Beyaz Hatun! (4) (Omar 34 Y., İstanbul)
Birkaç hafta
boyunca herhangi bir değişiklik olmadı. Fırsat
bulabildiğim günlerde Gülriz abla ile bir odaya kapanıp, doyasıya
sevişiyorduk, ancak ben halen onun bahsettiği şeyi merak
ediyordum. Birkaç gün sonra Gülriz abladan, "Yarın için hazır ol!"
diye bir mesaj aldım. Neden bahsettiğini anlamadım, ama kendisi
çok severdi böyle önden yem atıp da konunun devamını söylemeden
insanı kıvrandırmayı. Ben de beklemeye başladım.
O bahsettiği
günün akşamında evci izni çıkacakların arasında benim
de adım vardı. Bunun anlamı, evi her gün gidip gelmek için çok
uzakta olan ama 1-2 günlük ziyaret için de pek fazla uzak sayılmayan
yerler için 'evci izni' denen bir izin veriliyordu. Ben de bu izinden
almıştım, ama ne bu izni almak için başvurmuştum, ne
de buradan çıktığımda gideceğim bir ev vardı.
Ancak artık alışmıştım benim adıma haberimin
olmadığı planların yapılmasına. Bunu da besbelli
Gülriz abla ayarlamıştı.
Kapıdan
çıkarken elime tutuşturulan adresle birlikte, şantiyenin
önündeki taksi durağına gittim. Kağıdı uzattım ve
"Buraya gitmek istiyorum." dedim. Taksici, yaklaşık 25-30
dakikalık yolculuk sonucunda gitmem gereken yere beni bıraktı.
Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmiyorum.
Kağıtta yazan apartmanın adını aramaya başladım,
bulduğumda da yazan daire numarasına bastım. Orta gelirli bir
ailenin yaşadığı, standart apartmanlardan birisiydi
aslında. Lüks ve zenginlerin yaşadığı bir bölge
sayılmazdı.
3. kata
çıktım ve kapıda beni bekleyen 37-38 yaşlarında bir
kadın gördüm. Kadın gayet misafirperver, sıcakkanlı, güler
yüzlüydü. Beni hemen içeriye davet etti ve salona geçirdikten sonra bir bira
getirip elime verdi. Ben halen olayın
şaşkınlığıyla aptal aptal ortalığa
bakıyordum. Kadın anlamış olacaktı ki bir giriş
yapıp, kendini tanıtmak istedi. Üçlü koltukta oturuyordum. O da benim
oturduğum koltuğun diğer ucuna oturdu. "İsmim Selma,
aslında sizin şantiyede çalışıyorum, ama
şantiyenin diğer yatakhanesinde görevliyim. Sen beni muhtemelen
görmemişsindir, zaten işe gireli çok olmadı." dedi.
Kendini
tanıtmakta sıkıntı yoktu, ama beni buraya
çağırmasının sebebini açıklamakta biraz çekingen
davrandı. Başını öne eğerek biraz elleriyle
oynadı, parmaklarını çıtlattı ve konuya nasıl
gireceğini düşündü ve "Ben 4 yıldır dulum..."
diye bir giriş yaptı. Bir anda başını
kaldırdı ve güzel bir giriş yaptığını
düşünerek hemen devam etti. "Dolayısıyla bazı
ihtiyaçlarım var elbette. Senin o fotoğrafını da...
şeyden gördüm... Gülriz abladan işte..." dedi. Önce hangi
fotoğraf olduğunu düşündüm, sonra da kadının
davranışlarından, giyinişinden vesaire ne olduğunu
anladım. Taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu. Gülriz abla
beni buraya bu kadını becereyim diye göndermişti. Gerçekten
korkulurdu Gülriz abladan.
İş bu
hale gelince, kadına daha bir alıcı gözle baktım. O da
bizim oradaki çalışanlardan birisiydi. Gülriz abladan daha zayıf
olmasına karşın yine de 75-80 kilo civarında,
balıketli bir kadındı. 1,70 civarında bir boyu,
dalgalı hafif sarı ama dip kısımları kahverengiye
çalan saçları vardı. Göğüsleri büyük, yayvan, kalçaları ise
genişceydi. Tabii benim geleceğimi bildiği ve ne
yapacağımızı da bildiği için altına dizlerinin
üstünde dar siyah bir etek, üstüne de leopar desenli bir omzu açıkta
bırakan bluz giymiş, içine de siyah transparan bir külotlu çorap
giymişti. Ne çok beyaz tenliydi ama buğday tenli sayılacak kadar
da sarı ciltli sayılamazdı.
Selma'ya
baktım ve "Pekala, anladım." diyebildim sadece. O da bana
yavaş yavaş yaklaşmaya başladı ve "Ee, geçelim
mi?" diyerek karşı kapıyı gösterdi. "Pekala."
diye yineledim tekrardan. O zamanlar çok fazla Türkçe bilmediğim için
sohbeti çok uzun süre devam ettiremiyordum. Birlikte kalktık, elimi tuttu.
O kadar çalışmasına rağmen yumuşacık ve ufak
elleri vardı. Benim simsiyah ellerimin arasında kaybolmuştu
adeta.
Birlikte yatak
odasına geçtik, elimi hafifçe beline atıp kendime çektim. Gülümsedi.
Sanırım uzun süredir bir erkekle bir şey yapmıyordu ve ben
onun için bir piyangoydum. Elini önüme atıp sikimi okşadı
pantolonun üstünden. Ben de eğilip yavaşça dudaklarını
öpmeye başladım. Dudaklarına çilek aromalı pembe bir ruj
sürmüştü. Emdikçe daha fazla emesim geliyordu ve yumuşacık
elleriyle dokunmasından dolayı sikim dimdik olmuştu. Onu
kalçalarından tuttum, sıkıca sıktıktan sonra aniden
onu kucaklayıp kaldırdım. Sanırım seviştiği
hiçbir erkek onu böyle kucaklamamıştı ki önce birkaç saniye
duraksadı, şaşırdı, sonra gülümseyerek öpmeye devam
etti. Kucaklayıp biraz öyle tuttuktan sonra sırtüstü yatağa bıraktım
ve ben de bacaklarının arasındaki yerimi aldım.
Bembeyaz, mis
kokan boynunu eme eme yavaşça göğüslerine iniyordum. O da benim için,
her indiğim yerin kapısını açar gibi hemen orayı
soymaya başlıyordu. Omzunu açıkta bırakan bluzunu
attığında içinde sütyen olmadığını fark
ettim. Güzel göğüsleri yumuşacık ve iriydi, eğilip emmeye
başladım. Uçları ağzımda irileştikçe ben de daha
fazla zevk alıyordum. Göğüslerinden ise yavaş yavaş
aşağıya doğru inmeye, karnına öpücükler kondurarak
eteğine inmeye başladım. Siyah eteğini hafifçe çekerek
çıkartıp, kenara bıraktım. Altındaki külotlu
çorabı ise çıkartmayacaktım.
Kalçasına vurdum,
"Domal bakalım!" dedim. Gülümseyerek dediğimi yaptı.
Ben de o sırada tişörtümü çıkartıp kenara
fırlattım. İki elimle külotlu çorabının ağ
kısmını baştan aşağıya yırttım.
İçine zaten ayrıca bir külot giymemişti ve o güzel göt
deliği ve amı karşımdaydı. Elimi hafifçe atarak
okşamaya başladım amını. Aniden irkildi ve kastı
kendisini. Uzun zamandır sevişmeyen bir kadındı, bu
işler artık ona yabancı bile gelmeye başlamıştı.
Bu kadını bu gece uçuracaktım, kendi kendime öyle bir söz
vermiştim. Hemen dilimi amına dayadım ve Gülriz ablayı bile
yalamadığım azgınlıkta onun amını emmeye
başladım. Dudaklarımla sert sert çekerken ara sıra dilimi
klitorisinde gezdiriyordum. Selma resmen uçuyordu, çığlıklar
atmaya başladı hemen. Dilimi hafif hafif amına sokarak, ara
sıra onu dilimle becermeye başlamıştım.
Selma'nın
kollarında kuvvet kalmayınca, onu tekrardan sırtüstü yatırdım.
Arada göt deliğine inerek orayı da emiyordum.
Bayılmıştım vücuduna, benim geleceğimi bildiği
için kendine baştan aşağıya bakım
yapmıştı. Vücudunda en ufak bir pürüz, en ufak bir tüy yoktu.
Bebek gibiydi. Kalçasına ufak bir tokat attım ve dizlerimin üstünde
yanına gittim. O kadar azmıştı ki pantolonumu
çıkartırken neredeyse kemerimin tokasını kopartacaktı.
Ben ise onun azgınlığını gördükçe daha fazla
hoşlanıyordum bu işten. Elimi onun güzel memelerine attım,
yoğurmaya başladım. Pantolonumu indiremedi bile, hafifçe
sıyırıp sikimi çıkartacak kadar boşluk
bıraktıktan sonra eğildi ve hemen emmeye başladı. O
ana kadar, hayatımda yaşadığım en güzel saksolardan
birisiydi diyebilirim. Hem azgınlığının verdiği
arzuyla, hem de o siki o kadar istemesiyle birlikte resmen yalayıp
yutuyordu kocaman sikimi.
Bir süre sonra
hepsini ağzına alıp, hızla ileri geri yapmaya
başladı. Ara sıra da taşaklarımı
okşamayı ihmal etmiyordu. Sikimi öyle güzel ıslatmış,
öyle güzel yumuşatmıştı ki, sanırım çok rahat bir
şekilde götüne girebilirdim. Bir süre sonra saçlarından asılarak
yüzünü kendime doğru çevirdim. "Sikimi istiyor musun?" dedim.
Hırlar gibi ses çıkartıp, kafasını evet anlamında
salladı. Yanağına orta ayarda bir tokat atarak, "Söyle,
istiyor musun?" dedim. "Evet, istiyorum!" diye
bağırdı adeta.
Geçtim
bacaklarının arasına, o güzel ve hafif tombul
bacaklarını omzuma aldım. Sikimi yavaş yavaş
amına sürtmeye başladım. Sikimin kafası, amına
değdikçe Selma iyice çırpınıyordu yatakta. Sonra onu daha
fazla bekletmeden yarısından biraz daha fazlasını soktum
içine. Çığlık atıp, bağırdı adeta.
Yorganı öyle bir sıkıyordu ki, beni bile o güçle kendine
çekebilmişti. Beklemeden pompalamaya başladım, bu güzel hatunun
içine girdikçe ben de zevkten dört köşe oluyordum. Hızlanırken
ara sıra eğilip dudaklarını, yanağını,
boynunu, memesini emmeye başlıyor, aldığımız
zevki daha da arttırıyordum. Selma ise gözlerini kapatmış,
ara sıra inleyerek, ara sıra çığlık atarak kendini
bana bırakmıştı. Sikimin bu kadar iş
yapacağını bilsem, çok daha önceden kız tavlamaya
çalışırdım diye düşündüm o an. Selma altımda
eriyordu adeta.
20 dakika kadar o
pozisyonda siktikten sonra Selma'yı yavaşça yan çevirdim. Halen yatakta
yatıyordu ama geniş kalçalarını görebilmek için
bacaklarını üst üste getirecek şekilde yan çevirmiştim.
Tükürükleyip, göt deliğine bastırmaya başladım. Selma yine
çığlıklar atmaya devam etti ama umursamadım, ben de
artık kontrolümü kaybetmiştim. Girdikçe kalçalarını
tokatlamaya da devam ediyordum. Selma önce acıyla
bağırıyordu, ama bu yerini yavaş yavaş zevk
çığlıklarına bırakmaya başlamıştı.
Selma'nın iri kalçaları, onu soktuğum pozisyondan dolayı
daha da iri görünmeye başlamıştı ve ben de bunun zevkiyle
girdikçe daha da hızlanıyor, hırslanıyor ve
acımasızlaşıyordum.
Selma artık
ağlar gibi iniltiler çıkartıyordu. Gözleri de yavaş
yavaş kaymaya başlamıştı ki anlıyordum, orgazm
oluyordu. Yıllar sonra eminim ki ilk kez tatmin olarak orgazm olmuş,
dul kalmasından sonra içinde biriken azgınlığı
atmıştı. Ben de rahatlayacağımı hissediyordum ve
tabii ki boşalacağım tek yer, Selma'nın o güzel
kalçalarının üstüydü. Çıkarttım sikimi ve biraz
okşamamla birlikte Selma'nın o geniş kalçalarına
boşalmam bir oldu. Döllerim öylesine sert fışkırıyordu
ki... Selma'nın iyice genişlemiş göt deliğine ve
çarşaflarına doğru yavaş yavaş süzülmeye
başlamıştı döllerim.
Ben de
yatağın bir köşesine kendimi atmıştım. Selma bir
süre sonra yanaştı, beni memnun etmeye
çalıştığı belliydi. Sürekli öpücükler veriyor,
teşekkürler ediyor, benim ne kadar iyi siktiğimden bahsediyor ve bana
sürekli hizmet ediyordu. Evci izninde olmamdan dolayı o akşam ve
ertesi gün komple Selma'nın yanında kalmış, sürekli onu
becermiştim. Bir sonraki günün akşamında ise şantiyeye
döneceğim zaman resmen ağrıdan ve yorgunluktan ölüyordum. O gün
yatakhaneme döndüğümde bir şeyler dahi yiyemeden hemen kendimi
yatağa attım. Sanırım bir sonraki mesai saatine kadar 10-11
saat deliksiz uyku çekmiştim.
Uyandığımda
ise yine tüm işçiler yavaş yavaş giyinip, çalışma
yerlerine dönüyor, Gülriz abla ve yanında bir çalışan da
çarşafları değiştirmeye, yıkanacakları toplamaya
bizim yatakhaneye giriyordu. Ben dolabımda bir şeyler ararken Gülriz
abla yanıma yanaştı. Kirlilerimi alıyor gibi yaparak elime bir
miktar para sıkıştırdı. Şaşkın bir
şekilde ona bakarken sadece göz kırptı ve bir şey demeden
uzaklaştı. Anlamamıştım ama elbet bir yararı
vardı bunun da. Pek fazla üzerine düşünmeden, elbet bir ara
anlarım diyerek işimin başına döndüm...
[Omar]
|