Şirkete Gelen Müjde! (Hakan 32 Y., İstanbul)
Herşeyi
aklıma sokan en yakın arkadaşım oldu. Odamdaki
toplantı biterken içeri girmişti.
- Kim bu ufaklık? Siktin mi?
- Ne sikmesi, kimden bahsediyorsun?
- Şu yeni kız. Çıtır, tam sikmelik!
- Oğlum işin gücün yok mu senin? Kız yeni mezun, masum, çalışkan
bir tip.
- O yüzden mi vücuduna yapışık tek parça elbise ile gelmiş?
Şirkete yeni gelen
Müjde isimli kızdan bahsediyordu. Bu konuşmadan sonra kıza daha
çok bakar olmuştum. Hep sakin sessiz, verilen işe söylenen söze hiç
bir itirazı olmayan, zayıfça, ince belli bir kız. Kalçaları
beline göre geniş, göğüsleri ortanın altı. İnce zarif
vücudunu tamamlayan genç güzel bir yüz ve iri gözler. Müjde'yi izliyorum kaç
gündür, hayvan arkadaşım aklıma soktu bir kere. Her
toplantıda gereksiz laf atıyor, ikili toplantılar
yaratıyorum odamda. Hep aynı, çekingen, cevap vermeyen, ama odamda
verdiğim saçma sapan işleri de sessizce yapan bir kız. Bazen, "Al
senin olsun!" deyip saçma sapan kalem, not defteri gibi hediyeler
veriyorum. Hediye alınca daha da sokuluyor sanki.
Evlerimizin yolu
ilgisiz, ama bir akşam toplantı uzayınca, "Evin ne tarafta
Müjde?" sorusunu soruyorum. Verdiği cevaptan sonra, "Aaa yolumun
üstü!" diye onu da arabaya alıyorum. En az birkaç hafta da böyle
geçiyor. Halen cevapları kısa cümleler halinde. Kıyafetleri
dışında değişen bir şey yok, her gün daha
cüretkar, etekleri daha kısa, gömlekleri daha dar. Benim övgülerim de
aynı şekilde daha cüretkar. Akşamları bırakırkenki
nezaket öpüşmesinde her defasında daha samimi, daha uzun
sarılmalarım...
Bir akşam bırakırken
yanağı yerine dudağına yakın bir yerden öpüyorum.
Hızlıca kaçıyor arabadan. Ertesi gün mesaide yanıma yalaşmıyor,
ama mesai sonrası yine otoparkta beni bekliyor. Yaz günü, iş
çıkışı, "Gel birşeyler içelim!" sözüme
hayır demiyor, zaten neye hayır diyor ki? Boğaz kenarında
bir kafeye giriyoruz, sorularıma cevapları hep bir iki kelimelik,
aynı sessizlik. "Ne güzel gözlerin var!" gibi iltifatlarıma
sadece, "Hı hı, sağol!" gibi cevapları.
Arabayı dönüş yolunda manzaralı bir kuytuya çekiyorum, birer çay
içelim diye. Büfeden çay alırken çocuğun eline biraz bahşiş
sıkıştırıyorum, gelmesin bizim araba tarafına
diye. Yine az muhabbet ile çaylar bitiyor. Elini elime alıp oturuyoruz bir
süre daha. Lan ortaokulda mıyız be? Elimi omzuna atıp kendime
çekiyorum. "Eve dönsek Hakan Bey?" diyor. "Biraz sonra Müjde,
biraz sonra!" diyorum.
Uzun dalgalı
saçlarını düzeltip yüzünü kendime çeviriyorum. Dudaklarına
uzanırken yine sessiz. Dudaklarını açmadan biraz
öpüşüyoruz, öpüşmek denirse. Yine tek parça bir elbise var üstünde.
Açılmış bacaklarına gidiyor elim. Bu sefer alt
dudağını elimle biraz aralatmayı başarıp
dudaklarını emiyorum. Elim kasıklarına ulaşınca
nefes nefese, "Durun Hakan Bey, durun!" diyor. Elimi bacak
arasından çekip yanaklarını okşuyorum ve "Bu
şirkette kalıcı olmak istiyorsun değil mi? Bunun için her
yardımı yaparım!" diyorum.
Yine
kasıklarında dolaşan elimin üstüne sadece elini koyuyor,
nefesleri sıklaşıyor. Dili ilk defa katılıyor
öpüşmemize. Elim elbise üzerinden göğsünü sıkıyor, bu sefer
bir hafif, "Oohhh!" sesi çıkıyor. Tekrar
kasığındayım, külodu üzerinden parmağımı sertçe
bastırıyorum. Isınmış değdiğim yerleri. "Ben
kızım, durun lütfen!" diyor. "Tamam, ama çok güzelsin, bunu
bil... Torpidoyu açsana!" diyorum. Zor zamanlar için
sakladığım hediyelerden, Şirkete gelen çok pahalı telefon
kulaklıklardan biri. "Sana aldım. Telefonun yeni mi bilemedim.
Onu da yaşgününde alırım!" diyorum. "Çok sağol!"
diyerek yine bana dönüyor. Bu sefer dudaklarından önce göğüslerine gidiyor
elim. Uzunca öpüşüyoruz. Onun eli de benim boynumda artık.
Göğüsleri tam bir avuç içi.
"Arka
koltuğa geçelim hadi!" diyorum. "Bakireyim demiştim!"
diyor, "Sadece eğleneceğiz, söz!" diyorum. Arka
koltuğa geçer geçmez saldırıyorum masum bakireye. Onun da elleri
boynuma dolanıyor. Bir elim şimdi külodu üzerinden amcığında.
Yavaş yavaş külodu yarığına toplanıyor, amcığının
dış dudaklarına değiyor elim. Boynunu, boğazını
yalayıp dekoltesini dillerken, avucum ile de iyice eziyorum
amcığını. Kendini geri bırakıyor, "Dur, dur,
durr, ahhh." diyor. Elimi daha sert titreterek amcığının
çıplak yarısını parmaklarım arasında,
yarısını da ıslak külodu üzerinden okşamam sürüyor...
Sol elini
alıp taşlaşmış sikimin üstüne koyuyorum. "Sen de
aynısını bana yap!" diyerek fermuarımı
açıyorum. Elini ben içeri sokuyorum. "Ne sertmiş bu!" diyor.
"Senin için sertleşti!" diyorum. Bacakları kapanıyor
yavaşça. İnce ipeksi bir tene sahip ince bacakları. Sağ
elimi poposunun altına sokup vücudunu yükseltiyorum, şimdi sol elim
daha rahat çalışıyor amcığı üzerinde. Birkaç kez
içine parmağımı sokmak istesem de duruyorum. Yol göstermem ile o
da elini küloduma sokup çıplak sikimi sıkıyor sertçe. "Yavaş,
sakin!" diyorum. Aynı anda arka deliğinin çevresi ve taze
amcığı okşanan Müjde, ince bacaklarını
yukarı çekip, belki de benimle göz göze gelmemek için kafasını
yana çevirerek Orgazm oluyor. Kesik kesik nefes alırken, biçimli
göğüsleri inip kalkıyor. Elime şimdi daha çok yayılan taze
am sularını da içeceğim yakında bu kızın.
Ellerimi
çekiyorum. Kemerimi açıp sol eline çıplak sikimi veriyorum. "Bak
bakalım, beğenecek misin?" diyorum. Merak ve korku dolu gözleri
kızarınca daha da büyümüş sanki. "Biraz okşa, öp, o da
boşalsın, yoksa acı verir bana!" diyorum. Küçük eli
şimdi daha yavaş sikimin üstünde geziyor. Beline sarılıp
kucağıma doğru yatırıyorum. Kafanı mı
bastırayım, anla işte taze orospu. "Dudakların ile
hafif hafif öp, sonra dilini kullan, sonrası dondurma emmek gibi!"
diyorum. Aynı sıra ile yapıyor, başının
ağzına girmesi için bir iki dakika geçmesi gerekiyor ama. Of boşalmaya
çok yakınım, normalde ağzına patlamak lazım. En
kısa sürede sikmem lazım bu tazeyi. O yüzden, "Geri çekil,
ellerinle üstünü kapat sadece!" diye uyarıyorum. İki avucundan
taşan döllerim ilk defa döle bulanan ellerinden beceriksizce
taşıyor. Diğer sağa sola damlayan döllerimle ilgilenmiyorum
artık. Biraz şefkat öpücüğü verip evine bırakıyorum.
Yolda yine sessiz durgun.
Ertesi gün yine
şirkette sessiz, hatta kaçıyor benden, ama akşam yine otopark
çıkışında. Arabanın koltuğuna oturur oturmaz,
"Kulaklıklar çok güzeldi, denedim, sağol!" diyor. Biraz
boş beleş laftan sonra yol kenarında duraklayıp konuya
giriyorum. "Cumartesi çıkabilir misin evden? Şirket pikniği
filan diye çık, bana gideriz. Dün sana doyamadım!" diyorum.
Uzanıp öpüyorum, o da katılıyor öpüşmeye istek ile. "Bilemiyorum,
yanlış bir şey yapmaktan korkuyorum!" diyor. "Çok
güzel değil miydi dün?" diyorum. Sorum cevapsız kalıyor yol
boyu. Oldu bu iş! Yine o sessiz kabullenme modunda. Arabadan inerken,
"Yarın işe gelmeyebilirsin. Cumartesi seni 10:00'da ofisin
önünden alırım!" diyorum. İşe gider gibi
çıksın evden ve sikiş için bütün öğleden sonra bende kalsın.
Cevapsız küçük bir öpücük ile iniyor arabadan. Arkadan görünen sert
kalçalara bakıyorum.
Cumartesi tam da 10:00'da
ofisin girişindeki otoparkta. Üstünde bu sefer bermuda bir kot şort
ve dar bir penye var. İnce biçimli vücudu güneş altın
parlıyor sanki. Bir iki kısa cümle ile 15 dakikaya evimde oluyoruz.
Her şeyi dün geceden ayarlamışım. "Bir bira veya kahve?"
diyorum. Önce, "Kahve." diyor tabii ki, ama benim bira içtiğimi
görünce o da bir bira alıyor. Güzelliğinden başlıyorum ince
ince çalışmaya. Bu eve girip de sikilmeden çıkan olmadı
demek yanlış olur tabii ki. Birası bitene kadar geçen 20 dakika
bitmek bilmiyor. Dün abandığım vitaminler yüzünden sikim keser
sapı gibi.
"Bir tane
daha?" diyorum, "Yok!" diyor. Sıkılarak lavaboyu
soruyor. Tarif ediyorum, gidiyor. Gelmesini beklerken, perdeleri yarı
çekiyorum. Lavabodan çıkarken karşılayıp elini tutuyorum.
Yine sorgulamadan peşim sıra geliyor yatak odasına kadar. Ayakta
öpüşürken, "Bu senin!" diyerek ince bir bileklik takıyorum
ipince bileğine. Çok teşekkür ederken, tekrar öpüp elimi
kalçasında gezdiriyorum. "Fazla ileri gitmeyeceğiz, değil
mi?" sorusuna, "Kaç yaşındasın?" sorusu ile
dönüyorum. "22." diyor. "Kadın olmak için geç kalmadın
mı sence?" diyorum.
Ayakta dururken
önce penyesini çıkartıyorum, peşi sıra kendi penyemi, sonra
şortunun düğmesine gidiyor elim, bir yandan dudaklarımız
birleşmişken. Şortun aşağı inmesi için kalçalarından
elimi sokup aşağı düşürüyorum, elim şimdi külodu
üstünde. Öperek yatağa uzatıyorum. İçindeki beyaz iç
çamaşırları çok masum. Belli, ikisi de yeni
alınmış. Ben de boxer ile yanına uzanıyorum.
Dudaklarını sakin sakin emerken sütyeni açmam çok zor değil. "Yapma..."
fısıltısını duymazlıktan geliyorum. Ortanın
biraz altı büyüklüğünde beyaz iki küçük portakal şeklindeki
göğüsler beni karşılıyor. Göğüs uçlarına
değen belki ilk erkeğim. Pembe iki küçük nokta göğüs
uçları. Dilim ile büyütüyorum uçlarını. Kısık ama
derin bir iç çekiş ile tepki veriyor. Karnı biçimli,
yağsız. Isırarak yenecek memelerinde sakin dil darbeleri ve
okşamalar ile vakit geçiriyorum.
Sikimi serbest
bırakıp eline veriyorum. Elini geri çekmiyor. "Geçen sefer ki
gibi yapsana!" diyorum. Biraz alışsın sikimin açıkta
olmasına. Hafif eğilip sikimi öperken, ince vücuduna göre geniş
kalçası uzanma mesafemde. Uzanıyorum ve külodunun üzerinden
okşuyorum önlü arkalı. Hızlanarak yalıyor sikimi, acemice,
küçük dil hareketleri ile. Kendime çekip, sikim bacakaramıza gelecek
şekilde oturtuyorum. "Ben de sana aynısı
yapacağım şimdi. Çok seveceksin!" diyorum. "Çok
utanırım, yapma..." diyor. Ne dinleyeceğim seni!
Kucağımda iken önce boynunu, sonra göğüslerini emiyorum. Sikim külodunu
delip içine girecek yol arıyor.
Yavaşça
çevirip altıma alıyorum. Göbeğinde beklemeden külodu üzerinden
öpüyorum, sonra çervesini dilimle geziyorum, eli engellemeye
çalışıyor. İki yandan tuttuğum beyaz masum külodunu
güçsüz engellemelerine rağmen dizlerine indiriyorum. Sonra dizlerinden
başlayarak aşağıya doğru indirirken, külot tamamen
düşüyor uzun ince bacaklarından. Örtmeye çalıştığı
ellerini kenara çekip, dudaklarımı, dümdüz çizgi halinde uzanan,
çevresi belli ki dün veya bugün tertemiz yapılmış, kaymak gibi amcığına
değdiriyorum. Kokusu, tazeliği, hafif açık duran amcık dudaklarının
pembeliği sikimi patlatacak hale getiriyor bile. Dudaklarım
değdiğinde beli yukarı kalkıyor istemeden.
Sakin
olmalıyım, önce şu amcığını yiyip tazeyi
hazırlayayım, sonra bugüne özel serdiğim beyaz çarşafa
kanlı sikimi silerim. Dilim pembe iç dudaklarını keşfedip,
bızırına doğru yola çıktığında bu sefer
ilk gerçek inleme çıkıyor ağzından. Bızırı
dediğim, en küçüğünden bir inci, ufak bir pembelik sadece. Genç
kız amcığının taze kokusu ve
ıslaklığı ile dil darbelerim kontrolsüz artık. Sanki
kızlık zarını bulabilecekmiş gibi dilimi içinde
derinlere sokuyorum. Suları kendi tükürüklerime
karışmış, çeneme kadar akıyor. Bacaklarını
kapatıp, iki eli ile kafamı iterek kurtulmaya
çalışıyor. Yükselen beli ve artan ıslaklığı
ile Orgazm olmaya çok yakın, artık dilime batan bu
bızırı eziyorum sakince.
Ağzından
çıkan bir nefes patlaması ile başımı iten kolları
güçsüz düşüyor. Bacakları da çapraz açılıyor yatak üstünde.
Öpe öpe yukarı boynuna çıkıyorum. Bir bakireye dilimdeki kendi
sıvılarını tattırmak için erken. Yine de o boynumu
tutarak dudaklarıma saldırıyor. Üstündeyim tamamen ve sikim
vücudunun her yerine saplanıyor. Boşalmış vücudundaki
pembeleşmiş göğüs uçları göğsüme batan sert iki
düğme.
Dizlerini yavaşça kıvırıp tam misyonere
getiriyorum. Bir eli ile sikimi tutturuyorum ve "Sen yerleştirmek
ister misin?" diyorum. Hafif geri çekiliyorum. Acemiliğinden sikimi
deliğine denk getiremiyor. Az evvel dilleyerek
boşalttığım ince uzun deliğinin pembe dudakları
aralık. Sikimi girişine ben bastırıyorum. Kocaman gözleri
daha iri şimdi. Sırılsıklam içi, yine de hafif
tükürüklüyorum amcığıyla ıslanmış sikimi. Sikimin
kalın başı baskı yapınca ince girişi de içeri
doğru toplanıyor sanki. Bir tepki yok yüzünde. İki kere daha bastırıyorum,
sonuncusunda yağ gibi kayıyor sikimin başı içine.
"Ahh, ne
sıcakmış!" diyen dudaklarını öpüyorum. Gözlerinin
içine bakıyorum. Biraz kayınca eşiği
aşacağız. Aştığımızı, sikimde
değil gözlerinde görüyorum, ağzından çıkan, "Off,
acıdı!" sesi, kocaman gözlerinde hafif bir yaş. Dar
amcığı içinde kızlık zarını
aştığım noktadan sadece bir iki santim daha içerde
bekliyorum. Darlığı, sikimin üzerinden süzülenin suları
mı, kızlık kanı mı olduğu merakı ile
patlamamak için dişimi sıkıyorum. Yavaş bir iki bel
hareketime, "Yavaş... ah... güzel... off, acıdı..."
gibi gelgitli tepkiler veriyor. Sonra, "Oldu mu?" diye soruyor. "Evet!
Çok güzel bir kadın oldun!" diyorum.
İçinden
çıkıyorum. Sikimin ucunda sadece hafif bir pembelik, girişi
açık duran amcığının kenarında ise o bile yok. Bu
siktiğim üçüncü bakire kız, üçününki de birbirinden farklı idi.
Çarşaf ile sikimi ve amcığını siliyorum. "Gel
üstüme otur, daha rahat olur!" diyorum. Dediğim kuyruklu yalan,
sadece üstüne otururken sert göğüslerini ve büyüyen gözlerini seyretmek
istiyorum. Yardımım ile sikimi amcığına
yerleştiriyor. Off, o amcığının ince çizgisi
kalın yarağımla nasıl güzel ikiye ayrılıyor! Tam
oturmaması için uyarıyorum, daha erken.
Kalçalarını
alttan tutarak, sakin sakin pompalayarak sikiyorum tazeyi. Şimdi (Acıdı!)
tepkisi yok, arada gözleri kızarıyor sadece. Elim göğüs
uçlarına gidince alt dudağı kasılıyor. Bir Erojen
bölge daha bulduk. Nasılsa bu öğleden sonra bende kalacak, sikimi
kökleye kökleye o amcığı dağıtacağım.
Belinden sarılıp altıma alıyorum yine. Hızlı bir
tempo ile sikince çığlık çığlığa inliyor,
onun Orgazm olmasını beklemem mümkün değil. El
değmemiş, daha doğrusu yarak değmemiş daracık amcığa
direnmek, hele iki gündür aldığım takviyeler ile çok zor.
İçinden zor çıkıyorum Müjde'nin ve göbeğine oluk oluk
boşalıyorum...
[Hakan]
|