Karımı Üniversitedeki Öğrencimle Aldattım! (1) (Yiğit 33 Y., New York / USA)
Merhabalar, ismim
Yiğit. 33 yaşındayım. Bir üniversitede öğretim görevlisi
olarak çalışmaktayım. Üniversitede bazı projelerde
çalışmak ve geliştirmek üzerine görevlendirilmiş
bulunuyordum. Ama bundan 4 sene önce çok acil bir kadro değişimden
dolayı, yarım dönemliğine bir Sanat Tarihi dersine girmem
gerekti. O zamanlar 29 yaşındaydım ve bu gireceğim ilk ders
olduğu için heyecanlıydım. Daha önce üniversitede hiç ders
vermemiştim. Birinci sınıfların dersine girecek olmam birazcık
da olsa rahatlatıyordu beni.
İlk dersime
girdiğim günden sonra biraz daha rahatlamaya
başlamıştım. Burada göstereceğim performans,
üniversite içerisinde yükselmem için de önemliydi. O yüzden hiçbir kritik hata
yapmamaya çalışıyordum. Ama dersler esnasında sürekli göz
göze geldiğim bir kız vardı. İsmi Burçin idi. Derslere
sürekli devam eden, ders içindeki etkileşimi çok kuvvetli olan,
aşırı zeki ve güzel bir kızdı. Ders esnasında
konuya bakış açısı, problemleri ele alış
tarzı, yaptığım hataları bulup düzeltmesi ile beni çok
etkilemişti.
Birkaç ders
sonrasında artık Burçin'i aklımdan atamaz olmuştum. Burçin daha
19 yaşında, 1.75 civarında boyu olan, fidan gibi, gayet güzel ve
sevimli, makyaj yapmayıp doğal güzelliğine güvenen bir
kızdı. Bembeyaz teni ve koyu sarı saçlarıyla aşırı
sevimliydi. Fiziği de güzelliği gibi çok etkileyiciydi.
Göğüsleri ortalama büyüklükte ve dipdiri, kalçaları
kıvrımlı ve çıkıktı. Burçin her şekilde beni
etkiliyordu. Fakat bir sorun vardı, ben evliydim! Bunu nasıl
yapacaktım? Bu kızı nasıl aklımdan atacaktım? Hiç
bilmiyordum.
Bu düşünceler
içerisinde yine bir gün derse girmiştim. Ders yine Burçin ile
karşılıklı diyaloglarımız ve
bakışmalarımız ile sürmüştü. Ders bittiğinde
masamı toparlarken, Burçin gülümseyen yüzüyle yanıma geldi ve "Nasılsınız
hocam?" dedi. Aynı şekilde karşılık verdim ona.
Rahat görünmeye çalışıyordum, ama bu benden 10 yaş küçük
kızın karşısında garip bir şekilde geriliyordum.
Çalıştığım odama doğru dönerken ayaküstü sohbet
ediyorduk Burçin'le.
Sanat bölümünde
olduğum için, bazı heykel, seramik ve tuval
çalışmaları yapıyordum. Burçin de bunları bir yerden(!)
duymuş ve bunun hakkında bana bir şeyler sormak istemiş.
Burçin'e, "Hakkımda bu kadar şeyi bana sormadan nasıl
öğrendin merak ettim doğrusu?" dedim. Burçin biraz
duraksadı ve "Sadece üniversitenin sayfasına baktım..."
dedi. Biliyordum ki o sayfada bu kadar bilgi yazmıyordu. Burçin benim
hakkımda büyük bir araştırma yapmıştı. Bu
diyalogla Burçin'i birazcık köşeye sıkıştırmak kendime
olan özgüvenimi ve keyfimi yerine getirmişti.
Burçin ikinci
potunu da benim atölyemde kırmıştı. Gülümseyerek, "Parmağınızdaki
yüzük yok bugün!" dedi. Gülümsedim ve "O kadar dikkat ediyorsun
demek?" dedim. Burçin kızardı ve "Yok yani sadece gözüme
çarptı..." dedi. Burçin ile bu şekilde ufak flörtleşmeler
hoşuma gidiyordu. Bir yandan aklıma karım geliyordu ve vicdan
azabı duyuyordum, ama bir yandan da bu flörtleşmelerden kendimi
alamıyordum.
Burçin atölyemi
gezdi ve "Bunlar çok hoş!" dedi etkilenmiş bir
şekilde. Teşekkür ettim ve yarım kalan işimi yapmaya devam
ettim. Burçin de bir sandalyeye oturdu ve ben çalışırken dakikalarca
beni izledi. Bu bir süre sonra rutinimiz olmaya başladı. Burçin dersi
yokken sürekli benim yanıma geliyordu ve beni çalışırken izliyordu.
Bir gün, "Ben
de bir şey yapmak istiyorum!" dedi. Burçin'e, "İkinci senende
atölye dersin olacak zaten, o zaman bol bol yaparsın..." dedim.
Burçin, "Ama ben şimdiden istiyorum. Hem fena mı, el
alışkanlığım oluşur!" dedi. "Pekala o
halde!" dedim. Burçin boş bir tuvalin önüne oturdu. Ona birkaç basit
çizim tekniği gösterdim ve "Hadi başla bakalım. Seni hayal
gücünle baş başa bırakıyorum!" dedim. Ben de kendi
yaptığım heykelin başına döndüm.
Sohbet ve iş
derken aradan 2-3 saat geçmişti. Burçin'e, "Bugünlük bu kadar!"
dedim. Burçin'in yanına giderek, "Bakalım ne yaptın bugün?"
dedim. Tuvaline baktığımda büyük bir
şaşkınlık içerisinde kalmıştım. Burçin tam
karşımda çalıştığı için onun ne
çizdiğini görememiştim. Burçin tüm o çalışma süresi boyunca
beni çizmişti ben heykelimi yaparken. "Bu... bu muazzam olmuş! Sen
bu kadar iyi miydin çizimde ya?" dedim. Burçin gülerek kafasını
salladı. Ona, "Madem öyleydin, o basit çizim tekniklerini
anlatırken niye durdurmadın beni?" diye sordum. Burçin, "Çok
iyi anlatıyordunuz, bölmek istemedim!" dedi.
Bu kız o
kadar şeyden sonra yine beni tavlayacak bir şey bulmuştu. Onunla
vakit geçirirken çok zevk aldığımı fark ettim. Onun sürekli
gelmesini beklediğimi fark ettim. Sanırım aramızdaki
flörtleşme bir sonraki aşamaya doğru ilerliyordu. Baş
başa kaldığımızda bana asla hocam demez ve sürekli
ismimle hitap eder olmuştu...
Burçin bir gün
resim çizerken ben onun arkasındaydım ve onun fırça darbelerini
kontrol ediyor ve bazı yerleri gösteriyordum. Tam onun arkasında
olmak, onun müthiş kokusunu duymak beni fena halde etkilemişti.
Eğilip boynuna bir öpücük bırakmamak için kendimi zor tutuyordum. Bir
süre sonra derin bir nefes vererek, "Sanırım halloldu..."
dedim ve elini bıraktım. Yoksa dayanamayacaktım ve geri
dönüşü olmayan şeyler olacaktı.
Burçin biraz üzgün
bir şekilde bakarak, "Teşekkür ederim!" dedi. Sanki o da
bun yakınlıktan memnundu ve bitmesine üzülmüştü. Ben tekrar
kendi masama geçtim ve çalışmaya başladım; fakat ellerim
titriyordu. Bir süre sonra sakinleşmek için dışarıya
çıkıp bir sigara içtim. Bu kız beni fena etkiliyordu.
Yalnızken sürekli ondan kurtulmayı düşünüyordum, ama onunla
birlikte olunca güler yüzüne dayanamıyor ve tüm yelkenlerimi suya
indiriyordum.
Yine bir
çalışmamızın olduğu gün, karımın iki
haftalığına ailesinin yanına gideceğini
ağzımdan kaçırdım ve yakınarak, "Kim yapacak
yemekleri şimdi?" dedim. Burçin de bunu sanırım kendisine
bir mesaj vermek için söylediğimi sanmış olacak ki, "Ben sana
yemek yapabilirim!" dedi. Şaka yaptığını sanarak,
gülerek, "İyi olur!" dedim. Ama Burçin gayet ciddiydi ve "Karının
gittiği akşam bana haber verirsen yemek yapmak için gelebilirim!"
dedi.
Ben durumun ciddi
olduğunu kavrayınca, "Kendini yormanı istemem benim için!"
dedim. Burçin, "Ne demek, benim için bir keyif!" dedi ve ardından,
"Yemek yapmak yani... Çok seviyorum yemek yapmayı!" diye ekledi.
Diyecek bir şeyim yoktu, tek yapacağım şey ona bunu bir
daha hatırlatmamaktı. Ama Burçin iki günde bir, "Yemeklerimi
beğeneceksin umarım!" diyor ve bu konuyu sürekli ısıtıyordu...
Karımın
gittiği gün Burçin'e, "Bugün karım gitti!" dedim mecburen.
Burçin, "O halde akşam geliyorum!" dedi büyük bir gülümsemeyle.
Burçin'e 'Olur!' anlamında kafamı salladım. İlk başta
dışarıda yemek yiyerek onu başımdan savmayı
düşündüm, ama iki haftalık süre içerisinde mutlaka evime gelmek
isteyeceğini düşünerek bu işi fazla uzatmamayı
planladım. Ayrıca ben de bunu istiyordum, ama korkularım
vardı. Karıma bir şekilde bunun haberi gider miydi? Burçin ile
aramızda daha fazla bir yakınlaşma olur muydu? Bunlardan ve daha
çoğundan korkuyordum.
O akşam
işimiz bittiğinde üniversiteden ayrıldık ve birlikte eve
döndük. Heyecanlıydım. Arabayı park ettiğimde sanki gizlice
birisini eve alıyormuşum gibi çok garip ve hızlı
davranışlar sergiliyordum. Apartmanın dış
kapısını açtım ve hemen içeriye girdim. Burçin garipser bir
biçimde bana bakıyordu ve bu halime bir anlam veremiyordu. En üst katta
bulunan daireme çıktım ve kapıyı açtım. İçeriye
girip kapıyı kapattığımda derin bir nefes aldım.
Burçin'i salona davet ettim ve "Birer kahve içer miyiz?" dedim. Burçin,
"Ben yaparım!" dediyse de, ona, özel kahvemi yapmak
istediğimi söyledim.
Özel olarak
çektirdiğim kahvenin içerisine birazcık bal ve süt
karıştırarak Burçin'e verdim. İlk yudumu
aldığında, "Harika!" dedi. Gülümseyerek, "Kendi
buluşum!" diye karşılık verdim. Burçin ile sohbet
etmeye başlamıştık. Bir ara o kendi hikayesini
anlatırken dalıp gitmiştim, Burçin'i süzüyordum iyice. Önünü
açık bıraktığı bir gömleğin içine giydiği
bir tişört, altına da giydiği normal bir kot pantolon ve hiç
makyajsız yüzü ile saçlarını bir toka ile gelişigüzel
topladığı bir şekilde karşımdaydı. Makyaj
için tonlarca para harcayan, en şık ve pahalı elbiseleri alan,
her ay bir sürü parayı kişisel bakımı için harcayan
karımdan çok çok daha güzeldi.
Burçin, "Hey!
Daldın!" dedi. Gülümseyerek, "Çok güzelsin!" dedim. Sonra
bir anda kendime gelerek, "Şey yani..." dedim, ama cümlemi devam
ettiremedim. Ne diyecektim ki? Burçin utangaç bir gülümseme ile teşekkür
ettikten sonra, "Yemek hazırlamaya başlayım!" diyerek kalktı.
Mutfağa gitti ve ben de ona eşyaların yerlerini söylemek için
arkasından gittim.
Ben mutfaktaki
sandalyeye oturmuş ikinci kahvemi içerken, o yemeği yapmaya
başladı. Aşırı çekici görünüyordu bu haliyle. Her
şeyi o kadar özenle yapıyordu ki, şaşılacak derecede
titiz ve detaycıydı. İki tane yumurta kırmayı benimle
evlendikten sonra öğrenen karım ile
karşılaştıramıyordum bile Burçin'i. Sohbet ederken, "Biliyor
musun, karım yemek yapmayı evlenince benden öğrendi. Annesi ve
babasının evinde aşçıları varmış. Ben yemek
yapmakta çok iyiyimdir, ama insan eşiyle birlikte yemek yapmanın
keyfine varmak istiyor. Onun böyle bir isteği hiçbir zaman yoktu!"
dedim.
Burçin, "O
halde bana yardım edebilirsin, şu marulları doğramaya
başlayarak!" dedi. "Zevkle!" diyerek yerimden kalktım
ve mutfak tezgahına geçip marulları doğramaya
başladım. Bu kızla harika vakit geçiriyordum. Çok özel yemekler
yapmamıştık, ama o gün yediğimiz şeyler bugüne kadar
tattığım en tatlı yemeklerdi.
Yemekten sonra
güzel bir kırmızı şarap doldurduk kendimize ve salona geçip
koltuğa oturarak sohbet etmeye başladık. İlgi alanlarımız
çok benzeşiyordu. İlgilendiğimiz farklı şeylerde de
birbirimize sürekli bilgiler veriyor, onlar üstüne tartışıyorduk.
Karımla iki yıllık evliliğim boyunca
konuşmadığım kadar konuşmuşumdur Burçin ile o
birkaç ay içerisinde. O kadar kendisine bağlayan bir etkisi vardı
Burçin'in.
Kadehteki şaraplarımız
bittiğinde Burçin birer kadeh daha doldurmak için ayağa kalkmak
istedi, ama elini tutarak, "Otur, boş ver şarabı!"
dedim. Burçin oturdu ve tatlı bir gülümsemeyle gözlerimin içine
baktı. Burçin'e, "Seninle sohbet etmek çok hoş!" dedim.
Burçin, "Aynı şekilde seninle de!" diye
karşılık verdi. Burçin'e içimdeki tüm duyguları açmaya başladım.
"Senden uzun süredir etkileniyorum. Aslında kendimi durdurmaya
çalıştım, ama yapamıyorum. Beni alıp götürüyorsun.
Öyle bir fırtınasın ki, karşı koyamıyorum senin
etkine!" dedim.
Burçin
ağzı kulaklarında dinliyordu beni. Konuşmamı
bitirdiğimde eğildim ve yavaşça dudaklarından öptüm. Hiçbir
şey söylemedi, itiraz da etmedi. Eğilip bir kere daha biraz daha uzun
sürecek şekilde öptüm. Burçin de yavaş yavaş
karşılık veriyordu bana. Artık kesintili öpüşmelerimiz
sürekli bir hal almıştı, dudaklarımız
ayrılmıyordu artık. Öpüşüyorduk istediğimiz gibi.
Burçin'in yumuşacık boynuna attım elimi ve okşamaya
başladım. Ateş basıyordu Burçin'i öptükçe. Burçin'i öperken
elini tutup ayağa kaldırdım ve yatak odama doğru yürümeye
başladık.
Yatak odamdan
içeriye girdiğimizde artık bunun geriye dönüşünün
olmadığını ikimiz de biliyorduk. Zaten bunun geriye dönmesini
ya da bitmesini isteyen de yoktu. Burçin'i kalçalarından tutarak
yatağa yatırdım ve bacaklarının arasına girerek
daha şehvetli öpmeye başladım. Burçin altımdaydı ve
inleyerek emiyordu dudaklarımı. Burçin'in gömleğini
çıkarttım, üstündeki tişörtü de çıkarıp kenara
attım. Sade, düz bir pembe sutyen vardı beyaz göğüslerini kapatan. O düz
sutyen o kadar sexy geliyordu ki gözüme. Sutyeninin kopçalarını açarken Burçin'in göğüslerinin üst kısımlarını
öpmeye başladım. Göğüslerini sutyenden tamamen kurtarınca
da emmeye başladım. O orta boylarda dik göğüslere aç bir çocuk
gibi saldırıyordum...
Burçin beni
hafifçe itti. Dizlerimin üstünde doğrulduğumda
tişörtümü çıkartıp kenara attı. Ben de pantolonumu çıkardım,
sadece Boxerla kaldım. Yatağa uzanıp kendimi Burçin'e bıraktım.
Burçin yavaşça Boxeri çıkarttı. Kalkık sikimi görünce
birkaç saniye duraksadı. Heyecanlandığı belliydi. Sikimi eline
aldı ve okşamaya başladı. Sonra da tokasını
çıkarttı ve eğilip hafif hafif emmeye başladı sikimi.
Çok amatördü. Sadece başını ve biraz daha altını
ağzına alabiliyordu. Saçlarına daldırdım ellerimi ve onu
yönlendirmeye başladım. Burçin'in sikimin tamamını
ağzına alması birkaç dakika sürdü, ama sonunda güzel bir uyum
yakaladık. Her şeyde olduğu gibi yatakta da güzel bir uyumumuz
olmuştu.
Burçin sikimi
emerken taşaklarımı okşamaya başladı. Bir süre
sonra dizlerinin üstünde doğruldu. Onu yatağa yatırdım ve
göbek deliğine öpücükler kondururken pantolonunu çıkarttım.
Pembe düz bir külot ile kaldı karşımda sadece. Utanıyor
gibiydi. Külotunu hafifçe çekerek çıkarttım. Tüysüz, küçük
dudaklı amı karşımdaydı artık.
Bacaklarını araladım hafifçe ve elimi amının üstüne
koydum. Burçin utanarak, "Ben.. daha önce hiç yapmadım..." dedi.
Şaşırarak, "Bakire misin yani?" dedim. Burçin, "Evet...
Aslında ben daha önce bir erkekle de öpüşmedim..." deyince iyice
şaşırdım. Bu kızın sevişme konusunda ilki
olacaktım.
Bacaklarını
araladım ve o bakire amı yavaş yavaş yalamaya
başladım. Burçin inleyerek zevkle kıvranıyordu yatakta.
Vücudu önümde dans ediyordu adeta. Ellerimi bacaklarında tutarak
amını yalamaya devam ettim. Öyle güzel sulanmıştı ki
amı, Burçin'in zevk aldığından yüzde yüz emin
olmuştum. Onu iyice rahatlatana kadar yalamak istiyordum amını,
ama Burçin beni şaşırtarak erkenden orgazm oldu.
Yattığım kadınlar arasında en erken orgazm olan
kızdı Burçin. Gözlerime bakarak, "Bu çok farklıydı..."
dedi ve nefes nefese yatmaya başladı.
Burçin'in bacaklarını
yukarı kaldırıp geriye iterek, ortaya çıkan pembe ve
daracık göt deliğini yavaş yavaş dillemeye
başlamıştım. Bakireliğini almayacaktım bugün ve
arkadan deneyecektim ilk ilişkimizi. Burçin biraz
şaşırmış, ama sonra farklı bir zevkin etkisiyle
her şeyi benim kontrolüme bırakmıştı. Göt
deliğini uzunca yaladıktan sonra Burçin'in bacaklarını
omzuma aldım ve "Canın biraz yanacak, ama bana güvenirsen çok zevk alacaksın!" dedim. Burçin gözlerini
sımsıkı
kapattı ve kafasını 'Tamam!' anlamında salladı.
İyice yanaşıp, sikimi göt
deliğine dayadıktan sonra yavaşça bastırdım. Göt
deliği çok dardı ve Burçin sürekli kendini kasıyordu. Elimi
amına attım ve okşamaya başladım. Ben
okşadıkça Burçin biraz daha rahatlıyordu ve bu sayede kendini
kasmayı bırakıyordu. Bir yandan amını okşarken,
bir yandan götüne yavaş yavaş giriyordum. Götüne her girdiğim
santimde daha fazla zevk alıyordum, Burçin de iniltilerini
arttırıyordu. Onu rahatlatmak ve kendini kasmasını önlemek
için her türlü şeyi yapıyordum. Elim amının üstünde
gezerken dilim de sürekli göğüslerinin ucundaydı...
En sonunda köküne
kadar girdiğimde, "Bak gördün mü, hepsini aldın işte!"
dedim. Burçin gülümseyerek dudaklarımı öptü ve "Senin sayende
aldım, beni çok rahatlattın!" dedi. Öpüşmelerimiz devam
ederken yavaş yavaş Burçin'in götüne girip çıkmaya
başladım. Daracık göt deliğinin içinde her yerini
hissedebiliyordum. O sıcacık deliği sikmek benim için büyük bir
keyifti. Zamanla git gellerim hızlanıyordu ve daha sert
pompalıyordum. Burçin ara sıra çığlıklar atıyor,
bazen de sadece kısa kısa iniltiler çıkartıyordu. Burçin'in
duygularını hissetmek, yüzünün değişimini görmek o kadar
keyifliydi ki, onu izlerken de müthiş keyif alıyordum...
En sonunda boşalmaya
yaklaşmıştım. Burçin'in götüne sertçe kökledim ve döllerimi
içine boşalttım. Boşalırken duvarda asılı olan
fotoğrafa gözüm takılmıştı. Karımla benim düğün fotoğrafımızdı.
Burçin
göğsüme hafifçe
dokunarak, "Şey, kalkabilir miyim?" dedi. Kendime geldim o an ve
yavaşça Burçin'in götünden çıkıp yatağa attım kendimi.
Burçin tuvalete gitti. Ama ben garip bir şekilde gözlerimi o fotoğraftan
alamıyordum.
[Yiğit]
|