Karımı Üniversitedeki Öğrencimle Aldattım! (3) (Yiğit 33 Y., New York / USA)
Telefonumu almak
için içeriye girdim. Ekrana baktığımda kayıtlı olmayan
bir numara gördüm. Telefonu açtığımda, "Neler
yaptığını biliyorum!" dedi bir ses.
Şaşırmıştım, "Anlayamadım?" dedim.
Ses tekrar, "Ne yaptığını biliyorum!" dedi. Biraz
korkmuştum, "Ne yaptığımı biliyorsun? Kimsin sen?"
dedim. Bir süre karşı taraftan ses gelmedi, daha sonra, "Karın
biliyor mu bu durumu?" dedi alaycı bir sesle. "Hangi durumu?"
diye sordum, ama kast ettiği şeyi çok iyi anlamıştım.
Ses, "Evine aldığın o kızı!" dedi. "Sen
kimsin?" diye sordum tekrar. Birisi benimle kafa mı buluyordu? Yoksa
birşeyler mi görmüşlerdi? Merak içindeydim. Ses, "Yakında
öğrenirsin kim olduğumu, ama neler yaptığına dikkat et
Yiğit Hoca!" dedi ve kapattı telefonu.
Okuldaki
öğrencilerden birisidir veya komşularımdan birisidir diye
düşünmeye başladım. Türkçe konuşuyordu, ama sesini
tanıyamamıştım. Tüm ihtimallerimi gözümün önüne seriyordum.
O gece hiç uyuyamadım, 2 paket sigara ve çokça alkol içerek tüm
ihtimalleri kafamda sıralamaya başladım.
Sabah saat 6 gibi
beni balkonda otururken gören Burçin yanıma geldi ve "Sen niye
yatmadın halen?" dedi. Halimi görünce de, "Bir şey mi oldu?"
diyerek oturdu karşımdaki sandalyeye. Burçin'e konuyu özetledim ve "Sanırım
birisi bir şeylerden şüpheleniyor. Bizi tehdit edecek kadar bir
şey yoktur elinde, çünkü açıkta sadece yan yana dolaştık,
fakat çok fazla dikkatli olmalıyız!" dedim. Burçin korkmuşa
benziyordu. Elimi tuttu ve "Umarım dediğin gibidir!" dedi. Tatsız
bir sürpriz olmuştu benim için. Fena halde uykum vardı ve daha fazla
üstüne düşmenin gereksiz olduğuna karar verip yatağıma
geçtim ve güzel bir uyku çektim.
Öğlen gibi
uyandım. Burçin'in hazırladığı kahvaltıyı
yaptık ve o gün ikimiz de izin yaptık evde. Ben dinlenirken Burçin
sürekli eşimin eşyalarına bakıyordu. "Karının
ne kadar çok eşyası var. Sanki evde sen yaşamıyormuşsun
gibi. Sadece onun eşyaları var gibi. Her yerde onun
eşyaları var!" dedi. Güldüm ve "Kadınlar
alışveriş yapmayı seviyorlar. Özellikle de benim karım!"
dedim. Burçin gülümseyerek, "Bu kadar eşyamın olmasını
istemezdim. Evde yer yok resmen!" dedi. Daha sonra içeriye gidip biraz
orada vakit geçirdi.
Elinde birkaç
parça iç çamaşırıyla gelerek, "Karının giyim
tarzı çok farklı!" dedi. Güldüm ve "Sen giymez misin
bunları?" dedim. Burçin, "Yani açıkçası daha önce
denemedim!" dedi. Ben de, "Denesene o halde!" dedim. Burçin önce
bana, daha sonra da elindeki iç çamaşırlarına bakarak, "Öyle
mi?" dedi. Kafamla onayladım.
Üstündeki
geceliğin içine külot giymemişti, bir tane turkuaz renkteki
tangayı seçip bacaklarından geçirdi ve sonra geceliğinin
altını biraz kaldırarak boy aynasında kendine baktı. Ona,
"Harika duruyor!" dedim. Burçin bir şey demeden kendine
baktı ve "Epey rahatsız edici yalnız!" dedi. Elini
tekrardan tanganın iplerine attığında onu durdurdum ve "Bu
kalsın içinde olur mu?" dedim. Gülerek "Peki madem!" dedi.
Burçin iki bardak Viski
doldurdu ve gelip göğsüme kafasını yaslayarak oturdu. "Neden
çocuk yapmadınız?" dedi. "Nereden çıktı
şimdi bu?" diye sordum. Burçin, "Özel hayatınıza
girdiğim için özür dilerim, ama merak ediyorum. Bir problem mi var, yoksa
kendi kararınız mı?" dedi. Burçin'e, "Bilmiyorum.
Aslında sen bana soru sordukça birçok şeyi ben de kendime soruyorum.
Eşimle konuşmadığımız o kadar çok şey var
ki. Yani çocuk yapmak konusunu da konuşmadık aslında. O hiç
istemedi, ben de böyle bir talepte bulunmadım!" dedim.
Burçin, "Çok
garipsiniz. Senin gibi bir adam nasıl onunla evlenmiş hayret ediyorum
doğrusu!" dedi ellerini yüzümde dolaştırırken ve "Sen
çok daha farklı bir kadını hak ediyorsun. Yani evlilik olarak
anlaşamayacağın kadınlardan birisi bence o!" diye
ekledi. "Haklısın, ama bir şekilde oldu işte!"
dedim. Burçin daha sonra, "Peki o dün arayandan bir haber var mı?"
dedi. Ben de, "Yok. Seni seven, sana takıntılı birisi var
mıydı hiç? O olabilir mi?" dedim. Burçin biraz düşündü ve "Sanmam.
Erkeklerin pek ilgisini çekecek bir kız değilim. Bilirsin yani
onların istediği gibi giyinmem, davranmam..." dedi gülerek.
Öptüm
dudaklarından ve "O yüzden benim ilgimi çok çekiyorsun ya.
Dışarıda bir sürü kız var ama hiçbirisi senin gibi
değil, sen de onlar gibi değilsin. Sen farklısın!"
dedim. Burçin gülerek öpücüğüme karşılık verdi ve "Bir
kadının ne istediğinden çok iyi anlıyorsun!" dedikten
sonra ayağa kalktı ve yine evin içinde bir çocuk gibi dolaşmaya
devam etti.
O günden sonra
Burçin bende kalmaya devam etti. Derslere gidiyorduk ve daha sonra birlikte
çıkıp eve dönüyorduk. O tehdit eden adamı
unutmamıştım, ama Burçin ile olan ilişkime de gölge
düşürmek istemiyordum. Burçin'i gerçekten çok seviyordum ve onunlayken
hayattaki çoğu şeyden uzaklaşıyordum...
Karımın
gelmesine artık 3 gün kalmıştı. Akşam evde
oturmuş film izlerken, Burçin, "Bu hayal gibi iki hafta sonunda
bitiyor ha?" dedi. Ona, "Böyle düşünme. Sürekli birlikte
olacağız ya!" dedim. Burçin, "Öyle ama, ben seninle
yaşamaya çok alıştım. Seninle birlikte uyumaya, yemek
hazırlamaya, gezmeye çok alıştım!" dedi ve
ağlamaya başladı. Burçin'in yanaklarını
avuçlarımın arasına aldım ve "Ağlama lütfen. Ben
de istemiyorum ama şartlar bunu gerektiriyor!" dedim. Burçin, "Şartlar!"
dedi ve kalkıp balkona çıktı, bir sigara yaktı.
Sonra ben de balkona
çıktım ve belinden sarılıp boynunu öperek, "Lütfen
bana da biraz anlayış göster. Onu sevmediğimi biliyorsun, ama
bazı şeyleri de yapmaya mecburum. Ben senin gibi genç değilim.
İstediğim yere gidemem istediğim zaman!" dedim. Burçin
hiçbir şey söylemedi. Ben de onun beline sarılmış bir
biçimde bir süre bekledim.
Burçin yüzünü bana
döndü ve arkasını parmaklıklara dayayıp, "Peki
bakireliğime dokunmaman da bu yüzden mi? Yani benimle bir gelecek
göremiyorsun ve bu kadar ileriye gitmek istemiyorsun, öyle mi?" dedi.
Burçin'e, "Öyle düşünmemiştim aslında. Sadece eğer bu
bir gün olursa özel bir anımızda olsun istiyorum!" dedim. Burçin,
"Özel bir anımızda demek!" dedi ve sigarasını
söndürüp içeriye geçti. Burçin de haklı olarak bazı şeylere
alınıyor, hatta onları düşünüp duygusallaşıyordu.
İçeriye geçtim. Burçin yatağa yatmıştı. Arkasına
uzandım ve omzunu öpüp, "Her şey iyi olacak!" dedim. Burçin
hiçbir şey söylemedi. Ona sarılıp uyudum o gece.
Sabah
kalktığımda telefonumda bir mesaj vardı.
Tanımadığım bir numaradan bir fotoğraf
gönderilmişti. Fotoğrafı açtığımda, dün gece
Burçin'e balkonda sarılırken çekilen bir
fotoğrafımızı gördüm. Başımdan
aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Bu kadar da
yakındaydı ve bizi takip ediyordu demek bu adam. Sinirle yataktan
kalktım. Telefon numarasını aradım, ama
ulaşılamıyordu. Büyük ihtimal tek kullanımlık
hatlardan alıyordu bunu yapan. Çünkü beni o gece arayan numara da bundan
farklıydı.
Evin içinde
sinirli ve gergin bir biçimde dolaşırken Burçin uyandı. "Ne
oluyor yahu, sesinden durulmuyor?" dedi. Ben de, "Baksana şuna!"
diyerek fotoğrafımızı gösterdim. Burçin'in gözleri fal
taşı gibi açıldı ve "Olamaz!" diye
haykırdı. "Birleri bizimle uğraşıyor. Dur
bakalım ne çıkacak bunun altından?" dedim. Burçin, "Ben
gideyim, burada kaldıkça bir şeyler oluyor!" dedi.
Kal diyemeyecektim,
çünkü gerçekten burada çok tehlikedeydik. Burçin üstünü giydi ve birkaç parça
olan eşyasını toplayıp, "Görüşürüz!" diyerek
evden çıktı. Kendime bir bira açtım ve salondaki koltuğa
oturup bir süre düşündüm. Nasıl çıkacaktım bu işin
içinden? Acaba fotoğrafları çeken adam benden para falan mı
isteyecekti? Yoksa amacı gerçekten karıma bunu göstermek miydi?
Bu birkaç gün ben
izin aldım okuldan ve evimden çıkmadım. Karımın geleceği
gün arabama atlayıp almaya gittim, karımın tepkisini çok merak
ediyordum. Karımı beklerken zaman geçmiyordu heyecandan.
Havaalanında bir süre vakti geçirdikten sonra nihayet İstanbul
uçağı indi ve karımı gördüm. Sımsıkı
sarıldım ona. Farklı bir sarılmaydı bu. O bile fark
etmişti ve gülerek, "Ne bu özlem böyle? Daha sık gideyim böyle
sarılacaksan!" dedi. Gülümsemeye çalıştım, ama çok
gergindim. "Özledim seni hayatım!" dedim. Arabamıza bindik ve yola koyulduk.
Karım bana
sürekli İstanbul'da yaptıklarını anlatıyordu, ama
dinleyemiyordum onu. O kadar fazla kafam karışıktı ki,
yolda giderken bile birkaç defa kaza yapma tehlikesi
atlatmıştım. Eve gidince hemen kendimi yatağa attım ve
derince bir uyku çektim. Uzunca bir süredir çektiğim en rahat uykulardan
birisiydi. Karım şimdilik hiçbir şey bilmiyordu.
Sabah saat 8 gibi
karım beni uyandırdı ve "Dışarıdan bir
şeyler söyledim, hadi gel!" dedi. Uyandım ve onunla birlikte
gittim. Karım üstüne bir gecelik giymişti. İlk başta
anlayamamıştım, ama Burçin'in bende ilk kaldığında giydiği gecelikti bu. Bunu görünce yine
heyecanlanmıştım. Karımı o geceliğin içinde
görmek beni azdırmıştı.
Karım Handan
benden büyüktü. 33 yaşındaydı, ama kendine çok iyi bakardı.
1,70 boyunda, yeşil gözleri, kısa kumral saçları, buğday teni
ve dolgun poposu, 95 beden göğüsleriyle gerçekten sexy bir
kadındı. Karım gerçekten sevişmek için en ideal
kadınlardandı. Eğer bir kadında arayacağım sadece
sevişme isteği olsaydı hayatta karımı
aldatmazdım. Çünkü Burçin asla fiziksel olarak karımdan daha iyi
olamazdı. Burçin'de bulduğum şeyler fizik değildi tabii ki,
o çok farklıydı.
Karımın
yanına gittim ve dudaklarına yapıştım. Karım
gülerek dudaklarını benden kurtarmaya çalışıyordu. "Sen
iki haftada azdın mı bu kadar?" dedi ve masaya oturup, "Ama
önce karın karnını doyursun!" dedi. Cilve yapıyordu,
ama benim karımı bekleyecek halim yoktu. Bacaklarından ve
sırtından tutarak kucağıma aldım ve yatak odasına
götürdüm. Karım kahkahalar atıyordu.
Yatağa
bıraktım Karımı ve hemen üstümü çıkarttım. Karımın
üstündeki geceliği çıkartmak istemedim, üstünde durdukça daha da
azıyordum çünkü. Geceliğin üstünden o büyük göğüslerini
çıkarttım ve emmeye başladım. Burçin'in göğüslerinden
sonra bu kocaman göğüsler iyice azdırmıştım beni.
Yumuşacık ve büyük göğüslerini emmeye devam ettim. Karımın
kahkahaları da yerini inlemeye bıraktı.
Çok dayanacak
halim yoktu, hemen karımı sikmek istiyordum. Elimi geceliğinin
altına attım ve külotunu çıkartıp kenara
fırlattım. Karımın bacaklarını aralayıp
amını yalamaya başladım. O kadar hızlı ve istekli
yalıyordum ki, karım çığlıklar atmaya
başlamıştı. Dilimi sert bir biçimde kullanıyordum.
Karım, "Oh! Harikasın kocacığım, ohh!" diye
inleyerek başımı bastırıyordu bacak arasına.
Daha fazla
dayanamayacaktım. Hemen sikimi çıkarttım ve karımın
bacaklarının arasına yanaştım. Sikimi amının
girişine hizalayıp sertçe bastırdım. Uzun süredir bir am
sikmiyordum sonuçta ve bunun da tadı benim için farklıydı.
Karımın sıcacık ve ıslak amına girip çıkarken
iyice terlemeye başlamıştım. Olabildiğine sert ve
hırslıydım. Sert sert bastıkça karımın
göğüsleri ileri geri sallanıyordu...
Karımın
gözleri kapanmış, inleme-çığlık arasında gidip
gelirken sertçe dudaklarını emer hale gelmişti. Bir süre sonra
karımın amından çıktım ve onu yüzüstü yatırdım.
Güzel ve büyük kalçalarına sert bir tokat attığımda,
karım, "Ahh!" diye bir çığlık attı.
Arkasına geçtim ve şınav çeker gibi bir pozisyon alarak sikimi
tekrardan amına soktum. Bu sefer karımın harika kalçalarına
ve sırtına bakarak girip çıkıyordum amına.
Saçlarını tutup ara sıra asılıyordum ve keyifle
sikiyordum karımın amını. Bana müthiş zevk veriyordu
bu. Artık kontrolden çıkıyor, neredeyse tecavüz eder gibi sikiyordum
Karımı. O da altımda zevkle inliyordu...
Son birkaç kez
sert girişimden sonra hayatımın en zevkli
boşalmalarından birisini yaşadım. Tüm döllerimi
karımın amına boşalttım ve zevkle üstüne
yığılıp kaldım...
[Yiğit]
|