Annemin Sikicisi Platonik Aşkım Çıktı! (2) (Esra 23 Y., İstanbul)
Bir sabah erkenden
kalktım. Babam gitmişti çoktan. Annem ise giyinmiş ve
çıkmak üzereydi. Kavgaya sebep olan dar mavi kotunu giymişti. Götünün
resmi pantolonda çıkmış, kalın lastikli külotunun izi görünüyordu. Üstüne kırmızı renkli, göğsü açık,
kısa kollu tişörtünü giymişti. Başını parlak,
beyaz türbanıyla bağlamıştı her zamanki gibi.
Aynanın karşısında dudaklarına bir miktar açık pembe ruj sürüp gözlerine de hafif bir makyaj yaptı. Sonra da
çantasından açık parfümünü çıkarıp sıktı üstüne.
Bu arada benim üstüme de sıkmayı unutmadı.
Dayak yediği
günden beri uzun, ince siyah yeleğini giyiyor, bu şekilde götünü
kapatıyordu. Yine aynı yeleğini giyindi. Ayağına
kırmızı dolgu topuklu terliklerini giyerken, "Akşam yanına geleyim mi?" diye sordum. "Niye, ne oldu gene?" diye sordu
karşılığında. "Bana pantolon bakacaktık ya, onun
için!" dediğimde, "İyi tamam, bakarız!" dedi ve çıktı.
Annem bir
kumaş deposunda çalışıyordu. Temizlik, çay kahve
işlerine bakıyordu orada. Yoğunluğun fazla
olmadığı bir işyeriydi. Firmanın adamları sabahtan gelip sevki yapılacak malları alıp
dağıtıma çıkıyorlar, öğleden sonra da bir veya
iki defa yeni mallar geliyordu. Özellikle akşamüstleri çok rahattı,
çalan birkaç telefon dışında hareket olmuyordu.
Depoda annemle
birlikte depo sorumlusu olarak Ümit adında biri
çalışıyordu. Patronun akrabasıydı, o da annem gibi
uzun zamandır oradaydı. Ümit Abi yıllardan beri platonik
aşkımdı. Tanıyorduk birbirimizi. Çocukluğumdan beri biliyordum onu. Eğitimli, kültürlü aynı zamanda
yakışıklı bir adamdı. Ne zaman oraya gitsem benimle
sohbet eder, halimi hatırımı sorardı. Bazen çat kapı
giderdim sırf onu görmek için. Annem, "Kızım benim için geliyor!"
dese de, ben Ümit Abi için gidiyordum aslında.
O gün de annemin
yanına aslında Ümit Abiyi görmek için gidecektim. Öğleden sonra
annemi arayıp, "Akşam geleyim mi yanına?" diye sordum. "İyi
iyi gel, başımın belası. Saat 19:00'da gel, ondan önce
gelme patronlar gelecekmiş çünkü!" diyerek kapattı telefonu. Annem
normalde 18:00'de çıkıyordu. Nadiren mesaiye kalıyordu.
Bir arkadaşımla
buluşup oradan geçmeyi planlıyordum. Evden çıkıp
buluşma yerine giderken arkadaşım aradı ve özür dileyip gelemeyeceğini söyledi. Ben de mecburen annemin dediği saatten önce
işyerine gitmek zorunda kaldım. İşyerine gittiğimde
saat 17:30'du. Depo ara sokaklardan birindeydi. Büyük bir binanın
giriş katıydı. Deponun kepenkleri çekilmişti, ama kapının üstündeki kepenk açıktı, paslanmış
camlı demir kapı ise kapalıydı. Kapının üzerinde
ip vardı, ipi çekince kapı açılıyordu. Ben de öyle
yapıp ipi çektim ama kapı açılmadı, arkadan ipi boşa
düşürmüşlerdi.
Annemi aradım,
ama kapalıydı telefonu. İşyerinin sabit telefonunu
aradım, ama açan olmadı. O zaman son çare olarak annemin bir
kopyasını yaptırıp bana verdiği anahtarla
kapıyı açmaya karar verdim. Geçen sene annem anahtarını kaybetmişti. Ondan sonra da bir kopyasını yaptırıp
bana vermişti. İçerde binlerce liralık kumaş vardı,
anahtarın kopyasının bende olması yasaktı, ama
kimsenin haberi olmadığı için sıkıntı yoktu.
Anahtarla
kapıyı açıp içeri geçtim, ardından yavaşça
kapattım. İçerde in cin top oynuyordu sanki. Işıklar
sönmüştü. Ancak kumaş toplarının arasından arka taraftaki mutfağın ışığının
yandığını gördüm. Buraya daha önce yüzlerce kez
gelmiştim. Oraya giderken birtakım sesler duydum. Sessiz olmaya
çalışarak annemin yeni aldığı spor
ayakkabılarımın üzerinde ilerledim. Mutfağın kapısı açıktı. Tavandaki sarı ışık
dışarıya vuruyordu. Yavaşça oraya yöneldim. Birden
gördüklerim karşısında şoka uğradım.
Ümit Abi annemi
küçük masaya domaltmış halde sikiyordu. Annem dirseklerinden
dayanmıştı masaya. Sabah giydiği kot pantolonunu dizlerine
kadar sıyırmıştı külotu ile birlikte.
Kırmızı tişörtü ise sırtına
sıyırılmıştı. Ümit Abi arkasına geçmiş ve ağır ağır annemi sikiyordu. 23 yaşında bir
kızdım, internette ara sıra pørnø sitelere giriyordum. Neyin ne
olduğunu az çok öğrenmiştim. Ümit Abinin uzun ve kalın bir
siki vardı ve annemin amına girip çıkıyordu ağır ağır. Ümit Abiden ses çıkmazken annemin inlediğini
duyuyordum. Zaten ilk başta duyduğum sesler de annemin inleme sesleriydi.
Ümit Abinin elleri annemin götünde ve belinde geziniyordu. Zaman zaman
hızlanıp yavaşlıyordu. Hızlandığı
zamanlarda yoğun ve şiddetli 'Şlap şlap şlap!' sesleri
çıkıyor, annemin götünün yanakları titriyor, oynuyordu.
Annem gözlerimin
önünde 25 yıllık kocasını aldatıyordu. Ümit Abi
annemden 5 yaş küçük, evli bir adamdı. Yıllardır
birbirlerini abla kardeş gibi görüyor, çalışıyorlardı.
Anneme her zaman 'Abla' diye hitap eden adam babama da 'Abi' diyordu, ama şimdi 'Abla' dediği kadını sikiyordu. Bir yerden
tanıdık gelen parfüm kokusunun kaynağı da belli
olmuştu böylece. O gün AVM'de gördüğüm adam Ümit Abiydi. Ümit Abi pantolonunu ayaklarına indirmişti, bu halde ileri geri sabit
hareketlerle sikini sokup çıkarıyordu annemin amına.
Beni görürlerse
kıyamet kopardı, o nedenle tam karşıdan
izleyebileceğim şekilde kumaşların arasında bir yer
bulup saklandım hemen. "Ohhh aşkımm, uhhh, Ümiittt, ohhh,
aşkımmm, çok güzeell, devam ettt, sik beni aşkımmm, sik beniii!" deyip duruyordu annem. Ümit Abi ise aynı sessizliğini
koruyor ama sikmeye devam ediyordu. Bir ara Ümit Abi hızlandı. O anda
annemin dirseklerini dayadığı küçük masa zangırdarken
annemin de, "Uhhhh, ayyyyy, ımmm, ohhhh!" şeklindeki iniltileri birbirine karıştı. Yoğun ve koca deponun içini
çınlatan adeta bir davuldan çıkıyormuş gibi gelen 'Şlap
şlap şlap!' sesleri ise ayrıca bir gürültü yaratıyordu.
Derken Ümit Abi,
"Abla şunu çıkartsana, rahat edersin!" dedi. Ümit Abi annemi sikerken
bile ona 'Abla' diyordu. Ağzına yapışmıştı
bu kelime. Annem, "Tamam!" diyerek doğruldu, Ümit Abinin siki havada
sallanıyordu. Sikine kondom takmıştı, ıslak bir sopa gibi sarı ışığın altında
parıldıyordu. Annem
pantolonunu ve beyaz pamuklu külotunu
ayaklarından çıkartırken Ümit Abi de pantolonunu ve
baksırını çıkardı aynı şekilde. Sonra da
üzerindeki beyaz tişörtünü çıkarıp masanın üzerine koydu. Tişörtün altına atlet giymemişti. Kaslı ve yapılı
bir vücudu vardı. Masanın yanındaki sandalyeye oturdu. Annemi
kucağına oturtup tişörtünü altındaki sutyeni ile birlikte
yukarı sıyırdı.
Annemin iri,
şişkin memeleri çıkmıştı ortaya. Pembe meme
uçlarını emmeye başlarken sağ elini de annemin
kalçalarına attı. Uzun uzun her iki meme ucunu emdikten sonra dudak
dudağa ateşli bir şekilde öpüşmeye başladılar. Annem iki eliyle Ümit Abinin başını tutmuştu, annemin
azgınlığını, şehvetini rahatlıkla görüyor,
hissediyordum. Ümit Abi ise anneme göre daha rahattı, sakindi. Annem daha rahat edebilmek için sırtını ondan yana, yüzünü ise benden yana
döndü. Ümit Abinin sol bacağı üstünde oturur haldeydi,
bacaklarını iki yana açtı, kırmızı dolgu topuklu terlikleri ile yere basıyordu. Ümit Abi şimdi sağ eliyle
amını parmaklayıp ovalarken sol eliyle de meme
uçlarını sıkıyordu.
Annemin amı
tıraşlı ve tertemizdi. Amının hafiften
kararmış büyük dudakları Ümit Abinin parmakları
arasında açılıp kapanıyordu sanki. Zaman zaman Ümit Abi memelerindeki sol elinin parmaklarını annemin ağzına
uzatıyordu. Annem de parmaklarını emiyordu iştahla. Bu ara annem sağ elini araya sokup Ümit Abinin sikini tuttu. Sikin
kafasını annemin ellerinin arasında gördüm. "Ağzına
alsana!" dedi Ümit Abi biraz sonra.
Annem, "Tamam!"
diyerek kalktı ve hemen önünde dizlerini yere koyarak çömeldi,
sırtı bana dönüktü şimdi, götü tam karşımdaydı.
Annem masanın üstündeki kağıt havludan bir tane aldı önce, Ümit Abinin kondomlu sikini sildi çabucak ve ardından ağzına
aldı, iştahlı bir şekilde emmeye başladı. Annemin böyle şeyleri bildiğini bilmezdim hiç. Ellerini onun dizlerine
koymuştu. Büyük ve bembeyaz götü hareket ettikçe sallanıyor,
oynuyordu. Götünün yarığının arasındaki kara
deliği görünüyordu. Başını kaldırıp indiriyordu
hızla.
Ümit Abi ise onun
sırtını, başını okşuyordu. Annemin
türbanı halen başındaydı. Ümit Abi, "Abla açayım mı bunu, seni o şekilde görmek istiyorum!" dediğinde annem
sikini emmeyi bıraktı, başını kaldırıp
türbanını birkaç iğneyi çıkartarak çabucak
çıkardı. Annemin siyah saçları beline döküldü. Annem yeniden siki ağzına alırken Ümit Abi saçlarını uçlarından
çekip okşuyordu. "Çok güzelsin, yıllardır senin gibi bir
güzelliği görememişim!" dedi fısıltıyla ama deponun
sessizliğinde duymakta zorluk çekmedim bu sözleri.
Kısa bir süre
daha devam etti bu sahne. Sonrasında Ümit Abi, "Abla tezgaha domalsana!"
deyince annem sikini emmeyi bırakıp kalktı ayağa. Hemen
masanın karşısında kalan tezgaha ellerini dayadı, tezgahın üzerine eğilerek bacaklarını gererek iki yana açtı. Ümit
Abi kalktı, annemin arkasına geçip avucuna tükürdükten sonra kondomlu
sikine sürdü. Salladığı sertleşmiş sikini annemin
amına sokarken annemin ciğerlerinden adeta sökülürcesine çıkan, "Ohhhh!" sesi işyerinin sessiz duvarlarını çınlattı.
Annem gözlerini kapatmış, dudaklarını emiyor,
ısırıyordu. Ümit Abi az öncekinden daha hızlı ve güçlü
şekilde sikiyordu annemi.
Annemin
tişörtünden ve sutyeninden çıkmış memeleri Ümit Abinin
sikinin vuruşları ile birlikte ileri geri sağa sola durmadan sallanıyordu. Küçük tezgahın üstündeki bardaklardan ve çay
makinesinden sesler geliyordu. Annemin iniltileri ve 'Şlap şlap
şlap!' sesleri en yüksek seviyesine çıkmıştı. Ümit Abinin siki annenin amına köküne kadar girip çıkıyor, annemin
götünün etleri, yanakları hızlı hızlı yaylanıp
oynuyordu. Uzun saçları dalgalanıyordu.
Ümit Abi annemin
kalın belinden sıkıca kavramıştı güçlü elleriyle,
zaman zaman götünün beyaz yanaklarına minik tokatlar atmaya
başlamıştı. Ara sıra da ellerini annemin saçlarına atıp onları çekiyor, saçlarına
asılıyordu. Annemin başı yukarı kalkıyordu bu
anlarda. Sallanıp duran memelerini tutup sıkıyordu hoyratça.
Kapalı gözleri, emdiği ve yaladığı dudaklarıyla annemin aldığı zevki açık seçik görüyordum. Zaman
ilerledikçe Ümit Abi de inlemeye başlamış, homurtulu seslerle
anneme eşlik ediyordu. Saniyeler birbirini kovalarken sikişmeleri
Ümit Abinin, "Ohhh, ohhh, uhhhh!" sesleri ile yavaş yavaş sona erdi.
Boşalmıştı
Ümit Abi. Annemin amına yavaş yavaş sokup çıkardı
sikini biraz daha. Sonrasında da amına bastırdı uzun uzun.
Siki annemin amında hapsolmuş halde kaldı epey zaman. Annem,
"Geldin mi?" diye sorduğunda Ümit Abi, "Evet!" dedi yutkunarak.
Ardından da, "Karımdan böyle zevk almadım!" dedi ve annemin amından çıktı. Kondomun ucu sikinden çıkacakmış
gibi sıyrılmış ve içi dölleri ile dolmuştu.
Hızlı adımlarla mutfağın yanındaki banyoya
geçerken annem de toparlandı.
Sırtını bana döndüğünde götünün yanaklarının nar gibi kızardığını
gördüm. Masanın üstündeki kağıt havludan birkaç tane alıp
amını ve kasıklarını sildi. Ardından da
çıkardığı beyaz külotunu ve pantolonunu giyindi. Sutyenini
ve bluzunu düzeltti. Masanın üstünde duran beyaz türbanını ise
banyo ile mutfak kapısı arasında asılı küçük
aynanın karşısında yeniden bağladı.
Annem
yıllardır sevdiğim adamla sikişmişti, babamı
onunla aldatmıştı. Ona karşı büyük bir öfke duydum. Platonik aşkımı sikicisi yapmıştı. Sinirimden
yumruk yaptığım parmaklarımı
ısırıyordum. Ama gene de onları basmak istemiyordum.
Ümit Abi az sonra
banyodan çıktı. Kondomu çıkarmış, sikinin
sertliği geçmişti. Şimdi ancak işaret parmağım
kadar bir şey sallanıyordu önünde. Anneme, "Abla benim çıkmam
lazım. Sen toparlarsın buraları!" dediğinde annem, "Tamam canım!" dedi gülümseyerek. Annemin gözlerinin içi gülüyordu bunu
söylerken. Ümit Abinin sikini yemek çok hoşuna gitmişti
anlaşılan. Ümit Abi giyinirken, "Esra kaçta gelecek?" diye sordu. Annem, "Saat yedide gelmesini söyledim!" dediğinde kolundaki saate
bakıp, "Daha bir saat var!" dedi. Annem, "Ararım, erken gelmesini
söylerim!" dedi karşılık olarak.
Ümit Abi
hızlıca giyinip ilerdeki masasına geçti, orada bilgisayarın
başında kısa bir süre durduktan sonra annemin yanına gelip belinden kavradı. Sıkıca sarılıp kendine çektikten
sonra dudaklarından öptü. Annem gözlerini kapatarak Ümit Abinin öpmesine
karşılık verirken, Ümit Abi dar kotunun üstünden annemin götünü avuçlayıp okşadı bir süre. Annem siki ağzına
almasını bildiği kadar öpüşmesini de biliyordu. Anne
dediğim kadının ne yetenekleri olduğunu ilk kez görmenin
şaşkınlığını yaşıyordum bir yandan
da.
Ümit Abi sonunda,
"Hadi ben çıktım, yarın sabah görüşürüz!" dedikten sonra
hızlı adımlarla arkasında saklandığım
kumaş toplarının önünden geçip kapıyı açarak çıktı. Demir kapı arkasından gürültülü bir sesle
kapanırken içerde annemle tek kalmıştım. Annem masanın ve tezgahın üzerini topladı. Çay makinesi halen
çalışıyordu. Oradan kendine bir bardak çay aldıktan sonra
sandalyeye oturdu.
Çaydan küçük küçük
yudumlar alırken yüzünün şekli değişiverdi saniyeler içinde. Az önce çok mutlu olan kadın gitmiş şimdi
gözyaşlarını siliyordu. Donuk bir halde sessizce
ağlıyordu. Yaptığından pişmanlık mı duymuştu? Bunun için mi ağlıyordu? Derken elini pantolonunun
cebine atıp telefonunu çıkardı. O an, beni mi arayacak yoksa
diyerek korkuya kapıldım. Hemen telefonumu sessize aldım. Gerçekten de annem beni aradı. Birkaç metre ötemdeydi halbuki.
Telefon çalarken
annem aynı donuk yüz ifadesiyle ekrana bakıyor, dudakları
anlayamadığım şekilde oynuyordu. Sonunda telefon sustu. Annem, "E be kızım neredesin sen Allah aşkına?" dedikten
sonra biten çay bardağını tezgaha koydu. Sonrasında
amını sildiği yerdeki kağıt havluyu alıp banyoya
geçip kapıyı kapattı.
Orada daha fazla
kalamazdım. Annem içerdeyken çıkmam şarttı. Sessiz
adımlarla çıktım dükkandan, kapıyı yavaşça
kapattım. Birkaç dakika sokaklarda dolaştım. Annem ne zamandan beri babamı aldatıyordu? Dayak yediği gece, "Ben
yapacağımı biliyorum, sen görürsün!" deyip durmuştu.
Yapacağı babamı aldatmak olmuştu. Hem de babamın da benim de tanıdığımız,
en yakın iş
arkadaşıyla... Üstelik platonik aşkımla...
Annem yeniden
aradığında telefonun sesini açmıştım.
"Yaklaştım anne geliyorum!" dediğimde, "Tamam hadi gel
bekliyorum!" diyerek cevap verdi. Birkaç dakika sonra yeniden
dükkandaydım. Annem çıkmak için hazırlanmıştı. Yüzünde ve sesinde aynı donuk ifade vardı. Ancak beni görür görmez
hiçbir şey demeden sıkı sıkı sarılıp öptü.
Sanki uzun zamandır beni görmemiş gibiydi. Yaptığına
pişman mıydı? Onun için mi böyle davranıyordu
anlayamadım.
Birlikte
çıktık. Yol üzerindeki bir mağazaya uğrayıp bana göre
bir pantolon aldık. Eve gittiğimizde annem doğruca banyoya
girdi, yarım saat kadar içerde kaldı. Çıktığında beyaz yüzü sıcak suyun etkisiyle pembeleşmişti, ancak
ağlamış gibi gözlerinin altı da
kızarmıştı. Babam o gece eve gelmedi. Beni arayıp gece
vardiyasına kalacağını söyledi. Belki doğru
söylüyordu, belki de babaannemle dedemde kalacaktı yine. Üstünde
durmadım.
Annem, "Bu gece
benimle yat!" deyince, "Tamam!" dedim. Annem yatakta sıkıca
sarıldı bana. Bütün bu hareketleri pişmanlık duyduğuna işaretti belki de. Bir anlık zevk uğruna kocasını
aldatmış, sonrasında da pişman olmuştu. Ancak bunun
öyle olmadığını ilerde görecektim...
[Esra]
|