Arkadaşımın Karısına Hülle! (2) (Sinan 42 Y., İstanbul)
Bir süre sessizce
oturduk. Ne diyeceğimi bilmiyordum çünkü. Huriye'nin bu hali karşısında
heyecanlanmıştım. Kelimeler aklımda oluşuyor ama
dudaklarımın ucuna geldiğinde kayboluyordu. En fazla 22-23
yaşında gösteriyordu Huriye. Büyük kahverengi parlak gözlerini yere
dikmiş, ellerini dizlerinin üzerinde birleştirmişti. Onun da en az benim kadar heyecanlı olduğu anlaşılıyordu.
Artık sizli bizli konuşmanın gereği yoktu. "Şey,
karnın aç mı? Bir şey yemek içmek ister misin?" diye sordum.
"Yok, teşekkür ederim, Allah razı olsun!" dedi başını
kaldırmadan.
Bir Şeyhin
kızıydı. Ağırbaşlı, oturaklı birine
benziyordu, ama gençliğinin verdiği dik başlılığa
da sahip gibiydi. Yaşadığı hayat, yetişme tarzı
göz önüne alındığında bakımlı bir
kadındı. Kalın siyah kaşları özenle
alınmıştı, kirpiklerine rimel sürülmüş gibiydi, yanaklarında da hafif bir makyaj vardı, çıplak beyaz
kollarında tüyden kıldan eser yoktu. Ayağındaki siyah file
çoraplarsa işin başka bir boyutuydu. Sokaklarda her gün daha sık
görmeye başladığım modern türbanlı genç kadınlar,
kızlar gibiydi. 10 yıl evli kaldığım eski karım
başı açık, modern bir kadındı ancak Huriye'nin şu
hali kadar bakımlı olduğunu nadiren görmüştüm.
Derin bir nefes
alıp verdim. Meselenin ne olduğu belliydi. Gerdeğe girecektik,
ancak bunun nasıl yapılacağını bilmiyordum. Huriye
gibi Şeyh kızıyla gerdeğe girmeden önce yapılması gerekenler vardı muhakkak. Öyle elinden tutup da yatağa
götürebileceğim bir kadın değildi. "Ne olacak şimdi?" diye
sorduğumda, başparmaklarını çevirip durdu. "Allah
nasıl istiyorsa öyle olacak!" dedi fısıltılı bir
sesle. "Şey, yok yani, bunun bir yolu yordamı var mı?" diye
sordum. "Kusura bakma, ben bu konularda biraz cahilim!" dedim devamında.
O zaman gerdek
öncesi yapılması gereken birkaç şey olduğunu söyledi
başını kaldırmadan. Karı koca olarak önce birlikte
gerdek namazı kılmamız gerektiğini, ardından da birkaç
dua okumamız lazım olduğunu söyledi. Bunların ardından da kendisi yatak odasına geçip hazırlanacak, ben ondan sonra odaya
girecektim. "Tamam!" dedim. Ben abdest alırken o da namaz elbisesini
giyinip örtündü. Birlikte salonda namaz kılıp dualarımızı
ettik. Saat 18:00 olmuştu. Artık gerdek önünde engel
kalmamıştı.
Huriye yatak
odasına geçip kapıyı kapattı. Bense salonda bekledim 10-15
dakika kadar. Heyecandan içim içimi yiyordu. Karımdan
boşandıktan sonra iki kadınla ilişkim olmuştu ancak
bunlar kısa süreliydi. İçinde cinsellik olmayan duygusal ilişkilerdi. Cinselliği evime çağırdığım eskortlarla yaşamıştım. Paramın yettiği ölçüde
birkaç ayda
bir yaşadığım bir olaydı onlar da.
Pencereyi açıp birkaç derin nefes alıp verdim. Akşamüstünün
serin havasıyla doldurdum ciğerlerimi. Pencereyi kapatıp
perdeleri çektim. Gerdek öncesi tuvalete geçip çişimi yaptım.
Heyecanım yarağıma da yansımıştı. Daha
şimdiden sertleşmişti.
Elimi yüzümü
yıkayıp yatak odasının kapısına
tıkladım ve "Girebilir miyim?" diye sordum yavaşça. Huriye'nin
fısıltılı, "Evet!" sözü üzerine kapıyı açıp
girdim içeri. Bekar yaşadığım için en ucuzundan iki
kişilik bir bazayla yatak almıştım. Huriye yataktaydı, iki kişilik kalın battaniyenin altına girmiş, battaniyeyi
çenesine kadar çekmişti. Elleri ve kolları battaniyenin altında
kalmış, sadece kafası görünüyordu. İnce perdeler çekiliydi.
Hava henüz tam kararmadığından bir de karşı
dairelerden ve site bahçesindeki lambalardan yansıyan ışık
nedeniyle yatak odasının içi loş bir şekilde
aydınlıktı.
Soyunmaya
başlarken Huriye başını diğer yana çevirdi. Heyecandan
yerimde duramıyordum. Son olarak külotumu da indirip battaniyeyi
kaldırıp girdim yatağa. Sırtüstü uzanıp birkaç saniye
öylece kaldım, tavandaki lambayı seyrettim. Huriye aynı
şekilde duruyordu, ölü gibi yatıyordu. Soluma döndüm daha sonra. Battaniyeyi yavaşça çektim aşağı doğru.
Yutkunmalarım arasında nefes alışverişim ve kalp
atışlarım hızlanmıştı. Huriye
kırmızı, saten bir gecelik giymişti. Geceliğin
kalın askıları ve göbeğinin üstüne kadar gelen
kısmı dantelliydi. Dantelin ince dokusunun altından
şişkin ve birbirinden ayrık duran memelerinin üstü ve pembe
minik uçları görünüyordu.
Manzara
karşısında yarağım daha da sertleşirken, "Şimdi
ne yapmam lazım, herhangi bir şekli, yolu var mı?" diye sordum.
Fısıldayarak, "Yok, bundan sonra nasıl istersen öyle
yapabilirsin!" dedi. Böyle söyleyince yavaşça, nazik olmaya
çalışarak kalın pembe dudaklarından öptüm. Dudakları titredi, ne yapacağını bilemez gibiydi. "Serbest bırak
dudaklarını!" dediğimde hafifçe araladı onları. Önce
üst dudağını emdim uzun uzun. Ellerimi işin içine
katmamıştım henüz, en az Huriye kadar heyecanlıydım
çünkü. Yeni milli olacak bir delikanlı gibiydim.
Sıra alt
dudağına geldiğinde işin içine sağ elimi kattım
ve kaygan saten geceliğin üstünden karnını okşadım.
Kavisli ve hafif şişkin göbeğini nazikçe okşarken alt dudağını emmeye başladım. Karşılık
vermiyordu Huriye. Sağ kolu vücuduma değiyordu, sol kolunu da
uzatmıştı yine aynı şekilde. Sevişme konusunda
deneyimli bir kadın değildi göründüğü kadarıyla. Ramiz gibi
bir adamla 5 yıl evli kalınca kadının deneyimli
olmasına da imkan yoktu.
Alt
dudağını emerken uzattığım dilimi aralık
ağzından içeri soktum. Öylece, karşılık vermeden
dururken, "Dilini uzat!" dedim. Uzattığı ıslak pembe
dilinin ucuna dilimi değdirdiğimde irkildi. Ancak dilini çekmeyip öyle tutmaya devam etti. Kahverengi gözlerini gözlerime dikmiş, beni
dikkatle izliyor, takip ediyordu. Dilimi bir süre daha diline değdirdikten
sonra onu emmeye başladım. Pembe dilini emip vakumlarken sağ
elim de karnının üzerine daha büyük bir baskı yapmaya
başlamıştı. Genç ve taze bedenini elimin altında
hissettikçe dilini de daha büyük bir güçle emiyordum.
Nefessiz
kalır gibi olduğunda başımı kaldırdım.
Beyaz, ince burun delikleri genişleyip daralıyordu hızlı
hızlı. Yaşadığı heyecanla göğsü de inip
kalkıyordu. Saten geceliğin kalın dantelli
askılarını omuzlarından aşağı
kaydırdığımda Huriye'nin heyecanı daha da arttı. Aynı artış bende de vardı. Memeleri açığa
çıkmıştı. Yer çekimine meydan okuyan, zayıf bedenine
oranla şişkin memelerinin pembe uçlarını emmeye
başladığımda tüm vücudu gerildi. Elimin altındaki
karnının sertleştiğini hissettim. Sertleşme bende de
olmuştu, ama karnım değil yarağımdı
sertleşen. Demir gibiydi. Huriye'nin sağ kalçasına
değiyordu kafası. Onu bu kadar geren şeylerden biri de buydu.
Meme
uçlarını emerken sağ elim aşağılara kaydı
yavaşça. Saten gecelik kalçalarına kadar geliyordu. Geceliğin
kumaşını aşan elim beyaz kalçasına
ulaştığında Huriye ikinci bir gerilim daha
yaşadı. Memeleri vücudunun gerilimlerinden payını
alıyor ve tüm sertliğine rağmen titriyordu sütlaç gibi.
Kalçaları pürüzsüz, kaymak gibi kaygandı. Böylesine kapalı,
izole ve dinin emirleri altındaki bir kadın için fazlasıyla
bakımlı bir kadındı Huriye. Belki de bugün ne olacağını
bildiği için böyle bakım yapmıştı vücuduna. O da
olabilirdi. Çünkü şu yaşadığım durum benim için büyük
bir sürpriz iken, kendisinin her şeyden haberi vardı, olacakları
biliyordu.
Dolgun beyaz
kalçasında fazla tutmadım elimi. Çünkü asıl hazine biraz daha
yukarıda, kasıklarının arasındaydı. Geceliği gibi külotu da kırmızı ve satendi. Elim
kasıklarının arasına ulaştığında
bacaklarını kastı ve sıktı. "Rahat ol, korkma!" dedim
sakinleştirmeye çalışarak. 5 yıl evli kalmış bir
kadındı, ama halen erkeğine kendini teslim etme konusunda
korkuları, çekinceleri vardı.
Kenarları
ince saten külotu nazikçe sıyırdım aşağı. Sol
bacağını hafifçe çekip kaldırırken diğer yandan
da tutup çektim. Külotunu ayaklarından çıkarıp yere
attığımda Huriye'nin gözleri daha da büyümüş, endişeli ve meraklı bakışları üzerimde geziniyordu. Yeniden alt
dudağını emmeye başladığımda bu kez daha
sakindi. Hatta dilini kendisi uzattı emmem için. Pembe dilini emerken sağ elim memelerinde geziniyordu. Her bir memesi avucumu dolduran bir ayva misali
büyük ve sertti. Minik uçlarını parmaklarımın arasında
sıkarken, "Sen de yap!" diyerek dilimi uzattım.
Huriye
dudaklarını araladı ve uzattığım dilimi emmeye
başladı. O ana dek hareketsiz kalan sol kolunu da saçıma
attı bu sırada. Ağarmaya başlamış saçlarımı
nazikçe okşarken dilimi iştahla emiyordu. Dilimi
ağzının içine almış vakumlarken sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Kalkan yarağım kalçasına değerken
sağ elinin kafasına dokunduğunu hissettim o sıra. Sadece
sol elini değil sağ elini de kullanmaya başlamıştı.
Üstündeki ölü toprağını yavaş yavaş üstünden atmaya
başlamıştı Huriye. Battaniyeyi biraz daha çekip ayak
uçlarımıza indirdim. Merkezi sistem olduğundan evin içi sıcaktı,
serin sonbahar akşamında üşümemiz mümkün değildi evin
içinde.
Huriye'nin
sağ eli artık yarağımın kafasından gövdesine
kaymış, onu okşuyor, bir yandan da ağzındaki dilimi
iştahla emmeye devam ediyordu. Sağ elim memelerinden
aşağıya, amına kaydı. Yarağımı
okşamalarına karşılık vermem gerektiğinden
sıra bendeydi. Am dudaklarını araladım parmaklarımla. Kasıkları ve amı da tıpkı kolları ve
bacakları gibi temiz, tüysüz ve kılsızdı. Amının
üzerinde gezdirdiğim elime amının ıslaklığı geliyordu.
Amının ne çok ince ne çok kalın meme uçları gibi pembe
dudaklarını okşadıkça Huriye'den sesler gelir oldu. Minik,
fısıltılı ve sıcak inlemelerdi bunlar.
Ağzındaki
dilimi serbest bıraktığında başımı
kaldırdım ve yeniden memelerini emmeye, uçlarını
ısırıp yalamaya başladım. Ağzımı
dolduran memelerini tıpkı dudakları gibi vakumlarken dilimi uçlarında gezdirmemden çok hoşlandı. Zevkli iniltiler
eşliğinde kasıklarını sıkıp duruyordu,
gözlerini kapatmıştı. Göğsü aldığı güçlü
nefeslerle bir kalkıp bir inerken memelerinin titreyişleri devam
ediyordu. Sağ eli halen yarağımdaydı, ancak şimdi onu
okşamıyor sıkı sıkı tutuyordu. Yeni gelinin
yarağı sıkı sıkı tutması lafı gerçek
olmuştu. Gerçi Huriye ilk defa gelin olmuyordu, ama bu gece benim gelinim
olmuştu.
Artık ön
sevişme faslını bitirip sikişme faslına geçmemiz
gerektiğine karar verdim. Biraz daha sabredecek gücüm ve sabrım
kalmamıştı. Böyle taze ve diri bir güzelliğin içine girmek, yeniden hayat bulmak, onun enerjisini almak istiyordum. Yavaşça
doğrulup kalktım ve bacaklarının arasına
yerleştim. Dizlerimin üstünde olduğumdan kalkık
yarağım önümde sallanıyordu. Az önce görmeden tutup
okşadığı yarağım şimdi
karşısındaydı. Huriye'nin gözleri oraya kaymışken
ben de geceliğini beline çekip okşadığım amına
baktım birkaç saniye boyunca. Sanki daha önce hiç sikilmemiş, ilk
defa bu gece yarak yiyecek bir am vardı karşımda.
3 aylık bir
evlilik olacaktı bu, o nedenle korunmamız gerekiyordu. Yataktan
kalktım, çekmecede eve çağırdığım eskortlar için
aldığım kondom paketi duruyordu. Huriye elimdeki kondom kutusunu görünce, "O ne, ne yapıyorsun?" diye sordu fısıltıyla.
"Kondom takacağım, korunmak için!" dediğimde birden
hareketlendi. "Korunmak mı, neden?" diye sordu. Ona bu evliliğin
gerçek bir evlilik olsa bile 3 ay süreceğini, benden hamile kalmaması
gerektiğini söylediğimde dizlerinin üzerinde doğruldu yatakta.
"Babam seninle
konuşmadı mı?" diye sordu heyecanla. "Konuştu, neden?" diye
sordum. "Bu gerçek bir evlilik, biz artık karı kocayız. Neden
korunmak istiyorsun anlamıyorum. Hem bu günah olan bir şey, böyle bir şey yapamazsın!" dedi. Yeni bir sürpriz karşıma
çıkmıştı. "Nasıl yani, benden hamile kalırsan ne olacak, 3 ay sonra boşanacağız zaten?" dediğimde, "İlla
boşanacağız diye bir şey yok. Hamile kalırsam
doğuracağım!" dedi. "Nasıl ya, sen yeniden Ramiz'le
evlenmeyecek misin?" diye sordum. Durum garip bir hal almaya
başlamıştı çünkü.
"Hamile
kalırsam neden senden boşanıp onunla evleneyim? Senin
çocuğuna babalık yapacak değil ya, hem ben de bunu istemem,
babam da izin vermez zaten. Eğer hamile kalmazsam 3 ay sonra
boşanırız, o zaman onunla evlenebilirim. Ama bu 3 ay boyunca benimle korunmadan ilişkiye girmen gerekiyor. Gerçek bir evlilik neyi
gerektiriyorsa onu yapmalısın, bu şekilde korunarak evlilik
yeminini çiğnemiş oluyorsun. Hem de bana kocalık vazifeni
yapmamış oluyorsun, ben bunu kabul edemem. Benimle korunmadan
ilişkiye girmen gerekiyor!" dedi yanıt olarak.
Elimde duran
açmama fırsat kalmayan kondom kutusunu yerine koydum. Kafam
karışmıştı. 3 ay boyunca evli kalmak iyiydi, hoştu, ama o süre boyunca Huriye'yi korunmadan sikmem gerektiğini
bilmiyordum. Bu işleri değiştiriyordu. Bu noktaya geldikten
sonra durabilecek iradeye de sahip değildim.
"Ya bu nasıl
Hülle, anlamadım. Bir işe girdim ama çıkamıyorum!"
dediğimde, "Bu senin duyduğun yalancı günah olan hüllelerden
değil. Meşrudur, doğrusu da budur zaten. Biz karı
kocayız artık. 3 ay sonra senden boşanıp Ramiz'le evlenebilmem için benimle ilişkiye girmen gerekiyor. İlişkiye
girmezsen senden boşanıp onunla evlenemem. Ama benimle de korunmadan
birlikte olmalısın!" dedi. "Hamile kalmandan korkuyorum!"
dediğimdeyse, "Ne güzel işte, Allah bize bir evlat vermiş
olacak, bunun nesinden korkuyorsun?" dedi karşılık olarak.
"Bak, ben 42
yaşındayım, 2 çocuğum var. Hayatımda yeni bir çocuk
planlamadım, düşünmedim. Bu saatten sonra da istemiyorum.
Anladın mı? Ramiz beni bir işe soktu ama çıkamıyorum.
Daha senin kim olduğunu bile bilmiyorum. Yarın öbür gün hamile kalırsan ne olacak? Nasıl olacak?" dediğimde sustu bir süre.
Sonrasında, "Babam 65 yaşında dördüncü annemden çocuk sahibi
oldu. Hiçbir zaman da senin gibi düşünüp konuşmadı. Ben Ramiz'i evlenmeden önce ne kadar tanıdım sanıyorsun ki? Babam bana
onunla evleneceğimi söyledi ben de evlendim. Şimdi de seninle
evlenmem gerektiğini söyledi seninle evlendim. Bunun neresi tuhaf geliyor
sana. Evliliği ayakta tutan çocuktur, çocuk yapmayacaksan niye
evleniyorsun ki?" deyince susma sırası bana geldi.
Kalkık
yarağım çoktan inmişti. Hızlı ve güzel başlayan
sevişmemiz ateşli bir sikişme ile devam edecekken,
hayatımı 180 derece değiştirecek konuşmalar içine girmiştim. Saat ilerlemiş, dışarının
karanlığı artmıştı. Oda da daha karanlık bir
hale gelmişti.
Yandaki banyonun
lambasını yakıp içeriye biraz ışık
vurmasını sağladım. Huriye saçlarını
açmamıştı. Karnına kaymıştı saten
geceliğinin askıları ve çıplak diri memeleri net olarak karşımdaydı. Pamuk gibi beyaz tenini görmek beni yeniden
heyecanlandırsa da Huriye pek de benim gibi değildi. Gözlerinde bana
karşı duyduğu belki öfke değil ama tepkiyi fark ettim.
Ayakta çırılçıplak bir halde duruyordum.
"Ramiz'le niye
çocuğunuz olmadı peki?" diye sordum. Ramiz sorunun kimde olduğunu
söylememişti. Belki de problem Huriye'deydi. Eğer öyleyse korkmama da
gerek olmayacaktı. Korunmadan siksem bile hamile kalamazdı. Huriye
sorum karşısında önce başını öne eğdi. Saten geceliğin karnına kayan askılarını omuzlarına
attı. Gözlerini kaçırırken, "Cevap versene, niye çocuğunuz
olmadı?" diye tekrar sordum. Belki de sorun kendisindeydi ve bunu
söylemeye çekiniyor, utanıyordu. Ancak verdiği cevap
karşısında neye uğradığımı
şaşırdım.
"Ramiz erkeklik
yönünden zayıf bir adamdı. Çocuğumuz da bu yüzden olmadı.
Babam onu pek çok defa okuyup üfledi ama fayda etmedi. Doktorlara da gitmek
istemedi. 5 yıl evli kaldık, ama bir kere bile ilişkiye girmedik!" dediğinde ağzım açık kaldı. "Yani, sen halen bakire
misin?" diye sorduğumda gözleri nemlenip dudakları titredi ve zar zor
duyulan bir sesle, "Evet!" dedi...
[Sinan]
|