Güney Afrika'da Siktiğim Zenciler! (1) (Davut 41 Y., Cape Town / Güney Afrika)
Çalıştığım
firma yıllardır Güney Afrika'ya ihracat yapıyordu. Oradaki
işlerimizi yerel bir firma üzerinden yürütüyorduk. Ancak bazı
sorunlardan dolayı firma ile olan sözleşmemizi yenilememe kararı
aldık. Orada bir temsilcilik açmaya karar verince firmadan birinin Güney
Afrika'ya gitmesi ve yerleşmesi konusu gündeme geldi. En yakın aday
bendim. Beklediğim gibi de oldu ve kısa süre sonra Güney Afrika'ya
yerleştim. Daha önce de defalarca gelmiştim buraya.
Yerel rehberim ve
danışmanım Kwanele adında bir adamdı. Firmanın
kuruluşu, temsilciliğin açılması, yeni personellerin
alınması, ticaret odası ve belediye ile olan işlerde elim
ayağımdı. Çok yakın arkadaş olmuştuk.
Arkadaşlığımızın nişanesi olarak birkaç kez
evine davet etmişti, ama her seferinde bir aksaklık olduğundan
gidememiştim. Ama en sonunda bir akşam evine gittim.
Kwanele 6 çocuk
babası bir adamdı. Bahçe içinde tek katlı, gecekondu tipi bir
evde oturuyordu. Ancak buradaki siyahların yaşam
koşullarını az çok bildiğimden evi modern ve temiz
sayılırdı. Karısı kısacık saçlı Amahle
adında genç bir kadındı. Kadın etek giymese bir erkek
sanılabilirdi. Kwanele henüz 30 yaşındaydı ama
şimdiden 6 çocuk babasıydı, üstelik 26 yaşındaki
karısının yedinci çocuklarına hamile olduğunu söyledi.
Amahle çok temiz ve düzenli bir kadındı. Güzel yemekler
yapmıştı. Çokça geldiğim bu ülkede yerel tatlara
alışmıştım, o nedenle pek zorluk çekmedim.
Amahle'nin
yanında ona yardım eden gencecik bir kız vardı. Shavina
adındaki kız Kwanele'nin baldızıydı. Beraber
yaşıyorlardı. Kwanele Shavina'nin üniversitede okuduğunu
söyledi. Shavina hukuk fakültesinde okuyordu, ileride avukat olmak
istediğini söyledi. Eğitimli, kültürlü bir kızdı.
Eniştesinin zor anlaşılan İngilizcesine karşın
onunki akıcı ve düzgündü. Ablasının kısacık kirpi
gibi saçlarına karşın kendisinin kıvırcık uzun
saçları vardı. Zenci güzeli, uzun boylu, incecik fidan gibiydi. Bu
fizikle Türkiye'de mankenlik yapabilecekken Güney Afrika'da basit, fakir bir
hayat sürüyordu.
Yemekte ona bizim
firmada part-time çalışıp çalışamayacağını
sordum. Hukuk konularında bana danışmanlık yapabilirdi.
Kwanele teklifime çok sevindi, Shavina ise derslerini aksatabileceği
gerekçesiyle pek sıcak bakmadı. Ancak, "Ne zaman gelip
gideceğine sen karar verirsin, çalışma saatlerini kendine göre
ayarlarsın!" dediğimde kabul etti. En azından eline biraz
para da geçmiş olacaktı. Shavina birkaç gün sonra çalışmaya
başladı. Kendisinin böyle bir firmada ilk iş deneyimi
olduğu için biraz zorlandı, ama kısa zamanda
alıştı. Güney Afrika kırsalında yaşayan anne
babası ile çiftçilik yapmıştı, zorluklara göğüs
germesini bilen bir kızdı.
İstanbul'daki
hayatımla Güney Afrika'daki hayatım arasında dağlar kadar
fark vardı. Burada bütün günüm ve gecem iş olmuştu. Sürekli
görüşmeler, seyahatler, toplantılar oluyordu. Sadece Güney Afrika
Cumhuriyeti değil, Afrika'nın güneyindeki diğer ülkelerle olan
ilişkileri de ben yürütüyordum. Oralara da ihracat yapmayı
planlıyorduk çünkü...
En çok
eksikliğini hissettiğim şey kadındı. Geleli birkaç ay
olduğu halde bir kadına dokunmamıştım henüz.
Şirketin benim için kiraladığı villada tek başıma
yaşıyor, koca evde pørnø izleyip bol bol 31 çekiyordum. AIDS çok
yaygın ve büyük bir problem olduğundan, yoldan alıp eve
getireceğim bir kadından hastalık kapabilirdim. Ki yolumun
üstünde her akşam, genç yaşta siyah kızların ve
kadınların arabama işaret etmeleri olağan bir haldi. Bu
konuda Kwanele'den yardım istedim sonunda.
Gülerek, "Daha
önce söyleseydin yardımcı olurdum!" dedi.
Tanıdığı birkaç beyaz hayat kadını olduğunu
söyleyince, "Ben beyaz değil siyah bir kadın istiyorum!"
dedim. Senelerdir geldiğim ve artık yerleştiğim bu ülkede
bir zenci sikmek istiyordum. Sözlerim ona tuhaf gelmedi, aksine siyah bir
kadının yatakta beyaz bir kadından daha iyi olduğunu
söyledi. Kendisinin karısından hariç bir de sevgilisi olduğunu o
zaman öğrendim ve çok şaşırdım. 18 yaşında
bir kız olduğunu, üstelik komşusu ve yakın bir
arkadaşının kızı olduğunu çekinmeden söyledi. "10
Rand verip sikiyorum!" dedi simsiyah yüzünde parlayan beyaz dişlerini
göstere göstere.
10 Rand dediği
5 lira bile değildi. Güney Afrika'ya kaçak yollarla çalışmaya
gelen Kongolu ya da Zambiyalı kadınlar olduğunu, onları bir
öğün yemek ya da bir kutu kola karşılığı
siktiğini söylediğinde şaşkınlığım daha
da arttı. "Var mı tanıdıkların, bana ayarlayabileceğin
birileri?" dediğimde, elini bir Türk gibi havada sallayıp, "Çok
var, ben gönderirim senin eve bu akşam. Ne kadar vermek istersen o kadar
verirsin, ama çok cömert olma. O zaman seni kullanmaya kalkarlar!" dedi
dostça omzuma vurarak. Tabii bu arada kondom kullanmam gerektiğini de
söyledi. "Benim göndereceğim kız temizdir, korkma, ama hamile
kalmamalı!" dedi açıklamada bulunarak.
Akşam saat on
gibi evin kapısına vuruldu. Büyük bir heyecanla açtım
kapıyı. Karşımda genç bir kız duruyordu. Simsiyah,
uzun boylu, zayıf, tıpkı Amahle gibi kısacık siyah
saçları vardı. Dimdik ve şişkin memeleri olmasa bir
erkekten farkı yoktu. Siyah daracık bir kot pantolonla
kırmızı bir tişört giymişti. Ayağında parmak
arası terlikler vardı. Göz akları kapkara yüzünde geceyi
aydınlatan deniz feneri gibi parlıyordu.
Elleri önünde
kenetli halde çekinerek bakıyordu bana. İçeri davet ettim. Bir
şey demeden geçti içeri. Böyle bir eve ilk defa gelmiş gibi dikkatle
baktı her tarafa. "Otursana!" dedim elimle göstererek. Büyük
beyaz koltuğa oturdu. "Adın ne?" diye sorduğumda,
oldukça bozuk ve zor anlaşılır bir İngilizce ile, "Benim
adım Dayana!" dedi heceleyerek. "Nerelisin, kaç
yaşındasın?" diye sordum bu kez. Kongolu ve 20
yaşında olduğunu söyledi.
Kwanele bir yemek
karşılığında siktiği kızı mı göndermişti
yoksa? "Bir dakika!" diyerek mutfağa geçtim ve onu aradım.
Telefonu açınca, "Sen Kongolu bir kız göndermişsin, yemek
karşılığı siktiklerinden mi bu?" dediğimde, "Evet,
ama ben onunla daha önce beraber olmadım. Başka bir
arkadaşı ayarladı onu. Bu kızın çok paraya
ihtiyacı olduğu için onu söyledi. Ama o da iyi kızdır,
Kongolular çok iyidir, memnun kalırsın!" dedi. "Ne kadar
kalacak peki, bunlar nasıl çalışıyor, saat hesabı
mı?" dediğimde, "Sen ne kadar istersen o kadar kalır,
istersen sabaha kadar kalır. Ama çok fazla para verip de
alıştırma bunları!" dedi. "İyi tamam!"
dediğimde, "İyi eğlenceler patron!" diyerek
kapattı telefonu.
Döndüğümde
Dayana bıraktığım gibi oturuyordu. "Karnın aç
mı, bir şey yemek ister misin?" dediğimde
başını yok anlamında salladı. Hayatımda ilk defa
zenci bir kadınla birlikte olacaktım. O nedenle büyük bir heyecan
yaşıyordum, ama hafif bir tırsma durumum da vardı. Dayana'nın
temiz olup olmadığını bilmiyordum. Yatağa girmeden
önce yıkanmasının daha iyi olacağını
düşündüm. "Banyo yapmak ister misin?" dediğimde
anlamadı. Saçlarımı yıkar gibi yaptığımdaysa,
"Okey!" dedi ve kalktı.
Üst kat
merdivenlerini gösterdim. Yukarıda büyük bir banyo vardı, içinde hem
duş hem de küvet olan büyük bir banyoydu. Kapıyı açıp içeri
geçmesini istedim. Büyük pencerenin perdelerini çektim. İşaret ederek
soyunmasını istediğimde pantolonunu çıkardı. Pembe
renkli bir külot giymişti. Onu da indirdiğinde sık siyah
kıllarla kaplı amı çıktı ortaya. Tişörtünü
çıkardıktan sonra beyaz sutyenini açıp çıkardı. Tüm
kıyafetlerini lavabonun yanındaki dolabın üstüne koydu.
Çırılçıplak önümdeydi. Memeleri birer büyük portakal gibiydi,
siyah etli uçları yukarı bakıyordu. Bacaklarında,
karnında, kollarında kıl veya tüy yoktu. Bitter çikolata gibi
bir kızdı Dayana.
Aylar sonra ilk
defa çıplak bir kadın görüyordum. Kızın kara vücuduna
nazaran amının etli ve büyük dudakları daha da karaydı.
Duşun altına geçmesini istediğimde içine girdi. Suyu kendisi
açtı. Bu sırada ben de soyundum. Sıcak su üzerimizden akarken
Türkiye'den getirdiğim lifi iyice sabunlayıp şampuanladım. "Ben
yapabilir miyim?" dedim lifi göstererek. Başını olur
anlamında sallayınca kara vücudunu sabunlamaya başladım.
Tabii bu arada yarağım kazık gibi olmuş, önümde
sallanıyordu.
Dayana'nın
zayıf, narin bedenini nazikçe sabunlarken kara vücudu beyaza
dönmüştü. Teni bir beyazınki gibi yumuşak değildi, hafif
pütürlü gibiydi ya da bana öyle gelmişti. Kendine has kadifemsi bir dokusu
vardı. Amını, götünün sert ve kalkık yanaklarını
bol bol sabunlayıp temizledim. Kısacık saçlarını
yıkarken memelerini okşadım. Amının dudakları
gibi kapkara etli meme uçlarına dokunduğumda kendimden geçer gibi
oluyordum.
Yıkanmamız
biterken bornozu alıp uzattım. Bununla kurulandı iyice. Elini
tutup yatak odasına geçtik. Kwanele'nin ayarladığı bir
kadın haftada birkaç gün temizlik için geliyordu. O gün de gelmiş ve
yatak odasını güzelce toplamıştı. Büyük
yatağın üzerini açtım. Dayana uzandı yatağa, bembeyaz
çarşafın üzerinde siyah biçimli vücudu ile duruyordu. Yanına
uzandım, yanaklarını öptüm birkaç sefer, ardından siyah
etli dudaklarını öpmeye başladım. Öpüşme konusunda iyi
değildi ama soğuk da davranmıyordu. Sağ eli alta
kaymış yarağımı okşamaya
başlamıştı bile.
Dimdik etli uçlu
memelerini emerken sağ elimi amına attım. Bir zencinin
amına ilk defa dokunuyordum. Etli dudaklarını sıkarken
sık ve diken gibi kılları batıyordu elime. İnce uzun
bacaklarını açtığında orta parmağımı
soktum içine. Beyaz bir kadının amından hiç farkı yoktu,
sımsıcaktı. Dışının olanca
karalığına karşın içi pembe pembeydi.
Parmağımı içinde götürüp getirmeye
başladığımda hafiften gerildiğini fark ettim. Her iki
memesini de emiyor, dişliyordum. Parmağım amında gidip
geldikçe ıslanmaya başlamıştı.
Yarağım
dimdik vaziyetteydi. Dayana amatörce okşayıp duruyordu
yarağımı. Derken yerinde kıpırdadı, bir
şeyler söyledi ama İngilizce değildi, kendi yerel dilindeydi.
Elimi amından çektiğimde doğruldu, beni omuzlarımdan
bastırarak yatağa sırt üstü uzandırırken
aşağı kaydı dizlerinin üstünde ve meraklı
bakışlarım arasında yarağımı
ağzına aldı. Kalkık yarağımı dibinden
tutmuş yoğun bir saksoya başlamıştı. Dayana
öpüşme konusunda iyi değildi ama saksoyu iyi beceriyordu.
Yarağımı nerdeyse boğazına kadar sokup
çıkarıyordu. Ancak yüzünde hiçbir ifade yoktu. Bir makine gibi
duygusuz, bir şey hissetmeden yapıyordu bunu.
Ellerini
yatağa koymuş, başını kaldırıp indirerek
saksosuna devam ederken ben bir an önce amına girmek için
sabırsızlanıyordum. Ona durmasını söylediğimde
başını kaldırdı. "Tamam, bu kadar yeterli!"
dediğimde, "Okey!" dedi ve dörtayak üstüne domaldı çabucak.
Daha önceden yatağın yanına koyduğum kondomu açtım ve
çabucak taktım. Afrikalı erkeklere göre üretilen kondom benim
yarağım için uzun ama biraz dar gelmişti. Gene de arkasına
geçtim hemen.
Dayana incecik
belini iyice eğmiş, bacaklarını
ayırmıştı. Yarağımı tutup amına sürttüm
bir süre. Kapkara göt yanaklarından kavradım ve yavaşça soktum
içine. Enfes bir duyguydu, yarağım genç bir zencinin amına
girmişti. Bir süre o şekilde bekledikten sonra ağır
ağır, hissede hissede amında gidip gelmeye başladım.
Dayana gene duygusuz halini sürdürüyordu. Amı yarağımı
dibine kadar alıyordu. Afrikalıların kol gibi
yaraklarını yiye yiye iyice dipsiz bir kuyuya dönmüştü sanki
amı. Ancak darlık konusunda hoşuma gitmişti. Amı
dardı ve aldığım zevkin katlanmasına sebep oluyordu.
Hareketlerim
gittikçe hızlanırken Dayana'nın göt yanaklarını
okşayıp sıkıyordum durmadan. Göt
yarığının ortasında kılsız, kapkara ve
daracık göt deliği duruyordu. Başparmağımla
bastırdım götüne, onu götünden de sikmek istedim. Uzun zamandır
bir kadını sikmemiş olmanın heyecanıyla bu ilk
sikişimiz uzun sürmedi. Kendimi kaybetmişçesine boşaldım
amına. Yarağımı çıkardığımda Dayana bir
çırpıda doğruldu ve yatağa uzandı. Döllerle kaplı
yarağıma bakıp gülümsedi. Geldiğinden beri ilk defa yüzü
gülüyordu. Bana, "Hoşuna gitti mi?" diye sorunca, "Gitti!"
dedim.
Ebeveyn banyosuna
geçip kondomu çıkarıp attım. Çişimi yapıp kısa
bir duş aldıktan sonra yatağa döndüm. Ona sabaha kadar
kalıp kalamayacağını sordum. Hiç çekinmeden "Okey,
problem değil!" dedi. Para konusunda hiçbir şey
söylememişti geldiğinden beri. Belki de Kwanele bunu problem
yapmamasını söylemişti.
Başını
göğsüme koydu. Ona ne iş yaptığını, ne zaman
geldiğini, ailesi ile görüşüp görüşmediğini sordum. Bozuk
İngilizcesi ile burada bir fabrikanın paketleme bölümünde 2
yıldır çalıştığını, Kongo'da küçük bir
köyde yaşadığını, ailesinin de halen orada
olduğunu söyledi. Onlara her ay para gönderiyordu. Ne kadar maaş
aldığını sorduğumda kaçak olduğu için çok
düşük para verdiklerini, aylık 400 Rand aldığını
söyledi. Gerçekten çok düşük bir paraydı bu.
Dayana
acıktığını söyleyince, "Tamam, yemek yiyelim o
zaman!" dedim. Ben şortla tişört giyerken o
çırılçıplak bir halde aşağı indi. Dolapta
hazır pizza vardı. Mikrodalga fırına koyup
ısıtırken o etrafa bakınıyordu. Birkaç dakika sonra
pizzayı önüne koydum, bir de kola verdim. Aç bir kurt gibi
saldırdı yemeğe. Kısa sürede silip süpürdü hepsini.
Yeniden yatak
odasına çıktık. Ona kendisini götten sikmek istediğimi,
sakıncası olup olmadığını sorunca,
omuzlarını silkerek, "Okey, problem değil!" dedi.
Kızın bu umursamaz tavrı hoşuma gitmişti. Oysa Türkiye'de
birlikte olduğum kadınlara, "Götten de istiyorum!"
dediğimde pek çoğundan dayak yemediğim kalıyordu.
Dayana bu kez
sırt üstü uzandı, bacaklarını ayırdı iyice ve
havaya kaldırıp geriye attı. Yarağım
sertleşmişti zenci bir kadının götüne gireceği için.
Kırmızı kondomdan taktım yarağıma ve iki eliyle
açıp ortaya çıkardığı götüne bastırmaya
başladım. Dayana'nın daracık görünen göt deliği birden
açılmaya başladı. Yarağım ağır
ağır içine girerek kayboldu. Amından daha fazla zevk
vermişti bu.
Daracık göt
deliğinde gidip gelmeye başladığımda, Dayana'nın
dudakları titremeye, onları ısırmaya başladı.
Biraz acı duyuyordu belki, ama yine de çok fazla olmadığı
aynı duygusuz halinden anlaşılıyordu. İncecik bacaklarını
ayak bileklerinden kavrayarak götünde gidip gelmeye başladım. Dayana'nın
elastik bir vücudu vardı, sanki içinde kemik yokmuş gibiydi. Göt
deliği tıpkı amı gibi boydan boya alıyordu
yarağımı içine. Büyük zevk alıyordum.
Biraz önce
erkenden boşalmanın sonucu şimdi rahattım. Kendimi kasmadan
iliklerime kadar hissediyordum bu zevki. Dayana'nın göt deliği lastik
gibiydi, yarağımın hareketleriyle beraber genişleyip
daralıyordu. Yüzündeki ifade değişmeye başladı
yavaş yavaş. O duygusuz, hiçbir şey hissetmiyormuş gibi
görünen halinin yerini acı dolu bir ifade aldı. Gözlerini üstüme
dikmişti.
Göt deliğine
kökledikçe hırıltılı sesler çıkartmaya
başlamıştı. Aralık dudaklarından dökülüyordu
sesler. Yine de yarağımı çıkartmam için hiçbir şey
söylemiyordu. Daha önce götünden pek sikilmemişti belli ki. Kara göz
bebekleri büyümüş, bembeyaz göz akları
kızarmıştı. Artık acıdan kıvranmaya
başlamıştı Dayana, ama götünden çıkmaya niyetim yoktu.
Böylesi bir zevki kaçırmak istemiyordum.
Bacaklarını
omuzlarıma atıp, onu kendime çektim biraz daha. Hareketlerimi
hızlandırdım. Onun acı iniltilerine karşılık
benden zevk iniltileri çıkmaya başlamıştı. Gözlerini
üzerimden ayırmadan bakıyordu bana. Bir an önce boşalıp
götünden çıkmamı istiyor gibiydi. Simsiyah yüzü terlemişti. Oysa
benim boşalmama daha vardı. Yine de daha fazla acı çekmemesi
için çıkardım yarağımı götünden. O an bir ferahlama
hissetmiş gibi ağzını açtı. Kara göt deliği
açılmış, genişlemiş ve içinin
kızıllığı ortaya çıkmıştı.
Ona az önceki gibi
domalmasını söyledim. Bir şey demeden doğruldu,
bacaklarını ayırarak domaldı. Arkasına geçtim, uzun
kondom daracık göt deliği nedeniyle
yapışmıştı yarağıma. Göt deliğinin
ağzına tükürdüm birkaç sefer. Beyaz tükürüklerim kara deliğin
ağzından içeri akıp kızıllığın içinde
kaybolurken bastırdım yarağımı. Dayana
kollarını iki yana açmış, yüzünü yatağa
yapıştırmıştı. Göt yanaklarını
sıkıca kavrayıp götünde gidip gelmeye başladım.
Tükürüğüm işe yaramış gibiydi, şimdi Dayana'dan ses
çıkmıyordu. Götünde daha rahat ve hızlı hareket edebiliyordum.
Gene taşaklarıma kadar giriyordu içine.
Kalbimin
atışları giderek şiddetlenmeye başladı. Nefes
alışverişlerim kuvvetleniyordu. Sonunda öncekinden daha büyük
bir zevkle boşaldım götüne. Harika bir duyguyu tüm bedenimle
hissetmiştim. Bir süre daha kaldım götünde, öylece bekledim. Dayana'dan
ses seda çıkmıyordu, ama aldığı nefeslerle hareket
eden ince kaburgalarını görüyordum. Sonunda götünden
çıktım. Deliğin ağzı genişlemişti,
kendiliğinden açılıp kapanıyor gibiydi. Dayana yavaşça
doğruldu, küçük bir inilti çıkardıktan sonra uzandı
yatağa sırtüstü, bacaklarını açtı iyice.
Banyoya geçtim,
kondomu çıkarıp attım. Sıcak suyun altında bu kez daha
uzun süre kaldım. İçeri geçtiğimde Dayana aynı şekilde
duruyordu. "Sabaha kadar kalmamı istiyor musun?" diye sorunca, "Evet,
benimle kal, sabah seni işe ben götürürüm!" dedim. Beyaz
dişlerini göstererek gülerken, "Okey!" dedi ve banyoya geçti. O
banyoda yıkanırken ben de yatağa uzandım.
Buraya gelmekle
iyi yapmıştım, hayatımda yeni bir sayfa
açılmıştı.
Biraz sonra Dayana geldi. Başını
göğsüme koyarak sarıldı. Bir süre sonra, "Yine sikecek
misin?" diye sorunca, başımı sallayıp, "Hayır!"
dedim. İki posta sikmiştim, başlangıç için yeterliydi.
Cevabım onu mutlu etmiş olmalıydı ki göğsümü öpüp, "Benim
uykum geldi!" dedi gülerek. "Tamam, benim de geldi zaten!"
dedim. Birbirimize sarılı halde uyuduk.
Sabah 06:30'da
Dayana'nın dürtmesi ile uyandım. İşe gitmesi
gerektiğini söyledi. "Tamam!" dedikten sonra kalktım.
Beraber giyinip hazırlandık. Cüzdanımı çıkarıp 50 Dolar uzattığımda
gözleri kocaman açıldı. "Bu
fazla!" dedi, ama uzun ince parmaklarını uzatıp parayı
elimden kaptı. Ona bir aylık maaşından daha fazla ödeme
yapmıştım. Bana telefon numarasını verdi, ne zaman
istersem arayabileceğimi söyledi. Dudaklarından öperken dün gece
duygusuz davranan Dayana bu kez karşılık verdi. Onu dediği
yerde indirdim. Arabadan inip el sallayarak uzaklaşırken ben de
yoluma devam ettim.
İşe gittiğimde Kwanele yanıma gelip, "Nasıl
geçti
patron?" diye sordu gülerek. "Güzeldi, sağ ol, güzel
kızmış!" dedim omzuna vurup. Benim için pezevenklik
yapmış olması onu gururlandırmıştı sanki.
İlerleyen günlerde kendisine yine işimin düşeceğini
söylediğimde, "Her zaman patron!" dedi...
[Davut]
|