Beyaz Hatun! (3) (Omar 34 Y., İstanbul)
Yaz
sıcakları iyice bastırıyordu. Bu sıcakta,
inşaatın içinde çalışmak bir dert, dışında
çalışmak ayrı bir dertti. Bu yatakçı izni güzel
gelmişti, ama yine de burada çok fazla göze batmamak gerekiyordu. Ertesi
gün tekrardan işe dönmem gerekti, ama çok isteksiz
çalışıyordum. Aklım sürekli Gülriz ablanın o güzel
beyaz kalçalarındaydı. Son sevişmemizin üstünden 3-4 gün
geçmişti, ama aramızda yazılı olmayan bir kural vardı.
(Biraz da Gülriz ablanın otoritesinden dolayı) O bana yanaşmadan
ya da işaret vermeden ben herhangi bir şey yapmıyordum, ancak
dayanacak gücüm ve sabrım kalmamıştı.
O gün öğle
yemeğine bilerek geç gitmiştim, ki Gülriz abla ile rahat
konuşabileyim diye. Yemeği alırken hafifçe eğilerek, "Çok
ihtiyacım var. Ayarlasak mı artık?" dedim. Gülriz abla hiçbir şey
demeden yemeğimi doldurmaya devam etti. Bir kere daha sorumu
tekrarladım, ama o dönemler çok iyi Türkçe
bilmediğim için onu ikna edecek güzel sözler söyleyemiyordum. Tabldotumu
alıp, çaresiz ve yenilgiyi kabul etmiş şekilde yerime geçtim.
Gülriz abla sanki
bana inat yapar gibi tezgahı kapatıp silerken benden tarafa
doğru arkasını dönmüş, iyice domalarak işini
yapıyordu. Ama benim de ona bir oyunum olacaktı. Gülriz ablanın
kalçalarına bakmaktan dolayı sikim iyice kalkmıştı.
Yemeğimi bitirdiğimde tabldotu yemekhanenin mutfak raflarına
bırakmak için kalktım. Gülriz ablanın arkasından geçerken
iyice dikleşmiş ve sertleşmiş sikimi kalçalarına
sürttüm. Tabii yemekhanede neredeyse kimse kalmadığı için bunu
rahatça yapabiliyordum. Sikimin o kadar kalkmış olduğunu fark
edince dönüp bana baktı, ama ben hiçbir şey demeden geçip gittim.
Biraz da onun aklında kalsın istiyordum. Daha sonra işime geri
döndüm, artık kendimi mastürbasyonla rahatlamaya
çalışıyordum. Tabii Gülriz abla da almıştı
mesajı, onun da aklından o sertlik çıkmıyordu, eminim.
Çok geçmeden 2 gün
sonra haber geldi. İş yerindeyken telefonlarımızı
akşam paydosuna kadar yatakhanelerde bıraktığımız
için eski usul kağıtla veya tanıdık
aracılığıyla mesaj gönderiyorduk. Tabii böyle bir şeyi
rahatça birisiyle gönderemeyeceği için, kağıtla yazmayı
mantıklı bulmuştu. Sabah uyandım, iş
kıyafetlerimi almak için dolabıma gittim. Bu dolap, bizim
yatakhanedeki özel dolaplarımız değildi. Biz
çıkarttığımızda yıkanıp temizlenebilmesi
için çamaşırhane görevlilerinin de açabildiği bir dolaptı.
Dolabı açtığımda tişörtümün yanında bir not
kağıdı buldum.
Açıp
baktığımda, "Bu akşam saat 8'de misafirhanenin
girişinde!" yazıyordu. Daha önceden
anlaştığımız gibi kağıdı okuduktan
sonra hemen yırtıp, elimdeki parçaları farklı farklı
çöplere attım. Bir yandan akşamki buluşmayı iple çekiyordum,
bir yandan da Gülriz ablaya hafifçe dişimi göstermek için bir oyun
düşünüyordum.
Akşam saat 7'de
yemeğimi yeyince ortalıktan kayboldum. Zaten çok geniş bir
şantiye olduğu için kimse kimsenin gözden kaybolmasını fark
etmiyordu. Çoğu kişi (ısınan havadan dolayı)
şantiye kafeteryasının bahçesinde oturuyordu. Ben ise
yemekhanenin koridorunu kullanarak (yine hiçbir kameraya yakalanmadan)
misafirhanenin kapısına geçtim. 10-15 dakika sonra da Gülriz abla
geldi. Kapıyı açtı ve içeriye girip yine kendimize güzel bir oda
açtık.
İçeriye
girince Gülriz abla beni yine hemen yatağa doğru götürmeye
çalıştı, ama ben kendimi çekerek, "Önce biraz içki ver
bakalım. Madem bu güzel odadayız, biraz tadını
çıkartalım!" dedim. İlk başta biraz duraksadı,
afallamış gibiydi. Ben ise Türkçemi anlamadığını
düşünerek tekrardan söylemeye yeltendim ki, "İyi bakalım!"
diyerek hafif bir gülümsemeyle mini bardan bira çıkarttı. Çok çok
pahalı ve az sayıda olan içkiler ortadan kaybolmadıkça arada
giden 2-3 tane biraya veya alkollü liköre kimse bir şey demiyordu.
Birayı
açıp bana uzattı. Ben biramı içerken o da yavaş yavaş
sikimi okşamaya başladı pantolonumun üstünden. Elimi, elinin
üstüne atarak, "Dokunma, bugün bir şey yapasım yok!" dedim.
Şaşkınlığı 2-3 kat daha arttı. "Ne
demek bir şey yapasım yok lan? Yemekhanede beni ayaküstü sikecektin
neredeyse!" dedi. Ben soğuk bir ifadeyle, "O zaman ben
istekliydim, sen isteksizdin, şimdi sen isteklisin, ben değilim!"
dedim. Tabii bu koca bir yalandı. Gülriz ablanın üstüne atlayıp,
o güzel memelerini ısıra ısıra parçalamamak için kendimi
zor tutuyordum.
Gülriz abla,
"Karı gibi nazlanma lan işte!" diyerek hafifçe çenemi
sıktı ve "Ben istemez miyim bu koca yılanı her gün
yemek, ama ben evli bir kadınım!" diyerek parmağındaki
alyansı gösterdi. Sonra da, "Kocam senin kadar değil ama yine de
o da erkek. Seninle yattığım günler bir bahaneyle onu
başımdan atıyorum deliklerim biraz
sıkılaşsın diye, ama her gün her gün seninle yatarsam bu
sefer o çakar durumu. Aldattığımı anlarsa da..." deyip
gerisini tamamlamadı. Ona da hak veriyordum.
Gülriz abla, "Hem
sen merak etme, seninle alakalı çok güzel planlarım var!" dedi.
Yüzüne soru sorar gibi bakınca, "Sen 'Bir an önce para kazanayım
da kurtulayım şuradan!' demiyor muydun? Gülriz ablan sana ayarlayacak
bir şeyler!" dedi. Sonra bacak aramda diz çöktü ve pantolonumu
çıkarttı. Gülriz abla gerçekten karşısındaki
insanı her anlamda etkilemeyi bilen, istediğini alan bir
kadındı. Sözde ben ona oyun yapacak, biraz yalvartacaktım, ama
ağzımdan girip burnumdan çıkıp yine beni yola getirmeyi
başarmıştı.
Boxerımı
çıkartıp atınca sikimin çoktan dimdik olduğunu görünce, "Seni
numaracı pezevenk.... Hani lan isteksizdin?" dedi ve sikimi tutup
emmeye başladı. Bugün sanki kendini affetmek için (biraz da birkaç
günlük aranın verdiği azgınlıkla) daha da güzel emiyordu.
Ben ellerimi geriye dayadım, ara sıra biramdan birkaç yudum alarak
uzun uzun emmesini seyrettim. Gülriz iyice sikimin ebatlarına
alışmıştı. Artık onu tamamen ağzına
almayı ve birkaç saniye tutmayı beceriyordu. Bu durumdan en memnun
olan kişi de bendim.
Sikimden
taşaklarıma kadar uzun uzun yalayıp, sırılsıklam
bıraktıktan sonra ayağa kalktı. "Hem sana bir
sürprizim var!" diyerek önce tişörtünü çıkarttı.
İçinde sütyen yoktu, şaşkınca baktım, ama esas
sürpriz bunun arkasından geliyordu. Bana sırtını döndü.
Götünü iyice dışarıya vererek pantolonu sıyırmaya
başlayınca altına Tanga giydiğini gördüm. İyice
azdırmıştı bu görüntü beni. Gülriz ablanın bembeyaz
kocaman kalçalarının arasında Tanganın ipi
kaybolmuştu. Gülriz abla tam Tangasını çıkartacakken
ellerini tuttum, "Hayır, kalsın!" dedim. Dönüp gülümsedi.
Yatağa yüzüstü
yatırıp kalçalarını hafifçe yukarıya
kaldırmasını söyledim. Dediğimi yaptığında
ise karşımda harika bir manzara vardı. Önce sikimi hafifçe
kalçalarına sürterek bir süre bu manzarayı seyrettim. Sonra da
eğilip, Tanga ipini kalçalarının üstüne doğru çekip ortaya
çıkan göt deliğini yalamaya başladım. Elim bir yandan
klitorisini okşarken, bir yandan da dilim göt deliğini
gevşetiyordu.
Bir süre emdikten
sonra kafamı hafifçe kaldırıp, "Amına boşalmak
istiyorum bu sefer!" dedim. Döndü ve "Prezervatifin var mı?"
dedi. Hayır, cevabını alınca da, "Neyse, ertesi gün
hapı alırım!" diyerek bana izin verdi. Şimdi esas
güzel anlar başlıyordu. Geçtim arkasına, sikimi yavaş
yavaş am dudaklarına sürtmeye başladım. Gülriz ablanın
o geniş vücuduna ters orantıda daracık bir amı vardı.
Biraz o kıpkırmızı olmuş sulu amcığına
sürttükten sonra sertçe soktum.
Bedenim, onun
bedenine değene kadar kendimi geriye çekmiyordum. Kökleyip, kökledikten
sonra git gel yapmaya başlıyordum ve her seferinde de onun
yumuşacık kalçasına değiyordum. Yumuşacık
poposunu okşarken, ara sıra tokatlıyordum ve bu Gülriz
ablanın çok hoşuna gidiyordu. Elimi saçlarına atıp
başını kendime doğru çekerek köklemeye devam ettim.
Bir ara aldığım
zevkten, "Orospuuu!" diye inledim. İnler inlemez de ne
yaptığımı fark edip biraz korkmuş bir biçimde ona
baktım. Tamam düzenli olarak sevişiyorduk ama bunu sevip
sevmediğini bilmiyordum. Kafasını hafifçe yan çevirdi, omzunun
üstünden bana baktı. Gülümsemeye başlayınca hoşuna
gittiğini anladım ve içim rahatladı. Gülerek kalçasına
hafifçe vurdum ve "Hoşuna gitti değil mi?" diyerek
köklemeye devam ettim.
Bir süre sonra
pozisyon değiştirmek için durduk, içinden çıkınca Gülriz
ablanın gözü sikime takıldı. Eline telefonunu aldı ve
sikimin kalkık halini birkaç farklı açıdan
fotoğrafladı. İlk başta bir şey demedim ama sonra,
"Niye çektin onları?" diye sordum. Gülümseyip beni yatağa
itti ve "Sana bir planım var demiştim, değil mi? Sen sadece
rahat ol!" diyerek üstüme çıktı. Kucağımda hoplamak
istiyordu. Bembeyaz elleriyle kapkara sikimi tutup amına dayadı. Tek
seferde tamamını içine aldı. Gülriz abla kilolu bir
kadındı, her ne kadar güçlü bir erkek olsam bile o sertçe
kucağımda zıplayınca hem acı duyuyor, hem de
aşırı zevk alıyordum.
Göğüslerini
sıkmaya başladım. Gülriz abla ise, "9 yıldır
evliyim, kocam beni bir kere kucağında hoplatamadı!"
diyerek sanki bunun acısını çıkartıyormuş gibi
daha sert hoplamaya başladı. Ellerimi, Gülriz ablanın
memelerinden çekerek kalçalarına attım. Yavaştan kendini kasmaya
başlamıştı, orgazm oluyordu. Kafasını geriye
atıp, gözlerini kapatarak artık hoplayarak değil de, sürtünerek
sikimi içine alıyordu. En sonunda ise tamamen duraksadı.
Rahatlamıştı ve gülerek bana bakıyordu.
Kalktı
üstümden ve yatağa yan yattı, arkasına geçtim. Elimi biraz
tükürükleyip göt deliğini gevşetmeye başladım. Sikim zaten
sırılsıklamdı. "Mmmmh, götümü mü istiyorsun kara
boğa?" dedi. Gülümsedim ve dudaklarını emerken
arkasından yanaşıp bir bacağını
kaldırdım ve götüne bastırmaya başladım. Ben
bastırdıkça Gülriz ablanın bağırmaları giderek
artıyordu. Götüne girdikten sonra ise hızla pompalamaya
başladım. Ben de boşalacağımı hissediyordum, sikim
3-4 gündür rahatlayamadığı için artık zonkluyordu adeta.
Amına boşalmak
istediğimi söylediğim için, boşalacağımı
anlayınca götünden çıkarak amına girdim. Zaten birkaç kez
git gel yapamadan da içine boşaldım. Döllerim içine akıyor,
durmuyordu adeta. Bir kısmı yavaşça amından
sızıp, çarşafa ve bacaklarına akmaya başladı.
Tanga ise (ne zaman olduğunu hatırlayamadığım bir
anda) çoktan kopup yatağın bir köşesine düşmüştü.
Gülriz abla bu sefer geçen seferki gibi aceleci davranmıyordu. 10 dakika
kadar rahatını bozmadan yattı.
Sonra eğildi,
yataktan bile çıkmadan uzanarak pantolonunu alıp sigara
çıkarttı. İkimiz için de birer tane yaktıktan sonra gelip
göğsüme yattı. O kadar sert görünümlü bir kadının
altında sevgiye muhtaç ve ilgi isteyen bir kadın olduğunu
anlamıştım. O sert görünümlü, hafiften erkek ağzıyla
konuşan bu kadının içinde aslında fırtınalar
kopuyordu.
Döndü bana ve "Eee,
söyle bakalım, sizin kızlar mı daha iyi, bizim kızlar
mı?" dedi. Gülümseyerek, "Sizinkiler tabii ki!" dedim.
Gülriz abla, "Ben de hep siyah erkekleri merak etmişimdir, ama nasip
bugünlereymiş!" diyerek bir kahkaha attı, sigarasını
söndürdü ve duşa gitti. İkimiz de
giyinip odadan ayrılırken de, "Bu aralar sana birisi gelirse ve
benim adımı verirse bozuntuya verme, tamam mı?
Başlıyoruz!" dedi. Başlıyoruz ile neyi kastettiğini ise daha sonra
anlayacaktım..
[Omar]
|