Beyaz Hatun! (7) (Omar 34 Y., İstanbul)
Bir anda, "Şşştt...
Bunu söylemenin nedeninin bir kısmı alkol, bir kısmı ise
benden etkilenmen. Bunun gerçek hislerin olup olmadığını
düşünmen için zamana ihtiyacın var ve daha beni 5-6 saattir
tanıyorsun. Şu ana kadar karşına çıkan
kadınlardan farklı olmam, seninle güzel anlaşacağım
anlamına gelmez, ya da bana aşık olacağın
anlamına da gelmez. O yüzden bu konuyu şimdi burada kapatmamız
gerekiyor." diyerek bana cevabımı verdi. O kadar güzel
konuşuyor, konuyu o kadar güzel bağlıyordu ki, tek
diyebildiğim, "Pekala!" oldu.
O akşam odama
gittiğimde hemen telefonu elime aldım ve Gülriz ablaya olanları
uzun uzun anlattım. Gülriz abla yazdıklarımı okuduktan sonra
çok kısa bir cümle kurdu: "Ulan, aşık olmuşsun sen!"
diye. Tabii ya, içimde konduramadığım ve uzun süredir düşünmediğim
konuydu bu: Aşk! Böyle bir şeyi belki de hayatımda ilk kez
hissetmemden dolayı ne olduğunu çözememiş, sadece 'Tuhaf bir
şeyler hissediyorum işte.' diyerek geçiştirmiştim. Gülriz
abla ise teşhisi şıp diye koymuştu. Bu
yaşadığım duygu, aşktı.
Artık bir
sonraki gün işin bitmesi için can atıyor, iş biter bitmez de
hemen Sedef'in evine gidiyordum. O da benim bu heyecanlı
davranışlarıma alışmıştı. Öyle ki, bir
süre sonra aşırı samimi olmuştuk. Eve rahat rahat,
kapıyı vurmadan girip çıkıyordum. Hatta evinin
anahtarını bile bana vermişti. Tanışmamızın
üzerinden 5, oraya gelişimin üzerinden ise 8 gün geçmişti. Yine bir
akşam tadilatı bitirip oturma faslına geçince, "Sedef, 10
erkek bir odada kalıyoruz. İzin verirsen ben burada kalabilir miyim?"
dedim. Güldü ve "10 erkek bir arada ha?" deyip, biraz daha sesli bir
kahkaha attı ve "Tabii ki kalabilirsin!" dedi. O günden sonra
ise Sedef'te kalmaya başladım.
Günler akıp
gidiyordu, ama benim aklımda ne Gülriz ablaya verdiğim söz, ne de
buraya geliş amacım kalmıştı. Her gün, gün bitse de
Sedef'in yanına geçsem diye düşünüyordum. Burada
kaldığımız süre boyunca benimle birlikte gelen tüm
arkadaşlar ortam yapmış, kızlarla ilişki kurmuş
hatta birçok kızla birlikte olmuşlardı. Ben ise Sedef'in
haricinde bir kadını düşünemiyordum. Daha doğrusu, Sedef
dışında birisine ilgimi yöneltmek istemiyordum. Kadın
resmen benim aklımı başımdan almıştı.
Oraya
gelişimin üstünden artık 2 hafta kadar geçmişti. Bu 2 hafta
içinde de Sedef ile çok samimi olmuştuk. Onun evinde kalıyor, resmen
aynı evde yaşayan iki ev arkadaşı gibi davranıyorduk.
Birbirimizin yanında da epey rahat davranmaya
başlamıştık. Planlar yapıyor, ara sıra
dışarıya çıkıp dağıtıyor, bazen de evde
kendi soframızı hazırlayıp kendimiz alem yapıyorduk.
En sonunda Sedef'in
evindeki tadilat işini de bitirmiştim. İki tarafta da
çalıştığım için biraz uzun sürse bile yine de fena bir
iş çıkmamıştı. Sedef de yaptığım tadilatı
çok beğenmişti ve "Gerçekten bu işten anlıyorsun!"
diyerek yanağıma ufak bir öpücük kondurmuştu. Tabii Sedef ile aynı
evde yaşamaya alışmıştım
alışmasına, ama yine bana her yaklaştığında,
her dokunduğunda, her sarıldığında bir parça tuhaf
hissetmeye devam ediyordum.
Sedef gerçek
anlamda bir hanımefendiydi; kendini, duygularını, iradesini o
kadar güzel idare edebiliyordu ki, hem benimle ufak oyunlar oynuyordu ama benim
ona açılacağımı hissettiği anda da işin içinden
ustalıkla sıyrılıyordu. Birkaç kez ona kendimi ve
duygularımı açma girişiminde bulundum, ama her seferinde (beni
de kırmadan) konuyu o kadar güzel bağlayıp kapattı ki,
kadının zekasına hayret ettim.
Bir gece,
dışarıdan gelmiştik ve hafif alkollüydük. Onun üstünde spor,
ipek bir gömlek ve altında kısacık bir şort vardı.
Gülümseyerek beni yanağımdan öptü ve "İyi geceler."
diyerek odasına çekildi. 10 dakika kadar sonra cesaretimi topladım ve
odasına gittim. Kapıyı tıklattım ve yavaş
yavaş açmaya başladım. Ayaktaydı. Üstüne, şarap
kırmızısı ve biraz göğüs dekoltesi olan gecelik
giymişti. Geceliğin alt kısmı, kalçalarının hemen
altında bitiyordu. Gerçekten harika gözüküyordu. İçeriye girdim ve
yavaş yavaş ona doğru yaklaşmaya başladım. Sedef
her anı çok iyi kullanan bir kadındı, ama hem alkolün
etkisinden, hem de odasına geleceğimi düşünmemesinden
dolayı afallamıştı.
Onun
toparlanmasına imkan vermeden hafifçe ellerimi onun ellerine koydum ve
"Sanırım bana artık yeterince güveniyorsun, değil mi?"
dedim ve olası bir ters cevabını almayı beklemeden, "Bu
gece sanırım seninle uyuyabilirim." dedim. Gülümsedi sadece, bir
şey demedi. Yatağına doğru yürüdüm, aynı anda yatağa oturup yan yana sırtüstü uzandık. İkimizde de garip bir
gerginlik vardı. Sanki liseli çocuklar gibi ilk kez baş başa
kalmış gibi hissediyorduk. Sedef hafifçe bana döndü ve "Biliyor
musun, uzun zamandır ilk kez bir erkekle uyuyorum." dedi. Hem
şaşırmış, hem özel hissetmiştim. Onu göğsüme
yatırdım, hafifçe vücuduma ellerini sardı ve o şekilde
uyuduk. O gece aramızda hiçbir şey olmadı, ki gerçekten de
olması ile alakalı en ufak bir şey bile düşünmemiştim.
Sedef'e dokunmak, sarılmak, onunla uyumak çok hoşuma gitmişti.
Sabah
uyandığımda, o halen kollarımda bir bebek gibi
yatıyordu. Ne yapacaktım? Nasıl uyandırmalıydım?
Dudaklarını öperek uyandırsam çok mu ileri gitmiş olurdum?
Bu sorular eşliğinde birkaç dakika onun uykulu halini seyrettim.
Sonra da yanağından hafifçe öperek, "Hadi bakalım, uyanma
vakti." dedim. Sızlanarak, biraz da naz yaparak yatakta döndü. Ben de
o sırada kalkıp, mutfağa indim ve kahvaltıyı
hazırlamaya başladım.
10 dakika sonra,
sabah uyku mahmurluğunun verdiği güzellik ile geldi. Belinden çekip,
boynuna ufak bir öpücük kondurdum. Gülümsedi ve mutfaktaki sandalyelerden
birisine oturarak masadakilerden atıştırmaya başladı.
Ara sıra masanın ucundaki şeylere uzanmak için poposunu
kaldırınca, gecelik de onunla birlikte sıyrılıyordu ve
ben de o sırada Sedef'e dokunmamak için kendimi zor tutuyordum. En son tüm
hazırlıkları bitirince, yerime oturmadan önce karnına sarılıp
boynunu öptüm ve öyle geçtim.
Mutlu bir
yaşantı sürüyorduk. Burada geçirdiğim 2 hafta cennet gibi
gelmişti. Artık iyice sevgili gibi davranıyor, birlikte uyuyup
uyanıyor ve birlikte bir şeyler yapıyorduk. Ona dokunmama,
sarılmama, iltifatlar etmeme çoktan alışmıştı.
Ben de sınırımı biliyor ve geçmiyordum. Ancak süre
yavaş yavaş doluyordu. 3. Haftanın içine girdiğimizde ise
beni hafiften bir üzüntü kaplamıştı. Sedef sürekli, "Ne
oldu? Sende bir durgunluk var, hasta mısın?" diye soruyordu, ama
ona anlatamıyordum.
En sonunda,
içtiğim 6-7 şişe biranın da etkisiyle, her şeyi ona
açıkladım: "Seni kaybetmekten, tekrardan o çöplüğe
dönmekten korkuyorum." dedim. Sonrasında ise, "Bilmediğin
bir şey var. Sana anlattım buraya gelme hikayemi, ama Çeşme'ye
gelmemin hikayesini tam olarak bilmiyorsun. Ben şu an 500 Dolar borçluyum
ve işimi bile kaybetme tehlikesi altındayım. Buraya geldim çünkü
esas amacım burada bir inşaatta çalışmak değildi. Bu 1
ay içerisinde, zengin bir kadın bulup ona yanaşmaktı. Sonra sen
çıktın karşıma, kabul ediyorum ilk başta sana da bu
amaçla yanaştım, ama sonrasında sen beni gerçekten etkiledin."
dedim. Sedef yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Şimdi ise senden ayrılacağım için çok üzgünüm."
diye bitirdim.
Sedef'in
kızıp kızmayacağını, bana neler
saydıracağını veya nasıl tepki vereceğini
düşünemiyordum. Donuk bir ifadeyle yüzüme bakıyordu sadece. Daha
sonra yerinden kalktı, alkollerin durduğu komodinin üstüne gitti ve
kendine bir bardak viski doldurdu. Sonra da karşıma geçti ve "Sen
tam bir orospu çocuğusun!" diyerek gülmeye başladı. Acaba
kızgınlıktan mı gülüyordu, yoksa gerçekten bunu kafaya
takmamış mıydı? Biraz tedirgindim o yüzden gülemiyordum. Birkaç
saniye sonra, "Demek buraya zengin kadın tavlamaya geldin ha?"
dedi ve yine kahkahalarla gülmeye başladı. "Demek gitmek
istemiyorsun?" dedi, ama bunu artık gülmeyi kesmeye
başlamışken söylemişti. "Peki o halde, gitme!"
dedi.
Ona, "Ama
gitmezsem... nasıl... para kazanacağım?" diye tedirgin
tedirgin sordum. Biraz sakinleştikten sonra viskisini bitirdi ve kadehi
bana uzatarak, "Eğer bir kadeh viski doldurup getirirsen, nasıl
yapacağını anlatırım." dedi. Kadehini
kaptığım gibi viskisini doldurup getirdim ve heyecanlı bir
çocuk gibi karşısına geçtim. Sedef karşımda
bağdaş kurar gibi oturdu ve anlatmaya başladı:
"Bak, o
Gülriz orospusunu iyi tanırım. Sizin şirkette çok büyük olmasa
da bir hissem var. O yüzden birkaç kez de gelmiştim, ama şirketin ana
hissedarlarından olmadığım için genel toplantılar ve
konferanslar haricinde çok fazla gelmem. Gülriz orospusu belli ki seni de
ağına düşürmüş. Bu kaşar böyledir; oraya gelen işçiler
arasından azıcık iyi bulduğunu bu zengin muhitlerine gönderir.
Buraya gelen işçi gruplarının arasında biliriz ki mutlaka 1
ya da 2 tanesi bu amaçla gelmiştir. Yani sen, muhtemelen o avlamaya
çalıştığın zengin kadınlarının
çoğunun zaten aklındaydın. Gülriz tabii kendini bu işlerin
ustası sanan birisi, ama öyle olmadığını kendi de
biliyor. Orada sana yaptığı hava cıva tamamen boş,
seni esas olarak adam edecek kişiler burada. Madem ki bu kadar istiyorsun
bu işi, pekala. Ama bu iş senin öyle porno filmlerinde gördüğün
gibi olmayacak."
"Birincisi,
buradaki kadınların hepsinin medyada ve iş sektöründe önemli itibarları
var. Böyle bir skandalın duyulması demek, herkesin
foyasının meydana çıkması demektir. Buradaki kadınlar
bir gece önce alkollü grup seks partisi yaparlar ve kocalarını
aldatırlar, ama bir sonraki gün hiçbir şey
olmamış gibi birbirlerinin yüzüne güler, birlikte çay partisi
yaparlar. Birisinin gizlisinin açığa çıkması demek,
hepsinin sırlarının açığa çıkması demektir.
O yüzden buraya girecek erkek sadece iyi bir sikici değil, aynı
zamanda ağzı kapalı bir sır tutucu olması
lazımdır."
"İkincisi,
eş seçme ya da partner beğenmeme gibi bir durumun yok. Yeri
geldiğinde sana 80 yaşındaki bir moruk da gelebilir, 18
yaşındaki genç bir körpe de gelebilir. Senin vazifen sadece
işini yapmak, paranı almak ve ses çıkartmamaktır. Üçüncüsü,
sana söylenen her şeyi de yapmak zorundasın. Şunu yapmam, bunu
yapmam, bunu etmem deme hakkın yok. Buradakilerin o kadar zengin ve kibar
göründüğüne bakma; senden öyle şeyler isteyecekler ki, aklın
çıkacak. Ve tabii en önemlisi de ukalalık, ben oldumculuk
yapmayacaksın. Buradaki insanların nezih göründüğüne bakma,
isterlerse seni öyle bir kaybederler, öyle bir hayatını
kaydırırlar ki şok olursun." dedi.
Bu uzun
tiradı hiç beklemiyordum. Şok olmuştum, ama başka bir
çıkış yolum yoktu. Daha sonra, "Kabul ediyor musun?"
dedi. Kafamı evet anlamında salladım. Eline
aldığı çeki imzaladı ve "Bunu al, Gülriz'e yolla.
Merak etme klasik olarak orayla da bağını keseceksin. Gülriz
bunu çok iyi biliyor. Bu çeki yolladıktan sonra bir daha Gülriz ile
görüşmeyeceksin, zaten o da telefonunu falan kaybedecektir
ortalıktan. Ona göre, artık İstanbul'daki hayatını
unut!" dedi.
Sedef'in
dediklerini kabul ettim. Bana, "Peki o halde, geç bakalım şöyle!"
diyerek beni önüne alarak üst kata çıkarttı. Bu evde
kaldığım 2-3 haftalık dönem içerisinde hiç girmediğim
odalardan birisine girdim. Etrafta çok az eşya vardı. Kenarda duran
kamera tripodunu kurdu ve "Çıkart bakalım üstündekileri!"
dedi. Bu tabii ki Gülriz ablanın telefon kamerasıyla yapılan bir
iş değildi, buradaki her şey daha pahalı ve daha moderndi.
Soyundum, en son
boxerimi de çıkartınca Sedef güldü ve "Hmm, elimizde güzel bir
maden var bu sefer!" dedi sikimi kastederek. Önce birkaç poz
fotoğrafımı aldı inik haldeyken, sonra ise sikimi
kaldırmamı istedi. Biraz okşamamla birlikte dimdik olunca,
birkaç pozu da böyle çekti ve kamerayı laptopuna bağlayarak
fotoğrafları aktardı. "Yarın senin işini
hallederiz, sonrasında da seni beğenen birilerini bulmayı
umacağız." dedi ve önüme bakarak, "Yalnız hiç fena
değilmişsin, böylesini görmedim!" diyerek aniden sikime elini
attı.
Sedef'in bu
karakter değişimine çok şaşırmıştım. O
kibar, çekingen, sınırını iyi çizen kadın gitmiş;
yerine bambaşka bir kadın gelmişti. Sanırım o
bahsettiği yüze gülüp, arkadan farklı işler çevirme durumu olacaktı
ve ben de susacaktım. "Seni ilk biz deneyelim bakalım!"
diye kıçıma sert bir şaplak attı. Daha sonra, bir
köpeğin tasmasından tutar gibi sikimden tutarak beni yavaş
yavaş yatak odasına doğru götürdü. Yatağa
attığında ise heyecandan ölecek gibiydim. Beni yatağa
ittirdikten sonra üstündeki mavi askılı bluzu çıkarttı.
İçinde sütyen yoktu. İlk kez Sedef'in yuvarlak ve dik memelerini
görüyordum.
Yatağa
çıktı, bacaklarımın iki yanına dizlerini açarak oturdu
ve eğilip sikimi emmeye başladı. Bu sırada da gözlerime
harika bakışlar atıyordu. O attığı
bakışlar beni daha fazla azdırıyordu diyebilirim. Ellerimi
saçlarına attım ve bastırmaya, onun ritmine uymaya
başladım. Sedef birkaç kez denemeden sonra köküne kadar alıp,
siyah sikimi ağzının içinde kaybetmeyi
başarmıştı. Biraz emdikten sonra kalktı, hareketleri
aynı bir porno star gibiydi. Arkasını döndü, kalçasını
geriye doğru çıkartarak şortunu indirdiğinde içinde siyah
bir tanga gördüm. O an üstüne atlayıp, onu parçalamamak için kendimi zor
tuttum.
Üstüme
çıktı, yavaş yavaş dizleriyle yatakta yürüdü ve
başımın üstüne gelip tangasını sıyırdı.
Amını bastırarak yüzüme dayadı ve emdirmeye
başladı. Yatakta epey dominant bir kadındı. Ben de o
anın azgınlığıyla, ellerimle güzel
kalçalarını okşayarak yalıyordum o güzel amını.
Dilimi hafifçe içine soktukça, hırlar gibi sesler çıkartarak
inliyordu. İyice sulandıktan sonra vakit kaybetmemek ister gibi
hızla kucağıma geldi, arkasını bana döndü ve
kalçasını hafifçe sallayarak sikimi tutup, amına dayadı. O
güzel am dudaklarının içinde kalkmış sikim gittikçe
kayboluyordu. Sikimi bu kadar rahat almasına
şaşırmıştım. Bağırıyordu,
çığlık atıyor ve inliyordu, ama hiç durmadan, rahatça da
alabiliyordu.
Uzun uzun, sertçe
kendini bana vurdura vurdura kucağımda zıpladı. O kadar sert
zıplıyordu ki, kalçaları kıpkırmızı oldu
daha ben dokunmadan. Kendisi sanırım acı çekmeyi de seviyordu.
Saçlarından asılıp götüne sert bir tokat attım. Kısa
bir, "Ahh!" diye bağırdı, ama sonra gülerek
zıplamaya devam etti. 20 dakika kadar sonra kalktı üstümden, bu sefer
belini harika bir şekilde kırarak domaldı. Arkasına geçtim,
sikimi amına bastırdım ve hızla girmeye devam ettim.
Taşaklarım, amına değene kadar kendimi çekmeden girip
çıkıyordum. Makine gibi giriyordum içine, hatta omuzlarından tutuyordum
dengesi bozulmasın diye. Hiç acımadan, elimden geldiği kadar
sert ve hızlı bir şekilde sokuyordum yarrağımı.
Sanırım
40-45 dakika boyunca sadece seks yapmıştık... O kadar azgın
olmama ve uzun süredir boşalmamama rağmen resmen tenini
bırakamıyordum. En sonunda boşalacağımı
anladım; ama sanki o da benimle birlikte anlamıştı.
Çıktı önümden ve diz çöktü yerde. Sikimi okşaya okşaya
yüzüne doğru çevirdi sikimi, bir süre sonra da tüm döllerim, Sedef'in
güzel yüzüne patladı. Sedef halinden memnun halde, yüzünde hafif bir
tebessümle kalktı ve yüzündeki döllerin bir parçasını
parmağıyla alıp, yaladıktan sonra banyoya geçti. Heyecandan ölüyordum...
[Omar]
|