Elit Esma Sikişirken Orospulara Taş Çıkarıyordu! (Mehmet 39 Y., İstanbul)
Selamlar. Ben
Mehmet. 39 yaşında evli bir İşadamıyım. Orta
ölçekli bir şirketin yöneticilerinden biriyim. Yurtdışında
bir şirketle yapacağımız ortaklık görüşmelerine
hazırlanıyordum. Bu iş için ben görevlendirilmiştim. Ancak
İstanbul'dan mail görüşmeleri yetmemekteydi. Onun için Fransa'ya
gitmem gerekiyordu. Gerekli otel rezervasyonları, gezi programları,
kısacası her şey şirket tarafından
ayarlanmıştı. Paris'te görüşmelerde bulunacaktım,
karım gideceğim yer Paris olunca gelmek için çok ısrar
etmişti. Ben de ona sadece birkaç günlüğüne gideceğimi, yani
gezmeye yer olmadığını, yazın ufak bir tatile onu
götüreceğimi söyledim, kabul etti. Aslında yurtdışı
seyhatlerinde genelde geceleri orospularla geçiririm. Yani bunun için
karımı istemiyordum yanımda.
Neyse, eşim beni havaalanına götürdü, uğurladı. 3 saatlik
uçuşumda, raporları, anlaşmaları inceleyerek Paris'e indim.
Pasaport kontrolünden geçtim, bavulumu aldım, sonra Orly
Havaalanının dış hatlar terminalinden çıkış
yaptım. Ellerinde kağıtlar, kartonlar olan birçok insan
vardı, bekliyorlardı. Dikkatlice bakmaya başladım. Evet.
Benim ismimi bulmuştum. Yavaşça yürümeye başladım, kartonu
tutan hanıma, "Merhaba!" dedim İngilizce. Ama kadından
Türkçe, "Mehmet Bey? Değil mi?" cevabını alınca
şaşırmıştım. "Evet... Siz Türk müsünüz?"
diye sordum. "Hayır, Türk değilim. Bu arada ben Esma. Sizin
Paris ziyaretiniz boyunca yardım edeceğim..." cevabını
aldım. Tokalaştık ve arabaya doğru yürümeye
başladık. Türk olmadığını söylediğinde
şaka yapıyor olmalı diye düşündüm.
Esma, yaklaşık 30 yaşında, uzunca boylu, esmer,
giydiği takım elbiseden sıkı ve dikkat çekici
kalçaları ve gömleğinden taşan iri göğüslü, Elit bir
kadındı. Arabaya bindik, havaalanından çıktık. Yolda
yanımda oturuyordu ve "Ben yönetici asistanıyım. Aslen Arap
kökenliyim, ama ailem Fransa'da yaşıyor. Türkçe'yi ise
değişim programıyla geldiğim İstanbul'da
öğrendim." diye kendisini tanıtıyordu. Oldukça kibar,
çekici bir kadındı. Yol boyunca sohbet ede ede geldik. "Saat
şu anda 14:00, saat 19:00'da akşam yemeği programımız
var. Eğer isterseniz bugün istirahat edin, yarın dilerseniz
şehri size gezdirebilirim. Otelde dilediğiniz harcamayı
yapabilirsiniz." dedi.
Otelin önündeydik, oldukça lüks ve güzel bir oteldi. Birlikte içeri girdik,
bavullarımız Bellboy'a verip resepsiyona ilerledik. Resepsiyonistle
Esma Fransızca birşeyler konuştular. En sonunda iki tane kart
verilmişti. "Aslında yan odanızda kalmam
planlanıyordu, ancak tek bir suit oda kalmış. Ben üst
katınızda olacağım. Oda numaramı vereyim, dilediğiniz
zaman arayabilirsiniz!" deyince, "Esma Hanım, benim için sorun
değil, dilerseniz siz suitte kalın, ben diğer odada
kalırım..." dedim. "Efendim, olmaz, planlanan durum bu, hem
sizin için suit eminim çok daha rahat olacaktır!" dedi.
Asansöre bindik. Esma'dan oldukça güzel ve çekici bir parfüm kokusu geliyordu.
Saçlarını arkadan topuz yapmış, kalın çerçeveli
gözlükleriye çok çekici olmuştu. Asansörden indik. Suit odaya doğru
ilerledik, Esma Bellboy'a bahşişini verip, bana, "Dilediğiniz
zaman arayın, cep telefonumu vereyim size..." diyerek cep
numarasını verdi. Bellboy kapıyı açtı, bavulumu içeri
koydu. Esma ve Bellboy çıkınca yalnız kalmıştım
odada. Üstümdeki ceketi çıkardım, astım. Kravatımıda
çözüp odayı gezmeye başladım. Oldukça lüks bir odaydı, bir
ufak bar, yatak odası, oturma odası, birde çalışma
odası şeklinde dizayn edilmiş bir oda. Yatak odasına
geçtim, tam uzanacaktım ki, bir duş almak aklıma geldi.
Soyundum, duşa girdim. Daha doğrusu jakuzi şeklinde bir
duştu, ama ben sadece duşu açtım. Jakuzinin keyfini sonra
çıkarırım diye düşündüm. Ufak bir duş alıp belime
havluyu sardım. Yatak odasına doğru yürüdüm, telefonum
çalıyordu...
Açtım telefonumu. Karım arıyordu, inince haber vermeyi
unutmuştum. Konuştuk biraz, sonra kapattım, uzandım
yatağa. Televizyonu açtım, belki İngilizce bir kanal bulurum
diye. Zaplamaya başladım, ki bir soft pørnø kanalı
bulmuştum. Herhangi bir sikiş yoktu, sadece kızlar şov
yapıyordu. Sesini de kısıp, elime bir Viski ve sigara alıp
izlemeye başladım. Sikim kalkmıştı, karımın
Regl dönemi olduğundan bir haftadır sevişmiyorduk. Acaba
Paris'te kendime göre bir orospu bulabilir miyim diye düşünüyordum. Çünkü
ilk kez yalnız gelmiştim, gittiğim zaman arkadaşım
Kemal önceden ayarlardı orospuları. Aslında Kemal'i arayıp,
bana bir orospu bulmasını isteyebilirdim. Neyse, sonra
sıkıldım TV'den, kapattım. Biraz uyumak iyi gelebilirdi.
Kalktım, boxerımı giydim. Yatağa uzandım. Telefonumun
saatini 18:00'e kurdum, ve uyumuşum...
18:00'de tekrar uyandım. Hava yağmurluydu. Kalktım, aldığım
takım elbiselerimden birini giydim. Üstüme güzel bir parfüm
sıktım, aynada kendimi düzeltiyordum ki, oda telefonum çaldı.
Açtım. "Mehmet Bey, hazırsanız saat 18:30'da lobide
buluşalım." dedi Esma. "Peki Esma Hanım!" deyip
kapattım telefonu. Saat 18:30'da lobideydi Esma. Pek bir
değişikliği yoktu, gene çok şık ve elit bir
durumdaydı. Resepsiyoniste taksi çağırmasını söyledi. "Aslında
şirket, şöförlerden birini ayarlayacaktı, ancak şoför bugün
uygun değildi, kusura bakmayın lütfen!" dedi. "Önemli
değil Esma Hanım. Aslında bir araba kiralasak daha rahat
olurdu..." dedim. "Efendim benim arabam var, ancak araba
kiralamamız sıkıntılı olabilir. Dilerseniz benim
arabamı kullanabilirsiniz." diyerek bir kibarlık örneği
gösterdi. "Neyse sorun değil, taksiyle ve şoförle idare ederiz
artık!" deyince gülümsedi.
Taksi gelmişti. Bindik taksiye. Bir restaurant adını söyledi,
gitmeye başladık. "Paris. Yılın 300 günü
yağmurludur..." diyerek tanıtmaya başladı bana
şehri. Ben ise onu ilgiyle dinliyordum. Giderken bana o meşhur Eyfel
Kulesi'ni gösterdi, anlattı bana tarihçesini. Paris'in meşhur caddesi
ve adını şimdi hatırlayamadığım
anıtından devam ederek, kısa bir süre sonra restauranta
gelmiştik.
İndik arabadan. Oldukça kaliteli bir restauranttı. Şirket
yetkilileriyle tanıştık, yemeğe geçtik. Esma bana, "Şarap
içer misiniz?" diye sorunca, "Esma Hanım, Paris'e gelip
şarap içmeden gidilir mi?" diye espri yaptım. Şarap, yemek,
sohbet, herşey yolundaydı. Şirket yetkilileri oldukça
kibardı, ilk görüşmemiz oldukça güzel geçmişti. Gecenin
ilerleyen saatlerinde kalktık, anlaşma artık kesindi.
Tekrar taksi vasıtasıyla otele döndük. "Esma Hanım, çok
teşekkür ederim, çok misafirperversiniz!" dedim. "Ben
teşekkür ederim efendim, iyi geceler!" dedi. "Esma Hanım,
benimle bugün çok ilgilendiniz. Dilerseniz hem günün yorgunluğunu atmak,
hemde biraz sohbet etmek için odama gelir misiniz?" deyince, düşündü
ve "Peki Mehmet Bey!" dedi. Odama doğru yürümeye
başladık. Kapıyı açtım, oda temizlenmişti. Bir
iki tane koltuğun bulunduğu odaya geldik, "Şarap?"
diye teklif ettim. "Peki!" dedi. Gidip şarapları
hazırladım. Sonra bir kadehi ona verdim, "Ortaklığımıza!"
diyerek tokuşturduk kadehleri.
Çok çekiciydi Esma. Hemde çok güzel... Anlatmaya başladı. Aslen Arap
olduğunu, ancak ailesinin göç edip buraya geldiğini, 4 senedir bu
şirkette çalıştığını, kariyer
planlarını, herşeyini... Ben de anlatmaya başladım.
Sonra da, "Peki, özel olmazsa Esma Hanım, evli misiniz acaba?"
dedim. "Maalesef olmadı. Aldatıldım galiba,
nişanlıydım ancak ayrıldım..." dedi. "Çok
üzüldüm, sormamalıydım!" dedim. "Peki siz Mehmet Bey? Evli miziniz?"
diye sordu. "Evet evliyim..." dedim. Yalan söylemeye gerek yoktu. "Alyansınız
yok?" dedi. "Ben alyans, kolye, hiç bir aksesuar kullanmıyorum!"
diye yalan söyledim, çapkın bir erkektim ben, alyans bende ne
arasındı? Ama kolumdaki büyük ve gösterişli saati yok
saydım nerdeyse. "Evet, kolunuzdaki saatten
anlaşılıyor!" deyip gülümsedi. "Zorunluluk..."
dedim. "Alyans da öyle değil mi?" dedi. "Yüzükten
rahatsız oluyorum, bir artniyet aramayın lütfen..." dedim.
Tekrar gülüştük.
2 kadeh şarabı bitirince, Esma, "Bu güzel gece için çok
teşekkür ederim, ben kalkayım..." dedi. Aslında
kalmasını çok isterdim, ama, "Peki Esma Hanım, ben
teşekkür ederim!" dedim. Giderken, "Mehmet Bey, yarın bir program
yok, dilerseniz gezelim Paris'i?" deyince, "Çok iyi olur, hem ben de
merak ediyordum zaten!" dedim. Esma'yı uğurladım, hemen
duşa girdim. Sonra ben de yattım...
Ertesi sabah saat 07:00'de kapım çalındı. "Mehmet Bey?"
diye bir ses. Üstümde sadece boxer vardı. Hemen kalktım, "Esma
Hanım, bir saniye!" deyip, pantolonumu giydim. Üstümede bir siyah
tişört geçirip, kapıyı açtım. Esma gene takım
elbiseyleydi. "Ah, özür dilerim, aslında aradım ama
açmadınız..." dedi. Saat daha 07:00 idi. "Dilerseniz kahvaltıya
inelim!" dedi. "Esma Hanım, isterseniz içeri geçin, 5 dakikaya
kadar hazırım!" dedim. Esma içeri geçti, halen havlu
yatağın üstündeydi. Oturma odasına oturdu. "Şeyy, Esma
Hanım, isterseniz rahat olalım bugün, nasıl olsa bir
toplantı, bir şey yok, siz de rahat bir şeyler giyin üstünüze!"
dedim. Esma Hanım, "Bilmem ki?" dedi. "Ne olacak
canım, rahat olun lütfen. Geziyoruz bugün!" deyince kalktı, ben
de giyinmek için odaya girdim tekrar. 15 dakika sonra lobide buluşmak
üzere sözleştik.
Ben üstümü giyindim, bir gömlek, birde casual pantolon, hazırdım.
Lobide tekrar Esma'yla buluştuk. Esma çok güzel olmuştu. Bir beyaz
body, üstüne lacivert hırka, altına kot pantolon. Body'sinden
memelerinin çatalı görünüyordu. Askılı giysisinden siyah sütyen
askısı görünüyordu. Kahvaltımızı ettik, sonra
kalktık.
Eyfel kulesi, birçok meydan, Lafayet vs. kısacası her yeri gezdik o
gün. Öğlen yemeğinde atıştırdık, gezmemiz
yarım kalmasın diye. Gerçekten çok güzel şehirdi. Yani büyülü,
mükemmel. Akşam oluyordu. "Otelde yemeyelim, dışarıda
yiyelim!" dediğimde, çok güzel bir restauranta gittik. Orada
akşam yemeğimizi yerken şarap içmeye devam ediyorduk. Sohbet,
muhabbet her şey çok güzeldi. Açıkça etkilenmiştim ondan. Hem
duygusal anlamda, hem cinsel anlamda. Saat 12:00 gibi, Esma, "Dilerseniz
bir bara gidebiliriz?" deyince, "Esma Hanım, muhabbetiniz çok
güzeldi. Otele dönelim, dilerseniz odada devam ederiz?" dediğimde
gülümsedi. "Geçen sefer sizdeydik, bu sefer siz buyurun benim odama!"
dedi. Teklifine kayıtsız kalamadım.
Otele döndük, odasına çıkmaya başladık. Odasının
kapısını açınca, "Of, dağınık
bırakmıştım, umarım toplamışlardır ya."
deyip güldü. Girdik, toplanmıştı. Ama Esma'nın odası
çok küçüktü. Yani yatak, duvarda ayna, küçük bir televizyon. "Üzgünüm,
benim odam sizin gibi değil." dedi. "Hiç sorun değil."
dedim. Minibara yönelip bir şarap açtım, kadehlere koydum. Esma
yatağa oturmuş, ben de masanın yanındaki koltuğa
oturmuştum. Tokuşturduk ve içmeye başladık. Artık çok
daha gevşemiştik ikimiz de. Esma kahkalar atıyor, ben
anlatıyorum, o da aynı şekilde anlatıyor, birlikte
gülüyorduk. "Mehmet Bey, beliniz ağrımıştır,
buyurun siz de yatağa oturun!" deyince, bunun bir teklif
olduğunu düşünmüştüm. Kalktım, oturdum yatağa.
Şimdi Esma'yla aramızda çok küçük bir mesafe vardı.
Dudakları çok güzel görünüyordu. Bende de ufak ufak hareketlenmeler
başlamıştı. "Sigaramız da bitti..." deyince
kalktım, paketimden bir sigara çıkardım. Ona ikram ettim. Bir
sigara bir kadında ancak bu kadar seksi durabilirdi...
Ancak artık cinsel isteğim şarap etkisiyle doruktaydı. Esma
halen konuşuyordu, elinde şarap kadehi. Yavaşça şarap
kadehini aldım elinden. Sessizleşti ortalık. Masaya
bıraktım. "Mehmet Bey?" diye dönünce yavaşça
dudaklarımı yaklaştırdım. O da aynı şekilde
dudaklarını yaklaştırmıştı ve
dudaklarımız birbirini buldu Esma'yla. Ağzını
aralayıp dudaklarımı kabul etti. Saçlarını
okşamaya başladım, bir yandan alt dudağını delice
emiyordum Esma'nın. Bir süre dudak değişimleriyle
öpüştükten sonra sarıldım ona. Yavaşça altıma
aldım. Halen öpüşmeye devam ediyorduk. Çok romantik bir
öpüşmeydi, Esma altımda, sırtımı
sıvazlıyordu. Yavaşça hırkasını indirdim, omuz
başlarına öpücükler koymaya başladım. Bu sırada ellerim
boş durmuyor, Esma'nın kot pantolonundan bacaklarını
okşuyordum ki, telefonum çaldı...
Esma, "Mehmet, telefon..." deyince, "Boşver telefonu,
anın büyüsünü bozmayalım!" dedim. Ama Esma
rahatlığını kaybetmişti. Telefon susmuş, tekrar
çalıyordu. Ben de merak ediyordum. Kalktım, cebimden telefonumu
çıkardım. Açtım, karım arıyordu. Esma o sırada
kalktı altımdan, hemen banyoya koştu. Lanet olsun, tüm anın
büyüsü kaçmıştı. Karıma uyuduğumu
yetişemediğimi söyledim. Kapatınca kalktım, banyoya gittim.
Esma ağlıyordu. "Ne oldu Esma?" dedim. "Git Mehmet, bu
olmamalıydı, ne olur git!" dedi. "Esma sakin ol!"
demem bir fayda sağlamıyordu, "Mehmet çık
dışarı!" diye bağırdı. Çaresiz
çıktım banyodan, sonra da odasını terk ettim. Odama gittim.
Düşünecek halde değildim, hemen bir duşa girip uyudum.
Ertesi gün saat 08:00'de Esma'yla önceden sözleştiğimiz gibi
kahvaltıya indik. Esma da, ben de takım elbiseyleydik.
Kahvaltılarımızı yerken çıt çıkmıyordu
ikimizden de. Gözünü önünden ayıramıyordu Esma. Neyse, kahvaltı
faslı bitti, bindik arabaya, şirkete gittik. Esma
yanımdaydı, toplantıya geçtik. Toplantıda son kararlar
alındı ve imzalar atıldı. Resmen ortaklığı
kurmuştuk. Yöneticilerden biri, "Mehmet Bey,
ortaklığımızı kutlamak için bu akşam bir yemek
düzenledik, katılımınızı bekliyoruz!" dedi, "Memnuniyetle!"
dedim. Şirkette işimiz bitince, Esma'yla arabaya bindik. Bütün gün
tek bir kelime bile konuşamadık onunla. Otele geldik, "Esma."
dedim sessizce. Bana baktı. "Esma, lütfen beni dinle!" dedim. "Burada
olmaz, odaya gidelim!" dedi. Çıktık asansörle. Odamın
kapısını açtım. Esma içeri girdi, oturdu. Çantasını,
pardesüsünü, her şeyi yere bıraktı. Gözlerini bana dikti ve "Ne
diyeceksen, çabuk söyle!" dedi...
Yavaşça ben de ceketimi çıkardım. "Esma, ben çapkın
bir erkek değilim. Yani dün gece yaşananlar planlı değildi,
seni yatağa atmak gibi bir niyetim yok. Aniden gelişti,
tutamadım kendimi. 3-4 gündür öyle kibar, öyle iyi davranıyorsun ki
bana, elde değil etkilenmemek!" dedim. Esma bunları duyunca
konuşmaya başladı: "Mehmet ben de çok etkilendim senden.
Ama sen evlisin. Üstelik bu öğlenden itibaren patronum durumundasın.
Yani, ben evli bir erkekle beraber olamam. İnan çok çekicisin, ama hem
iş, hemde evli olduğun için unutalım dün geceyi..." dedi.
Yavaşça yanına oturdum. Saçlarını okşmaya,
saçlarıyla oynamaya başladım. Kulağına hafif nefesler
vererek, "Çok etkileyicisin Esma, kışkırtıyorsun beni.
Güzelsin, alımlısın, seksisin. Senin karşında
kayıtsız duramıyorum ben... Hakim olamıyorum kendime..."
diyerek fısıldamaya başladım. "Mehmet, yapma..."
demesini dinlemedim ve boynundan öpmeye başladım...
"Kendini bana bırak. Ne olacaksa olsun..." deyip onu
kışkırtmaya çalışıyordum. Daha fazla
dayanamadı. Dönüp dudaklarımı dudaklarına
yapıştırdı. Tekrar öpüşmeye başladık, sulu
sulu, ıslak ıslak. Salyalarımız birbirine
karışırcasına yiyiyorduk birbirimizin
dudaklarını.
Elim ceketine gitti, bir çırpıda çıkardım ceketini. O da
benim gömleğimin düğmelerini açmaya uğraşıyordu.
Yavaşça çenesine ufak ısırıklar atmaya başladım,
bunun üzerine Esma, "Mehmet, dayanamıyorum sana!" diye inlemeye
başladı. Yavaşça tekrar sarıldım ve altıma
aldım. Dün geceki senaryo aynen benim odamda yaşanıyordu
şimdi. Çok ateşli bir şekilde hızlı hızlı
sevişiyorduk Esma'yla. Parfümü delirtiyordu beni! Boynuna inerken, elim
çoktan naylon çorabının üstünden yukarılara doğru
çıkmaya başlamıştı. Kasıklarının
arasında o sıcaklık elimi yakmaktaydı... Boynuna hafif
nefesler vererek yalamaya, emmeye başladım. Gömleğinin
düğmelerini açmaya başladım, Esma inliyordu kısık
kısık. "Mehmet, dayanamıyorum sana, seni istiyorum, Mehmet!"
diyerek inlemeleri beni kudurtuyordu.
Son düğmesini açıp, gömleğini iki yana açtım. Sikim
artık pantolonumu zorlamaya başlamıştı. O gömleğe
sığmayan, iri ve siyah sütyeninin içinde harika duran memelerinin üst
kısmı dilimdeydi şimdi. Sütyeninden kalan memesini emmeye
başladım Esma'nın. Yavaşça elimi arkasına götürdüm,
açtım kopçasını. Şimdi karşımdaydı
işte, o iri, sert, kocaman memeler... Uçları gayet davetkar bir
şekilde beni çağırıyordu sanki. Elimle bir mengene gibi
sıkıştırırken, dilimi onun diliyle buluşturdum.
Dillerimiz resmen dans ediyordu. Artık takatim kalmamıştı.
Hemen eteğini indirdim, siyah külodunu sıyırdım. Hafif
kıllı amcığı o kadar seksiydi ki... Elimle
sululuğunu test edercesine okşamaya başladım. Ki halen
öpüşüyorduk. Esma'nın nefes alış verişleri
sıklaşmıştı.
Amcığının dolgun dudakları arasında o
daracık, pespembe ve ıslak am deliğine bir
parmağımı soktum. Parmağımla ileri geri
yapıyordum, Esma artık delirmiş gibi nefes alıp veriyordu.
İkinci parmağımı yavaşça daldırdım
amcığına. Boğumundan kıvırarak onun en hassas
noktasını uyarıp ilk orgazmını
yaşamasını istiyordum. Esma artık çığlık
atıyordu! Yavaşça kendi pantolonumu indirdim. Onun külodunu indirdim,
artık o ıpıslak amıyla benim kalkmış ve ucu bir
mantar büyüklüğüne ulaşmış sikim arasında hiçbir
şey kalmamıştı.
Elimi çekmeceye attım ve beklediğim şey elime geldi.
Prezervatif. Hemen çıkardım paketinden, aslında bavulumda
geciktirici etkili prezervatiflerim vardı, ama kalkıp o an almak zor
geliyordu. Taktım sikime ve Esma'nın amcığına
doğru hizaladım. "Gir! Gir! Kudurttun beni! Sok artık o
sikini amcığıma!" dedi. "Gerçekten istiyor musun?"
dedim. "Hayvan! Sok artık! Hadi!" dediğinde, Esma'nın
sertlikten hoşlandığını anlamıştım.
Yavaşça hizaladım sikimi amcığına doğru.
İttirmeye başladım. Yarısına kadar girmiştim.
Şimdi Esma nefes alış verişini iyice abartmış,
kalkan vücudu beni kudurtmaya yetiyordu...
Bir anda soktum amına. Alev alev yanan amcığındaydım
artık. Eğilip kulağına, "Ohhh! Alev alevsin
bebeğim!" dedim. Biraz içinde bekleyip sıcaklığa
alışmasını sağladım sikimin. Ve üstünde kaymaya
başladım. Ben kaydıkça Esma daha sert öpüyordu
dudaklarımı. "Sik! Sik! Sik! Ahh! Ohh! Mehmeet! Becer beni!"
diye inlemelerine, ben de, "Beceriyorum güzelim, kaç gündür hayal
ettiğim gibi amına koyuyorum, sikiyorum amcığını.
Ohhh! Islak orospu!" laflarımla karşılık vermekteydim.
Esma küfürlü laflarımı duyunca iyice azdı. Üstünde kayıp
gidiyordum, yatak gıcırdamaya başladı. "Ne oldu, küfür
hoşuna mı gitti aşkım?" dediğimde, "Evet!
Evet! Daha derine Mehmet! Ahhh! İşte böyle!" diyerek inlemeye
başladı. Kulağına hafifçe eğilip, "Sen bir
orospusun. Daracık amcıklı, yarak hastası bir orospusun!"
diye küfür ettim. "Evet Mehmet! Evet! Orospu de bana, küfret bana
aşkım!" diye inliyordu. "Senin amcığını
sikeceğim orospu. Her deliğin benim olacak. Ohhhh! Sulu kaltak seni!
Yarağı yiyince nasılda azdın, amına koduğumun
orpspusu seni!" dedim. "Evet sikicim, evet kocacığım,
sik beni, dağıt!" dedi. "Sikeceğim orospu. İki
gün boyunca yarağa doyacaksın. Ohhh!" diyordum.
İçinden çıkmadan kaldırdım onu. Hafifçe oturdum, şimdi
kucağımda zıplamaktaydı. O zıpladıkça memeleri
sallanıyor, hoş bir görüntü yakalıyordum. O memeler
ağzımdaydı şimdi. Meme uçları kabarmış,
resmen ballanmıştı. Çok lezzetliydi, ben böylesini
görmemiştim! Esma yavaş hareketlerle sikimde inip kalkarken,
elleriyle bana iyice sarılmıştı. Hem memelerinden, hem
amcığından uyarılması onu
çıldırtıyordu. Ben de bir bebek misali o iri göğüs
uçlarından sanki süt çıkacakçasına emmekteydim. Esma
hızlanmıştı. O hızlanınca memeleri de
hızlanmıştı. Elimle yavaşça kaldırdım Esma'yı.
İçinden çıkarak uzandım yatağa. Esma hiç durmadan aldı
tekrar içine. "Kontrolü bana bırak aşkım!" diyerek
ellerimi tuttu, iki yana açtı. Tamamen içindeydim. Bu kadının
amcığının sıcaklığı beni delirtiyordu!
Biraz bana dönük şekilde zıpladı sikimin üstünde. O
zıpladıkça, ben de, "Evet bebeğim, işte böyle!
Nasıl güzel zıplıyorsun orospu! Ohhh! Kudurtuyorsun beni!
Zıpla aşkım zıpla! Al o siki amcığına!"
diye konuşuyordum. Esma daha sonra çıktı indi üstümden.
Şimdi arkasını dönmüştü ve benim pompalamamı
istiyordu. Tekrar oturdu sikime. Ben belinden tuttum, götü
yapışmıştı kucağıma. Hafifçe indirip
kaldırmaya başladım. Hızlandım. Belini yavaşça
yukarı tutup alttan hızlı hızlı pompalamaya
başladım Esma'ya. Sadece odada Esma'nın
bağırışları ve vücutlarımızın birbirine
kavuşmasının 'Şak, Şak Şak!' sesleri vardı.
Elim yavaşça Esma'nın göt deliğine gitti. Çok hafif
kıllanma vardı, hem göt deliğinde, hem amcığında.
Ama çok hoştu, ben zaten hafif kıllı severim. Öyle daha
doğal olduğunu düşünürüm. Hatta karımın amı hep
üçgen kıllıdır. Yavaşça parmağım göt
deliğinde gezinmeye başladı, o sırada halen amına
pompalıyordum. Parmağımla hafifçe zorluyordum göt deliğini.
Esma'nın müthiş götünden çıkan parmağımı bir
güzel emdim. Tükürdüm. Sonra parmağımı yavaşça ilk
boğumuna kadar soktum Esma'nın götüne. Esma hem acı, hemde
zevkten kıvranıyordu. İki deliği birden
uyarılıyordu. Bir süre böyle devam ettim. Esma kıvırarak
alıyordu siki amına. Daha sonra kaldırdım onu. Ben de kalktım.
Dizleri yatağın üstündeydi, yavaşça domalttım onu. Uzun
bacakları ve biçimli yuvarlak kalçalarıyla her yeri
karşımdaydı şimdi. Hemen iki elini tuttum. Arkasında
kavuşturdum. Sikime tükürük atıp, amına soktum Esma'nın. "Ahhhhh!"
diye bir inleme. Sonra tempolu inlemeleri dolduruyordu odayı. Ben ise
kudurmuş gibi sikmekteydim Esma'yı.
Esma'nın ellerini bırakıp belini tuttum. Esma nın eli hemen
klitorisine gitti. Klitorisini uyarmaya başladı. Benim de vurma
darbelerim hızlanmıştı... "Geliyorum Esmaaa!"
diyerek inleyince, "Mehmet, ben de! Ben de! Ben deee!" diye inledi.
Kasılmaları artmıştı. Biraz daha dayanmaya karar
verdim. Esma'nın, "Ahhhhhhh!" diye inlemesiyle geldiğini
anlamıştım, üstelik kendini yatağa
bırakmıştı. Esma'nın üstüne iyice çullandım, 5-6
yarak darbesinden sonra artık daha fazla dayanamadım. Üstüne
yığılarak boşalmaya başladım. Prezervatif
patlayacaktı sanki! Esma halen altımdaydı ve kasılmaya
devam ediyordu. "Ihh, Ihhh!" diye inleyerek boşalmam bitti.
Biraz daha kaldım Esma'nın amının içinde. Dönüp dudaklarını
öptüm. "Mehmet... Öldürdün beni!" dedi, gülümsedim. "Esma, sen,
sen... Harikasın!" dedim ben de. Yavaşça indim üstünden. Sikim
halen kalkıktı. Yavaşça kondomu çıkardım, yandaki
komidinde duran peçeteye sardım. Uzandım yatağa. Esma halen
yüzükoyun uzanmaktaydı. Vücudunu okşuyordum...
Bir süre böyle kaldık. Daha sonra kendisini toparladı, döndü tekrar.
Memelerinde halen benim salyalarım duruyordu. Yavaşça kalktı.
Kültablası ve sigara paketini getirdi. Orgazm sigarası... Bir tane
sigara yaktı, göğsüme uzandı. Derin bir nefes çekti, sonra bana
verdi. Benim ellerim halen Esma'nın memelerindeydi. Sonra kendisi
ayrı bir sigara yaktı ve her kadının, daha doğrusu her
kızın sorduğu o saçma soru çok geçmeden geldi: "Ne oldu
şimdi?" diye sordu. "Memnun değil misin?" dedim. "Delirme!
Kaç defa orgazm olduğumu hatırlamıyorum, ama bir günlük mü
olacak her şey?" dedi. "Aşkım, senden çok etkilendim.
Gerçekten. Bayıldım sana. Sadece seks anlamında değil.
Halin, tavırların, etkileyici bakışların..."
dedim. "Teşekkür ederim, ama ne olacak bundan sonra Mehmet?"
dedi. "Şimdi bunları konuşmayalım. Yeri gelince
konuşuruz bebeğim..." dedim ben de.
(Ne mal bir soru. Ne olacakmış bundan sonra? Ne olacaktı ki,
sikiştik bitti işte! Eğer istersen tekrarlarız, istemezsen
sen yoluna ben yoluma herhalde! Ama tekrarlayacağız gibi
görünüyordu.)
Bir süre dinlendik. "Saat kaç?" diye sordu Esma. Baktım, 18:00'e
geliyordu. "Şirketin düzenlediği akşam yemeğini
unutma, 19:00 gibi orada olalım canım, hadi ben duşa giriyorum!"
deyip kalktı. Ben de odadaki diğer duşa girdim. Ben
çıktığımda Esma bornozlaydı, saçlarını
yapıyordu. Gittim yanına, o sabun kokan omuz başlarını
öptüm. Ona, "Hadi bir daha!" deyince, "Aa, olmaz ama,
hazırlanıyoruz!" dedi. Güldüm tekrar. Ben de kalktım,
indirdim bornozumu. Bir tane takım elbisemi çıkardım,
boxerımı giydim. Esma kendi külodunu, sütyenini giymişti çoktan.
O da kıyafetlerini giydi, hazırdık. "Bana yarım saat
ver. Makyaj yapmalıyım!" deyip odasına gitti.
Büyük bir keyifle uzandım yatağa, takım elbisem umrumda olmadan.
Yatakta halen Esma'nın parfümü kokuyordu.
[Mehmet]
|