Finlandiya'da Tanıdığım Olgun Lisa! (2) (Mert 28 Y., Helsinki / Finlandiya)
Lisa içeriye
gittiğinde ben de yatakta dinleniyor ve kendime gelmeye
çalışıyordum. Lisa'nın sözleri yavaş yavaş
beynimde yankılanmaya başladı, "Oğlum geldi."
demişti. Yatakta aniden doğruldum. Oğlunun geldiğini bu
kadar rahat söylemişti ve beni yatak odasında bırakıp
içeriye gitmişti. Üstünü giyinmişti tabii ki, ama saçları
dağınıktı ve kendine pek bakmadan içeriye gitmişti.
Oğlu nasıl bir tepki verirdi buna? Nasıl
karşılayacaktı bunu? Kızacak mıydı? Tamam,
aramızdaki arkadaşlığı biliyordu, ama bu bambaşka
bir durumdu. Neredeyse kendisi yaşında birisinin annesiyle olan
ilişkisini onaylayacak mıydı?
Bu düşünceler
içerisindeyken Lisa tekrardan yatağa geldi. Gülümseyerek yatağa
çıktı dizlerinin üstünde ve eğilip dudaklarımdan öptü beni.
Sonra da göğsüme uzandı ve birazcık yattı. Lisa'ya, "Harikaydın,
gerçekten senin gibi bir kadın tanımadım. Okadar iyisin ki,
hayatımdaki en iyi dakikaları yaşattın bana." dedim.
Lisa güldü ve "Bunu duymak bir kadın için harika bir şey."
diyerek tekrardan dudaklarımdan öptü. Daha sonra, "Sen de
beklediğimden olgundun. Genelde senin yaşındakilerle yatmakta
biraz çekingen davranıyorum, çünkü çok çocuksu olabiliyorlar; fakat sen
yatakta ne istediğini bilir bir haldeydin." dedi. Bu da benim
gururumu epeyce okşamıştı.
Lisa bir süre
göğsümde yatarak sigara içti. Ben de, "Oğlun bir şey der
mi?" diye sordum. Lisa anlamadı ve "Efendim?" diye sordu.
Sorumu tekrarladım ve "Yani ben gencim, onun
yaşındayım neredeyse. Bu ilişkiyi onaylar mı?"
dedim. Lisa kafasını kaldırdı ve gözlerime bakarak, "Bizim
aramızda sadece güzel bir şey oldu. Bu abartılacak veya
büyütülecek ya da üstüne çok düşünülecek bir şey değil. Sonuçta
aramızda başka bir ilişki olamaz, değil mi?" dedi.
Sonra da, "Bunları düşünmeyi bırak anı
kaçırıyorsun." diyerek sigarasını kültablasına
söndürdü.
"Yemeğe
kalacak mısın?" diye sordu ayağa
kalktığında. Aslında kalmayı düşünmüyordum, ama
bu rahat tavırlar hoşuma gidiyordu ve "Problem olmazsa kalmak
isterim." dedim. Lisa gülümsedi ve içeriye gitti. Lisa'nın
odasında takıldım bir süre. Hem oğluyla
karşılaşmaktan garip bir biçimde çekiniyordum, hem de dinlenmek
istiyordum.
Bir süre sonra
kalktım ayağa, önce tuvalete gittim ve işimi gördükten sonra
çıkıp evin içinde dolaştım. Hiç ses gelmiyordu içeriden.
Salon boştu ve Lisa mutfakta bir şeyler hazırlıyordu.
Arkadan birazcık izledim onu. Kimliğinde yazan tarih
dışında, onun 45 yaşında olduğuna dair hiçbir
belirti yoktu. Genç ve dingin bir vücut, bembeyaz ve taze bir ten, gayet fit bir
fizik ile birlikte gençlere taş çıkartacak kadar diriydi.
Bir süre sonra
gittim ve belinden sarılıp boynunu öptüm. Önce hafifçe korktu ve daha
sonra gülerek karşılık verdi ve "Aklımı
alacaksın..." deyip bir öpücük verdi dudaklarıma. Lisa ile
istediğim gibi, hiçbir baskı olmadan, nasıl istiyorsam öyle
davranmak o kadar hoşuma gidiyordu ki, buradan ayrılmak istemiyordum.
Sanırım Lisa ile bir ömür boyu yaşayabilirdim. Hatta yatak
odasında Lisa bana o konuşmayı yapana kadar onunla evlenme fikri
bile aklımda vardı; fakat daha sonra Lisa'nın dediği 'Anı
yaşama' fikri daha mantıklı geldi.
Lisa'nın
arkasından sarılmış bir biçimde dururken,
kulağına, "Seni çok arzuluyorum." diye
fısıldadım. Lisa, "45 yaşında bir kadın bu
kadar sevişmeyi kaldıramaz." dedi gülerek. Lisa'nın
taytından içeriye elimi sokarken, "Hadi ama benden daha genç ve
zindesin." dedim. Güldü ve "Öyle mi dersin?" diyerek önümden
çekilip başka bir işi halletmeye başladı. "Bir
erkeği ne kadar azdıracağını ve nerede
tutacağını çok iyi biliyorsun." dedim. Güldü sadece. Lisa
bazen konuşmaz sadece gülümsemeleri, jest ve mimikleriyle
anlatırdı kendisini.
Ben bir süre onu
izledikten sonra yemekte ona yardım etmeye başladım. Birlikte
birşeyler yapmaktan keyif alıyordum. Aramızdaki bağ sadece
tensel olarak değildi. Sadece birbirimizin vücudunu arzulamıyor,
aynı zamanda ortak şeyler paylaşmaktan da keyif alıyorduk.
Yemeğimizi
hazırlarken Taito aşağıya indi ve mutfak masasındaki
sandalyeye oturarak bizi seyretmeye ve bizimle sohbet etmeye başladı.
Beni ve kültürümü çok merak ediyordu. Bana sürekli geldiğim ülke
hakkında sorular soruyordu ve bir şeyler öğrenmeye
çalışıyordu. Lisa bir süre sonra gidip oğlunun
saçlarını okşadı ve yanağından öpüp, "Bu
kadar soru yeter. Hadi bakalım içerideki dolaptan bize güzel bir
şarap seç." dedi. Taito daha soracağı soruların
olmasından dolayı hevesini alamamış bir şekilde
kalktı yerinden ve şarap bakmaya gitti.
Lisa, "Meraklı
bir çocuk." dedi gülümseyerek. Ben de, "Epey akıllı birisi.
Umarım çok iyi yerlere gelecek. Tabii mükemmel annesi sayesinde."
diyerek dudaklarından öptüm tekrardan. Lisa gülümsedi ve "Gerçekten
beklediğimden olgunsun." dedi. Taito şarabı getirene kadar biz de yemek masasını hazırlamıştık.
Şarabın gelmesiyle birlikte de masaya oturup yemeklerimizi yemeye
başladık.
Lisa gerçekten
mükemmel bir kadındı. Elinden neredeyse her iş geliyordu.
Kısacık süre içerisinde harika bir yemek hazırlamıştı.
Yemeklerimizi yerken de gündelik sohbetimizi etmeye
başlamıştık. Lisa ve Taito beni çok çabuk kabul
etmişti ailelerine. Gündelik konuşmalarını, özel
sohbetlerini ve planlarını yanımda rahatça yapıyorlardı. Ben de bu durumda bulunmaktan çok memnundum. Hatta Lisa
bazı konularda benim de fikrimi istiyor, Taito'ya yeni fikirler sunmam
için beni de sohbete dahil
ediyordu.
Yemek
sırasında Lisa'nın telefonu çaldı ve telefona bakması
gerektiğini söyleyip izin isteyerek masadan kalktı. Taito ile masada
baş başa kalmıştık. Taito bana yine ülkemle
alakalı sorular soruyordu, fakat soruların tarzı
biraz
değişmişti. Anlamıştım ki Lisa'nın
yanında sormaktan çekindiği sorular vardı. İlk olarak, "Sen
annemle birliktelik yaşıyorsun, ama bu senin ülkende suç değil
mi? Siz
evlilik olmadan yaşayabiliyor musunuz?" diye sordu.
Güldüm ve o
dediğinin doğru olmadığını söyleyerek ülkemizdeki
sistemi anlattıktan sonra, "Tabii insan ilişkileri, özellikle de
kadın erkek ilişkileri buradaki kadar rahat ve bireyci değil."
dedim. Taito iyice meraklanarak, "Nasıl yani?" diye sordu. Ben
de, "Ailelerin çoğu özellikle kız çocuklarına çok
baskı yapar. Kızlar rahat rahat sevgilileri olduğunu bile
ailelerine söyleyemiyor bazı yerlerde. Hele buradaki gibi boşanmış bir kadının böyle rahat ilişki
yaşaması çoğu yerde imkansıza yakın."
dedim.
Taito ile annesi
hakkında ve aramızdaki ilişki hakkında bu kadar rahat
konuşmak beni bile çok şaşırtıyordu. Taito, "Peki
aranızdaki ilişkiden memnun musun? Sizin oradaki kızlara göre
yani?" diye sordu. Ben de, "Evet, annen gerçekten harika bir
kadın her yönden."
diyerek kestirip attım. Taito bir soru sormak için yine
ağzını açtı, ama o sırada Lisa
içeriye girdiği için sohbeti değiştirdik.
Lisa, "Özür
dilerim önemli bir telefondu." diyerek yanıma oturdu ve sohbetimize
kaldığımız yerden devam ettik. Yemeğimiz bittikten
sonra bulaşıklarımızı kaldırdık ve sonra salona geçip şarap eşliğinde sohbetimize devam ettik. Taito
saat
22:00 gibi yanımızdan ayrıldığında Lisa ile
baş başa kalabilmiştik.
Lisa, "Ah
şu çocuk." dedi biraz sitem eder gibi. Ben de, "Ne oldu?"
diye sordum. Lisa, "Seni çok köşeye
sıkıştırdı. Çok farklı şeyleri merak ediyor."
dedi. "Bizi mi dinledin?" dedim. O da gülerek, "Evet
birazcık." dedi tatlı bir ifadeyle. Daha sonra, "Ona
sıkılmadan olgunca cevaplar verdiğin için sana teşekkür
ederim." dedi ve sanki bir mükafat verirmiş gibi
dudaklarımı birkaç saniye soluksuzca öptü. Gözlerine bakarak, "Eğer
böyle hediyeler alacaksam sürekli, benim için problem olmaz." dedim. Yine
gülüştük. O gece yine Lisa ile birlikte olduk ve geceyi onun yanında,
onun
yatağında ve ona sarılarak geçirdim.
Sabah ise
uyandığımda Lisa yanımda yoktu. Çoktan sporunu yapmış
gelmiş ve banyoya girmişti. Banyo kapısının önünde
duran tayt ve iç çamaşırından ve içeriden gelen su sesinden
anlamıştım. O yıkanıyorken kapıyı açıp
içeriye girdim. İlk önce biraz irkildi korkuyla, fakat sonra beni görünce
gülümseyerek, "Sen kapı tıklatmak nedir bilmez misin?"
dedi. Yanına gidip kalçalarını okşayarak dudaklarından
öptüm ve "Bilmem." diye kestirip attım, sonra da, "Sözde
sana ben hazırlayacaktım bugün kahvaltıyı, ama senin bu
kadar erkenci olacağını düşünemedim. Sahi, o kadar yorgunluk, seks ve şarabın arkasından gece saatlerinde
yatmamıza rağmen nasıl kalkabildin?" diye sordum. Güldü ve "Ben
bunu sürekli yapıyorum."
dedi.
Duşu
kapattı ve bornozunu üstüne dolayıp çıktı. Ben girdim ve
hızlıca bir duş aldıktan sonra kahvaltıya oturdum.
Lisa nefis bir omlet yapmıştı, parmaklarımı
yemiştim adeta. Kahvaltıdan sonra birlikte birer kahve içtik. Lisa
her ne kadar kahve dükkanında çalışıyor olsa da, o gün
kahveleri ben yapmıştım. Türk kahvesini ona denettirdim kendi
usüllerimizde ve gayet beğendi. Kahvelerimizi içtikten sonra birlikte
evden çıktık.
O günden sonra
sürekli Lisa ile birlikteydik. Sinemaya, operaya, tiyatroya gidiyor, bazen
dışarıda iki genç aşık gibi boş boş
dolaşıyor, bazen yeni yerler keşfediyor, hatta ülke
değiştiriyorduk imkanlarımız dahilinde. Tabii her güzel şey
gibi bu günler de bitmeye yaklaşmıştı. Ertesi
güne
uçağım vardı ve bu Finlandiya'daki son gecemdi. Biraz buruktum.
Lisa işten
çıkmama yakın aradı, "Akşam kafeye gelir misin? Sana
bir sürprizim var." dedi. Ben de, "Tabii ki." diyerek geri dönüş
yaptım. Staj yerinden çıkarken oradaki herkesle vedalaştım
ve Helsinki sokaklarında yürümeye başladım. Lisa'nın
kafesine vardığımda saat 17:00'yi geçiyordu. Lisa'yı sordum,
ama onun öğleden sonra izinli olduğunu söylediler ve "Sen Mert
miydin?" diye sordular. Ben de "Evet." dediğimde elime bir
kart verdiler. Üstünde bir otelin adı yazıyordu ve "Lisa oraya
gelmeni istedi." dediler.
Oradan
çıktım ve bir taksiye binerek otele gittim. Oda numarasını
sordurduğumda en üst kattaki süit odanın
ayrıldığını söylediler. Teşekkür ederek asansörle
çıktım o odanın olduğu kata. Sadece 2 tane oda vardı
koca
katta. Kartta yazan odanın önüne geldim. Hafiften
heyecanlanmıştım. Benimle bir oyun gibi oynuyordu Lisa ve ben
kendimi bulmacada gibi
hissediyordum.
Kapıyı
tıklattım. Bir süre sonra Lisa kapıyı açtı. Onu
gördüğümde kalbim yerinden çıkacaktı neredeyse. Altında
siyah topuklu ayakkabı, üstünde de derin bir göğüs dekoltesi olan
gri-siyah karışımlı yer yer renk geçişli bir
askılı elbise vardı. Dünyanın en sexy kadını
gözümün önünde duruyordu. Gülümseyerek, "Hoş geldin." dedi ve
içeriye davet etti beni.
İçeriye
girdim. Ekstra odalar dışında kocaman bir oda vardı. Yatak
ve iki tane çiftli koltuk olan ana odada yatağa oturdum. Lisa yüzündeki
gülümsemeyi hiç silmeden sehpanın üstünde duran içki sepetini alıp
içinden bir şarap şişesi çıkarttı. Kenarda
hazırladığı kadehlere şarapları koyduktan sonra
birisini bana uzattı ve gelip dizime oturdu. Harika bir parfüm sıkmıştı
üstüne, resmen delirtiyordu beni. Kadehlerimizi birbirimizin şerefine
kaldırdıktan sonra birbirimizi izleyerek hiç konuşmadan ilk
kadehleri bitirdik. Lisa doldurmak için kalktığında onu
durdurdum,
kadehini aldım ve ikinci kadehleri ben
doldurdum.
İkinci
kadehlerimizi içtikten sonra dudaklarımız hafifçe birbirine
değdi. Onun dudağındaki ruj tadıyla şarap
aromasını hissediyordum. Lisa gözlerini kapatmış,
dudaklarını bana bırakmış haldeydi.
Dudaklarımız birbirinin üstüne çıkıyordu sırayla.
Öpücüklerimiz iyice hızlandı ve biraz da sertleşmeye
başladı. Artık o nazik öpücükler gitmiş, yerine
hırçın
öpücükler gelmişti. Lisa dudaklarımızı
ayırmadan kadehleri aldı ve
kenardaki masaya bıraktı.
Ellerimi Lisa'nın
bembeyaz bacaklarına attım. Bir yandan o yumuşacık
bacakları okşuyor, bir yandan da tatlı dudakları emiyordum.
Lisa yavaşça yatağa itti beni. Önce gömleğimi, daha sonra da
pantolonumu çıkarttı. Boxerımı da çıkarttıktan
sonra kalçama hafifçe bir tokat attı ve dimdik olan sikimi
ağzına alarak emmeye başladı. Ara sıra kızıl
saçları
önüne düştüğü için yüzü kapanıyordu. Ben zevkten
yine
yatakta kasılırken ve "Immhh, ıhhh, ohhh!" diye
nidalar atarken Lisa hızlıca bir
sakso
çekti.
Sonra
doğruldu dizlerinin üstünde ve elbisesinin askısını
indirdi. Ben hafifçe doğruldum, elbisesinin fermuarını
açtım ve o muhteşem elbise üzerinden yavaş yavaş
düşmeye başladı. Lisa elbiseyi attı kenara ve dimdik büyük
göğüslerini ağzıma verdi. O göğüsleri öyle büyük bir
iştahla emiyordum ki, uçları ağzımda kocaman oluyordu. Lisa
o gün kırmızı bir tanga giymişti. Normalde pek adeti
değildi aşırı sexy kıyafet veya sexy iç
çamaşırı giymek. Gardrobuna çokça kez bakmıştım, ama birkaç tane
jartiyer
ve tanga takımı dışında öyle
aşırı bir şey görememiştim. Lisa bunlar olmadan da pek
tabii
sexy olmasını ve partnerini etkilemesini
biliyordu.
Lisa ile süren ön
sevişmemiz, hayatımda yaptığım en uzun ön sevişme
olabilirdi. Okadar ihtiraslı ve başına buyruktuk ki,
istediğimizi yapıyorduk o anda. Bir türlü esas bölüme geçemiyorduk.
Ter
içindeydik ikimiz de. En sonunda o kendisini yavaşça yatağa
attı sırtüstü ve bacaklarını ayırdı. Harika
duruyordu amı, ufak pembe dudakları hafif kızarmış bir
şekilde sulanmıştı. Sikimi tükürükleyip bu güzel
manzarayı seyrettim; fakat biraz fazla dalmış olacağım
ki, "Artık gelecek misin? Yoksa biraz daha okşarsan mastürbasyon
yaparak boşalacaksın." dedi.
Gülüştük ve
hemen bacaklarının arasına geçtim. Sikimi amının
dudaklarına dayarken, "Sen hayatımda
tanıdığım en özel kadınsın." dedim. Lisa, "Hişt!
Daha çok gençsin, yolun başındasın. Böyle söyleme,
karşına neler çıkacak." dedi. Hafifçe sikimi içine
ittirdim.
O
kadar rahat kayıyordum ki sulanmasından dolayı. Lisa'nın amına girip çıktıkça kendimden geçiyordum adeta. O da
gözlerini
kapatmış inliyor hatta ara sıra çığlıklar
atıyordu.
Tüm iş bende,
tüm yönetim bende sanıyordum, ama bu sadece aldatmacaydı. Lisa
yattığı yerden bile beni o kadar güzel yönetiyordu ki. Bazen
kalçasını yukarıya kaldırıyor ve daha rahat amına
girmemi sağlıyordu. Bazen bacaklarını belime sararak daha
iyi bütünleşmemizi sağlıyordu. Ben ise onun emirlerine uyan bir
köle gibi hissediyordum kendimi sadece.
Kendimi tüm
gücümle veriyordum artık. Bir hırs, bir gurur ve bir ispat meselesi
olmuştu. Lisa'ya bir çocuktan çok fazlası olduğumu ispatlayacaktım. İyice hızlandırdım kendimi, sert sert
giriyordum
artık amına ve Lisa'nın inlemeleri artık
çığlıklara dönmüştü. Taşaklarım kalçalarına
çarptıkça o
süt beyazı kalça yanakları
kıpkırmızı olmuştu.
Fakat 5-6 dakika
geçmeden aniden kasıldım ve Lisa'nın amına
boşaldım. Kendimi kenara attım ve garipçe onun yüzüne
bakıyordum. Lisa gülümseyerek, "Kendini kanıtlamaktan vazgeç.
Bak,
böyle yaparak kendi boşalmanı hızlandırdın sadece
ve ayrıca son 5 dakikadır bana zevk vermiyor sadece canımı
yakıyordun. İyi sevişmek eşittir sert becermek
değildir."
dedi.
Yine mahcup
olmuştum. Kendime geldiğimde ise, "Lisa... biz... Prezervatif
kullanmadık." dedim. Güldü sadece ve dudaklarımı öptükten
sonra tekrardan sikimi emmeye başladı. Sikimi emip birkaç dakika
içinde erekte ettikten sonra, "Şansımız var ki gençsin.
Yoksa bu kadar hazırlığa sadece 5 dakika dayansaydın
seni
kapının önüne koyardım." dedi ve güldükten sonra sikimi
tekrardan amına aldı.
İçi biraz daha yumuşak ve
kayganlaşmıştı döllerimden dolayı, ama asla
genişlememişti. Halen genç bir kız gibi dardı.
Lisa kucağıma çıktıktan sonra sikimi içine alarak
zıplamaya başladı. Hiç kendini kaybetmemiş, hiç
yorulmamıştı. Benim
kendimi
hızlandırdığımdan daha hızlı bir
şekilde zıplıyor ve bunu daha uzun bir süre yapıyordu. Kucağımda zıplarken kendini istediği
hızda
ayarlıyor, sikimi hiç içinden çıkartmıyor ve ikimizin de
canını yakmıyordu. Büyük kalçaları ve dolgun göğüsleri
sallanırken ben yine pasif durumda sadece zevk almaktaydım.
Lisa bana bu gece
yeni ilkleri yaşatmıştı. İlk kez onunla
prezervatifsiz sikişmiştim ve ayrıca ilk kez de onunla anal seks
yapmıştım. Normalde bunu pek istemezdi, ama o gece bir
postamı sadece anal seks için harcamıştım. Bu gece, hayatımın
en keyifli gecesiydi benim için.
Lisa sabah harika
bir kahvaltı hazırlatmıştı oda servisine. Kahvaltımızı
odamızda yaptıktan sonra duş aldık ve birlikte oteli terk
ettik. Lisa'nın çağırdığı taksiye binerek
havaalanına doğru ilerledik.
Yol
bitmesin
istiyordum adeta. O an o kadar mutluydum ki, hayatım orada durabilirdi ve
ben yıllarca o halde kalabilirdim. Tabii ki bu mümkün değildi ve
havaalanına giriş yaptık. Havaalanına girip işlerimi
hallettikten sonra Lisa ile kafeye oturup birşeyler içtik. Uçağım kalkana kadar hiç ayrılık hakkında
konuşmadık.
Uçağa binme
saatim geldiğinde kafeden kalktık. Yan yana, hiçbir şey
konuşmadan uçağın kalkacağı kapıya doğru
yürüdük. Lisa bana kapının önünde sıcacık sarıldı
ve "Eğer aynı yaşta olsaydık kesinlikle aramızda
bir şeyler olurdu." diyerek dudaklarımı öptü ve muhakkak
Türkiye'ye gelip beni ziyaret edeceğini söyledi. "Taito da, ben de
çok merak ediyorduk Türkiye'yi zaten, bu da bir bahane oldu." dedi.
Ben, beni
tekrardan Türkiye'ye götürecek uçağa bindim ve harika geçirdiğim
2
ayın arkasından yine ülkeme dönüş yaptım. Tabii ki
bazı
parçalarımı Finlandiya'da bırakarak...
[Mert]
|