|
Üniversitede Hocama Yavşadım ve Yarağı Yedim! (Melek 24 Y., İstanbul)
Herkese selamlar,
ismim Melek, 24 yaşındayım, İstanbul'da yaşıyorum
ve içmimarlık yapıyorum. Anlatacağım olay üniversite ilk
sınıfa yeni başladığım dönemde oldu. Zengin bir
ailenin kızıyım, maddi yönden hiçbir sıkıntı
yaşamadım. Fiziksel yönden kendimi tatmin eden güzelliğe sahip, alımlı
bir kadınım. Üniversiteye
başlayınca, yurtlarda rezil olmayayım diye ailem bana lüks bir
semtte stüdyo tipi bir daire satın almıştı. Hayatım
çok güzel yolunda gidiyordu. Okulum, evim ve düzenli ilişki
yaşadığım sevgilim (Olcay) vardı.
İlk
sınıfta tasarım üzerine eğitim alıyorduk. Erhan
hocamız son derece yakışıklıydı. Açıkcası
ondan etkilenmiştim, fakat ben onu etkileyebildim mi anlamıyordum.
Erhan hoca dersi anlatırken bazen öylesine göz teması kuruyordu
benimle, fakat yine de üstüne düşmek istemedim. Aslında halimden
memnundum, çünkü Olcay'la birbirimizi her yönden tatmin ediyorduk. Eğer
hayatınızda, sizi seven, sizen önem veren, dünyanın neresine
giderse gitsin size sadık olan biri varsa, siz de ona sadık
olmalısınız. Olcay'ı aldatmak bir tarafa, hani onsuz uyumak
bile inanın aklımdan geçmezdi. Fakat Şeytan dürtüyor işte
:)
Ders bitiminde
Erhan hoca bizlere, "Üst sınıfların projelerini incelemek
isteyenler kalabilir!" demişti. Ben de merak ettim kaldım. Fakat
o gün hava çok kötüydü. O yüzden benle beraber incelemeye kalanlar, ben bir ara
lavaboya gittiğimde, trafiğe kalmamak için bana haber vermeden
çıkmışlar. Sınıfa döndüğümde birtek Erhan Hoca
vardı ve projeleri toplamaya çalışıyordu.
"Hayırdır hocam, arkadaşlar nereye kayboldu?" diye
sorduğumda, onların gittiklerini söyledi. Açıkcası
bozuldum. Giderken kimse bana haber verme inceliği göstermemişti.
Çantamı aldım çıkıyordum ki, Erhan Hoca, "Geç oldu, bu
saatte eve nasıl gideceksin?" diye sordu. "Otobüsle!"
deyince, "Bu saatte otobüslerde rezil olursun, ben arabamla
bırakırım seni evine!" dedi. (İşte şeytan
yine dürttü beni!) "Tamam, ama evime kadar götürmüşken birlikte bir
akşam yemeği yemeden bırakmam sizi!" dedim. "Sahi
mi?" dedi. "Evet, Çin yemeklerinden
hoşlanırmısınız?" dedim. "Pek değil..."
dedi. "Size lezzetli bir Çin eriştesi hazırlamak isterim!"
dedim. "Madem yemeği sen kendin yapacaksın, tamam ozaman!"
dedi.
Yolda hocamla
sohbet fırsatımız olmadı, zira arabaya biner binmez
kızkardeşim İlayda telefon etti. Okulda bazı sorunlar
yaşadığını anlatıyordu. Telefonu
kapattığımızda evime varmıştık zaten.
Durumdan dolayı hocamdan özür diledim. Evime girdik. (Şeytan yine
dürttü!) Hemen loş bir ışık ayarlayıp, mumları
yaktım. O ara da Erhan hoca evimi inceliyordu. "Kendi evin mi?
Kirası bile çoktur..." falan dedi. Yorum yapmadım. Para bahsi
açılınca hoşuma gitmiyor, bu yüzden sadece gülümsedim ve
"Hemen üstümü değiştirip geliyorum hocam!" dedim. Odama
gittiğimde Şeytan yine dürttü, iç çamaşırıma dek
hepsini değiştirdim. İçime dantelli siyah
çamaşırlarımı giyip, üzerime koyu yeşil uzun bir
elbise giydim. Saçlarımı açtım. Hafif bir makyaj yaptım.
Salona girdiğimde Erhan hoca baştan aşağı süzdü beni.
Gülümsedim. Mutfağa geçtik, sohbete kaldığımız yerden
devam ettik...
Nereli
olduğumu, nelerden hoşlandığımı, neden böyle bir
bölüm seçtiğimi, alakalı alakasız bir yığın soru
soruyordu. Ben de hepsini itinayla cevaplıyordum. Salata kabına
uzandım. Erhan hoca yardım etmek için arkamdan
uzandığında kalçalarımda bir sertlik hissettim. Tepki
vermedim. Yemeği karıştırırken arkamda tekrar böyle
bir sertliği hissedince gülümseyerek ona doğru döndüm. Bir anda
dudaklarıma yapıştı. Heycanla öpüşmekten, yatakodama
gittiğimizin bile farkında değildim. Yatakodama gidene kadar
soyunmuştuk bile, üzerimde sadece külodum, onunsa Boxeri
kalmıştı. Beni yatağıma yatırıp, bacaklarımı
aralamış, amımı külodumun kenarından emmeye
başlamıştı. Zevkten çıldırmak üzereydim,
inliyordum, "Sik beni artık lütfen!" diye. "Hemen olmaz
öyle!" diyerek Boxerini indirdi, yarrağını ağzıma
verdi. Kendime inanamıyordum, hayat kadınlarından
farksızdı halim, taşaklarına kadar emiyordum
yarağını, hemde deli gibi!
Sonra ayağa
kaldırdı beni, külodumu çıkardı, beni kucağına
alarak sırtımı duvara dayadı. Kollarımı boynuna
doladım. Yarağını amıma soktuğunda amım
parçalanıyordu sanki. O anda tırnaklarımı sırtına
geçirdiğimin bile farkında değildim. Amıma sert sert sokup
çıkarırken o kadar canım yanıyordu ki,
"Yavaş!" diye bağırmaya başladım.
Bağırmam onu çıldırtmıştı, amımdan
çıktı ve beni kucağından indirdi yere. Yüzüm duvara gelecek
şekilde beni döndürüp, kollarımı arkaya kıvırdı.
Bir eliyle iki elimi arkamda çapraz tutup, beni duvara bastırdı.
Göğüslerim ve yüzüm duvara yapışmıştı.
Sandalyenin üzerinde bornozum duruyordu, bornozun kuşağıyla
ellerimi arkadan bağlayıp beni yatağa yüzüstü fırlattı.
Korkudan ağlamaya başlamıştım, "Yapma ne olur! Ne
yapıyorsun, delirdin mi? Lütfen çöz ellerimi!" diye
yalvarıyordum. Ama dinleyen kim? Çekmeceleri
karıştırıp fularlarımdan birini buldu ve
ağzımı da bağladı...
Kasıklarımın
altına yastık koyup kalçalarımı yükselttikten sonra
yarağını amıma soktu ve haşince sikmeye
başladı. İsteyerek yaptığım sikiş resmen
tecavüze dönüşmüştü. En kötüsü de, Erhan hoca beni zorla sikerken,
Etajerin üstünde sevgilim Olcay'la fotoğrafımız gözümün
önündeydi. Kafam allak bullaktı, acaip bir ruh hali içerisindeydim. Tamam,
Erhan hoca şimdi beni zorla sikiyordu, ama bunda benim de suçum
vardı, ona yavşamasaydım, Şeytana uyup onu evime davet
etmeseydim, bunların hiçbiri başıma gelmeyecekti. Kendim
istemiştim bunu, sonucuna katlanmaktan da başka yapacak birşeyim
yoktu. İşin en ilgiç tarafı ise, bir süre sonra ben de zevk
almaya başladım bu zoraki sikişten. Zevkten inleyerek
kıvranıyordum altında...
Sonra götümü
parmaklamaya başladı. Niyetini anlamıştım. Götüm halen
bakireydi ve ben götten sikişmek asla istemiyordum.
Yarağını amımdan çıkarıp götüme dayadığında,
artık büzüğümü nasıl bir güçle kastıysam, sokamadı
götüme ve vazgeçti. Tekrar amıma girip sikmeye devam etti ve sonunda
bağıra bağıra amıma boşaldı. İçimde bir
süre daha kalıp çıktı. Sonra, önce ellerimi çözdü, ardından
da ağzımdaki fuları. Dönüp, buna, "Hayvan!" diye
bağırarak okkalı bir tokat yapıştırdım. O da
bana öyle bir tokat yapıştırdı ki, tek
hatırladığım tokadın şiddetiye kafamın
yatağın başlığına çarptığı ve
gözlerimin karardığı idi. Bayılmışım...
Nekadar
baygın kaldım hatırlamıyorum, ayıldığımda
dudağımın kenarından kan tadı geliyordu
ağzıma. Erhan hoca yanımda uyuyordu. Yataktan zor bela
kalktım, banyoya gittim, elimi yüzümü yıkadım. Aynaya
baktığımda halim içler acısıydı. Ağlamaktan
gözlerim şişmiş, yüzümde yediğim tokadın izi,
dudağımın kenarı patlamış, saçlar darma
dağınık. Tekrar ağlayacak dermanım bile yoktu...
Su içmek için
mutfağa giderken telefonumun yanıp sönen
ışığına takıldı gözüm. Tam 29
çağrı vardı, hepsi Olcay'dan idi. (Olcay işi nedeniyle
Amerika'da idi). İçim sızladı. Saate baktım. Henüz orada o
kadar geç olmadığını bildiğim için Olcay'a telefon
ettim. Olcay telefonu açar açmaz bana, "Nerdesin sen? Niye cevap
vermiyorsun telefonlarıma? Delirtmek mi istiyorsun beni?" diye sorular
sormaya başladı. Özür diledim, içtiğim alerji
haplarının etkisi ile uyuya kaldığımı söyledim.
Bu arada Erhan
hoca uyanmış ve yanıma gelmişti, ben telefonla
konuşurken, ensemi boynumu öpüyordu. İttirdim yapma gibisinden, o da
telefonu işaret edince, çaresiz öpmesine ses çıkaramadım.
Olcay'la konuşmam bitince, Erhan hoca, "Bu kadar hırçın
olma güzelim! Bundan sonra dediklerime ve isteklerime uymak zorundasın,
aksi takdirde çok zarar göreceksin, buna garanti veriyorum!" dedi.
Beynimden vurulmuşa döndüm, "Ne demek istiyorsun sen?" dedim.
Sadece, "Dediğim duydun!" dedi pis pis sırıtarak.
Buna, "Hayvan, siktir ol git, çık evimden!" diye
bağırdım. "Dediğimi ciddiye al güzelim!" diyerek
gitti.
Korkumdan 1 hafta
okula gitmedim. Çarşamba günü sabahı evime kurye ile, bir buket
çiçekle birlikte bir minik bir zarf geldi. Erhan hoca göndermişti. Zarf
biraz ağırdı. Hemen açtım, içinden bir Flash bellek ve bir
kağıt çıktı. Kağıtta, "Bu akşam
20:00'de evde ol!" yazıyordu. Telaşla Flash belleği
bilgisayarıma taktım, ama gördüklerim karşısında
resmen yıkıldım. O gece ben bayılınca, cep telefonuyla
bir sürü fotoğrafımı çekmiş. Ben baygınken bile
sikmiş beni hayvan!
Dediğini
yapmaktan başka bir çarem yoktu, zira o resimlerin internette
yayınlanması, tanıdıklarıma yollanması veya
okuldaki arkadaşlarımın, sevgilim Olcay'ın eline geçmesi
halinde kimsenin yüzüne bakamazdım birdaha. Erhan hoca akşam
dediği saate geldi. Fakat o akşam Olcay da Türkiye'ye dönecekti.
Erhan hocaya durumu anlatıp, gitmesini söyledim. Erhan hoca da
yanağımdan makas alıp, "Tamam güzelim, bu
akşamlık böyle olsun, ama unutma, kaçarın yok artık!"
dedi. O anda elime ne geçtiyse fırlatmaya başladım. Hemen
ellerimi tutup beni sakinleştirmeye çalıştı.
İttiriyordum, "Defol git evimden!" diye bağırıyordum.
Ama gücüm yetmiyordu. Sonuçta karşımda, 1.90 boyunda, güçlü bir adam
vardı. Erhan hoca bana Cuma gününe dek mühlet verdiğini, eğer
dediklerini kabul etmezsem beni rezil edeceğini söyledi. Sadece,
"Tamam!" diyebildim. Bir hışımla kapıyı
çarparak çıktı gitti. Ardından ben de Olcay'ı
karşılamaya Havaalanına gittim.
Havaalanından
dönerken önce dışarda yemek yedik, sonra evime geldik. Eve girer
girmez Olcay, "Meleğim seni çok özledim, bu gece hasretimizi
giderelim, annemlere yarın giderim!" dedi. Olcay ailesiyle
yaşıyordu, ama haftada bir iki gece bende kalıyordu. Koridorda
beni soymaya başladı. Ben de onun kemerini çözdüm, pantolonunu
çıkardıktan sonra, Kravatından çekip yatakodama götürdüm. O
benim sütyenimi külodumu çıkardı. Ben de onun Kravatını ve
gömleğini çıkardım, sonra da Boxerini indirdim. Ok gibi fırlamıştı
yarrağı. Ağzıma aldım hemen, emmeye
başladım. Saçlarımdan tutup bastırıyordu. İlk
postasını ağzıma boşalacak sandım, ama beni
yatağa yatırıp direk amıma geçirdi. Olcay beni sikerken,
Erhan hocanın geçen haftaki tecavüzü aklımdan çıkmıyordu
hiç. Duygu ve düşüncelerim birbirine karışıyordu,
aldığım zevk bir yandan, utanç, pişmanlık, korku,
telaş... Gece boyunca Olcay'a birşey belli etmemeye
çalıştım.
Sabah
uyandığımda Olcay'ın başucumdaki notunu okudum:
"Aşkım toplantı için erken çıkmalıydım, seni
uyandırmaya kıyamadım. Seni seviyorum. Günün aydın
olsun!" diye yazmıştı. Evet, günüm aydın
olmalıydı, bunu için Erhan hocanın tehditlerine boyun
eğmeyecektim. Korkumu yenip, okula gitmeye karar verdim. Hemen banyoya
girdim, duş aldım. Saçlarımı kuruttum. Beni en
alımlı gösteren gömleklerimden birini giyip, makyajımı
yaptıktan sonra aynada kendime baktım. Fazla mı yeşil
olmuşum ne? Gözler yeşil, gömlek yeşil. Aman boşver deyip
çantamı alıp çıktım evden. İlk ders Erhan hocanın
dersiydi ve ben epey geç kalmıştım. Dersin ortasında
sınıfa dalınca, tüm dikkatler üzerime çekildi. O da
yetmiyormuş gibi giydiğim topuklulardan çıkan ses hepten sinir
bozucuydu.
Ders boyunca Erhan
hocanın hiç suratına bakmadım. Ders bitip sınıftan
çıktığımda, 5 dakika sonra telefonuma
tanımadığım bir numaradan mesaj geldi, "Odama
bekliyorum!" diye. "Kimsin?" diye mesaj attım. "Kim
olabilirim sence, gerizekalı!" diye cevap geldi. Erhan hocaydı
bu. Daha sikiştiğim adamın numarasını bilmiyordum. Her
neyse, gittim odasına, "Ne var? Ne istiyorsun?" dedim.
"Akşam seninle yemeğe çıkmak istiyorum!" deyince, ona,
"Olcay geldi, bunu sen de biliyorsun! Yemeğe falan
çıkamam!" dedim. "Öyle mi? Sen bilirsin!" deyip gözlerime
sinirli sinirli bakınca, korkmadım desem yalan olur. O korkuyla,
"Tamam tamam, akşam 20:00 gibi bana gel!" dedim. "Hah
şöyle, bak nasılda yola geliyorsun!" diyerek götümü
avuçladı. Elini ittirip odasından çıktım. Bu akşam
Olcay'a ne mazeret uyduracağımı düşünüyordum...
Akşam Olcay
eve geldiğinde kapıda karşıladım onu. Koridorda beni
soymuş, memelerimi ağzına almış, sertleşen
memeuçlarımı ısırıyordu. İnlemelerim koridorda
yankılanıyordu. Beni Portmantoya doğru domaltıp amıma
girdi. Aklım o kadar karışıktı ki,
aldığımın zevkin bile tadını
çıkaramıyordum. Buna rağmen 2 kez üstüste orgazm oldum.
Aslında hiçbirşey düşünmeden, sadece sikilmek istiyordum.
Sabahlara kadar defalarca sikilmek, inim inim inletilmek! Evet, tek kelimeyle
istediğim buydu, sikilmek! Ama Erhan hocanın bu akşam gelecek
olması gerçeğiyle kendimi toparladım. Olcay'ı biran önce
evden göndermem lazımdı.
Olcay da
boşalıp, "Hadi meleğim duş alalım, sonra yatakta
devam ederiz, seni sabaha kadar sikmek istiyorum!" deyince,
"Aşkım yaa, Final haftası başladı. Yarın çok
önemli sınavım var. Bu gece köpek gibi ders çalışmam
lazım!" dedim. "Tamam meleğim, sen sınavlarına
çalış, ben de birkaç gün annemlerde kalırım, zaten
geldiğimden beri doğru dürüst eve uğramadım!" diyerek
dudaklarımdan öptü, temizlenip giyindi ve gitti. Olcay'a gerçekleri
anlatmadığım için içimde büyük bir huzursuzluk vardı. Yok
yok, bu böyle devam edemezdi, Olcay'a bunu yapmaya hakkım yoktu. Erhan
hoca geldiğinde benim Erhan hocayla ciddi anlamda konuşup, bu
işi bitirmem gerekiyordu. Temizlenip giyindim, hazırlandım ve
beklemeye başladım...
Saat tam 20:00'de
kapı çaldı, gelen Erhan hocaydı. Salona geçer geçmez direkt
konuya girdim, "Artık bu işi bitirsek iyi olacak!" dedim.
Ama Erhan hoca, "Sence mümkün mü? Ben sana aşık oldum Melek.
İlk kez bir kadın bana bu kadar zevk verdi. Bir ömür boyu benim olmanı
istiyorum!" dedi. Çok şaşırmıştım,
doğrusu böyle birşey hiç beklemiyordum ondan.
Şaşkınlığım geçince, "Ben senle olmak
istemiyorum ama! Ben Olcay'ı seviyorum!" dedim. Kızdı ilk
başta. Sonra, "Peki, ama unutma, bu kararından pişman
olursan bana dönebilirsin!" dedi ve gitti. Aslında Erhan hoca
Olcay'dan daha yakışıklıydı. Fakat ben Olcay'ı
seviyordum ve ona alışmıştım, emek vermiştik
ilişkimize...
Bu
konuşmayı takip eden 3 ay boyunca herşey yolunda gidiyordu, ta
ki Olcay arayıp, "Görüşmemiz gereken çok önemli bir konu
var!" deyip, beni okuldan almaya gelene kadar. Aklıma kötü kötü
şeyler gelmişti, Erhan hocanın birşeyler
karıştırdığını düşünerek, Olcayın
arabasına binip, korkuyla, "Neymiş bu önemli olan
şey?" diye sordum. Olcay, "Sana anlatmam gerekenler var,
birşey söylemeden beni dinle!" dedi. "Peki, dinliyorum?"
dedim. "Nazlı'yı biliyorsun..." diye anlatmaya
başladı. "Kuzenin Nazlı mı?" dedim. "Evet,
bak bu anlatacağım şey çok acı gelecek... İnan seni
incitmek te üzmek te aklıma gelmez, gelemez, ama bu iş bitmeli, sana
daha fazla yalan söylemek istemiyorum... Sen memleteke gittiğinde ben
Nazlı ile birlikte olmuştum, şimdi bir bebek bekliyor ve bu
bebeğin babası benim!" dedi. Yıkılmıştım,
bitmiştim ben. Olcay'ın sesi çınlıyordu
kulağımda, birşeyler anlatmaya devam ediyordu, ama ne
dediğini duymuyordum. Gözlerimden birer damla yaş geldi sadece ve
birşey demeden indim arabadan. Yürümeye başladım okula
doğru.
Çantamı
alıp çıktım okuldan. Ağlıyordum. O ara Erhan hocayla
gözgöze geldik, yanında Öğretim üyesi arkadaşları
olduğu için bakmakla yetindi. Sonra ben otobüs durağına giderken
arkamdan yetişti. Hemen bir taksi durdurdu, bindik. Şoföre sahile
gitmesini söyledi. Yol boyu sessizlikten sonra sahilde bir banka oturup konuşmaya
başladık. Tüm olanları anlattım. Beni dinledikten sonra,
"Evlen benimle!" dedi. "Hayır istemiyorum!" dedim.
"Neden? Benim de Olcay gibi seni aldatacağımdan mı
korkuyorsun?" dedi. Tartışmaya başladık. Elimi öyle
bir sıkıyordu ki, elim uyuşmaya başladı. Korkuyordum.
Elimi acıttığını söyledim. Elimi bırakınca
yola doğru fırladım, hemen bir taksi durdurdum. Ne yazık ki
yetişti arkamdan, o da bindi taksiye. Şöföre Boğazda bir otelin
ismini söyledi.
Taksi hareket
ettiğinde Erhan'a sordum, "Niye otele gidiyoruz, ne işimiz var
orda?" diye. Kısık sesle konuşuyordum, şöförün beni
ucuz bir fahişe sanmasından çekiniyordum. Erhan, "Bu geceyi
birkikte geçirelim, söz veriyorum, istemediğin hiçbirşey
yapmayacağım, yarın sabahtan sonra istemezsen birdaha seni
arayıp sormayacağım!" dedi. 10 dakika sonra dediği
otelin önündeydik. İçeri girdik. Çift kişilik bir oda istedi, Resepsiyona kimliklerimizi bırakıp,
anahtarı aldık, çıktık yukarı...
Odaya
girdiğimizde ilk önce banyoya girdim, ancak duş alırsam kendimi
öyle toparlayabilirdim. Duşumu alıp bornozla çıktım ve
yatağa uzandım. Erhan Minibardan Martini çıkarmış
içiyordu, "Bir yudumda sen al!" diyerek uzattı. İlk
başta tadı garip geldi, sonra biraz daha içince hoşuma gitti,
hepsini bitirdim. Fakat o üç yudumluk içki beni bir hoş etmişti.
Amım da yanıyor muydu ne? Amımın
sulandığını hissediyordum. Erhan'ın zaten
yarağı Boxerinde çadırı dikmişti. Yaşanan tüm
kötü şeyleri bu gece unutmak ve sikilmek istiyordum. Yarağını
Boxerinden çıkardım, deli gibi emmeye başladım. Fazla
beklemeden yarağının üstüne oturdum. Bu sefer daha kolay
almıştım amıma. Zıplıyordum. Erhan da alttan
yüklendikçe zevkten ölüyordum resmen. İnlemekten sesim
kısılmıştı...
O gece ve
devamındaki tüm geceler harika geçti ve geçiyor. Şimdi Erhan hocayla
evliyiz. 5 yaşında kızımız ve 3 yaşında ikiz
oğullarımız var. Olcay'a gelince, o günden sonra birdaha hiç
görüşmedik. Ara sıra arkadaşlardan haberini aldım. Onun da
bir kızı olmuş. Ve inanmayacaksınız belki ama,
kızına benim ismimi vermiş. Her neyse, artık evli ve mutlu bir
kadınım, hem de anneyim. Geçmişime dair bir özlemim yok. Erhan'la
aramızdaki yaş farkına rağmen gerçekten mutluyum. Yatakta
çok iyiyiz, gündelik hayatta da birbirimize alışmış bir
haldeyiz :)
[Melek]
|