|
Damadım Kızımı Sikerken Seyretmek Beni Çıldırttı! (8) (Seval 58 Y., Adapazarı)
Dönüş
yolunda kızım uyuyunca damat yanıma geldi. Artık iki
sırdaş da olmaya başladığımızdan
yaşadıklarımı anlattım. Bana kötü bir haberi
olduğunu, işyerinde kendisine yeni sorumluluklar verildiğini,
Cuma sevişmelerine devam edemeyeceğinden bahsetti. Aslında
sebebin son bir iki defadır evde bulduğum siyah kısa saçlar ve o
duştayken gördüğüm gelen mesajlardaki kadın olduğunu
biliyordum. Timur'un da iki ayda bir Türkiye'ye gelebildiğini
düşünürsek, yaklaşık bir yıldır süren bu macera sona
eriyordu benim için. Ne yazık ki geç başladığım gerçek
seks hayatım da. İstersem, çevresinde güvenilir bir erkek bulursa
bana haber vereceğini söyledi. Kabul ettim, benim dar ve tutucu çevremde
bir erkek ile yan yana gelmem bile neredeyse imkansızdı.
Bu arada gelinim hamile kalmış ve saf oğlumu kendine iyice
bağlamıştı. Küçük kızımın da son günlerde
yüzünde güller açıyordu. Safa yatıp biraz
sıkıştırınca, üniversite arkadaşları ile
buluştuğunu, yıllar sonra görmediği bir erkek
arkadaşını görmenin onu çok mutlu ettiğini anlattı.
Eskiden olsa masumca sevinecek olan ben, yaşadıklarımdan sonra
onun da kendisine düzgün bir sikici bulduğunu anladım. En
azından benim gibi 55 yaşından sonra bulmayacaktı
mutluluğu.
Timur ile internet üzerinden sanal seks hayatımız devam ediyor, ama
sanal görüşme sıklığımız ve süresi bile gitgide
azalıyordu. Londra gibi bir yerde onun gibi yakışıklı
bir erkek her gece başka bir kadını yatağa atmakta
zorlanmazdı. Ben ilginç bir hevestim ikisi için de ve bana her türlü
sahip olduktan sonra devam etmeleri için bir cazibem de yoktu.
Sekssiz geçen iki aydan sonra damat aradı. Gel dese koşa koşa
gidip siktirecek haldeydim. Son görüşmemizden bu yana bana sağlam
güvenilir birini aradığını ve galiba bulduğunu
söyledi. Şirketlerindeki benim yaşlarımda yabancı bir
yönetici ile samimi olduğunu, adamın İstanbul'da orospular ile
beraber olmayı haz etmediğini, bunun üzerine de damadın (Sana
uzun süreli beraber olacağın birini bulalım!) diyerek içki
masasında benden bahsettiğini anlattı. Beni yetişkin
çocukları ile yaşayan, seksi, dul bir kadın olarak
tanıtmış ve maddi yardım yaparsa, haftada bir veya iki gün
onunla beraber olabileceğimi söylemiş. "Parayı ne
yapayım orospu gibi?" dedim. "Ne diyecektim, kaynanama koca
arıyoruz diye mi tanıtsaydım?" dedi damat. Güldük. Bu
hikaye daha makul geldi bana da. "Para kalsın bankada, ister
bağışlarsın veya çıkar yurtdışına filan
çatır çatır yersin!" dedi damat.
Biraz adamdan bahsetti. "Dört yıldır Türkiye'de yaşayan,
eşinden ayrılmış, Frank adında bir Hollanda'lı.
Derdini anlatacak Türkçesi var. Telefon numaranı veririm, konuşun
kafana yatarsa buluşursunuz. Ataşehir tarafında
yaşıyor. Bir saat sürer en fazla gelmen, ama bence önce otelde
buluş, bilemem şimdi sapık çıkmasın adam!" dedi. "Tamam!
Yarın akşam tam altıda görüntülü arasın, evde kimse yok
rahat rahat görüşürüz!" dedim. Bir on dakika sonra damat tekrar
aradı. "Adam havalara uçtu. İstediği temiz güzel bir
kadın. Ben de kocasından sonra erkek eli değmemiş biri
dedim. Seni ikna etmemin çok zor olduğunu, ihtiyacın olduğu için
bu işe girdiğini söyledim. Gerisi sana kalmış!" dedi.
Ertesi gün tam altıda telefonum çaldı. Yeşil gözlerimi ve dolgun
alt dudağımı ortaya çıkaracak bir makyaj
yapmıştım. Alo dedikten bir iki saniye sonra, ekrandan, bembeyaz
ama gür saçlı, mavi gözlü ve kalkık burunlu, tipik bir Hollanda'lı
belirdi. Durarak, düşünerek ve önünde önceden not aldığı kağıtlara
bakarak konuşuyordu. Benim yardıma ihtiyacım olduğunu
duyduğunda çok üzüldüğünü, bu nedenle hemen aramak istediğini,
buluşabilirsek nasıl yardım edebileceğini
konuşabileceğimizi, çevremden çekindiğini bildiği için
istersem Sapanca'da bir beş yıldızlı otelde
buluşabileceğimizi söyledi. Taksiyle gelmekten çekinmememi, masrafı
ödeyeceğini ekledi. Kendi Jeep'ime binip gelirim demedim tabii ki. Tek
başına kalan dul bir bayan olarak hem maddi, hem fiziki bazı
ihtiyaçlarım olduğunu, kapalı bir çevrede bunun zorluğunu
çekingen bir insan gibi anlattım.
Frank ile Cumartesi günü öğleden sonrası için
randevulaştık. Beni her gün aramak istediğini söyledi ve
aynı saat için anlaştık. Cumartesiye kadar geçen üç günde de tam
akşam altı deyince telefonum çaldı. Hafif dekolte giyinip
telefonu masanın üstüne koyup kendimi boydan gösterdim. "Çok güzelsin,
tam bir avrupalı gibi fiziğin var!" gibi övgüler
yağdırıyordu. Cumartesi günü hazırlıklarımı
tamamlayarak bir taksiye atladım. Sikilmemekten normale dönen deliklerim
ve yeni bir sik tadacak olmanın heyecanı ile içim kıpır kıpırdı.
Düzgün biri çıkmaz ise, bir daha buluşmam diye
düşündüm.
Otelin lobisine başım kapalı olarak girdim. İçerde
tanıdık biri yoktu. Uzaktaki bir köşede oturmuş beni
bekliyordu. Telefon edip lobide görünmek istemediğimi, oda
numarasını söylerse orada daha rahat konuşabileceğimizi
söyledim. Beş dakika sonra verdiği oda numarasının
önündeydim. Ah Şevki, senin yüzünden yemediğim yarrak kalmadı!
dedim içimden. Kapı daha çalmadan açıldı. Beni uzun pardesülü ve
başı kapalı görmek yüzündeki gülümsemeyi
azaltmıştı. Yine de nezaket ile elini uzatıp, ikili
koltuğu işaret etti. Doğrudan yatağı göstermemesi
hoşuma gitmişti. Oturmadan başörtümü ve pardesüyü
çıkardım. İçimdeki diz üstü dar etek kıçımı
belirginleştiriyordu, üstümde ise bir düğme daha açsam
göğüslerimi ortaya koyacak saten bir gömlek vardı. Yüzündeki gülümse
geri geldi. "Ercan güzel olduğunuzu söylemişti, ama bu
kadarını beklemiyordum! Ne içersiniz?" dedi. Sipariş
verirken baştan aşağı inceledim. Uzun boylu,
yaşının getirdiği hafif kilolu ve keten takımları
ile şık spor giyimli bir beyefendi idi. İçeceklerimiz gelene
kadar karşımdaki koltuğa oturup, eski eşinden, tek
başına yaşamanın bazı zorluklarından bahsetti.
Ben de kocamı sözde kaybettikten sonraki zor hayatım ile ilgili
yalanlar uydurdum. Bu arada tepeden tırnağa beni inceliyordu.
Komi içeceklerimizi bıraktıktan sonra ayağa kalkıp
yanıma oturdu. "Ben bir iş adamıyım, lafı
uzatmayayım. Bir arkadaşa ihtiyacım var, beraber gezerken dikkat
çekmeyecek Avrupai görünümlü biri olmalı. Cinsel
ihtiyaçlarımı da Escortlarla veya şirkette benimle birlikte
olmaya hazır çalışanlarımla gideremem. Kabul edersen, seni
istiyorum bunlar için?" dedi. Parfüm kokusu o kadar yoğun, yüzünün
sert erkeksi çizgileri o kadar belirgin ve uzun boyu ile yanımda o kadar
heybetliydi ki, cevap olarak (Bir an önce sik beni!) dışında
aklımdan bir şey geçmiyordu. İkili bir hayat yaşamakta
tecrübelenmiştim, bunu sürdürmek zor olmazdı. Sessiz
kalınca, "Benimle iken tüm masraflarını ben
karşılarım!" dedi. Elini cebine atıp bir zarf
çıkaracakken, elini tuttum, "Birbirimizi tanıyalım,
anlaşamazsak paranın ne önemi olur?" dedim.
Hafif sıyrılmış eteğimden bacaklarıma, ordan
gömleğimi patlatacak gibi duran göğüslerime baktı ve hiç
beklemediğim bir şey yaparak beni kucakladığı gibi kaldırdı
ve yatağın üzerine bıraktı. Perdeleri kapatıp
yanıma gelirken, gömleğinin düğmelerini çözmeye
başlamıştı bile. Ben ise gerdek gecemizde bile kucakta
taşınmamıştım yatağa. Sırtımı
yastığa dayamış otururken, eteğim belime kadar
sıyrılmış, çorapsız bacaklarımla ilk
sevişmesini bekleyen Liseli bir kız gibi hissettim kendimi. Üstü
çıplak, gençken spor yaptığı belli vücudu ile,
dudaklarımı ufak bir öpücük ile yoklarken, bir eli dizimden
yukarıya doğru okşamaya başladı. Alt
dudağımı yavaşça emiyor, iki dudağının
arasına alıp eziyordu. Eli ise küloduma kadar
ulaşmıştı...
Biraz geri
çekilip, pantolonun kemerini çözerken, "Çok seksi bir kadınsın!"
dedi. Ben de bir yandan gözümü ondan ayırmadan gömleğimi
çıkardım ve bacaklarımı eteğimden kurtardım.
Şimdi ikimiz de siyah iç çamaşırları ile
kalmıştık. Yatağa girip üzerime eğildiğinde
kendimi oyuncak gibi hissetim, 1.90 boyu ve hafif kilolu yapısı ile
altında kaybolmuştum. Çok sakin dudaklarımı keşfediyor,
ağırlığını üzerime vermemeye özen göstererek
elleri kalçalarımda geziyordu. Sakinliği, müthiş parfüm kokusu
beni büyülemiş gibi etkisine almaya başlamıştı.
Sütyenimin askılarını yana kaydırıp göğüslerimi
ortaya çıkartınca, seksi bir gülümseme ile boynuma, ordan da
memelerime kaydı. Kocaman göğüslerimi bile tek eliyle avuçlayabilecek
kadar iri elleri canımı yakmadan, ama gücünü hissettiren bir
baskı ile okşamaya başladı. Aynı nezaketle
dudakları göğsüme inerken, amımın üzerindeki
hissettiğim parmak külodumu araladığını gösteriyordu...
Daha ilginci,
ellerinin gücünü hissettirirken cildinin yumuşaklığı idi.
Bakımlı elleri pürüzsüz, ama parmaklarının
kalınlığı nerede ise kocamın siki
kalınlığında olunca, amımın üzerinde iki sik
dolaşıyor gibiydi. Elini amımdan çekmeden tekrar dudaklarıma
yapıştığında, sikinin baskısını da
bacaklarımda hissettim. Yavaşça yanıma kayıp,
sırtını yastığa dayadı. Tam ritmimi
yakalamış, amım ıslanmaya başlamışken
üstümden inmesi canımı sıkmıştı, ama niyetini
anladım. Külodunu aşağıya indirdi ve merakla
beklediğim sahne ortaya çıktı. Hafif sarı kıllı
taşakları ve yarı kalkmış sünnetsiz siki
karşımda idi. Genç erkekler ile sikişmekten hep dikilmiş
sikler görmeye alışmıştım, ama bu yaşta normal
olan buydu. Sünnet derisi altından çıkmaya çalışan sikin
başını doğrudan iki dudağımın arasına
aldım. Bu sefer de taşaklarından yükselen pudra kokusu ile sike
yiyecek gibi saldırmaya başladım. Ağzımda sik büyürken,
ellerim göbeğinin üzerinde geziyor, arada taşaklarını
okşuyordum. Bir kaç dakika sonra sik dikleşmiş ve sokulmaya
hazır hale gelmişti.
Beni zorla da olsa sikinden ayırdıktan sonra, kolayca
kaldırıp kucağına oturttu. Dakikalarca yavaş
yavaş sevişmemize rağmen hiç konuşmamıştık.
Aramızda kalan siki 17-18 santimlikti ve gövdesi köküne doğru
kalınlaşan ilginç bir yapısı vardı. Siki ile sanki
bakire bir kızı korkutmak istemez gibi yavaş yavaş
amıma sürtüyor, önden bızırıma
bastırdığı kalın parmağı
ıslaklığı artırıyordu. Beni hafifçe
kaldırıp sikinin başını amıma soktu. İlk
defa sünnetsiz bir sik tarafından sikilecektim. Gücü ile bana hükmediyor,
sikinin başı amımın içinde kalçalarımı sıkıyordu.
"Tamamını alabilecek misin?" diye ilk kez konuştu.
Cevap olarak dudaklarına yapışınca, beni sırt üstü
çevirdi, bacaklarımı neredeyse göğüslerime değecek kadar
kıvırdı. İçime kayarken ağırlığı
nefes almamı zorlaştırıyordu. Yarısındayken siki
durdu, birkaç git gel daha yaptı...
Bu
pozisyonda amım en açık halde idi ve damadımın kalın
yarağını bile kolaylıkla alabilirdim. Ama içime yavaş
yavaş girmeye başlayınca, amımın dudaklarında bir
gerilme duygusu ve içime tamamen yerleştiğinde ise gözlerimi
yaşartacak bir acı hissettim. Sikinin aşağıya
doğru genişleyen kökü am dudaklarımı doğum yapacak
gibi germiş ve sikin ucu da rahmimin dibine ulaşmıştı.
Niye (Alabilecek misin?) diye sorduğunu şimdi anladım. Geri
çekilince rahatladım, ama sert olarak bir daha soktu. Bunu iki üç kere
daha yapınca amım iyice rahatlamış, sikin kalın
kökünün baskısından her sokuşta bızırım ezilmeye
başlamıştı. Her sokuşu, kuyudan su
çıkarır gibi amımdaki ıslaklığı
çoğaltıyordu. Bu yaşlı sikici tıpa gibi sikini ilk
defasında hangi pozisyonda sokacağını çok iyi biliyordu.
Şimdi
dizleri üzerinde duruyor, iki bacağımı V şeklinde
açmış, güzel bir tempo ile amıma girip çıkıyordu.
Savrulan göğüslerimi tutarak, hem okşuyor hem de onun gözlerimin
içine bakarak gördüğü manzaradan zevk almasını
sağlıyordum. İkimiz de sanki bizi diğer odadakilerin
duymasını istemeyen yeni evli bir çift gibi kısık
kısık inliyorduk. Bacaklarımı kapatıp, iki
bacağımı da tek omzuna alınca benim için geri dönülmez bir
yol başlamıştı. Sikin kalın dibi bu pozisyonda iyice
daralan amıma dayanılmaz bir baskı yapıyor, boşta
kalan eliyle de mememin ucunu sıkıyordu. Kalçalarım isteksizce
yukarı doğru kalkıyor ve iki ay sonra gelen bu sikin
getireceği orgazmın beni kıvrandıracağını
hissediyordum. Şimdi bacaklarımı tek koluyla iyice kendine
doğru yapıştırmış, dibine kadar soktuğu
sikinin kalın kökünden tüm vücuduma bir titreme yayılıyordu.
Sikini içimden çok az çıkararak, hem amımın derinliklerine, hem
de bızırıma baskı yapmaya devam ediyordu. İlk
orgazmım gelirken, kalçalarım ve iyice incelen belim havalandı
ve boşalmama aldırış etmeden belimden kavramaya ve
aynı tempoda sikmeye devam etti.
Vücut direncim tükenip, kendimi geri bıraktığımda ise,
Misyoner pozisyonda üstüme ağırlığını verdi.
İri yarı doksan kiloluk bir adamın
ağırlığı ve nerdeyse şişe dibi
kalınlığındaki sik kökünün yarattığı
baskıya sırtına tırnaklarımı geçirerek kesintisiz
inleyerek cevap veriyordum. Yaşının da etkisi ile boncuk boncuk
terlemişti. İkinci orgazmımın daha şiddetli
olması ile o da tanıştı. Kasılmaları kontrolsüz
bir am, nefesimi kesen hıçkırıklar ve yaşaran, sonra
kararan gözlerim...
Kararan
gözlerim ve hırlamalarım normale döndüğünde, amımdan
çıkmaya çalışan sikin ucundaki spermleri gördüm ve onun da
boşaldığını fark ettim. "Türkiye'ye
geldiğimden beri yaşadığım en iyi sevişmeydi!"
dedi. Dili agzımda gezerek uzun uzun öptü. Yatağın üzerinde
sürünerek başucumdaki çantaya ulaştım. Kocamı arayıp, "Bu
akşam yemeği de Sapanca'da yiyeceğiz komşularla, sen beni
bekleme!" dedim. Ne yemek istediğimi sorup, sipariş verirken, "Devam
etmek istiyorsan biraz destek almalıyım!" dedi ve
ağzına mavi haplardan bir tane attı.
Duş alıp, bornozlarımızla otururken gelen yemeklerimizi
yedik. Yemek süresince ellerimi okşuyor, bana liseli aşıklar
gibi davranıyordu. Şimdilik haftada bir otelde buluşmaya, arada
da müsait olursam İstanbul'da onunla yemeklere katılmamı
istiyordu. Kalkıp ceketinden çıkardığı zarfı
çantama koydu. "1.000 Euro var, yeterli olmazsa ararsın beni!"
dedi. Cevap vermedim. "İçmem!" dememe
aldırış etmeden bana da bir kadeh şarap koydu ve
yatağa, onun göğsüne yatarak uzandım.
Yakışıklı, tertemiz, nazik, her kadını tatmin
edecek bir sike sahip başarılı bir işadamı. Hayallerde
bulunacak bu erkeğin kolları altına yirmili yaşlarda
girseydim, herhalde onun kölesi olurdum diye düşündüm.
Kocaman eli bornozumun önünden girerek bir mememi avuçlamış,
aldığı ilacın etkisi ile siki gözümün önünde dikilmeye
başlamıştı. Çok geç olmadan eve dönebilmek için kontrolü
ele aldım. Bornozunun önünü açarak, önce boynunu, oradan da
göğüslerini öpmeye, hafif hafif dişlemeye başladım. Hoşuna
gittiğini anlayınca, vücudumu aşağıya
kaydırıp sikine ve bacaklarına göğüslerimi sürttüm.
Dudaklarım göbeğine kadar inince, bacaklarının arasına
doğru kaydım ve sikini kocaman memelerimin arasına sokup ileri
geri kıvırmaya başladım. Hoşuna gitmiş, gözlerini
kapatmış, kendi dilinde birşeyler mırıldanıyordu.
Sikin başında dilimle daireler çizerken kökünü tek elimle
saramadığımı fark ettim. Am dudaklarımda devam eden
sızıyı düşünerek, götüme bugün sokturmamaya karar verdim.
Başlarda çekingen davranarak, bu ilişkiyi daha uzun süreli
kılmak istiyordum.
Üzerine ters uzanarak 69 pozisyonu aldım ve amımı gözler önüne
serdim. Tertemiz iki deliğim de gözünün önünde idi. Aramızdaki boy
farkı nedeniyle, ben sikinin yarısını yalarken, bir yandan
taşaklarını okşamaya çalışıyor, o ise
kafasını öne kaldırarak am dudaklarımı dillemeye
uğraşıyordu. Kocaman elleri ile kalçalarımı ikiye
ayırdı. Ellerinin büyüklüğü tüm götümü kaplıyor, baş
parmakları göt deliğim ve amıma değiyordu. Bunu bozmadan
kendisine doğru çekerek dudaklarını amıma
yapıştırdı. Ben ise elimden oyuncağım
alınmış gibi sikine ulaşmaya çalışıyor, iki
elimi tükürükleyerek kökünden başına doğru 31 çekiyordum.
Amımdaki dudaklar ve içime değen dil ise önceki tüm
yalayıcılarımdan farklı idi. Ne genç sikicilerim gibi aceleci,
ne de damat gibi sertti. Belki yaşından, belki tecrübesinden
dolayı hiç acele etmeden ve canımı yakmadan amımın
çevresini öpüyor, önce diliyle yokladığı am
dudaklarımı şişmeye başladığını
görünce parmakları ile aralayıp dilini içime sokup gezdiriyordu. Nefesini
düzgün ayarlayarak, benim için yalanma zevkini azaltan
bızırımın üstünde nefes hissetme duygusunu
yaşatmıyordu. Kalçalarıma geçmiş, on parmağı göt
deliğimi iyice belirgin hale getirmişti. Sik
kalınlığındaki baş parmağını görüme
bastırmaya çalışırken, "Lütfen, hazır
değilim!" diyerek nazikçe red ettim. Bol bol zamanım
olacaktı, o sikin üzerinde zıplamak için.
Göt deliğime sokamadığı baş parmağını,
ıslanmış amıma rahatlıkla geçirdi. Kocamın siki
kalınlığındaki parmak ve bızırıma
yapışmış dil, derin bir ohh çekmemi sağladı.
Doğru yerde olduğunu fark ederek beni biraz daha kendine doğru
çekti. Tersten amıma giren parmak ile am duvarlarına masaj yapar gibi
baskı uyguluyordu. Sertleştirmediği dilinin pütürükleri
bızırımı fırçalıyordu. İnlemelerim
kesintisizleşmeye ve gitgide ağlamaya benzer bir hal alınca,
kalçalarımdaki baskıyı artırarak, yüzünü tamamen amıma
bastırdı. Sik kalınlığındaki bir parmak içime
sadece girip çıkmıyor içimde dönüyor kıvrılıyor,
amım yumuşacık emiliyor ve kocaman eli kalçalarımı yoğuruyordu...
Uzun süredir
olmayan şekilde sanki işer gibi yüzüne boşalmaya
başladım. Amımdan süzülen suların mı, yoksa
attığım çığlığın mı önce
geldiğini hatırlamıyorum. Aşırı hassaslaşan
amımı dudaklarından kurtarmak için öne atıldım.
Amımın açılıp kapanmasını ve aradan akan
sıvıları hissetmek utandırdı, ama arkamda izlenecek
güzel bir manzara sunduğum, kazık gibi dikilen sikten belli idi.
Teşekkürlerimi sunmak için yüzümü ona döndüm, sikin sünnetsiz
başını ağzıma alıp gözlerinin içine baktım
ve santim santim inerek şişe dibi kalınlığındaki
köküne kadar geldim. Daha fazla ilerlemem fiziken mümkün değildi. Siki
ağzımda biraz bekleterek durdum. Gecikmeden kocaman elleri ile
başımı tutup kontrolü devraldı ve ağzımı
sikmeye başladı. Ağzımdan çıkacak kadar
başımı çektiğinde siki iyice tükürüklüyor, bir yandan da
biçimli taşaklarını elliyordum...
Beni
izlemeyi bırakıp kendini geri attığında, iki elimle
sikin kalın kökünü kavradım ve en sevdiği yemeği yercesine
sesler çıkararak sikine yumuldum. Önce bir damla, sonra büyük bir
fışkırma ve sonra sızan biraz döl ile nefesini
bırakırken, körük gibi sesler çıkararak ağzımı
doldurdu. Birazını yuttuğum dölü bile, ne damat ne de Timur'unki
kadar acı idi. Ağzımın kenarından süzülenleri ve
sikini yatak örtüsüne silip göğsüne uzandım...
Bir iki saat
sonra uyandım. Giyindim. Halen uyuyan sikicimin inmiş sünnetsiz
sikine ve etkileyici vücuduna biraz baktım. "Benim gitmem lazım,
bir taksi çağırabilir misin?" diyerek uyandırdım. Taksi
için çantama soktuğu 100 Lirayı da görmemiş gibi davranarak,
odadan çıktım...
[Seval]
|