İtiraflarım! (1) (Rabia 45 Y., İstanbul)
Merhaba, adım
Rabia. 45 yaşında bir bayanım. Eşimi 5 yıl önce
kaybettim. 2 oğlum ve 2 kızım var. Büyük oğlumla büyük
kızım evlendiler ve benden ayrı oturuyorlar. Küçük oğlum ve
kızımla beraber İstanbul'un tutucu semtlerinden birindeki aile
apartmanımızda oturuyoruz. Binada bizden başka 2
kayınım ve kayınbabamla kayınvalidem oturuyor. Daha önce
ortanca kayınım da oturuyordu ama işi nedeniyle Sakarya'ya taşınınca
dairesi boş kalmıştı.
Ailemiz yapı
itibarıyla mutaassıptır. Ailedeki kadın ve
kızlarımızın hepsi kapalıdır. Başı
açık hiçbir zaman dolaşmayız. Ben de daha küçük
yaşlarından itibaren kızlarıma bunu aşıladım.
Dul bir kadın olduğumdan bu kuralları kendim için daha katı
olarak uyguluyorum. Her zaman ayak bileklerime kadar inen geniş etekler
giyerim, başörtüm her zaman başımdadır. Ama öyle sokaklarda
görünen başı kapalı, götü açıkların
bağladığı gibi değildir. Her zaman omuzlarımı
ve göğüslerimi kapatır şekilde örtünürüm. Köylü usulü basma
etekler giymeyi sevmem, terziliğim olduğundan eteklerimi kendim
dikerim. Sokağa çıkınca da mantomu ya da feracemi mutlaka
giyerim.
Evliliklerimiz hep
aile içinden oldu. Rahmetli kocam annemin amcasının oğluydu.
Yani hep ailemizin içinde kaldık. Binamızda bizden başka biri
oturmamıştı. Dışarıdan gelen birine ev
vermemiştik. Ancak bu durum bir zaman sonra değişti ve bu değişiklik
hayatımı da değiştirdi...
Ortanca
kayınımın dairesi bizimkiyle yan yana idi. 6 ay kadar boş
kaldıktan sonra kayınbabam buraya bir kiracı bulmaya karar verdi.
Ama yine tanıdık birinin olmasını istiyordu. O zaman küçük
kayınım onunla aynı işyerinde mühendis olarak
çalışan ve evlenmek üzere olan, bizim yapımızda Tahir
adında bir gencin kiralık ev baktığını söyledi.
Kayınbabam bu gençle görüşünce evi kiralamaya karar verdi.
Evin
temizliği, eşyaların ve çeyizin gelmesi aşamalarında
zaman zaman Tahir ve nişanlısı Emine'yi görüyordum. Tahir 30
yaşında vardı. Emine ise 20-21 yaşında görünüyordu.
Tahir eğitimli ve ağır başlı, görmüş
geçirmiş, oturmasını kalkmasını bilen,
saygılı birine benziyordu. Emine ise onun yanında daha çocuk
ruhlu biriydi. Kızla kolayca anlaştık ve kaynaştık.
Onu da kendi kızım gibi sevdim.
Sonra bir Pazar
günü düğünleri oldu. Ben de küçük kızımla beraber düğüne
gittim. Tahir damatlığının içinde çok
yakışıklıydı. Emine'nin ise kapalı bir
gelinliği vardı, o da çok güzel görünüyordu. İkisi de çok mutlu
ve heyecanlıydı. Düğün bitmeden biz evimize döndük. Gelin
alayı ise saat 21:00 gibi geldi. Kapı deliğinden baktım.
Akrabaları falan da gelmişlerdi. Derken 22:00 gibi akrabaları
gittiler. Yeni gelin ve damat evlerinde baş başa
kalmışlardı. İçimden hınzırca (Artık ne
yapacakları belli, Emine bu gece kadın olacak!) diye düşündüm.
Saat 23:00 gibi
çocuklarıma uyuyacağımı söyledim, yatak odama geçtim ve
soyunup yatağıma uzandım. Yatak odamın yan tarafındaki
odanın Tahir ve Emine'nin yatak odaları olduğunu bilmiyordum.
Duvarın öbür tarafından sesler geliyordu. Binamız eski ve
duvarları inceydi. Yan dairede biri öksürse içerideki odadan
geliyormuş gibi duyulurdu. Daha önce orada oturan kayınım o
odayı çocuk odası olarak kullanıyordu. O zamanlar sadece
çocukların sesleri gelirdi. Ama şimdi başka sesler geliyordu.
Yatağın şiddetle sallanıp zangırdadığını
duyabiliyordum.
Kulağımı
duvara dayayınca içeride şiddetli bir sikişmenin
yaşandığını anladım. Tahir zavallı Emine'yi
fena halde sikiyordu. Emine'den çıkan, "Iğhh, ığhh!" ve "Ahh,
yavaşşş, lütfennn, aşkımmm, yavaşşş,
ayyy, ahhh!" seslerini rahatça duyabiliyordum. Böyle sesleri duymayalı
yıllar olmuştu. İçimde bir kıpırtı hissettim. Ama
yaptığımdan çok utandım. Hemen başımı
duvardan çektim. Gençler, evlenen herkes ne yapıyorsa onu yapıyordu.
Ben de evlendiğimde aynen şimdi Emine nasıl sikiliyorsa rahmetli
kocam tarafından öyle sikilmiştim.
O gece sabaha
kadar yatak gıcırtısının sesi kesilmedi. Farklı
duygular ve düşünceler aklımda gidip geldi bu sesleri duyarken...
Zaman ilerlerken yeni evli çiftimizin yatak odasından her akşam
sesler gelmeye devam etti. Ben de sonunda nefsime yenildim ve her akşam
başımı duvara dayamaya başladım. Hatta çıkan
seslerden Tahir'in Emine'yi nasıl ve hangi pozisyonda siktiğini
anlamaya çalışıyordum. İçeriden tok ve şiddetli
'Şlap şlap şlap!' sesleri gelince bundan Tahir'in Emine'yi
domalttığını; yatak gıcırtıları fazla
olunca da Emine'yi altına alarak siktiğini düşünüyordum.
Biz altlı
üstlü sikişirdik çoğunlukla. Kocam üzerime çıkar, bir dakika
kadar siker, döllerini amıma boşaltır ve sonra da horlayarak
yatardı. Bunun dışında da beni eğer evde kimse yoksa
domaltarak sikerdi. Ben uzun sayılabilecek ama hafif toplu bir kadın
olduğumdan kocamın yarak darbeleri kalçalarımda şiddetli
sesler çıkarırdı. Bunu da başkalarının hele ki
çocuklarımızın duymasını istemezdik. Zaten
sırayla çocuklarım doğunca kocamla sikiş
hayatımız eskisi gibi olmamaya başlamıştı. Ben de
kendimi çocuklarıma adamıştım.
Tahir ve Emine'nin
bu şekilde sikişmelerini duydukça ve dinledikçe ben de
yatağımın içinde elimle kendimi tatmin eder olmuştum. O
güne kadar böyle şeyler yapmazdım, hem utanır hem de günah
olduğunu düşünürdüm. Ama bu sesleri duydukça artık dayanamaz
hale gelmiştim. Sonuçta ben de bir kadındım ve ihtiyaçlarım
vardı. 5 yıldır duldum ve yarak yüzü görmemiştim.
Hayatımı çocuklarıma adamış ve kendimi
unutmuştum.
Bazı geceler
17 yaşındaki küçük kızımla beraber yatardım. Ama
artık onu yatağıma almıyordum. Kızım, "Anne ben
seninle yatmak istiyorum!" dediğinde, "Kocaman kızsın,
artık benimle yatma devri geçti!" derdim. O ısrar ederdi ama ben
reddederdim. Üzülürdü ama kendimi yatakta tatmin ederken yanımda
kızımla yatamazdım sonuçta.
Elimle
amımı okşuyordum, parmaklarımı sokup
çıkardıkça vücudumda elektriklenme oluyordu. Memelerim iriydi ve
uçlarını okşuyor, sıkıyordum. Bu yaşımda halen
amımın sulandığını hissettikçe
parmaklarımı daha şiddetle amıma sokup
çıkarıyordum. Bu sırada sessizce çocuklarımın
duyamayacağı şekilde iniltiler dökülüyordu dudaklarımdan.
Ve boşalınca da bu sefer içim bir kötü oluyor,
yaptığımdan utanıyor, günah işlediğimi ve
rahmetli kocama ihanet ettiğimi düşünüyordum. Boğazım
düğümleniyor ve yatakta sessizce ağlıyordum.
Sabah olup da
çocuklarımı işe ve okula gönderdiğimde hemen banyoya
koşup yıkanıyor, gusül abdesti alıyordum. Bir daha böyle
bir şey yapmayacağıma dair kendi kendime yeminler, tövbeler
ediyordum. Ama gece olup da yan daireden sikişme sesleri gelince sabah
kendime verdiğim yeminleri, tövbeleri unutuyordum.
Kayınbabama
Tahir'i evden çıkarmasını söylesem, "Neden?" diye
soracaktı. Öyle ya, kirasını zamanında ödeyen,
saygılı bir çocuktu. Neden çıkaracaktı ki? Bir tarafta
ailem, çocuklarım, inançlarım, diğer tarafta
kadınlığım, cinselliğim... Bu yaşımda
kadın olduğumu hatırlamıştım. Bunu da yan
dairemdeki genç çifte (aslında çok utanıyorum söylemeye ama Tahir'e)
borçluydum. Kocama ihanet ettiğimi düşündürten sebep de buydu. Yoksa
ben kimsenin altına yatmıyordum, ama kendimi tatmin ederken
düşündüğüm hep Tahir oluyordu. Büyük oğlumdan sadece 5 yaş
büyük biriydi. Bunları düşünebildiğime bile çok
pişmandım...
Sonraki
akşamlarda kendimi biraz avutabilmek için bir elimde kocamın resmi,
diğeri amımda kendimi tatmin etmeye başladım. Evlilik
resimlerimize bakıp amımı, memelerimi okşuyordum.
"Aşkım keşke yanımda olsaydın, doyursaydın beni
yarağınla, okşasaydın memelerimi!" diye diye kendi kendime
sessizce konuşuyordum. Kendimi parmaklamadığım gecelerde
bile uykumda ihtilam oluyor, yani rüyalanıp boşalıyordum. Öyle
ki, önceden haftada bir veya iki gün banyo yaparken şimdi hemen her gün
yıkanıyordum.
Günlerim bu
şekilde geçiyordu. Ailecek bir binada
yaşadığımızdan birbirimizin evine rahatça girip
çıkabiliyorduk. Kaynanam, eltilerim, çocuklarımız sanki hepimiz
aynı dairenin içinde oturuyorduk. Gündüzlerimiz hep beraber geçiyor,
akşamları ise herkes evine çekiliyordu. Kalabalık bir
binaydı bizimkisi. En büyük kayınımın 6, küçük
kayınımın ise 4 çocuğu vardı. Taşınan
ortanca kayınımla eltim ise 5 çocukta kalmışlardı.
Mutaassıp olsa da cinselliğin oldukça yoğun ama sessiz ve kendi
içinde yaşandığı bir binaydı.
Son senelerde
kesilmiş olsa da üst katımda oturan kaynanamla kayınbabamın
bile yatak gıcırtılarını senelerce duymuş, dinlemiştim.
Ben evin en büyük gelini olduğumdan, kayınlarım ve eltilerim
bana karşı saygılı davranıyorlardı. Eltilerime
göre daha ciddi ve ağırbaşlı olduğum için kaynanam ve
kayınbabam da bana onlara davrandıkları gibi davranmaz ve
konuşmazlardı. Kaynanam da benim yanıma daha az
uğrardı.
Emine de bizim
gibi ev hanımı olduğundan gündüzleri hep evde olurdu.
Sıklıkla birbirimize gidip gelirdik. Kızcağız beni
ablasıymışım gibi sever, saygılı davranır ve
hizmette kusur etmezdi. Ben de ona bakar, akşam kocasının
altında, inleme seslerinin bu kızdan mı geldiğini kendi
kendime sorardım. Orta boylu, zayıf ama oldukça güzel bir
kızdı Emine. Kapalı olsa da kendini kocasına
beğendirmek için makyaj yapan, kılını, tüyünü,
kaşlarını aldıran biriydi. Kara, kalın
kaşları kalemle çizilmiş gibiydi, gülerken inci gibi beyaz
dişleri görünüyordu. Dudaklarında da her zaman az ya da çok ruj
olurdu.
Tahir ise uzun
boylu, yapılı ve yakışıklı bir gençti, esmer,
erkek güzeli denilen cinstendi. Mühendisti ve küçük kayınımla
aynı fabrikada iyi bir konumda çalışıyordu. Ailemizden onun
gibi eğitimli biri çıkmadığından (itiraf etmekte
zorlansam da) ona karşı platonik ilgim daha da çoğalıyordu.
Emine'ye
baktıkça kendi gençliğim gelirdi aklıma. İlk
evlendiğimizde rahmetli kocamla her akşam sikişirdik. Her gün
gece olup da birbirimize kavuşacağımız zamanı
beklerdik. O zamanın hiç bitmemesini isterdik. Ben de Emine gibi kendimi
kocama beğendirmek için süslenir püslenirdim. Her akşam yorgun
argın işten gelirdi, onu rahatlatmak için elimden geleni yapardım.
Ancak bu mutlu zamanlarımız ve sikiş hayatımız
peş peşe gebe kalınca sekteye uğradı. Bu sefer
fırsat buldukça sikişmeye başladık.
Memelerim o zaman
da iriydi ama şimdiki gibi uçları aşağı bakmazdı.
Kocam memelerimi çok severdi. Onları sürekli eller, emer, öper ve
yalardı. Meme uçlarım onun emmeleri ile şişer ve
irileşirdi. Memelerimi, boynumu öpme, yalama işlemi bittikten sonra
üzerime uzanır, ben de bacaklarımı havaya dikerdim ve kocam bu
şekilde beni sikmeye başlardı. Her bir yarak darbesiyle iri
memelerim ileri geri sallanır, "Ağhhh, ağhhh, ohhh, ımmmh,
ohhh!" sesleri istemsizce ağzımdan çıkardı. "Daha
hızlı, daha hızlı, ohhh, devam et, kökle, kökle!"
şeklindeki sözlerim kocamı daha da hırslandırır ve
beni daha sert sikerdi. Kocam beni böyle sikerken bir domuz gibi
homurdanırdı. Zaten bir domuz gibi güçlü ve kuvvetliydi. Ama her
zaman tek atımlık barutu olurdu. Kısa bir süre sonra inleyerek
boşalırdı. Ve sonra birbirimize sarılıp uyurduk.
Kocamı çok
seviyordum. Aynı zamanda yakın akrabam olduğundan küçük yaştan
itibaren onu tanımıştım. Benden 10 yaş büyüktü ve
kayınbabam babama, "Doğacak ilk kızını oğluma alacam!"
dediğinde benim de kaderim çizilmiş oluyordu. Henüz 17
yaşında idim evlendiğimde. İlk 3 düşükten sonra büyük
oğlumu 20 yaşında doğurdum. Sonraki zamanlarda 3 düşük
daha yaptım. Yani aslında 10 kez gebe kalmıştım.
Dördünde çocuklarım olmuştu...
Genç çiftimizin
yatak odasından sesler daha az sıklıkla gelmeye
başladı bir zaman sonra. Artık her akşam
sikişmedikleri belliydi. Derken bir süre sonra Emine'nin hamile
olduğunu öğrendim. Bu sikişmelerin sonucunda gebe
kalmıştı. Bundan sonra Emine'nin doğum yapmasına kadar
yan daireden ses gelmeyecek demekti bu. Sesler kesilmişti, Tahir'in
Emine'ye dokunmadığı belliydi. Bu durumda artık o da benim
gibi kendi kendini tatmin etmeye başlamıştı. Kaderimiz bu
konuda ortaktı. Ben kendimi parmaklarken o 31 çekiyordu. Ama doğumdan
sonra o yine Emine'yi sikmeye başlayacaktı, benimse yiyecek bir
yarağım yoktu.
Kızımla
beraber yatmaya başladım yeniden. Ama artık bazı
şeyler değişmişti. Küçük kızım yatarken
başını memelerime koysa benim içimde bir şeyler
kıpırdanmaya başlıyordu. Kendimden iğrenir hale
gelmiştim. Evde yalnız kaldıkça kendimi tatmin ediyordum. Odama
geçiyor, eteğimi belime sıyırıp külotumu
çıkarıyor, gömleğimin düğmelerini açıyor,
amımı parmaklıyor, memelerimi okşayıp
sıkıyordum. Yastığıma onu rahmetli kocammış
gibi sıkıca sarılıyordum. Bacaklarımı havaya
dikip sanki kocamla yine eski zamanlardaki gibi sikişiyormuşuz gibi
yatağın üzerinde kendi kendime ileri geri sallanıyordum.
Dörtayak üstüne domalıp amımın dudaklarını
sıkıyor, kendimi parmaklıyor, inliyor, sayıklıyordum.
Bazen de işi ilerletip pazardan aldığım salatalık,
kabak veya patlıcan gibi sebzeleri güzelce yıkayıp amıma
sokuyordum. Gerçek bir yarakmış gibi amımda ileri geri sokup
çıkarıyor, yatakta kendimi doyuruyordum.
Ama gerçek bir
koca ve gerçek bir yarak olmadıkça tüm bunlar saçmaydı. Bir keresinde
böyle bir tatmin anında kapım çalındı. Kaynanam ve büyük
eltim kapının ziline ardı ardına basıyorlardı. Bana
oturmaya ve çay içmeye gelmişlerdi. Kaynanamın kapıda
söylendiğini duyuyordum. Oysa o sırada ben yatak odamda
çırılçıplak, yatağa uzanmış, elimde koca bir
salatalığı amıma sokuyordum. Kapıyı açmam imkansızdı.
Korkuya kapıldım. Yataktan fırladım, giyindim. Ben giyinene
kadar onlar gitmişti.
Kaynanam o gün bir
sürü laf saydı, "Kusura bakma anne içim geçmiş,
yatmışım!" diye yalan söylemek zorunda kaldım. Ama
akşam kızım yerde, yatağımın kenarında
salatalık bulduğunu söyleyince kıpkırmızı oldum.
O telaş ve korkuyla salatalığı atmayı unutmuştum.
"Bir ara canım çekmişti yemek için, komodinin üzerine koymuştum
ama yere düşmüş demek ki!" diye bir yalan uydurdum. İnanıp
inanmadığını bilmiyorum ama ben çok
utanmıştım. Bu yaşta, 4 çocuklu bir kadının
amına salatalık sokarak kendini becermesini nasıl
açıklayabilirdim?
Emine biraz
uçarı ve hoppa bir kızdı, bunda gençliğinin de payı
vardı elbette. Bir keresinde gittiği kadın doğum doktorunun
kendisine çiftlerin hamilelik süresince de cinsel ilişkiye girmelerinde
bir problem olmadığını, aksine bunun çok iyi bir şey
olduğunu anlattığını söyledi. Doktorun ayrıca
kocası ile nasıl ve hangi pozisyonda ilişkiye gireceğini
söylediğini de çekinmeden söyledi bana. Böyle konuşunca utandım
ama bir şey demedim.
"Ben üstte olursam,
ya da ayakta durup eğildiğim zaman bir şey olmazmış,
ama sen gel bunu Tahir'e anlat, çok korkuyor bebeğe bir şey olur
diye. Söylüyorum ama inanmıyor. Artık elini bile sürmüyor bana!"
dedi. Sonra da birkaç defa denediklerini (hatta salonda ayakta
yaptıklarını) ama her seferinde Tahir'in çekingen
davrandığını anlattı. Kocasının başka
kadınlara gidebileceğinden endişe ettiğini söyledi.
"Erkek milleti
gebe kadından korkar kızım, ondandır sana
yaklaşmaması. Ama Tahir Bey oğlum öyle gidip de gebe
karısını boynuzlayacak cinsten bir adam değildir. Sen
gönlünü ferah tut!" diyerek nasihat verdim. Ayrıca, "Özelinizle ilgili her
şeyi de ulu orta anlatma kimseye!" dedim. Emine koluma vurup, "Rabia abla
ben seni yabancı biri gibi görmüyorum ki, ondan anlatıyorum!" dese de
"Olsun kızım, annen bile olsa kocanla ilgili böyle şeyleri
kimseye söyleme!" diye ilave ettim.
Ancak o gece
Emine'nin söylediklerini düşündüm. Onları salonda hayal ettim
yanımda kızım yattığı halde. Tahir onu
domaltmış ve arkasına geçmiş sikiyordu. Emine'nin
karnı biraz büyümüştü, vücudu aldığı kilolarla
şişmiş, memeleri de büyümüştü. Tahir amına kökledikçe
kalçaları titriyordu. Emine'nin şişen ama gençliğinden
kaynaklı sert ve taş gibi olan memeleri sağa sola oynuyordu
durmadan. Sağ elimi yorganın altına sokup amımı
geceliğimin üstünden okşamaya başladım. Kızım
derin bir uykudaydı.
Hayalimde Tahir
Emine'ye kökledikçe kalçaları kasılıp sertleşiyordu. Güçlü
kollarıyla belinden kavramıştı onu. Kenetlenmiş
haldeydiler, o nedenle yarağını görmüyordum. Çıplak ve
güçlü vücudu tam karşımdaydı, onlar sikişirken ben
onları izliyordum. Parmaklarımın hareketleri
hızlanmış, dudaklarımı emiyordum.
Aldığım zevkle gözlerim açık halde başımı
çeviriyordum hafif hafif. Tıpkı kocamla çocuklarımızın
duymaması için sessizce sikiştiğimiz gecelerdeki gibiydim.
Yatağın gıcırtısına engel olmak için yerde
sikişirdik kocamla. Kalın bir yorgan ya da battaniyeyi yere serer ve
üzerinde yapardık.
Tarifsiz bir zevk
dalgası tüm vücudumu sararken kasıldım,
kasıklarımı sıkıyordum. Sağ elimin
parmakları mengeneye sıkışmış gibiydi.
Dizlerimden büktüğüm bacaklarımı kendime çekmek istiyor ama
kızım uyanır diye korktuğum için yapamıyordum. Kendime
geldiğimde geceliğimdeki ıslaklığı fark ettim.
Amım yaşadığım yoğun zevkin etkisiyle epeyce
sulanmış, külotumu ve geceliğimi ıslatmıştı...
O gece
uyuyamadım. Sabah çocuklarım gittikten sonra kalktım yataktan.
Tıpkı bir erkeğin külotuna boşalması gibiydi durumum.
Amımın bu kadar ıslanmış olmasına
şaşırdım. Hemen banyoya koşup yıkandım.
Çıkınca tövbe ettim, ama işe yaramayacağını
biliyordum...
[Rabia]
|