra, büroyu kapatıp AVM'ye gittim. Dediği
mağaza çok lüks bir yerdi, çok kaliteli, sexy ve pahalı iç
çamaşırları falan satıyordu. Ordan kendime iki takım
sexy iç çamaşırı aldım, aynı renklerde topuklu terlik
aldım, pahalı bir parfüm aldım, bir de beyaz saten gömlek
aldım. Büroya döndüm. Akşamüstü Ali bey geldi. "Hoş geldin
patron!" dedim. Güldü, "Hoşbulduk fıstık, aldın
mı güzel birşeyler?" deyince, paketleri açıp gösterdim.
"Çok güzel, aferin sana, bunları giyince tam bir oruspu
olacaksın!" dedi. Ben de gülerek, "Ama sizin orospunuz!"
dedim. "Hadiii git başımdan, azdırma beni şimdi!"
dedi. Paketleri odama götürdüm dolabıma sakladım, sonra işimi
yaptım. Akşam da erkenden beni eve gönderdi, "Yarın için
iyice dinlen, öğlene doğru gel!" dedi.
Ertesi günü öğlene doğru işyerine gittim, açtım büroyu.
Normalde Cumartesileri öğlene kadar Ali beyle 'Fazla mesai!'
yapıyordum, ama bugün öğleden sonra Cavit beyi memnun edecektim. Tam
etrafı temizliğe girişmiştim ki, kapı açıldı
Ali bey geldi ve gülerek, "Hayırdır, ne yapıyorsun?"
dedi. "Ortalığı toparlıyordum, bugün Cavit bey gelecek
dedin ya?" dedim. Yine güldü ve "Bırak şimdi
ortalığı, sen kendine bak! Cavit birazdan seni almaya
gelecek!" dedi. "Tamam!" deyip, hemen üstümü başımı
düzelttim, makyajımı tazeledim. Hazırdım. Ali bey,
"Yanına dün aldıklarını da al!" dedi. O
sırada Ali beyin telefonu çaldı. Konuşup kapadıktan sonra,
"Cavit aşağıda seni bekliyor, hadi git! Unutma bak, onu
perişan et, tamam mı? İhaleyi bizim almamız lazım,
eğer senden memnun kalıp ihaleyi bize verirse, sana çok büyük
ikramiye var!" dedi. "Sen bana bırak, hallederim!" dedim,
dudağından öptüm ve sexy iç çamaşırların olduğu
paketleri alıp aşağıya indim.
Aşağıda
Buzgrisi renkte lüks bir Jeep bekliyordu beni. Kapıyı açtım, öne
oturdum. Külotuma kadar sıyrılan mini eteğimi düzeltme
gereğini bile hissetmedim. Kısa bir tanışma faslından
sonra yola çıktık. "Gölbaşına gidiyoruz!" dedi.
"Tamam!" dedim. Yolda havadan sudan, ordan burdan konuştuk.
Güzelliğimden, Ali ve Mustafa beylerin beni nasıl
beğendiklerinden bahsetti. Övgü dolu sözler söylemişler benim
hünerlerim için. Sohbet ede ede, göl kenarında güzel bir villaya geldik.
Arabayı villanın garajına soktuktan sonra içeri girdik. Harika
bir villaydı. Elindeki poşetleri mutfağa koydu. Bahçeye ufak bir
çilingir sofrası hazırladı. Etleri ızgaraya koydu. Ben de
yardım ettim. Bu arada Cavit bey de Ali beylerin
yaşlarındaydı. Çok güzel seks fıkraları anlatan,
samimi, içten biriydi, sevecendi, nazikti. Ayrıca yaşına göre
çok karizmatikti.
Izgaradaki
etler pişince, oturduk yedik. Sonra sofrayı kaldırdık,
içeri girdik. Duvarda kocaman dev ekran bir TV vardı. Ses düzeni
harikaydı. Bira, kuruyemiş ve meyva getirdi, sehpanın üstüne
koydu. Sonra bir pørnø film koydu. Evet, sanırım bizim sikiş
başlamak üzereydi. Bana, "Yere oturalım rahatça şöyle, hadi
gel!" dedi. Ben de, "Önce üstümü değiştireyim..."
dedim, paketleri aldım ve giriş kattaki ilk gördüğüm odaya
girdim. Üzerimi değiştirdim. Üstümde şimdi
kırmızı dantelli bir Beybidoll vardı. Göğüslerim
gözüküyor, ucunda kurdele vardı. Altımda yine kırmızı,
dantelli tanga külodum vardı. Ayağımda ise topuklu, üstü tüylü
bir terlik vardı. Kıyafetim kırmızı rujumla
tamamlanmıştı. Saçlarımı açmıştım.
Evet, bu halimle tam bir orospuydum. Salona döndüğümde pørnø çoktan
başlamış, Cavit bey de üstünü çıkartmış, sadece
Boxerla yerdeki beyaz uzun tüylü peluş halının üzerine
oturmuştu. Beni görünce bir ıslık çaldı ve "Üfff, sen
gel bakayım kucağıma otur!" dedi. Cilveli hareketlerle
gittim kucağına oturdum. Beni uzun uzun öptü, göğüslerimi öptü,
kulak memelerimi emdi, "Harika kokuyorsun!" dedi.
O benim
kulak mememi emerken, ben de onun göğsündeki kılları
okşuyor, kılları hafif hafif çekiyordum. Sonra elini
bacağıma atıp, bacaklarımı araladı. Ben de bir
ayağımı sehpanın üstüne koydum, iyice ayırdım
bacaklarımı. Eli şimdi tangamı kenara çekmiş,
amcığımı okşuyordu. Ben de onun Boxerını
sıyırıp, ayaklarından çıkardım,
yarağını aldım elime, sıvazlamaya başladım.
Yarağının başı iyice şişmiş, morarmaya
başlamıştı. Dayanamayıp toparlandım, hemen
yarağına yumuldum. Yarağının başını
yavaş yavaş dudaklarıma sürtüyor, dilimi gezdiriyordum. Bunu
yaparken de taşaklarını okuyordum. Yarağını
ağzıma alıp emmeye başladığımda, o da
kasılıp inlemeye başladı. Keyif aldığı her
halinden belliydi. Yarağı ağzımda iyice büyüyordu.
Boşalmamak için kendini tutuyordu belli ki. Kısa bir an
yarağını ağzımdan çıkarıp, "Hadi
boşal ağzıma, yutayım döllerini, sik ağzımı
hadi aşkım!" deyip yeniden soktum ağzıma ve emmeye
devam ettim. Birden gırtlağıma kadar sokup yanardağ gibi
patladı. Yutuverdim hepsini. Sonra ağzımdan çıkarıp
yarağının başını öptüm ve "Sen harika bir
erkeksin, yarağın çok müthiş, döllerinin tadı da bir
başka!" dedim.
Sarıldı
bana. Bu söylediklerimi daha önce hiçbir kadından duymamış.
Biraz dinlendikten sonra beni yatırdı yere, tanga külodumu
çıkardı, gömdü başını amcığıma.
Kokluyor, öpüyor, yalıyor, parmaklarını sokup çıkartıyor
amıma. Arada bir de baş parmağını götümün
deliğinde gezdiriyor, başparmağını götüme sokmaya
çalışıyordu. O böyle yaptıkça ben de zevkin
doruklarına çıkıyordum. Sonra yeniden kalkmakta olan
yarağını gösterdi ve sırtüstü yattı, beni üstüne ters
aldı, 69 olduk. Ben onun yarağını emerken, o da göt
deliğime diliyle masaj yapıyordu. İki parmağını
amıma sokmuş, sanki parmağıyla kavanozdan bal
çıkartıp yalıyormuş gibi, resmen zevk sularımla
ıslattığı parmaklarını emiyordu.
Yarağı
yeterince sertleşince beni üstünden indirdi, yere yatırdı, yan çevirdi, bacağımı araladı, arkadan amıma soktu yarağını.
Gidip geliyordu. Bir taraftan da meme uçlarımı parmaklarıyla
kıvırıyordu, ufalıyordu. Harika bir şeydi bu. Bir süre
sonra yarağını amımdan çıkarıp, sırtüstü yattı
ve kalkıp yarağına ters oturmamı söyledi. Kalkıp
dediği gibi oturdum, yarağını amıma alarak.
"Yavaş, kıracaksın!" dedi. Kalktım, tekrar
aynı pozisyonda, ama busefer ağırlığımı
vermeden, elimle yarağını tutup yavaş yavaş amıma
sokup sokup çıkartmaya başladım. O ise ellerini
başının altına kenetlemiş, yarağının
amıma giriş çıkışını seyrediyordu. Sonra
isteği üzerine yüzümü ona döndüm. Başladı sırayla
memelerimi emmeye, bir taraftan da amıma pompalamaya devam ediyordu. Bu
durum beni iyice azdırıyordu. İkimiz de aynı anda
boşaldık.
Kan ter
içinde kalmıştık. Banyoya gidip güzelce yıkandık.
Banyodan çıkınca, o salona gitti, ben de iki dakika müsade isteyip
paketleri bıraktığım odaya gittim. Bu sefer dantelli siyah
iç çamaşırı takımı giydim. Üstüme de beyaz saten
gömleği giyip, düğmelerini de kapatmadım. Salona gittim. Yine
ıslık çaldı, müthiş olduğumu söyledi. Yanına
oturdum. Bana da bira açmıştı. İlk defa bira içecektim.
Biralarımızı içtik, biraz çerez, biraz meyva yedik. Biranın
tadı rakıdan daha güzel geldi bana. İlk şişeler bitmişti,
ikinci biraları da açtı. Kendimize gelmiştik biraz.
Bacaklarımı okşadı. Saten gömleğimi çıkarmadan,
dantelli südyenimin üstünden taşan göğüslerimi öptü. Sonra
bacaklarımın üstüne yattı ve o halde südyenimden
kurtartdığı memelerimi emmeye başladı. Ben de yine
göğsündeki kılları çekiştiriyordum. Epeyce emdi memelerimi.
Göz göze geldik. "Doydun mu memelerime?" deyince, "Doymak mümkün
mü? Sabaha kadar emsem bu memelerini ve amını, doymam ben!"
dedi.
Baktım
yarağı yine kalkmıştı, elimi atıp
okşadım biraz. Müsade isteyerek kalktı, çekmecelerin birinden
Vibratör ve krem aldı geldi. Dörtayak üzerine domalmamı istedi.
Domaldım hemen. Vibratörün titreşimini
çalıştırıp, amıma soktu. Titreşim amımdan
bütün vücuduma yayıldı sanki. Sonra, "Götüne girmek istiyorum,
müsade var mı?" diye sordu. "Tabi erkeğim, neremi
istiyorsan sikebilirsin!" dedim. "Harikasın, iyice aç
bacaklarını ozaman!" dedi. Açtım bacaklarımı
iyice. Göt deliğimi epeyce bir yaladı, parmaklarıyla
genişletti. Sonra kremi de sürdü göt deliğime ve daha ne
olduğunu anlamadan öyle bir soktu ki yarağını götüme,
çığlığı bastım. İlk defa Ali bey
sikmişti götümü, ama hiç bu kadar acımamıştı. Cavit
bey şimdi götüme yarağını köküne kadar sokup
çıkarttıkça, benden elimde olmadan anırır gibi sesler
çıkıyordu. Amımda Vibratör titreşiyor, götüme de gerçek
yarak girip çıkıyordu ve ben zincirleme orgazm olup
boşalıyordum. Cavit bey ise parmaklarını ağzıma
sokmuş, şuursuzca götümü sikiyordu...
Sonunda o da
boşalmış ve yarağı götümün içindeyken üstüme
kapaklanmış kalmıştı. İkimiz de burnumuzdan
soluyorduk ve yine terden sırılsıklam olmuştuk. Dizlerimin
ağrıdığını söyleyince, yarağını
götümden çıkarıp üstümden kalktı. Beni de kaldırdı,
gidip yıkandık tekrar. Ama bacaklarım titriyordu. Salona geldiğimizde
bana, "Bitirdin beni aşkım, müthiş bir kadınsın,
seni sürekli sikmek isterim, ama bu günlük bu kadar yeterli, hadi giyin de
çıkalım!" dedi. Çok sevinmiştim buna, bir daha sikmek
isteseydi dayanamazdım sanırım. O salonda giyinirken, ben de
odaya gidip normal kıyafetlerimi giyindim. Salona geldiğimde çantama
tomarla para koyarken gördüm. Birbirimize teşekkür edip, öpüştük,
villadan çıktık. Arabaya bindik hareket ettik, ama bir süre götümün
üstüne oturamadım, çok canım yanıyordu. Beni büronun önünde
indirdi, kendisi devam etti. Ben de iç çamaşırlarımın
olduğu paketleri bürodaki dolabıma koyup çıktım. Bir
taksiye bindim, eve gittim.
Eve girer
girmez, görümceme, "Başım ağrıyor, çok yorgunum!"
dedim ve odama gidip yattım. Kayınpederim evde değildi,
muhtemelen kahvehaneye gitmişti. Aradan birkaç saat geçmişti,
görümcem geldi uyandırdı, "Yenge yemek hazır, hadi gel
babam çağırıyor!" dedi. Kalktım, elimi yüzümü
yıkadım, yanlarına gittim. Kayınpeder belli ki para
istiyordu, fazla mesaiden geldiğimi biliyordu. Hemen çıkartıp
geçen günkünden biraz daha fazla para verdim. Kayınpederim, "Aferin
kızım sana, bak isteyince nasıl çalışıyor
insan!" dedi ve parayı cebe indirdi.
Kayınpederimin
ağzı kulaklarına varıyordu,
çalıştığım ve para getirdiğim için çok memnundu.
Hoş ben daha çok memundum bu durumdan. Hem evde oturup
sıkılmıyordum, hem bir sürü para biriktiriyordum. Hem de bol bol
yarak yiyordum ve erkeksizliğimi gideriyordum. Evdekiler de beni daha çok
seviyorlar ve artık bana evişleri yaptırmıyorlardı.
Yemekten sonra sofrayı da görümcem topladı, bulaşıkları
yıkadı, çay demleyip getirdi, meyva hazırlayıp getirdi.
Aslında görümceme de çok üzülüyordum, normalde benim
yaptığım evişlerini zavallı kızcağız
yapıyordu şimdi. Yine de keyfime diyecek yoktu, onlarla oturdum biraz
TV seyrettim, sonra odama gidip yattım. Ertesi gün Pazar'dı, iş
te yoktu, 'Fazla mesai!' de yoktu.
Pazar
sabahı geç uyandım. Uyanık halde yatakta bir süre tembel tembel
yattım, gerindim. Sütyen takmam, sadece külot ve gecelikle yatarım
hep. Geceliği sıyırıp göğüslerime baktım, Cavit
bey morartmış mı diye. Morluk falan yoktu, çok güzel
görünüyorlardı. Açlıktan midem guruldamaya başlayınca kalktım.
Sütyenimi takıp eşofmanlarımı giydim, elimi yüzümü
yıkadım, salona geçtim. Kayınpederim yine kahvehaneye
gitmişti. Görümcem evde tekti, TV'deki moda
programlarından birini seyrediyordu kızcağız. Beni görünce
hemen gülümseyerek kalktı, "Günaydın yenge, kahvaltını
hazırlayım!" diyerek koştu mutfağa. Görümcem liseyi bu
sene bitirmiş, evde kısmetini bekliyordu. Aklı fikri, biran önce
zengin biriyle evlenip, evin baskısından kurtulmaktaydı.
Babaevinde sıkılan her genç kız gibi, o da evlenince daha özgür
ve bolluk içinde yaşayacağını sanıyordu. Görümcem çok
güzel bir kızdı, boyu posu da yerindeydi, ama henüz hiç talibi
çıkmamıştı.
Ben
kahvaltımı yaparken, görümcem de bana eşlik etmek için kendine
çay doldurdu. Neşeli bir şekilde kahvaltımı yaptım,
sohbet ettik. Görümcem masayı toplarken kalktım yardım ettim.
Sonra içimden geldi, "Hadi Müjgan, seninle bugün Kızılay'a inip,
biraz gezip dolaşalım! Ben babamı arar izin alırım!"
dedim. Görümcem, "Ciddi misin yenge!" diyerek sevinç
çığlığı attı ve boynuma sarıldı. Ben de
ona sarıldım. Ama o bana okadar sıkı sarılıyordu
ki, eşofmanın üzerinden bile vücudunun
sıcaklığını hissediyordum. Yanağı
yanağıma, göğüsleri de göğüslerime
yapışmıştı. Göğüslerinden göğüslerime sanki
elektrik akımı geçiyor, tüm vücuduma yayılıyordu. İçim
bir tuhaf olmuştu, göğüs uçlarımın sertleştiğini
hissediyordum. Bacak aram da karıncalanmaya
başlamıştı. Biraz daha o halde kalsak, kesin orgazm
olacaktım.
Gülerek,
"Tamam Müjgan! Yeter bu kadar!" dedim. Ama görümcem, "Seni çok
seviyorum yenge!" diyerek daha sıkı sarılıyor ve
yanağıma ıslak ıslak öpücükler konduruyordu. Sanki içimde
ılık ılık birşeyler akıyordu. "Dur kız,
boşaltacaksın beni!" deyince, görümcem sarılmayı
bırakıp çekildi. Ama yüzü kıpkırmızı
olmuştu. Acaba o da benim hissettiklerimi hissetmiş miydi, bunu
bilmiyordum. "Hadi oyalanmayalım, giyinip çıkalım!"
dedim. Giyinirken kayınpederimi aradım, "Baba, biz Müjgan'la
Kızılay'a ineceğiz, biraz dolaşacağız!"
dedim. O da, "Tamam kızım, ama akşam erken gelin! Haa, iktisatlı
olun, gereksiz şeylere para harcamayın!" dedi. "Tamam
baba!" deyip kapattım. Giyinip evden çıktık. Otobüs
durağına kadar yürüdük. Ben ordan geçen bir taksiye el edince,
görümcem şaşırdı, "Çok para tutar yenge, otobüsle
gitseydik?" dedi. "Takma kafana, hadi bin!" dedim, arka
kapıyı açtım, bindik. Şöföre Kızılay'a
gideceğimizi söyledim.
Kızılay'da
indik taksiden, yürüyerek epey bir dolaştık. Kavaklıdere, Küçük
Esat, Tunalı Hilmi'de falan gezdik, Kuğulu parka gittik.
Karnımız acıkınca güzel bir Cafeye oturduk, birşeyler
yedik, içtik. Tabi iki tane genç güzel bayan olunca, erkekler sürekli
takılıyor, asılanlar oluyor, çıkma teklifi falan
ediyorlardı. Görümcem erkeklerin bu ilgisi karşısında hemen
yılışıyordu. Bazıları çok yakışıklı
gençler olsa da, ben onların bu teklifleri nazikçe geri çeviriyordum, (Kusura
bakmayın, bizim sevgililerimiz var!) veya (Biz Lezbiyeniz!) diyerek
görümceme sarılıp, yanağından öpüyordum. Erkekleri
başımızdan savınca da, arkalarından gülüşüyorduk.
Daha sonra yine Kızılay'a yürüdük, AVM'leri, mağazaları
gezdik. Görümcemin içi gidiyordu vitrindeki pahalı şeyleri gördükçe.
İstesem, gördüğümüz şeyleri alacak param vardı, ama görümceme
bunu açıklayamazdım. Onun için birşey almadan
çıkıyorduk. Akşama kadar gezdik, eğlendik, sonra bir
taksiye atladık. Mahalleye gelince yine otobüs durağında indik,
eve kadar yürüdük.
Eve
girdiğimizde, kayınpederimin ilk sorduğu şey,
"Gereksiz para harcadınız mı?" oldu. "Yok baba,
sadece birer çay içtik!" dedim. Akşam yemeğini hazırlamakla
yine görümcem görevlendirildi. Yemekten sonra, herzamanki gibi, hep beraber
oturup, TV, çay, meyva faslından sonra, ben müsaade istedim, yatmak için.
Yarın işe gitmem gerekiyordu çünkü. Ben odama girdikten hemen sonra
TV'nin sesi kesildi, onlar da odalarına çekildiler. Geceliğimi
giyinip, yattım, uyudum.
Kaç saat
uyuduğumu bilmiyorum, gece bir ara odamın kapısının
açılmasıyla uyandım...
[Hümeyra]
|